“Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” diyen Bediüzzaman’ın neden hürriyete bu kadar önem verdiğini gün geçtikçe daha iyi anlıyoruz.
Bediüzzaman Said Nursi, mahkeme mahkeme dolaştırılmış; memleket hapishanelerinde işkencelere maruz kalmış. Ancak, düşüncelerinden en ufak bir taviz vermemiş, hakkı savunmaktan bir an bile geri durmamuştur.
Haksız yere eziyetler görmüş, delilsiz suç isnatlarına maruz kalmıştır. ‘Suç işlemiş’ değil de yalnızca ‘Suç işleyebilir’ denilerek sürgünlere gönderilmiş ve bütün bunlara rağmen davasından, davasını anlatmaktan, hakkı savunmaktan vazgeçmemiştir. “Hak haktır, küçüğüne büyüğüne bakılmaz. Küçük, büyük için iptal edilmez. Bir cemaatin selâmeti için, bir ferdin rızası bulunmadan hayatı ve hakkı feda edilmez.” diyerek hakkı savunmaya devam etmiştir. Zindanlara konulmuş, zindanlar ona Medrese-i Yusufiye olmuş.
O her nerede olursa olsun davasını birilerine anlatma derdine düşmüş. Talebelerine de bu şekilde yapmalarını söylemiş ve bu sayede iman hizmeti her yere yayılmış, binlerce insanın imanının kurtulmasına vesile olmuş. Bütün bunlar bize neyi göstermektedir?
Bediüzzaman “Ben de hürüm, selamet-i Vatan için bir fikrim var” diyerek fikrini her nerede olursa olsun beyan etmiş ve bunu yapmaktan da asla çekinmemiştir. Şimdi ise aynı görevi, Yeni Asya Gazetesi devam ettiriyor. Ve dışa dönük olarak bu davayı omuzlarında hissederek, kimseden bir şey beklemeden, daima hürriyeti savunup haksızlığa karşı gelmeyi Risale-i Nur ışığında ortaya koyuyor.
Böyle önemli bir vazifeyi yerine getiren Yeni Asya her dönemde olduğu gibi, hoş olmayan sözlere, yersiz isnadlara maruz kalabiliyor. Yeni Asya’yı cesaretinden dolayı tebrik etmek, takdirle alkışlamak adil olmamın gereğidir.