Mübarek Ramazan ayının maddî-manevî feyzinden istifade etmek her mümin için bir fırsattır. Ülkemiz insanları, bilhassa zenginlerimiz oruç vasıtası ile açlığın ve yoksulluğun ne demek olduğunu anlayıp yoksullara yardım ellerini uzatmaktadırlar. Milletimizin bu cömert hali gıpta edilecek şekilde bütün dünya milletlerine tarih boyunca güzel bir örnek olmuştur. Allah bu duygularımızı eksik etmesin. Fakirin ve muhtacın yanında olup onun elinden tutmak, milletimizin güzel hasletlerindendir. Nerede bir muhtaç görse imdadına koşmak, ona maddî ve manevî yardım elini uzatabilmek her insanı mutlu eder. Mülkün sahibi Allah da hazinesinden, biz dağıttıkça verir; O verdikçe biz veren el olmak için gayret ederiz. Veren el olabilmek, darlıkta ve bollukta verebilmek ne güzel bir duygudur.
Ramazan’ın bir kısmını Mersin Tömük'te geçirdim. Namaz için camiye gittiğimde cami girişinde ayakkabılıklara poşetlerle ekmek asıldığını gördüm. Sonra bu ekmeklerin cami cemaatinden ihtiyacı olanların alabileceği hocaefendi tarafından duyuruldu. Güzel bir şey. Fakat aklıma hemen şu geldi: Veren el olan cemaat maalesef ‘alan el’ durumuna düşmüş. Yıllar önce aynı camide bu durum yoktu; demek ki millet fakir ve ülke maalesef bu durumda.
“Allah yardımcımız olsun” dedim, ama bir hayli düşündüm.