"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Din ve Bilim

Elif NİSA
04 Eylül 2014, Perşembe
”Biz Kur’ân şakirtleri olan Müslümanlar, bürhana tâbi oluyoruz, akıl ve fikir ve kalbimizle hakaik-i imaniyeye giriyoruz. Başka dinlerin bazı efradları gibi ruhbanları taklit için bürhanı bırakmıyoruz. Onun için akıl ve ilim ve fen hükmettiği istikbalde, elbette bürhan-ı aklîye istinat eden ve bütün hükümlerini akla tesbit ettiren Kur’ân hükmedecek.” (Bediüzzaman)
Din, insanlığa huzur ve mutluluk getiren hayat tarzıdır. İddia edilenin aksine, bilimin ortaya koyduğu gerçekler ile çatışmadığı gibi, insanları bilimsel araştırmalar yapmaya yönlendirir. Kur’ân, “İşte bu örnekler; Biz bunları insanlara vermekteyiz. Ancak âlimlerden başkası bunlara akıl erdirmez. (Ankebut Sûresi, 43) âyeti ve benzer birçok âyetle insanı, gökler, yer, kendi nefsi, bedeni ve yarattığı her şey üzerinde derin düşünmeye teşvik eder.
Bilim, detaylı araştırma ve ortaya çıkardığı bulgular vesilesiyle dinin açıklayıcısıdır. Son yıllarda kaydedilen bilimsel gelişmeler hücrenin muhteşem komplekslikte yapısını, DNA’nın mu’cizevî özelliklerini ortaya serdi. Ve bu özellikler, hayatın başlangıcında, kâinat ve canlılığın meydana gelişinde, tesadüflerin asla söz konusu olmadığının delilleri oldu. Bütün kâinatta bir tasarım, belli kurallar, kanunlar ve süreklilik vardır.
Bilim, belli bir düzenle yaratılmış olan kâinatı, insan ve diğer canlılardaki yaratılış mu’cizelerini araştırır, din de bilimin bulgularını delil olarak gösterir. Yaratma san’atının delillerini görerek insanların, Allah’ın kudretini takdir etmelerine, O’na yönelmelerine vesile olur.
Bilim ile dinin çatıştığı iddiası neden ve nasıl ortaya çıkmıştır?
Bu iddianın kaynağı, Ortaçağ’daki din dışı uygulamalardır. Hıristiyanlık, kilisenin elinde maddî çıkar aracı olmuş, bu yanlış uygulamalar sonucu bilim baskı altına alınmış, özgür çalışma ortamı ortadan kalkmıştır. Kopernik ve Galileo’nin yaşadığı baskılar genelleştirilmiş, böylece din ve bilim birbiriyle çelişen, birbirine karşı olan iki rakip gibi görülmeye başlamıştır.
Din bilimle çelişmez, çatışmaz. İslâm, bilime karşı değildir, tam aksine insanları araştırmaya, düşünmeye ve bilmeye yönlendirir. Kur’ân, “... Hiç bilenlerle bilmeyenlerler bir olur mu?..” (Zümer Sûresi, 9) diye sorar. Bilgi/bilim önemlidir; detaylardaki mu’cizeler Allah’ın varlığına kesin bir bilgiyle imanı kazandırır.
Din, bilimle ancak, Bilim objektifliğini kaybettiği, materyalist, natüralist ve ateist ideolojiler bilime müdahale ettiği zaman çatışır.

Bilim adamı objektif olmalı, araştırmalarını önyargısız yapmalı ve araştırma sonuçlarını açıklarken tarafsız olmalıdır. Konuyla ilgili olarak, yaratılışın delili olabileceği için evrimci bilim adamlarının yıllarca gizlediği fosiller, Darwin’in yakın dostu ve destekçisi olan evrimci biyolog Ernst Haeckel’in sonradan kendisinin de itiraf ettiği sahte embriyo çizimleri ve yine evrimci olan diğer bilim adamlarının sahtekârlıkları örnek gösterilebilir.
Prof. Dr. Arif Sarsılmaz bir makalesinde, bilim-din çatışması konusunda şunları ifade ediyor; “Batılı bilim adamlarının bir kısmı, objektiflik adına, “lâboratuvara girerken inanç dünyalarını dışarıda bırakmakta”, sadece ‘nasıl?’ sorusuna cevap aramaktadır. Bu düşüncenin temelinde, Hıristiyanlıktaki din anlayışı ile ilim telâkkisi çatışması yatmaktadır. Kilise ile bilim dünyası arasındaki çatışmanın bir neticesi olarak ortaya çıkan bu duruma, çok şaşırmamak gerekir. Nitekim Batı’daki birçok bilim adamı lâboratuvarda çalışırken ‘kim?’ sorusunu sormaz; fakat özel hayatında kendine göre bir dindarlık da yaşayabilir. Bizde ise, asla bir ilim-din çatışması yaşanmadığı halde, Hıristiyanlık için kurulan darağacına İslâm’ı çekmek isteyen bazı bilim adamları, ‘kim?’ sorusunun sorulmasına müsaade etmedikleri gibi, ‘nasıl?’ sorusunun cevabını da tamamen materyalist bir anlayışla verirler.”
İnsanlık tarihi boyunca asıl soru, kâinatın nasıl var olduğu sorusu olmuştur. Bu sorunun iki cevabından biri kâinatın bir başlangıcı olduğu, diğeri ise hep var olduğudur.
Bilimin, kâinatın yoktan var olduğunun kesin delillerine ulaşmasına ve Yaratıcının varlığına işaret etmesine rağmen, bunun tabiatüstü olduğu düşüncesi kimi insanları farklı arayışlara yöneltti. Kâinatın bir başlangıcının bulunması, yoktan var edildiğini, yaratıldığını gösterir. Yaratılmış olan ‘şey’in de bir Yaratıcısı olmalıdır. Zamanın ve mekânın olmadığı bir durumda, örneği olmayan bir “şey” yaratılıyor. Yaratılanı yaratan, yalnızca Yüce Allah’tır.
Din; Allah’ın varlığını, yaratmasını, hangi doğrultuda ve hangi amaçla yaşamamız gerektiğini ve ölüm sonrası hayatı insanlara bildirir. Bediüzzaman’ın ifadesiyle, nasıl cehalet bütün geriliklerin şerlerin, fenalıkların, fakrın ve ihtilâfın asıl etkeni ise, ilim bütün hayırların anasıdır. Bütün kötülüklerin kaynağı cehalettir ve cehaletten kaynaklanan fesatlar, imanı ve hayatı da ciddî şekilde tehdit etmektedir.
Bilim bir din değildir; olmamalıdır. İnsanlık tarafından üretilen görüşler, fikirler ve ideolojiler, eksiklikler ve yanlışlıklar içerebilir. Dini bize öğreten Kur’ân ise her şeyin kesin açıklamasıdır, bilime yolunu gösterendir; asla çelişki ihtiva etmeyen Allah sözüdür.
“Biz Kur’ân şakirtleri olan Müslümanlar, bürhana tâbi oluyoruz, akıl ve fikir ve kalbimizle hakaik-i imaniyeye giriyoruz. Başka dinlerin bazı efradları gibi ruhbanları taklit için bürhanı bırakmıyoruz. Onun için akıl ve ilim ve fen hükmettiği istikbalde, elbette bürhan-ı aklîye istinat eden ve bütün hükümlerini akla tesbit ettiren Kur’ân hükmedecek.”

Okunma Sayısı: 7679
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı