"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İslâm dünyası, İsrail’le ilişkileri kesmeli

Cevher İLHAN
03 Ağustos 2017, Perşembe
İsrail’in bir kez daha Filistinlileri Mescid-i Aksa’ya sokmamasıyla yeniden tırmanan gerginlikte, Kudüs’ün ve Harem-i Şerif’in işgali üzerine 1969’da kurulan İslâm İşbirliği Teşkilâtı (İİT) Dönem Başkanı Türkiye’nin çağrısıyla 57 üye ülkenin dışişleri bakanlarının İstanbuli toplantısında Dışişleri Bakanı, dünyayı Filistin’i tanımaya çağırıp, “Filistinlilere kuru söylemlerle değil, eylemlerimizle destek olalım” derken, başta Türkiye ve birçok İslâm ülkesinin İsrail’le ilişkileri devam ediyor.

Türkiye ve Müslüman ülkelerin, İsrail’le enerjiden doğalgaz anlaşmalarına, telekomünikasyondan turizme, tarımdan tohumculuğa varan stratejik ekonomik ve savunma sanayii ihâleleri anlaşmalarının yanı sıra siyasî yönden de İsrail’e destek veren işbirlikleri sürüyor.

Vakıa şu ki, İsrail, İslâm dünyasındaki ihtilâfları, mezhebî ve etnik tefrika ve çatışmaları, iç savaşların sürdüğü konjonktürü alabildiğine istimal ve istismarla işgal ve zulmü arttırıp genişletiyor.

Zira IŞİD ve benzeri El Kaide kaynaklı terör örgütleri üzerinden İslâm dünyasını mezhebî ve etnik tefrika fitnesiyle iç savaşlara itilip bölünüp parçalanması kanlı projeleri, emperyal güçlerin küresel projelerine hizmetle İsrail’in egemenlik ve çıkarlarına hizmet ediyor.

İSRAİL HESABINA GEÇİYOR

Söz konusu Batılı menhus mihrakların mâmulü silâhlı örgütlere biçilen “rol”le mezhebî tefrika üzerinden bölgeyi Sünnî-Şiî bloklara ayırma tefrikasıyla “hedef ülkeler”in üçe-beşe bölüp parçalanmaya teşne haline getirilmesiyle “ecnebilerin parmak karıştırmasına zemin hazırlanması”, öncelikle İslâm coğrafyasını “Büyük Ortadoğu projesi”ne (BOP) müheyya hale getiriyor.

Bu durum, küresel güçlerin ve uluslar arası ifsad şebekelerinin bölgedeki hegemonya ve çıkarları uğruna musallat ettikleri tamamen yabancı paralı militanlardan oluşan, bölge ülkelerini terör, çatışma ve iç savaşla tüketip emperyal güçlere yeraltı ve yerüstü kaynaklarını talân ettiren radikal “cihadçı örgütler” netice itibarıyla İsrail hesâbına geçiyor.

İsrail eski Savunma Bakanı Moşe Yaalon’un, Suriye’de terör örgütü IŞİD’’in kontrolündeki bölgelerden İsrail’e yanlışlıkla bir saldırı olduğunda örgütün derhal kendilerinden özür dilediğini söylemesi bunun açık ikrarıydı. (gazeteler, 24.4.17)

Keza Tel Aviv’in Suriyeli muhaliflere desteği, militanların İsrail hastanelerinde tedavi edilmesi, silâhlı muhalefete el altından lojistik yardım yapması ve Netanyahu’nun “Suriye muhalefeti bizim için tehlike değil, her şey kontrol altında” memnuniyeti; özellikle IŞİD, El Nusra ve El Kaide’den kopan örgütlerin bölgede bir tek İsrail’e ilişmemeleri bu gerçeği teyid ediyor.

Kısacası, İsrail MGK’sının raporuyla, “Nil’den Fırat’a ‘arz-ı mev’ud’da (vaad edilmiş topraklarda) ‘büyük İsrail” ütopyasıyla “Ortadoğu’yu parçalama plânı”na ortam oluşturulmaya çalışılıyor.

İSRAİL’İ AZGINLAŞTIRIYOR

Aslında İsrail’e ciddî tavır koyan Suudi Arabistan kralı Faysal’ın 1975’te CIA’nın desteğiyle yeğeni tarafından suikastla katledilmesinde olduğu gibi, İsrail’e direnen yönetimler işgallerle, iç savaş kargaşasıyla, darbelerle tek tek tasfiye edilerek bölgenin dehşetli ifsadın içine itilmesi bunun içindi.

Keza Afganistan ve Irak’ın “terörle mücadele” bahanesiyle işgalle çökertilmesinin ardından küresel güçlerin ifsad şebekeleri aracılığıyla 30-40 senedir dessasâne projelerinde istimal ettikleri işbirlikçi “yerli yeni maşalar”la değiştirme oyunu olan “Arap baharı”yla Libya’nın parçalanarak halen iki hükümetli haliyle çatışmaya sürüklenmesi, Yemen’in iç savaşa sürüklenmesiyle tüketilmesi ve Mısır’ın darbelerle güçsüz hale getirilmesi senaryoları bu “proje”yle sahnelendi.

Yine onlarca silâhlı grubun kıyasıya çatıştığı en az 600 bin insanı katledip milyonlarcasının yaralandığı, on milyon sivilin evini – yurdunu terkle sığınmacı durumuna düşürüldüğü Suriye’nin “vekâlet savaşları”yla tahribi de.

En son ABD’nin 350 milyar dolarlık silâh sattığı Suudi Arabistan’ın “saray içi darbe”yle tamamen kontrol altına alınmasıyla ve “teröre destek”le suçlayıp 12 milyar dolarlık silâh siparişini verdirilen iki milyon nüfuslu Katar’ın dize getirilmesiyle İsrail, Ortadoğu’da istediği gibi at oynatıyor.

Özetle, başta Körfez ülkeleri olmak üzere bölgedeki birçok ülkedeki askerî üslerde küresel ecnebilerin yüz binlerce askerinin ve silâhı konuşlandığı, ABD’nin son on yıl içinde 38 milyar dolarlık –bedava- silâh yardımında bulunduğu ve Trump’un “Kudüs İsrail’in başşehri olmalı” dediği vasatta, kargaşa ve kaos içinde parçalanmış Ortadoğu’da şımarıp azan İsrail, pervâsızlaşıp azgınlaşıyor, peşpeşe emr-i vakileri dayatıyor,

İslâm ülkeleri, “kuru söylem”le kalmamalı, eyleme geçmeli; dünyaya çağrıdan önce İsrail’i güçlendirip şımartarak azdıran ekonomik-ticarî işbirliği anlaşmalarını iptal etmeli, ilişkileri kesmeli...

Okunma Sayısı: 2474
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı