"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Son perde: Sünnîlerin kavgası

M. Latif SALİHOĞLU
22 Ocak 2015, Perşembe
İslâm dünyasının örnek aldığı ve medet beklediği Türkiye’de çıkartılmayan kavga türü, uygulanmayan fitne çeşidi neredeyse kalmadı.

Türkiye, uzun yıllar Kemalist olanlarla olmayanların, laik olanlarla olmayanların, ilericilerle gericilerin, sağcılarla solcuların, faşistlerle komünistlerin kışkırtılıp çatıştırıldığı bir arena olarak kullanıldı.

Eşzamanlı olarak Türk-Kürt ayrımı, Alevî-Sünnî zıtlaşması defalarca sahnelenmeye çalışıldı. Halen de çalışılıyor.

Son zamanlarda ise, bu kez Sünnîlerin kendi aralarında amansız bir çatışmanın içine girdiklerine şahit olmaktayız.

Bu durum çok yenidir, bambaşkadır ve adeta milyonları şaşkına çeviren, hatta bir kısmını şoke eden dehşetli bir fitnekârlık senaryosunun son perdesidir.

Taraflardan biri sosyal, diğeri siyasî karakterlidir. Her ikisinin de dahilde ve hariçte müntesipleri, müdafileri, sempatizanları, fedâkâr-cefakâr fertleri, hatta grupları ve kadroları var.

Her iki cephenin insanları aynı Allah’a, aynı kitaba, aynı peygambere inanır, omuz omuza aynı kibleye dönerek ibadet ederler.

Camiden çıktıktan sonra ise, birbirlerine karşı keskin mi keskin bir vaziyet almaktan çekinmezler. Belki de böyle çekinmez bir hale getirildiler.

Daha evvel birlik-beraberlik tavrı ve görüntüsü içinde hareket eden bu ihvanlar, takriben on iki yıllık bir ittifakın ardından, aniden korkunç bir iftiraka-inşikaka düştüler.

Aralarındaki ihtilâfı gidermekten çok, bunu büsbütün körükleyenler sahne aldı. Sahnede gördükleri alkış ve teveccüh ise, savaşçıların gözüyle birlikte başını da döndürmeye başladı. 

Öyle ki, iyiden iyiye alevlenen fitne ateşini söndürmek için kimse kendinde yeterli mecâli, takati bulamadı.

Kısa zamanda alevleri göklere çıkan bu fitne ateşinden ülkemizin her yöresi, insanlarımızın hemen her kesimi nasibini aldı: Hemen tamamı Sünnî olan kardeşler, akrabalar, komşular, iş ortakları, hatta evli çiftler birbirine düştü. 

Karşılıklı sataşmalarla, lâf çakmalarla, şiddetli geçimsizliklerle küsüşmeler, ayrılmalar, boşanmalar yaşandı.

Baltalar çıkarılmış, kılıçlar bilenmiş, mevcut bütün bataryalar yakılmış halde, bu dahilî muharebe bütün şiddetiyle devam edip gidiyor.

Tarihimizde benzerine rastlamadığımız bu korkunç iftirak ve inşikakın daha ne kadar devam edip gideceğini, bu fitne ateşinin nasıl ve ne şekilde söndürüleceğini maalesef bugün kestirebilen yok.

Harim-i ismet dairesinde bir kaostur, bir kargaşadır, bir kör dövüşüdür sürüp gidiyor.

İşte, böylesine dehşet uyandıran bir fitnenin daha ileri boyutunu, daha üst bir versiyonunu şimdilik düşünemiyoruz; doğrusu, düşünmek dahi istemiyoruz.

Lider kadrosuna, elit kesimine, yani üst tabakadakilere gücümüz yetmediği gibi, sözümüz de pek tesir etmiyor. Esasen bizi dinlemiyorlar, dinleme ihtiyacını duymuyorlar.

Tabanda ise, şükürler olsun ki bizi dinleyen, söylediklerimize kulak veren mâsum kimseler var.

Onlara, imkânlarımız ölçüsünde fikren yardım etmeye ve insaflı olanlarla birlikte bu fitne ateşini söndürmeye gayret ediyoruz.

Bu gayretimizin boşa gitmediğini ve birçok yerde müsbet neticeler aldığımızı burada “tahdis-i şükür” kabilinden zikrederek, siz hamiyet sahiplerini de aynı istikametteki hizmetlerde gayret göstermeye dâvet ediyoruz.

Esasen, bizlerin vazifesi de budur: Sebeplere teşebbüs noktasında gayret bizden; neticeye taalluk eden tevfik ve muvaffakiyet ise Allah’tandır.

***

RUZNÂME 22 Ocak 1932

İbadetlere keyfî müdahale

Bin yıllık millî, mânevî, medenî, hukukî, sosyal ve kültürel değerleri örselenen bu Müslüman milletin, nihayet ibadet şekline de müdahale edilmeye başlandı.

Tek parti zihniyetinin, dayatma yoluyla Meclis'ten çıkartmış olduğu kànunlar henüz yürürlüğe dahi girmeden, önce Kur'ân, ardından da Ezanın başka türlü okunmasına çalışıldı.

Bunun ilk uygulaması, 22 Ocak 1932 günü Cağaloğlu'daki Yerebatan Camiinde yapıldı. Hafız Yaşar Okur, Kur'ân'ın Türkçe tercümesini Kur'ân tilâveti yerine okudu. Bu tarihten bir hafta sonra, bu kez Fatih Camii'nde Türkçe ezan okutturuldu. (Meclis Başkanlığına Org. Kâzım Özalp'in getirildiği gün: 29 Ocak.)

3 Şubat 1932 tarihine denk gelen Kadir Gecesinde ise, Ayasofya Camii'nde Türkçe Kur'ân, tekbir ve kamet okutturuldu.

Bu kademeli uygulamanın ardından, son olarak hutbe metinlerinin Türkçe okunmasına geçildi ve Diyanet Dairesinden de gereken fetvâ alınmak sûretiyle (22 Haziran 1932), insanlık tarihinde ikinci bir emsâli bulunmayan yeni bir süreci başlatıldı.

Ezan-ı Muhammedî'nin (asm) yeniden aslı gibi okunmasına tam 18 sene sonra (16 Haziran 1950) geçilebildi.

***

@salihoglulatif: Müslümanların, kendi aralarında "Nasıl daha iyi saldırı, kavga, husûmet edilir"e değil; "Nasıl daha iyi dost, ahbap, kardeş olunur"a ihtiyacı var.

Okunma Sayısı: 2038
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Garib Doğu

    22.1.2015 09:58:59

    İtidal tavsiye eden,yangını söndürmeye matuf güzel bir yazı.Dengeli oluşu ayrıca takdire şayan.İfrat ile tefritten uzak,vasat giden mustakim bir yazı.Müsbet hareket ve pozitif düşüncenin mahsulu...Böyle ölçülü yazılara ne kadar ihtiyaç var olduğu bir bilinebilse...Hel bu zaman ve zeminde...İhtiyaç daha da şiddetlemiş.Çünkü ekseriyetle yangına körükle gidiliyor.Büyük fitne ve tahribat var! Tahripçiler çok,tamirciler az.Yangını södürücü,itfaiyeler mahdut..İnsanlarda denge alt üst olmuş.Hissiyatlar galeyanda...Kin ve nefret tohumları her taraf saçılmış durumda...Sağ duyu sizlere ömür.Akıl,mantık tatilde.Hak,hukuk deli divane...Böyle bir ortamda,dengeli,müsbet,ölçülü,pazitif,yatıştırıcı,ümit verici,uzlaştırıcı,barışçı,tamirci yazı ve yazarlara inanılmaz derecede ihtiyaç var.Hissiyat,tarafgirlik yerine Hak,hukuk vicdan, akıl ve mantık hakimiyetiyle ortadaki olumsuzluklar müspete çevrilmelidir.Ve Unutmayalım ki,''Musibet,cinayetin neticesi,mükafatın başlangıcıdır''

  • Mustafa BİTER

    22.1.2015 07:43:19

    Sayın Salihoğlu,böyle bir proje gerçekleşir mi ? Sunni sunniyi kırar mı ? Bugün ülkemizin Güneydoğusunda olanlar ne ? Bugün 'paralel yapı' söylemleri ne için yapılıyor ? Bugün varın bir namaz ya da cuma namazı çıkışı şöyle yaşı 20-40 arası cemaatten iki kişiye itidal tavsiye etmeye kalkın bakın bakalım size kaç kişi saldıracak ? İnşaallah olmaz.Ama bugüne kadar hep İnşaallah olmaz diye geldik.Hiç bir zaman İnşaallah'ın gereğini yerine getirmedik.En basiti bugün Gaziantep,Şanlı Urfa,Diyarbakır, Mardin şaraplık üzüm üretim merkezi...Bugün sigaraya başlama yaşı 9-10...Uyuşturucu yaşı 11-12'ye düştü. Bugün İstanbul,Adana,Ankara ve diğer büyük şehirlerin etrafını saran gecekondular tıpkı Güney Amerika ülkeleri gibi uyuşturucu tüccarları tarafından sarılmış vaziyette.. Bütün eller,bütün gönüller,bütün diller aynı gayeye yönelmedikten sonra hangi Cami'de ki dualar kabul görecek...

  • hasan Muharrem okur

    22.1.2015 01:11:22

    Latif kardeşim,Allah razı olsun.Vazifemizi hatırlattın

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı