"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni bir Dörtlü Takrîr’e ihtiyaç var

M. Latif SALİHOĞLU
12 Haziran 2017, Pazartesi
GÜNÜN TARİHİ: 12 Haziran 1945

Tek parti döneminin sonlarına doğru, dört milletvekilinin ortak imzasıyla tarihî öneme sahip bir Takrîr/Önerge hazırlanarak Parti (CHP) Grubuna sunuldu.

Bu “Dörtlü Takrîr”, 12 Haziran 1945’te “tek parti grubu”nda enine-boyuna görüşülüp konuşdu.

Tam yedi saat boyunca saldırıya kadar varan hakaretli tartışmalardan sonra, nihayet oy çokluğuyla bu önerge reddedildi.

Bayar, Menderes, Köprülü ve Koraltan tarafından verilen bu önergeyle, mevcut kànunlarda ve parti tüzüğünde yer alan antidemokratik hükümlerin çıkartılması, seçimlerin serbestçe, namusluca yapılması ve Meclis’in hükûmeti denetlemesi gibi hususlarda yenilikler yapılması talep ediliyordu.

Esasen, şimdilerde de bu mânada bir Takrîr’e ihtiyaç var.  Zira, içinde bulunduğumuz çok partili sistem, bir sû-i tâlih eseri olsa gerek, adım adım “tek adam sistemi”ne doğru kayma eğilimine girmiş durumda. Tek parti gibi, tek adamcılığın da vatana ve millete hayır getirmeyeceği fikrindeyiz.

Şimdi, günümüz için de ders alınması gereken 72 sene evvelki o tarihî hadisesin seyrine bakalım.

Mecburî istikamet

İkinci Dünya Savaşının sona ermesiyle birlikte, özellikle Avrupa kıtası yeni bir arayış süreci içine girdi.

Diktatörlükler sona ermeye ve üllkeler hızla demokratikleşmeye başladı. Sonuç olarak, endi içinde demokrasiyi uygulamayan hiçbir ülke, Avrupa'daki kuruluşlara üye, yahut ortak olamazdı.

Aynı kriter, haliyle Türkiye için de geçerliydi. Türkiye, şayet çok partili sisteme geçmeyecekse, Avrupa tarafından gitgide dışlanacak ve zamanla büsbütün kopma noktasına gelecekti. Bu arada Komünist Rus (SSCB) tehlikesi de bariz şekilde görünüyordu. Bu durumda, Türkiye'nin Batı’dan gelecek kuvvetli bir desteğe acil ihtiyacı vardı. Dolayısıyla, Avrupa'nın taleplerine—istemeyerek de olsa—karşılık vermek durumundaydı.

* * *

Çok partili sisteme geçiş ihtiyacı, dışardan olduğu kadar içerden de şiddetli şekilde hissediliyordu.

Fakat, halk o derece korkutulmuş ve sindirilmişti ki, bu istek açık bir şekilde seslendirilemiyordu.

Nihayet, oyle bir gün geldi ki artık bu isteğin önüne geçilemez oldu. Halk, tek parti diktatoryasından iyice sıkıldı, daraldı, bunalma, hatta patlama noktasına geldi. İşte, Meclis'teki dört parlamenter, kendilerini adeta feda edercesine ortaya çıktılar ve halkın bu şiddetli hissiyatına tercüman olmaya çalıştılar.

* * *

7 Haziran 1945’te, Türkiye'de hürriyet ve demokrasi sahasında ciddî adımlar atılması gayesine yönelik olarak, adına "Dörtlü Takrir" denilen dört imzalı bir önerge hazırlandı. CHP grubuna verilmek üzere hazırlanan bu önergenin altında İzmir milletvekili Celal Bayar, İçel milletvekili Refik Koraltan, Kars milletvekili Fuat Köprülü ve Aydın milletvekili Adnan Menderes'in imzası bulunuyordu.

Bu dörtlü takrir, 12 Haziran 1945’te parti grubunda görüşmeye açıldı. Konu üzerinde uzun konuşmalar yapıldı. Konuşmalar çoğu zaman seyir ve makas değiştiriyordu. Öyle ki, takrir sahiplerine hakaret edercesine şiddetli hücumlar yapıldı. Hatta, imza sahiplerinin üzerine yürüyenler oldu.

Bütün bu sert ve de bed muameleye rağmen, takrir sahipleri gevşemedi ve isteklerinden vazgeçmedi. Grup adına yapılan açıklamada “Biz verdiğimiz takriri geri alacak insanlar değiliz” denildi.

Cesur davranan “Dörtlü Takrir” sahipleri, kısa sürede hür basının ve halk ekseriyetinin adeta gözdesi oldu. Her gittikleri yerde büyük itibar gördüler. Hatta, Halk Partisinden ayrılarak yeni bir parti kurmaları halinde, halktan fevkalâde bir destek görecekleri noktasında tatmin, hatta ikna oldular. Zaten, genel gidişat da bu istikametteydi.

Bu arada, Ulus ve Cumhuriyet gazetesinden farklı bir politika izlemeye başlayan Milliyet ile Vatan gazetesi, dörtlü takrir sahiplerine sempatiyle yaklaşmaya, fikir ve görüşlerine sayfalarında yer vermeye başladı. Milliyet Bayar'a, Vatan ise Menderes'e yakınlık gösteriyordu.

* * *

CHP Genel Başkanlık Divanı, Menderes'in Vatan gazetesinde "Dörtlü Takrir" istikametindeki neşriyatı ve Meclisteki konuşması üzerine 21 Eylül 1945 Cuma günü Şükrü Saraçoğlu’nun başkanlığında toplandı ve Adnan Menderes ile Fuat Köprülü’nün oybirliği ile partiden ihraç edilmesine karar verildi.

Bunun üzerine, Celal Bayar da partiden ihraç edilen iki arkadaşıyla beraber olduğunu söyleyerek 26 Eylül günü CHP'den ayrıldı.

Bu tarihten sonra, yine Celal Bayar, Refik Koraltan, Fuat Köprülü ve Adnan Menderes'in başında bulunduğu yeni bir parti kurma çalışmalarına hız verildi. Çalışmalar, nihayet 7 Ocak 1946'da tamamlanarak, yeni parti kurulmuş oldu. Halkın büyük teveccühle karşılamış olduğu bu yeni siyasî hareket "Demokrat Parti" ismiyle ilân edildi.

Bu yeni hareket, ülkeye ve millete çok büyük hayırlar getirdi, faydalar sağladı. Haliyle, bu büyük nimetin ve hayırlı hizmetlerin çok ağır bedelleri de oldu.

Okunma Sayısı: 5037
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Tam

    12.6.2017 02:57:30

    1)Sayin Latif Bey yazdiklariniz gerci tarihe maziye nazar eder fakat bihissi kablel vuku ile siyasette önemli bir degisim olacaginin isaretleridir. Ayni kipirdanmayi Demokrat Partisi Genel Baskani Sayin Gültekin Uysal Beyde de gözlemliyoruz. Simdiden yüzde 50li bir potansiyal müstakbelin Cumhurbaskanini/ erken genel secimleri arar gibi. Demokratlara her secim öncesi tavsiye ettigim gibi önümüzdeki secim hazirliklarina bugünden bütün vatan sathinda baslamalaridir, zira istikbal Demokratlarindir ve Sayin Gültekin Uysal Sayin Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan'dan sonraki ihtiyacimiz olan gayet akilli, mahir siyasetci ve gercek demokrat bir Cumhurbaskani namzetidir.

  • Ali Tam

    12.6.2017 02:56:47

    2) Tüm bu önsezilerden hareketle, imanimizdan gelen kuvvetle demek isterim ki; bu güzel vatanimizin simdiden yüzde 50yi teskil eden kismini temsil eden demokrat ruhlu halis niyetli insanlari simdiden kollari sivamali ve Demokratlarin fahrî secim yardimcilari olmalidirlar. Bakin size tarihten güzel bir örnek: Barak Obama'nin kendi kalemiyle yazdigi hatiratinda genc avukat iken Demokratlara secim yardimcisi olarak canhirasane bir vazifeyle baslar siyasi yoluna… Gerci Obama cüz’i maas ile bu görevi yapar fakat bu vazifeye ayirdigi vakit aldigi maasin kat kat üstündedir… Basarinin diger bir recetesi de ABD de Demokratlar icin secim ön hazirliklari daima vakitlice baslar. Ülkemiz icin de istikbalde Demokratlarin basarisi icin, insanlarimizin cok özlemle bekledigi adalete, hukuka, demokrasiye kavusmalari icin, ahbab-cavus iliskileriyle devlet yönetilemeyecegi gercegi icin, BÜGÜNDEN TEZI YOK bütün vatan sathinda gönüllü demokratlar vatan icin, insanimiz icin, vazifeye baslamalidir.

  • Halime Dursun

    12.6.2017 01:55:33

    Lutfen bu yazının devamı gelsin Latif Bey.. Meslek meşreple ilgili bir kampımızda sizin bu çalısmalarınızdan çok istifade etmistik.( Bu arda İstanbul'dan katılan ve kendisinden çok istifade ettiğimız hanım kardeşimizden ve sizlerden Allah razı olsun. Sizin yazilarinizdan sık sık alintilar yapmıştı.)

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı