"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risaleleri “devletleştirmek”, çözüm mü? (2)

Cevher İLHAN
22 Kasım 2014, Cumartesi
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 47. maddesinin değiştirilmesiyle Nur Risalelerinin basım, dağıtım ve yayımının “devlet tekeli”ne almasına dair çarpıtmalar devam ediyor.

Bilindiği gibi, Meclis’teki ikrarlarıyla, emr-i vaki “bandrol yasağı”nın evvela “atanmış varisler” üzerinden kurulan kumpasın boşa çıkmasıyla, sonra da “yasal varisler” denilen “nesebî mirasçılar”ın“ortak mutâbakat” vermemeleriyle mâlum “kamuya mal edilme” garabetine başvuruldu. 
Mesele, Plân ve Bütçe Komisyonu’nda “bandrol vermeyeceğiz ve eserler basılmayacak” diyen Kültür Bakanı’nın, “Bu kanunu çıkarmasaydık, Risale-i Nur basılmayacaktı” itirafıyla çıkmaza sürüklendi. Çözümsüzlük, Bakanın, “Yasal varislerden bir tanesi galiba kardeşinin kızı Saadet Hanımefendi ‘ben hiç kimseye vekaletname vermiyorum kim ne yapıyorsa yapsın’ demiş. Bu durumda bu yol da kapandığı için eserlerin basılabilmesinin tek yolu bunun devlet eliyle basılmasına imkân sağlamak” savunmasıyla ifşa edildi.  Gelinen vetirede düşülen vartada, Bakanın ikrarıyla 54 senedir hiçbir “sorun” çıkmadan onlarca yayınevi tarafından basılan Risalelerin basım ve neşrinin, bütün ikazlara rağmen siyasî iktidarca “devletin uhdesi”ne verilmesiyle “sorunun çözüldüğü” şeklinde kamuoyuna lanseyle saptırılıyor…

DİYANET DE NEŞRETSİN; LÂKİN…

İleri sürülen saptırmalardan biri de,“Risale-i Nur Külliyatı’nın Diyanet tarafından basılmasının Bediüzzaman’ın hayallerinden biri olduğu” çarpıtması. Oysa Bediüzzaman, Risalelerin bir tek devlet/ Diyanet tarafından tab’ ve neşrini değil, Diyanet’i de Risalelere sahip çıkmaya dâvet eder. 
Bediüzzaman’ın 1950’dan sonra Diyanet İşleri Başkanı “Muhterem Ahmed Hamdi Efendi Hazretleri” hitâbıyla yazdığı mektupta, “Benim bu şiddetli tesemmüm (zehirlenme) hastalığım vefâtımla neticelenmesi düşüncesiyle, sizi Nurlara benim bedelime hakikî sahip ve hâmi ve muhâfız olacağınızı düşünerek, üç sene evvel mükemmel bir takım Risale-i Nur’u size vermek niyet etmiştim” izâhatından sonra, “Fakat şimdi hem mükemmel değil, hem tamamı değil; fakat ekseriyet-i mutlaka eczaları Nur şakirtlerinden gayet mühim üç zatın on on beş sene evvel yazdıkları bir takımı sizin için hastalığım içinde bir derece tashih ettim” haberini verir.  
Devamında, “Senden başka bu takımı kimseye vermeyecektim. Buna mukabil onun mânevî fiyatı da üç şeydir” kaydını koyup, “Birincisi: Siz mümkün olduğu kadar Diyanet Riyasetinin şubelerine vermek için, mümkünse eski huruf, değilse yeni harfle ve has arkadaşlarımdan tashihe yardım için birisi başta bulunmak şartıyla, memleketteki Diyanet Riyasetinin şubelerine yirmi otuz tane teksir edilmektir. Çünkü haricî dinsizlik cereyanına karşı böyle eserleri neşretmek, Diyanet Riyasetinin vazifesidir” beyânında bulunur. (Emirdağ Lâhikası, 258-259)
Keza Nur talebelerinin “Gayet kıymetli, fedakâr Nur kahramanı ağabeyimiz Hüsrev Efendi”ye yazdığı mütâkip mektupta, “Şimdi beş defadır Diyânet Reisi Nurdan bir takım musırrâne istedi” denilip, “Üstadımız diyor ki: Bir takım Risale-i Nur’u, size, Ankara’ya, elinize yetiştireceğiz. Hattâ siz isterseniz kendi hesabınıza, onları müftüler neşretmek niyetiyle Diyanet Reisine verirsiniz” diye yazılır. ”Diyanet de neşretsin” denilir. Asla “tab’ ve neşri sadece Diyanete/ devlete verilsin” denilmez. Lâhikalardaki beyânların mânâsı açıktır. Bediüzzaman’ın Diyânet Reisine olduğu gibi, diğer zevâta yazdığı mektuplarda da, tek başına kendilerinin varis-mirasçı olduğunu ve sadece inhisarlarına verdiğini değil, Risalelere sahip çıkmalarını, tab’ına ve neşrine yardımcı olmalarını ister. Esasen Üstad zamanında Risalelerin 7 ayrı yerde basıldığı, Üstadın eserin asliyetine sâdık kalınarak Risalelerin muhtelif yerlerde tab’ ve neşrine müsaade edip râzı olduğu, süregelen hizmet tarzı ve lâhikalarla ortada.  
Benzer mektup ve lâhikalarda da, Bediüzzaman’ın, başta “Risale-i Nur’a sahip çıkmak ve neşrine çalışıp hizmetini birinci vazifesi” olarak belirlediği Nur talebeleri olmak üzere, ulaştığı dostlarını, Risalelerin tab’ ve neşrine çalışmaya teşvik ettiği; yoksa “bu eserleri sadece siz basıp neşredeceksiniz’, ‘bir tek şu şu isimler basacak, neşredecek” anlamında yazmadığı, uzun yıllar Risaleleri tab’ edip neşrine hizmet eden Nur talebelerinin kadim nâşirlerinin beyânlarıyla tesbit ediliyor…

TEKELLÜFLÜ TE’VİLLERLE…

Garip olan, iktidar mensuplarının bile özel görüşmelerde “bandrol yasağı”nın ve “devlet tekeli”nin yanlışlığını “Ne yapalım, tepeden tâlimat böyle” yakınmasıyla kabul etmelerine karşı, siyasî iktidara yakın bazı nâdânların, hâlâ bu hukuksuz, kanunsuz dayatmayı savunmaları. 
Hakka ve hakikate göre değil, siyasî kanaat ve propagandaya göre, bir nevi “kudsiyet” atfettikleri devlete âdeta serfüru edip yaranmaya yeltenmeleri. “Devletten ziyade devletçi” kesilip, “Risale-i Nurların bandrol sorunu çözülüyor” türü saptırmalara başvurmaları.
Risalelere durup dururken uydurma başvurular üzerine “bandrol yasağı”nı getirip daha sonra bunu “yasallaştırmak” için eserlerin “kamuya mal edilmesi”ni “torba kanun”a sokan zevâta “derin hürmet” içinde “devletlûler”in “iyi niyetleri”ne kefil olmaları. Vizyonsuzları, hayatında bir kitap okumamış zır câhilleri, cânileri, “vizyon sahibi” olarak sunanların, “duble meddahlığa” soyunmaları.
Bazı zavallıların, “riyakârâne, bâzı hissiât-ı süfliye ve “menâfi-i cüz’iyenin (basit küçük menfaatlerin) hatırı için, Kur’ân tefsiri Risale-i Nur’u “resmileştirme”/”devletleştirme” dayatmasına, dayatmacı siyasiler hesâbına “tekellüflü te’villeri” uydurmaları…
Yazıklar olsun... 

Okunma Sayısı: 2974
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı