İnsan vardır, neşe içindedir, insanlara neşe dağıtır. İnsan vardır, umutsuzdur, karamsardır, insanlara karamsarlık dağıtır.
İnsanlar hayata kendi gözleri ve gözlükleri ile bakarlar. Gördükleri şeylerin rengi gözlüklerinin rengi ile alâkalıdır. Ağlayan bir kimse dünyayı ve içindekileri üzüntülü ve ağlar gördüğü gibi, neşeli bir insan insanlığı neşeli, sevinçli görür. Bu gerçeğe herkes kendi hayatında defalarca şahit olmuştur.
Hülâsa imanlı bir nazarla bakanlar, baktıklarını Cenâb-ı Hak hesabına gördüklerinde bir hikmet, bir ince sır olduğunu derk eder. Olaylara karamsar bakan şair Ahmet Haşim gibileri ise,
“Akşam, akşam yine akşam,
Göllerde bu dem bir kamış “olsam”
şeklindeki mısralarıyla umutsuzluk yayarlar.
Sevgilisine kavuşmuş bir aşığı anlatan Faruk Nafiz ise;
“Göçsün ne çıkar her gün uzaklarda bir âlem,
Bulmuş yeniden cenneti Havva ile Âdem” diyor.
Bir başka şair;
“Gülmeli eğlenmeli,
Varsın desinler deli” diyerek hayatın dağdağasında ezilen biçare insanlara moral vermeye çalışmaktadır.
Sevginin Sultanı Mevlânâ Hazretleri ise,
“Sevdiklerinize gül verin,
Gül yoksa eğer gülüverin” diyerek sevgiyi gül ile donatıyor
Peygamber Efendimiz (asm), “bir tebessüm ile de olsa sadâka verin” buyurmaktadır. Bu hadisi şerif ile, gülümsemenin sadâka değerinde bir anlamı olduğunu anlıyoruz.
İnsanın zaman zaman umutsuzluğa düştüğü, maişetin olumsuzlukları altında ezildiği anlar olur. Bu anlarda sessizce eski mutlu günlerini, gençliğini, dostlarını düşünür. Bazen Niyazi Mısrî gibi;
“Bir ticaret yapmadım, nakd-i ömür oldu heba,
Yola geldim, lâkin göçmüş cümle kervan bihaber,
Ağlayıp nalan edip, düştüm yola tenha garip,
Dide giryan, sine biryan, akıl hayran, bihaber” diye, geçmişini sorgular.
Bazen de Âlemi ervaha gitmiş annesini, babasını, düşünür. Fuzulî-i Bağdadî gibi;
“Vaslını yâd eyledikçe ağlarım
Ta nefes varsa kuru cismimde feryat eylerim” der veya bu mealde düşünür.
Oysa insan ne kadar sıkıntılı halde de olsa Allah-u Teâlâ onu ahseni takvimde yaratmıştır.
Allah bizleri taş yaratmamış, ağaç yaratmamış, insan olarak yaratmış, mü’min kulları içine katmıştır. Bu yüzden insan küfür ve dalâlet dışında her hal üzere Allaha Hamd etmelidir.
Çünkü insan yaratılış ağacının en yüce meyvesidir. Bu kâinat en yüce insan olan Fahri kâinat Efendimizin (asm) hürmetine yaratılmıştır. O yüce Nebi de (asm) önce yeni doğduğunda “ümmeti ümmeti“ diyerek, ümmetini ne kadar düşündüğünü, ne kadar sevdiğini göstermiştir. Tabiî ki insanda o Yüce Nebi’nin (asm) sünnetine uymalı değil midir?
İşte dostlar, şu kâinatı insanın emrine veren Yüce Yaratıcının emir ve yasaklarına göre hayatımızı tanzim etmeli, her hal ve şartta ümmetimin hali ne olacak diye Cenâb-ı Hakk’a duâ eden Rasulullahın (asm) sünnetine tabi olmamız gerekir ki; dünyada şah iken ahirette geda olmayalım.