“Beni anlamıyorlar yahut anlamak istemiyorlar” diyor Üstad Bediüzzaman. Peki, onu anlamayanlar kimler? Onu hiç okumayanlar mı yoksa okuduğu halde anlamayanlar mı? Onu hiç okumayanlar, zaten anlamaz ve anlamak gibi bir derdi de olmaz.
Eserleri okuduğu halde anlamayanlara ya da anlamak istemeyenlere gelince işte esas tehlike budur. Çünkü bunlar Allah muhafaza basiret gözleri bağlanmış kişilerdir. Bunalar ya görmek istedikleri gibi bakar ya da anlamak istedikleri gibi anlamaya çalışırlar.
Ahirzamanın en büyük fitnelerinden olan Deccal ve Süfyanın tuzağından birisi de aldatmayla iş görmesidir. Aldanan bu safderunlar aldatıldıklarının ne zaman farkına varacaklar acaba? Süfyanizme hayır dua okumak, şuurlu bir müslümanın yapacağı iş midir?
Yanlış anlayanlar, ya da türlü türlü tevillerle Deccalizme taraf olan ve ‘gerçeği inciten papağanlar’dan olmamak için, gelin hep birlikte Kur’an, sünnet ve Risale-i Nurlara sarılalım. Meşverete uyarak, şuur ile hareket edelim. Yoksa hem kendimize, hem de başkalarına zarar vermiş oluruz. Dünyada zalimlerin zulmüne taraftar olarak başımıza musibet ve belaların yağmasına zemin hazırlamış oluruz. Bunun cezasını ise hem bu dünyada, hem de ahirette çekeriz.
Hepimiz biliyoruz ki, “zulme rıza zulüm, küfre rıza küfürdür. Allah’ım, bizleri hakkı hak bilip, hakta sabit kalanlardan eyle. Amin.