Bediüzzaman Hazretleri şöyle diyor: “Umumî musibet, ekseriyetin hatasından ileri gelmesi cihetiyle, ekser nâsın o zalim eşhasın harekâtına fiilen veya iltizamen veya iltihaken taraftar olmasıyla, manen iştirak eder, musibet-i ammeye sebebiyet verir.”
Bu tür musibetler umumun hatasından ve meylinden ileri geldiği, bu yüzden de böyle büyük bir musibette mazlumların da yara aldığı belirtiliyor.
Masum ve mazlum insanların yaşadığı sıkıntılı süreçler, baskılar ve öteki taraftan zulmü yapana “fiilen, iltizamen veya iltihaken” destek olanlar sebebiyle böyle bir musibeti netice verdi.
Zulmün, haksızlığın her türlüsüne karşı dirayetli, korkusuz ve hakkaniyetli olarak o tarafa karşı hakkı savunmak, hakkın hürmetini esas tutmak insanlığın gereği, Allah’ın emridir. Yaşanılan süreçte insanın içinde zulme biraz meyil dahi olması büyük zararı netice verir -ki hem dünyada hem ahirette- bunun altından kalkmamız gerçekten zor.
Zalimlere ve zulümlerine manen ve maddeten ortak olmaktan çekinmek gerekiyor. Elimizden bir şey gelmiyorsa dahi buğz etmek dahi bir eylemdir. Hakkın hukukunu muhafazadır. “Hak haktır, küçüğüne büyüğüne bakılmaz” diyerek zulüm nereden gelirse gelsin muvazeneli ve hukuk çerçevesinde hakkın hukukuna hürmet ederek karşı çıkmalıyız.