"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AKP’nin siyasî kökeni

M. Latif SALİHOĞLU
19 Temmuz 2017, Çarşamba
GÜNÜN TARİHİ: 19 Temmuz 1948

Kurucu genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan olan Adalet ve Kalkınma Partisi, bağımsız ve bağlantısız bir siyasî hareketmiş gibi görünmekle beraber, şüphesiz onun da bir siyasî kökeni vardır.

Keza, bu tür partiler, her ne kadar “şahıs merkezli” veya “şahıs ağırlıklı” bir siyasî oluşum karakterinde görünse de, geçmişteki örneklerine veya benzerlerine rastlamak pekâlâ mümkün.

Bugün itibariyle “dindar siyasetçiler” ile “milliyetçi siyasetçiler”in büyük çapta ittifak halinde göründükleri “Erdoğan merkezli siyaseti”n bir benzeri, bundan 69 sene evvel bugün (19 Temmuz 1948) “Fevzi Paşa merkezli” olarak Millet Partisi ismiyle kuruldu.

Partinin Fahrî Başkanı Mareşal Fevzi Paşa, bir bahane ile Demokrat Parti’yi ortadan ikiye bölerek Meclis’te 28 kişilik yeni bir grup kurdu.

Bu yeni parti grubu, aynen bugünkü “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP’si” gibi, bir kanadı “dindar”, diğer kanadı “milliyetçi” olarak bilinen isimlerden teşkil edildi.

Satırbaşları ile verdiğimiz bu bilgilerden sonra, şimdi de yetmiş önce bugünlerde yaşanan gelişmelere biraz daha yakından başkalım.

Bir siyasî yarma harekâtı

Milliyetçi ve muhafazakâr diye bilinen bir grup milletvekili, 1946'da seçilmiş oldukları Demokrat Partiden ayrılarak, 19 Temmuz 1948’de Millet Partisi’ni kurdu.

Bu yeni siyasî hareketin başını Fevzi Paşa, Sadık Paşa, Hikmet Bayur, Osman Nuri Köni ile Osman Bölükbaşı çekiyordu.

1948 yılı Temmuz ayı ortalarında Ankara'da dindarlığıyla tanınan ve Bediüzzaman’ın dostu olarak bilinen Osman Nuri (Köni) Efendi’nin evinde toplanan Milletçiler, mübarek sayı olsun diye 33 kişiyle yeni parti kurmaya karar verdi.

Millet Partisi’nin Fahrî Genel Başkanlığı’na Mareşal Fevzi Çakmak, resmî Genel Başkanlığı’na Prof. Hikmet Bayur, Meclis Grup Başkanlığı’na ise Osman Nuri Bey getirildi.

Böylelikle, Meclis'te grubu bulunan yeni bir parti daha teşkil edilmiş oldu.

Millet Partisi’ni oluşturan milletvekillerinin (bir-iki bağımsız dışında) hemen tamamı, Demokrat Parti’den ayrılan kimselerdi.

Toplam milletvekili sayısı 60 kadar olan Demokrat Parti, bu yeni hareketle daha ikinci senesinde tam ortadan ikiye bölünmüş oldu.

Millet Partisi’ni kuranlar, Demokrat Parti’yi Halk Partisi ve özellikle İsmet Paşa karşısında “pasif durmak”la suçlayarak, siyaset sahnesinde arz-ı endam etmeye başladı. Onlara göre, iktidar partisine karşı daha sert, daha haşin bir politika izlenmeliydi.

Nitekim, partinin resmî kuruluşuyla birlikte bir beyannâme neşreden Fahrî Başkan Fevzi Paşa’nın sözleri de aynı doğrultudaydı.

Fevzi Paşa, Halk Partisi’ne karşı asıl muhalefeti ancak kendilerinin yapabileceğini, Demokratların çok pasif kaldığını ve iktidar ile uzlaşmacı bir tavır sergilediğini söylüyordu.

Oysa, Millet Partisi’nin bu çıkışı en çok da Halkçıları ve bilhassa İsmet Paşa’yı sevindiriyordu. Zira, böylesi bir hareketle, iktidara gelmeye hazırlanan Demokratların zaafa uğratıldığını gayet iyi biliyorlardı.

* * *

Milletçi hareketin başını çekenlerden Fevzi Paşa, İsmet Paşa’nın dayatmaları sonucu, 12 Ocak 1944'de "yaş haddinden" emekliye sevk edilmişti. Ancak, o bu muameleyi hazmedemedi ve iki sene sonra siyasete atıldı.

Zira, ne de olsa 22 sene aralıksız şekilde Genelkurmay Başkanlığı yapmış, üstelik M. Kemal'den sonra İsmet Paşa’nın da bir dediğini iki etmemiş bir kişilikti.

Nitekim, 1946 seçimlerinde DP listesinden bağımsız seçildi ve Meclis'te de İnönü'ye karşı DP'nin Cumhurbaşkanı adayı oldu.

Ne var ki, 1948'de Milletçilerin gönüllü reisliğine geçerek Demokratları adeta sırtından hançerledi.

1948'den 1950 seçimleri öncesine kadar da gittiği hemen her yerde Demokratların aleyhinde bulundu. Seçimlerden bir ay kadar evvel öldü. Partisi de seçimi kaybetti. Üstelik, "Müstakil Demokratlar Grubu" ile "Öz Demokratlar Partisi"ni de saflarına katmış olmalarına rağmen...

* * *

Bu konuyu etraflıca incelediğimizde, AKP’yi teşkil eden çekirdek kadronun gerek siyaset (dindar, milliyetçi) damarı, gerek neşriyat (Büyük Doğu, Serdengeçti, Sebilürreşad...), gerek tarikat ve şahsiyât damarı (Nakşî Arvasi, N. Fazıl, H. H. Işık, Eşref Edib...) ve sâir damarları itibariyle, bundan yetmiş sene evvel siyaset sahnesinde boy göstermiş olan Millet Partisi (Milletçiler) ile büyük ölçüde benzerlik arz ediyor.

***

@salihoglulatif:

Allah ile aldatan siyasetten,

Allah ile aldatan şahsiyetten,

Allah ile aldatan ticaretten,

Yine Allah'a sığınırız.

Okunma Sayısı: 4966
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Vefalı

    19.7.2017 09:22:59

    En çok zoruma giden olayların başında; Risalei Nurlarda ağabey rölünde rol alan havalarda olan, az çok saygıda gören çok kişinin, seçim dönemlerinde siyasal islamcı yada dinciler lehine, demoktratlar aleyhine sinsice öyle çalışmalar yapıyorlardıki, Risale Nurların, Bediüzamanın sözleri, yolu hiç umurlarında olmazdı. 1970 li yıllarda Yeni Asya cemaati içinde saklanan bu kişiler o kadar çoktuki cemaatin neredeyse yönetimi sevki bunların elleride gibiydi. En musait bir zamanda ve ortamda da ana gövdeyi gruplar halinde terkedip, siyasal islamcılara geçerek Risaleleri hurafeleştirmeye, sulandırmaya, saptırmaya başladılar. Haram dünyalıklarıda çok olduğundan başarılı gibide göründüler.. Saygılarımla.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı