"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kemalizm “Türk’ün dini” midir?

M. Latif SALİHOĞLU
17 Kasım 2017, Cuma
Hemen herkesin “Atatürk”ü farklı olduğu gibi, çoğu kimsenin “Kemalizm”e bakışı, tarifi ve tanımlaması da farklıdır.

Bunu, Nadir Nadi’nin “Ben Atatürkçü Değilim” yaklaşımından da, Taha Akyol’un  “İyi Ama Hangi Atatürk?” isimli çalışmasından da anlamak mümkün.

Türkiye’de yaşanan “Atatürkçülük curcunası” içinde, özellikle şu hususu rahatlıkla ifade edebiliriz ki: Milliyetçiler gibi, bazı dindarların (“dinciler” mi desek?) da Kemalist, yahut Atatürkçü olması, bu cereyana meyletmesi, hatta savunmaya kalkışması pekâla mümkün.

Buna mukabil, Kemalizm’in dindarlaştırılması, yani İslâmlaştırılması, imkân ve ihtimal dışıdır.

Zira, esas Kemalizm, tâ başından beri İslâmı, Kur’ân’ı, Hz. Muhammedi, hatta Allah inancını hayattan bütünüyle dışlamaya, dahası reddetmeye “azm û cezm û kast” eylemiştir.

Esasen, 1950 öncesi yayınlarda, hatta Türk Dil Kurumunca hazırlanan “Türkçe Sözlük”ler, bu noktanın gizlenmesine bile ihtiyaç duyulmadan, açıktan açığa ifade edilmiştir.

İşte, resim kısmında görmüş olduğunuz kupür, bu çarpıcı gerçeğin inkâr edilmez bir belgesidir. Oradaki “DİN” maddesi kısmında, açıktan açığa “Kemalizm, Türk’ün dinidir” ifadesi yer alıyor.

Yine aynı dönemde yazılıp neşredilen “Ata’ya Mevlid” şiiri, Peygamberimize (asm) okunan “Mevlid-i Nebevi”ye bir nâzire olarak piyasaya sürüldüğü gibi, M. Kemal için kullanılan şu sıfatlar da, bu vadide ne derece ileri gidildiğini açıkça gösterir: “Yüce Atatürk, Yüce Yaratıcı, Ulu Önder, Türk’ün İlâhı, vs...”

Prof. Şükrü Hanioğlu’nun da ifadesiyle, Kemalizmi dinselleştirmenin, toplumun eğitimli tabakalarında bile ciddî bir etki meydana getirdiği şüphesizdir: “...Cumhuriyet’in ilk yıllarında, Türkiye’yi ziyaret eden Grace Ellison’a bir Maarif müfettişi tarafından yapılan şu yorum, söz konusu etkiyi yansıtan ilginç bir örnektir: ‘Bizim Peygamberimiz, Gazi’mizdir. Biz o Arabistanlı şahıs ile ilişkimizi sona erdirdik. Muhammed’in dini, Arabistan’a pek uygundu; ama bize yaramaz.’” (Bkz: Sabah, 13.11.2011)

* * *

İşte, bunlar gibi sayısız derecede daha başka örnekler de var, yakın tarih arşivlerinde. İhtiyaç halinde, onları da insaf ve dikkat nazarlarına sunmaya çalışırız.

Bütün bu çarpıcı gerçeklere rağmen, dindar bildiğimiz bazı kimselerin Kemalizme, yahut Atatürkçülüğe meyletmesi, bize göre son derece riskli bir handikaptır. Dindarın sâfî inancını tehlikeye atar.

Bu cümleden olarak, şunları da eklemekte fayda var:

Halkçılık, darbecilik, devrimcilik, milliyetçilik, hatta “dincilik” ve benzeri şeyler, Kemalizme uyar, onunla uyumlu bir vaziyet alabilir.

Ama hürriyet, demokrasi, dindarlık ve evrensel insan hakları gibi temel insanî değerleri Kemalizm ile bağdaştırmanın mümkinatı yoktur. Ne kadar uğraşılsa uğraşılsın, bu aşı tutmaz; iş, sathî ve sûrî olmaktan, yapmacık ve sun’î kalmaktan öteye gitmez, gidemez.

Netice olarak, Kemalizm, bin yıllık Müslüman Türk milletine zoraki bir tarzda, adeta “yeni bir din” gibi giydirilmeye çalışılan çok farklı bir dünyevî cereyandır. Bu sebeple, siz tutup kimi dindarları Kemalist yapmaya kalkışsanız bile, Kemalizm’i dindarlaştıramaz ve dahi İslâmlaştıramazsınız. Zorlama ise, bumerang gibi döner, sizi vurur. Bizden hatırlatılması...

GÜNÜN TARİHİ 17 KASIM 1930

İşte size “Sözde Demokrasi” örneği

Cumhuriyetin ilk döneminde 6 yıl arayla iki kez yaşanan ve adına demokrasi denemesi denilen göstermelik oyunlar gösteriyor ki, tâ 1946’ya kadar Türkiye’de sadece “sözde demokrasi” var imiş.

BİRİNCİ ÖRNEK

17 Kasım 1924: Halk Fırkasından ayrılan bir grup politikacı/asker, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası isimli partiyi kurdu. Kurucu üyeler şunlar: Ali Fuat Cebesoy, Kâzım Karabekir, Rauf Orbay, Adnan Adıvar, Refet Bele.

Bu parti, çeşitli bahanelerle, 5 Haziran 1925'te kapatıldı: İrticaya taviz vermekle suçlanan yönetim kadrosunun çoğu siyasetten dışlandı. Bir kısmı da, İstiklâl Mahkemesinden canını zor kurtardı.

İKİNCİ ÖRNEK

17 Kasım 1930: Halk Partisine muhalif olan kişileri ortaya çıkarmak için kurdurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası (Partisi), kendi kendini feshetti.

Üç ay kadar evvel kurulmuş olan bu partinin kapatılma gerekçesi olarak da şu hususlar ileri sürüldü: Ekonomide liberal görüşü benimseyen bu partinin içine, kısa zamanda gerici, mürteci ve gayr-i memnun kimseler sızmıştır.

@salihoglulatif: Tecrübeli muhlisler, baştan beri ‘Bunlar Dindar Kemalist’ dedi; Tekilci munsifler, bu hakikati henüz yeni görmeye başladı; Tescilli müflisler, gaflet uykusunda uyumaya devam ediyor...

Okunma Sayısı: 16952
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı