Tarihçe-i Hayat - page 342

Evet, iliflmedim ve iliflenlere de ifltirak etmedim. Çün-
kü, an’anat-› milliye-i ‹slâmiye lehinde istimal edilebilir
bir deha-i askerîyi, an’ane aleyhine çevirmeye maattees-
süf bir vesile oldu. Evet, ben, Ankara reislerinde, husu-
san Reisicumhurda bir deha hissettim ve dedim:
“Bu dehay›, kuflkuland›rmakla an’anat aleyhine çe-
virmek caiz de¤ildir. Onun için, ne kadar elimden gel-
miflse, dünyalar›ndan çekindim, kar›flmad›m. On üç se-
neden beri siyasetten çekildim. Hatta bu yirmi bayram-
d›r, bir-ikisinden baflka umumlar›nda, bu gurbette, kendi
odamda yaln›z, mahpus gibi geçirdim; tâ ki siyasete bu-
laflmam tevehhüm edilmesin. Hükûmetin ifllerine iliflme-
di¤ime ve kar›flmak istemedi¤ime delâlet eden,
B
‹R‹NC‹
D
EL‹L
:
On üç senedir, siyaset lisan› olan gazete-
leri bu müddet zarf›nda hiç okumad›¤›m, dokuz sene
oturdu¤um Barla köyünde, dokuz ay ikamet etti¤im Is-
parta’da dostlar›m biliyorlar. Yaln›z, Isparta tevkifhane-
sinde, gayet insafs›z bir gazetecinin dinsizcesine, Risale-i
Nur’un talebelerine hücumunun bir f›kras›, istemedi¤im
hâlde kula¤›ma girdi.
‹
K‹NC‹
D
EL‹L
:
On senedir Isparta vilâyetinde bulunuyor-
dum. Dünyan›n çok tahavvülât› içinde siyasete kar›flmak
teflebbüsüne dair hiçbir emare, hiçbir tereflfluhat görül-
medi¤idir.
Ü
ÇÜNCÜ
D
EL‹L
:
Hiçbir hat›ra gelmeyen, anî olarak be-
nim ikametgâh›m bast›r›ld›, tam taharri edildi. On sene-
den beri en mahrem evrak›m› ve kitaplar›m› ald›lar.
aleyh:
karfl›, karfl›t.
an’anat:
an’aneler, gelenekler.
an’anat-› milliye-i ‹slâmiye:
‹slâ-
m›n millî gelenekleri.
an’ane:
âdet, örf, gelenek, nesil-
den nesile aktar›lagelen fleyler.
anî:
bir an içinde, hemen o anda,
derhal.
Barla:
Isparta’n›n bir ilçesi. Bedi-
üzzaman Hazretlerinin sekiz y›l
sürgün olarak kald›¤› ve Risale-i
Nur’lar›n büyük bir k›sm›n› telif
etti¤i yer.
dair:
belli bir fley hakk›nda olan,
alâkal›, müteallik, ait, ilgili.
deha:
çok ak›ll›l›k, zekili¤in ve an-
lay›fll›l›¤›n son derecesi.
deha-i askerî:
askerî deha, asker-
likle ilgili alanda üstün zekâl›l›k.
delâlet:
delil olma, gösterme.
delil:
bir davay›, meseleyi ispata
yarayan fley, bürhan, beyyine.
emare:
alâmet, niflan, eser, ipucu,
belirti, karine.
evrak:
k⤛t yapraklar›, kitap say-
falar›, yapraklar, k⤛tlar.
f›kra:
k›sa hikâye, masal, k›ssa.
gayet:
çok, fazla, son derece.
gurbet:
gariplik, yabanc›l›k.
hat›r:
zihin, fikir, haf›za.
hatta:
manaya kuvvet vermek
için “üstelik, fazla olarak, bundan
baflka, kadar, bile, dahi, hem
de...” manalar›nda, cümle baflla-
r›nda kullan›lan edatt›r.
hususan:
bilhassa, ayr›ca, baflka-
ca, hususî olarak.
hücûm:
sald›rma, hamle ile ileri
at›lmak.
hükümet:
devlet.
ikamet:
oturma, bir yerde kalma.
ikametgâh:
ikamet yeri, oturulan
yer, ev, hane.
342 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
SK‹fiEH‹R
H
AYATI
insaf:
adaleti ve hakk› düflü-
nerek davranma.
istimâl:
kullanma.
ifltirak:
kat›lma, benimseme.
leh:
hakk›nda, onun için,
onun taraf›na, onun faydas›-
na veya zarar›na, ondan ya-
na.
lisan:
dil, anlaflma amac›yla
kullan›lan sesli iflaretler siste-
mi.
maatteessüf:
teessüfle, esef-
le, yaz›k ki, üzülerek belirte-
yim ki.
mahpus:
hapsedilmifl olan,
mevkuf.
mahrem:
herkesçe bilinme-
mesi gereken.
müddet:
vakit, zaman, süre,
bir fleyin devam etti¤i zaman
parças›.
reis:
bafl, baflkan, âmir, bir
toplulu¤un en üst idarecisi.
reisicumhur:
halk›n reisi,
cumhurbaflkan›.
siyaset:
politika.
taharri:
arama, araflt›rma, in-
celeme, tahkik etme.
tahavvülât:
tahavvüller, de-
¤iflmeler.
talebe:
ö¤renciler, tahsil gö-
renler.
tereflfluhat:
kulaktan dolma,
kesin olmayan haberler.
teflebbüs:
bir ifli yapmak için
harete geçme, bafllama, girifl-
me.
tevehhüm:
vehimlenme, ku-
runtuya kap›lma.
tevkifhane:
tutuklu evi.
vesile:
bahane, sebep.
vilayet:
il.
1...,332,333,334,335,336,337,338,339,340,341 343,344,345,346,347,348,349,350,351,352,...1390
Powered by FlippingBook