"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hür basın-yayın ile gerçek demokrasiye

M. Latif SALİHOĞLU
04 Mayıs 2019, Cumartesi
Demokrasiden hassetmeyen müstebit ve oligarşik yapılar, fikir hürriyetinden de hazzetmezler.

İmkân-fırsat buldukları anda, serbest fikirlere gem vurmaktan çekinmezler. Mümkünse, fikir sahiplerini satın almaya, ardından istedikleri istikamette kullanmaya çalışırlar. Kontrolleri altına alamadıklarına karşı ise, bir şekilde susturma veya seslerini kısma cihetine giderler.

Türkiye, tâ 1860’lardan beri, bir o yana, bir bu yana giderek, yani hürriyet ile istibdat, meşrûtiyet ile monarşi, demokrasi ile despotluk arasında gel-gitler yaşayarak, çok engebeli bir parkurda yoluna devam ediyor.

* * *

Evet, gerçek demokrasi ile fikir hürriyeti arasında doğrudan bir bağ var. Biri yoksa, diğerinin de garantisi yoktur. Biri zaif durumda ise, diğerinin de zaafa uğraması mukadder hale gelir. Biri güçlü ise, diğerinin güçlenmesi de fıtrî bir seyir halinde gelişme gösterir.

Demokrasinin “olmazsa olmaz”ı, farklı görüşteki siyasî partilerin varlığı ve serbest seçimlere katılabilme şansına, imkânına sahip olması. Bu şartların olmadığı yerde, demokrasiden de söz edilemez.

Fikir hürriyetinin “olmazsa olmaz”ı ise, medya unsurları, yani umuma hitap eden basın-yayın mevkuteleridir. Milletin fikir ve hissiyatı bunlarda anlatılır, bunlar vasıtasıyla umuma yayılır. Aynı şekilde, bunlarla efkâr-ı amme (kamuoyu) teşkil edilmeye, yahut sosyal duyarlılık harekete geçirilmeye çalışılır.

Öte yandan, demokratik sistem gibi medyatik unsurların da hem hayır yolunda, hem şerir işlerde kullanılması mümkün. O halde, boş bırakmaya, boş vermeye gelmez. Çünkü, hayat boşluk kabul etmez. Boş bırakılan bir saha, zamanla ne yazık ki menfi şeylerle doldurulması kaçınılmaz oluyor.

Demek ki, demokratik sisteme de, medyatik unsurlara da, doğru istikamette ulvî bir ruh vermek için üstün bir çaba sarf etmek gerekiyor. Aksi halde, şikâyet edip durmaktan öteye gidilemez olur. Bu ise, mü’minin şânına, gayretine yakışmıyor, yaraşmıyor.

* * *

Türkiye’de, hayatî derecede ehemmiyetli olan bir çok mesele maalesef eksik, aksak, yahut yarım yamalak bir durumda. Meselâ:

Fikir hürriyeti var; tam ve kemâliyle değil.

Demokrasi var; birçok yönden eksik, yarım.

Basın-yayın sektörü var; ama, etrafı çepe çevre sarılmış durumda. Rahat şekilde hareket edemiyor. Manevra imkânı alabildiğine daraltılmış vaziyette. Eşit ve adâletli bir muameleden söz etmek mümkün değil. Vesaire...

Bu durum, ülkede sosyal, siyasî, hatta iktisadî hayatın temel dinamiklerinin yavaşlamasına, hatta yer yer aksamasına sebebiyet veriyor. Bu âtıl durumdan kurtulmanın en önemli ve öncelikli maddeleri arasında, fikir hürriyeti ve basın-yayın sahasında âdil ve eşitlikli bir serbestiyetin sağlanması yer alıyor. Nâzenin demokrasimiz de, bu dinamiklere bağlı olarak gelişir ve elbette gelişmeli.

GÜNÜN TARİHİ  04 Mayıs 1421 

Çelebi Mehmed

Osmanlı Padişahlarından Sultan Çelebi Mehmed, 4 Mayıs 1421’de rahmet-i Rahman’a kavuştu.

Onun en büyük hizmet ve gayreti, bir “fetret dönemi” geçiren devleti yeniden toparlayıp Osmanlı’yı tekrar ayağa kaldırması çabasında görüldü.

Osmanlı Devleti, 1402’de Yıldırım Bayezid ile Emir Timur arasında yaşanan Ankara-Çubuk Savaşı’ndan sonra, bir fetret, bir duraklama devresine girmişti. Osmanlı Sultanı orada mağlûp ve esir düşmüştü. Bu fâcia yetmezmiş gibi, bir de kardeşler arasında saltanat kavgası baş göstermişti.

İşte, Sultan Çelebi Mehmed, bütün ömrünü hasıl olan iç ve dış gaileleri sona erdirme yönündeki çabalara harcadı. Bunda da büyük ölçüde muvaffak olarak, Osmanlı birliğini yeniden hayata geçirmiş oldu.

Etiketler: Çelebi Mehmed
Okunma Sayısı: 2647
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı