"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çakmak’ı götüren, Orbay’ı deviren, Valiyi öldüren cinayet ve entrikalar (3)

M. Latif SALİHOĞLU
14 Ocak 2019, Pazartesi
Yıllar sonra filmi de yapılan aynı hadise ile ilgili bazı bilgi kaynaklarına da atıfta bulunarak, konuyu irdelemeye devam edelim.

Sekiz-on kişiyle 2006’da yaptığımız Bosna seyahati esnasında, tam da Birinci Dünya Harbi’nin başlamasına sebebiyet veren sûikast hadisesinin yaşandığı Saraybosna’daki o meşhur köprünün başında, bir tarihçi profesör büyüğümüz “Ankara Cinayeti”ndeki asıl sebebin "Bosna için toplanan yardım parası" olduğu noktasında bize detaylı bilgiler verdi.

Ayrıca, 1940’lı yılların gazete arşivlerinden bazı bilgiler edinmeye çalıştık.

Öte yandan, Haşmet Orbay tarafından işlenen cinayetin—para kısmı hariç—hemen bütün yönlerini araştıran ve topladığı bilgileri "Ankara Cinayeti" ismiyle kitap haline getiren kıdemli Demokrat parlamenter Çorum eski milletvekili İhsan Tombuş'un bilgilerinden de istifade ettiğimizi ayrıca belirtmiş olalım.

Zincirin bir halkası: Başından bul Nevzat!

Şimdi, başlı başına bir roman konusu teşkil eden bu esrarengiz hadiseler zincirinin başlarına doğru şöyle bir nazar gezdirelim ve işin içine bir başka boyut, yani "kaderî hikmet” cihetini de dahil ederek, adım adım, halka halka beriye doğru gelmeye çalışalım.

Tarih, 20 Eylül 1943’ü gösteriyor. Sekiz senedir Kastamonu'da sürgün bulunan Bediüzzaman Said Nursî, Emniyet’in nezaretinde Çankırı yoluyla Ankara'ya getirtiliyor. Buradan da Denizli’ye sevk edilecek.

Ankara'da “2 numaralı adam” olarak bilinen ve 14 yıldır Başkent’te valilik yapan Nevzat Tandoğan, Üstad Bediüzzaman'ı cebren makamına getirtiyor. Asıl maksadı, bu muhterem zâtın başındaki sarığı çıkarttırmak ve başına fötr şapkayı zorla geçirmek.

Nitekim, bu maksatla fiilî teşebbüste bulunur. Ancak, buna muvaffak olamaz.

Şapkayı Vali Tandoğan'ın elinden alan Said Nursî, ona şöyle seslenir: "Bu sarık bu başla beraber çıkar. Ben sizin bin senelik ecdadınızı temsil ediyorum. Başından bulasın Nevzat!"

* * *

Hadisenin üzerinden 2 yıl kadar zaman geçer ve peşpeşe aşağıdaki şok gelişmeler yaşanır:

* Muhtaç durumdaki Bosna halkı için yardım parası toplayan Ankara'nın tanınmış doktorlarından Neşet Naci Arzan, 16 Ekim 1945'te muayenehanesinde öldürülür.

* Cinayette kullanılan tabancanın, Genelkurmay Başkanı Kâzım Orbay'a ait olduğu ifade edilir. (Başka yerden satın alındığı da rivâyet edilir.) Katil ise, Kâzım Paşa’nın oğlu Haşmet Orbay’dan başkası değildir. Zorba Haşmet, doktorun topladığı paraları ister. Red cevabı alınca da, çeker vurur. Ortalık elektriklenince, gidip olan-bitenden ailesini haberdar etmek durumunda kalır.

* Hadisenin bir şekilde patlak vereceğini ve halkın gözünde itibar kaybına uğrayacağını öğrenen katilin ailesi, gelişmelerin seyrini değiştirecek alelacele hazırlanmış bir planı devreye sokar. Haşmet'in annesi, dönemin Millî Şefi İsmet Paşa’nın eşi Mevhibe Hanımı arayarak şunları söyler: "Sizin oğlunuz Ömer de katil. Taksim'de Vaktiyle, Olga isimli kadının kocasını öldürdü.. Ama, ne yaptınız ettiniz, onu kurtardınız. O halde benim oğlumu da kurtarın. Aksi halde, bütün bildiklerimi açıklarım."

Son bölüm, bir sonraki yazıda...

Okunma Sayısı: 3073
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı