Önce, ABD’nin PKK’nın Suriye kolu PYD’nin silâhlı kanadı YPG’ye havadan ve karadan 24 ton silâh ve mühimmatla birlikte 10 ton savaş malzemesi ve lojistik destek gönderdiği ortaya çıktı. Al Jazeera’ye konuşan Kuzey Irak özerk yönetiminden KYB’li kaynaklar Kobani’ye; “USA” damgalı RPG-7 roketatar, antitank mayın, keskin nişancı tüfekleri, doçka ve BKC gibi ağır silahların gönderildiğini bildirdi. (Al Jazeera Türk dergi, 20.10.2014)

O denli ki, Amerikan Merkez Kuvvetler Komutanlığı, yazılı açıklama ile Kobani çevresine havadan atılıp boş araziye düşen mühimmatın IŞİD’in eline geçmesi ihtimaline karşı “koalisyon güçleri”nin bombalayarak bazı silâh ve mühimmatı yok ettiğini açıkladı.
Ardından -18 Ekim’de- Afganistan’dan dönen Cumhurbaşkanı Erdoğan havada gazetecilere, “PYD’ye verilecek silâh desteği ile IŞİD’e karşı burada bir cephe oluşturma”nın akıbetine dikkat çekti. “PYD şu anda bizim için PKK ile eştir. O da bir terör örgütüdür. Yani bir terör örgütüne kalkıp da bize dost olan, NATO’da beraber olan Amerika’nın böyle bir desteği, beklemesi bir defa çok çok yanlış olur. Böyle bir şeye ‘evet’ diyemeyiz” çıkışıyla ABD’nin PYD’ye silâh-mühimmat desteğinin ‘doğrudan doğruya terör örgütüne destek’ anlamına geldiğinden yakındı. Bunu “dost ve müttefik ABD”ye yakıştırmadığını kaydetti. Daha önce de Erdoğan, “PYD bir terör örgütü, Türkiye’nin PYD’ye yardım edilmesine izin vermesi mümkün değil” demişti. 

TÜRKİYE’NİN PKK/PYD’YE DESTEĞİ

Ancak çok geçmeden Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Marie Harf, silâh yardımı konusunda Türkiye’nin bilgilendirildiğini söyledi. Erdoğan’ın “PYD’nin PKK ile eş ve terör örgütü olduğu” yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine, “PKK- PYD bağının farkındayız. Ama ABD kanunlarında PYD ile PKK ayrı gruplar ve PYD ABD’nin terör listesinde değil” diye konuştu. (Yeni Şafak, 21.10.14)
Ne var ki, Cumhurbaşkanının bu tepkisine karşılık, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’ndan Kuzey Irak özerk yönetiminin silâhlı askerî gücü olan Peşmergenin Türkiye toprakları üzerinden PYD’ye silâh yardımı yapılmasına Türkiye’nin destek verdiği ikrar edildi. PYD’ye her türlü silâh yardımını “bölgesel tehdit anlamında değerlendirdiklerini” söyleyen Çavuşoğlu’nun çarpıcı ifâdesi siyasî iktidardaki “PYD’ye destek çatlağı”nı tam deşifre etti. 
Akabinde Başbakanlık kaynaklarınca Türkiye’nin Kobani’ye (PYD’ye) yardım ve geçiş desteğine devam ettiği teyidi geldi. Ancak, “PYD’nin yanında 7-8 grup daha var. IKYB de ‘Kobani’ye yardım için işbirliği içindeyiz’ açıklaması yaptı. Biz de Peşmerge güçlerinin Kobani’ye geçişine destek için yardımcı oluyoruz. Tabii burada dikkat edilmesi gereken bazı hususlar da var. PYD’nin Suriye’ye yönelik amaçları ÖSO’dan farklıdır. Yani sadece Suriye’nin belli bir bölgesini kontrol etme amacı gütmektedir, aynı IŞİD gibi. Bu Suriye’ye yönelik tehdittir. PYD bu emellerini sürdürdükçe ÖSO’nun da Türkiye’nin de desteğini alamaz” sözleri, tenâkuzlu durumu bir defa daha tezâhür ettirdi. (a.g.g.)
Aslında Dışişleri Bakanı’nın, “Peşmerge güçlerinin Kobani’ye destek için Türkiye toprakları üzerinden geçmelerine yardımcı oluyoruz” ikrarı, AKP hükûmetinin Meclis’ten geçirdiği “Suriye ve Irak’a müdahale tezkeresi”ndeki “Silâhlı Kuvvetlerlerin yurt dışına gönderilmesi ve yabancı askerlerin Türkiye topraklarında konuşlandırılması” politikasına uygundu. 

BELİRSİZLİK VE KAFA KARIŞIKLIĞI

Bu arada Anadolu Ajansı’nın haberine göre, ABD’li üst düzey bir yetkili, Amerikan güçlerinin Kobani’de IŞİD ile savaşan güçlere havadan silâh ve insanî malzeme yardımı yapmasıyla ilgili olarak, Obama’nın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bilgilendirdiğini bildirdi. “Türkiye’nin kaygılarını anladığını” iletip, “ama IŞİD’in de ABD ve Türkiye’nin ortak düşmanı olduğunu” hatırlatması, bir garâbet olarak kayıtlara geçti. 
Daha da garibi, Obama’nın Erdoğan’la telekonferansından ve Amerikan Dışişleri Bakanı Kerry’nin PYD’ye silâh yardımını Türkiye’ye anlattıklarına dair ifâdeleri medyada yer almasından sonra Ankara’dan bu konuda herhangi bir açıklama gelmemesiydi. 
Belli ki Ankara’nın Suriye politikasındaki belirsizliği ve kafa karışıklığı devam ediyor. Bundandır ki Suriye politikasında olumlu bir sonuca varılamıyor…