"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hâlâ yanıltmalı algı operasyonlarıyla

Cevher İLHAN
04 Mayıs 2019, Cumartesi
“İktidar cephesi”nin İstanbul belediye başkanlığı seçimlerinde 39 ilçede “geçersiz oylar”ın sayılması, seçmen listeleriyle sandık ve seçim kurullarının teşkili ve “kısıtlı seçmen”lere dair itirazlarından farklı bir sonuç çıkmayacağının anlaşılması üzerine, bu kez İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca üç ilçe 32 soruşturmanın başlatılması, peşinen seçimlere şâibe bulaştırılmasına malzeme ediliyor. Pompalanan propagandalarla şâibe bulaştırılmaya yelteniliyor.

Oysa hukukçular, kanunların öngördüğü şekilde seçimlerin zamanında, âdil, eşit, dürüst, şeffaf yapılması, oyların sayımı, tutanağa bağlanması, sonuçların sisteme girilmesi yetkisinin Yargıtay ve Danıştay’dan gelen hâkimlerden oluşan ve bir yargı mercii olan YSK’ya verildiğini nazara veriyorlar.

Öncelikle YSK’nın iş ve işlemleri ile ceza hukukunun ayrı olduğunu, bu açıdan seçim yasalarına göre zamanında kesinleşen seçmen listeleriyle yapılan, sandık kurulu üyeleri ve müşahitlerinin hiçbir itirazda bulunmadığı, maddi hataların düzeltildiği sandık kurullarının ıslak imzalı tutanaklarıyla kesinleşen, ilçe ve il seçim kurullarının onayından geçen seçim sonuçlarının iptalinin hiçbir hukukî dayanağının olmadığını ve asla iptal edilmeyeceğini yasal dayanaklarıyla bildiriyorlar.

Yine seçmen listelerinin hazırlanmasında, sandık ve seçim kurullarının teşkilinde İçişleri Bakanlığı’ndan hazırlanan seçmen kütüklerinde, ya da il - ilçe seçim kurullarının teşkil ettiği sandık ve seçim kurullarındaki ihmal, hata ve kusurların seçmen irâdesinin tecellisini engellemeyeceğini, dolayısıyla YSK’nın konusu olmaktan çıkıp artık ceza hukuku konusu olduğunu ortaya koyuyorlar.  Sonradan bu kurulların teşkilinde herhangi bir yanlışlığın çıkması halinde bunun seçimlerin dışında suç ve kusura göre cezâlandırılması gerektiğini belirtiyorlar.

Özetle, bir aydır ortaya atılan bütün yanıltmalara ve atraksiyonlara rağmen, ardı arkası kesilmeyen, zamanında yapılmayan, hiçbir delil ve gerekçeye dayanmayan itirazların, siyasi baskılarla, “tehditlerle, korkularla, hîlelerle efkâr-ı ammenin (kamuoyunun) belli mecraya çevrilmesi”ni hedef alan bir “medyatik kumpas” ve “tezgâh” oyununun algı operasyonu yürütülüyor.

Bu bakımdan, asıl önemli olanın sandıktan çıkan oylarla seçmen irâdesinin tecellisi olduğu, sözkonusu soruşturmaların seçim sonuçlarından ayrı olarak ele alınması gerektiği kaydediliyor.

Aksi halde, hukukun üstünlüğünü berhavayla yargının şantajlara ve tehditlere geldiği, YSK’nin baskılara boyun eğdiği; demokrasi ve hukuk endeksinde “kusurlu - hibrit/melez demokrasiler” kategorisine düşen Türkiye’nin zaten kırık olan demokrasi ve hukuk notunu daha da düşürür.

 “Açık emsal”e rağmen...

İstanbul seçimlerinde “sandık kurullarına kamu görevlisi olmayanların başkan ve üye yapılmasının yasaya aykırı olduğu” iddiasıyla iptali isteniyor.

YSK’nin vereceği karar etkilemek maksadıyla, ilçe seçim kurullarının, sandıklarda görevlendirilecek yeterli kamu görevlisi bulamamaları üzerine YSK’nın izni ve onayıyla bankalardan ve çevre ilçelerden sandık kurullarına memur atamasını “seçimlerin iptali”ne “gerekçe” gösteriliyor.

Oysa bu tarz görevlendirme, şimdiye kadar bütün seçimlerde ve ülke çapında bütün seçim çevrelerde uygulanan bir teâmül haline gelmiş. En son İyi Parti’nin Bursa Mustafakemalpaşa’da sandık kurullarının yasaya aykırı şekilde oluştuğu gerekçesiyle seçimin iptali yönünde yaptığı başvuruyu inceleyerek reddetmesi kararı, AKP’nin İstanbul itirazları için açık emsal teşkil ediyor.

Kaldı ki İyi Parti’nin itiraz gerekçesinde ortaya koyduğu gibi, bu ilçede belediyede görevli müdür ve yardımcılarının sandık kurulu başkanlığı yaptıklarını ve mevcut belediye başkanının da aday olması sebebiyle seçime hile karıştırıldığı, keza en az dört kişiden oluşması gereken sandık kurullarının üç kişiyle oluşturulduğu tesbit gösterilerek ‘tam kanunsuzluk’ gerekçesiyle bu oyların iptalini istemiş.

Buna rağmen YSK,  “Kurulumuz tarafından yapılan değerlendirme neticesinde; sandık kurullarının teşkiline ilişkin itirazların, Yüksek Seçim Kurulu’nun 13/12/2018 tarih ve 2018/1105 sayılı kararı ile kabul edilen Seçim Takvimine göre 2 Mart 2019 tarihinde kesin olarak karara bağlanması nedeniyle tam kanunsuzluk iddiasına ilişkin talebin reddine karar verilmiştir” denilmiş.

Bu açıdan, İstanbul itirazları için açık emsal olan bu kararla, 2 Mart 2019 tarihinden sonra sandık kurullarının oluşturulmasına ilişkin itirazların reddedilmesi gereğine karşı hâlâ “usulsüzlük”le “kanunsuzluğun” kasten karıştırılarak, yaptığı iş ve işlemlerin seçim sonucunu etkileyecek nitelikte olduğu ispat edilmeyen kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanı veya memur üyesi görev yapması”nın iptale gerekçe gösterilmesi çifte standartlı girişimi, kumpasın bir parçası olarak sırıtıyor.

“Rant dâvâsı, ‘memlekete hizmet dâvâsı’ diye yutturuluyor!”

“Kurumlarda ticaret yapıp, kamu düzenini hiçe sayan iftira, tehdit, taciz gibi utanmazlıkları yapan çete kimler? Özel hayatın gizliliğini ihlâl ederek pis hava yaymaya çalışırken kendi paçalarından balçık akan siyasetçiler kimlerdir? Rant davasını memlekete hizmet davası diye yutturmaya çalışırken suçüstü olunca, saldırıya geçenler kimlerdir?”

Okunma Sayısı: 2476
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı