Tarihçe-i Hayat - page 359

MÜDAFAATIMIN ‹K‹NC‹ TET‹MMES‹
Ey heyet-i hâkime! Gelecek beyanat›mda, belki vazife-
nizce lüzumsuz fleyler bulunacak. Fakat, bu meseleler ile
umum memleket, belki dünya alâkadard›r. Yaln›z siz de-
¤il, onlar dahi manen dinliyorlar. Hem, beyanat›mda in-
tizams›zl›k göreceksiniz. Sebebi ise, mühim bir hakk›m
bana verilmedi. Benim hüsn-i hatt›m yok. Çok rica ettim
ki, bu hayat-memat meselesidir, bir yaz›c› bana veriniz;
tâ hakk›m› müdafaa için bir istida yazd›ray›m. Vermedi-
ler. Belki beni iki ay, gayet insafs›zcas›na bütün bütün
konuflmaktan menettiler. Onun için, gayet noksan ve
müflevvefl yaz›mla intizaml› yazamad›m. ‹flte ahir beya-
nat›m budur:
E¤er farz-› muhal olarak, müfsitlerin, muhbirlerin ih-
bar ettikleri gibi, Risale-i Nur, hükûmetin birtak›m siya-
setiyle ve baz› kanunlar›yla tevfik edilmiyor, muaraza edi-
yor; belki baflka siyasî kanaatlerdir ve ayr› ayr› fikirlerdir;
ve umum risaleler, imandan de¤il, belki siyasetten bah-
seder diye, gayet zâhir bir iftira farz ve kabul edilse, ce-
vaben derim:
Madem hürriyetin en genifl flekli cumhuriyettir. Ve ma-
dem hükûmet ise cumhuriyetin en serbest suretini kabul
etmifltir. Elbette hakikî ve kat’î ve reddedilmez kanaat-i il-
miyeyi ve efkâr-› saibeyi, asayifle dokunmamak flart›yla,
cumhuriyetin hürriyeti, o hürriyet-i ilmiyeyi istibdat alt›-
na alamaz ve onu bir suç tan›maz. Evet, dünyada hiçbir
hükûmet var m›d›r ki, bütün bir tek kanaat-i siyasiyede
bulunsun?
TAR‹HÇE-‹ HAYATI
| 359
E
SK‹fiEH‹R
H
AYATI
olmadan yönetme, keyfî idare
sistemi, uyruklar›na hiç bir hak ve
özgürlük tan›mayan s›n›rs›z mo-
narfli, despotluk, despotizm, bas-
k›.
istida:
resmî makamlara bir iflin
yap›lmas›n›, yerine getirilmesini
istemek maksad›yla yaz›lan yaz›,
dilekçe, arzuhal.
kanaat:
görüfl, fikir.
kanaat-i ilmiye:
ilmî kanaat, ilmî
fikir, ilme ait görüfl.
kanun:
devletin yasama kuvveti
taraf›ndan herkesçe uyulmak
üzere konulan her türlü kaide,
yasa.
kat’î:
kesip atan, flüpheye ve te-
reddüde mahal b›rakmayan, ke-
sin, flüphesiz.
lüzum:
lâz›m olma hâli, ifle yara-
ma, gerekme.
madem:
çünkü, için, de¤il mi ki,
...den dolay›, böyle ise, hele.
manen:
iç varl›k bak›m›ndan,
duyguca, gönülce, yürekçe, ruh-
ça, mana itibariyle, manaca.
memat:
ölüm, vefat, irtihal, ahire-
te göç etme.
memleket:
bir devletin topra¤›,
ülke, yurt, vatan, diyar.
men:
yasak etme, mâni olma, b›-
rakmama, bir fleyin yap›lmas›n›
engelleme.
mesele:
konu; ehemmiyetli,
önemli ifl.
muaraza:
birbirine karfl› gelme.
muhbir:
haber veren, haberci.
müdafaa:
savunma.
müdafaat:
müdafaalar, savun-
malar, korunmalar.
müfsit:
fesat ç›karan, fesatç›,
bozguncu.
mühim:
lüzumlu, gerekli, önemli.
müflevvefl:
teflevvüfle u¤ram›fl,
belirsiz, kar›fl›k, düzensiz, karma-
kar›fl›k.
noksan:
kusurlu, nak›s.
redd:
tan›mama, inkâr etme, çü-
rütme.
rica:
dileme, isteme.
serbest:
bir fleye ba¤l› olmayan,
istedi¤i gibi hareket edebilen, ba-
fl› bofl.
siyaset:
politika.
siyasî:
siyaset gere¤i olan, siya-
setle ilgili, siyasete ait.
suret:
biçim, görünüfl, k›l›k, k›ya-
fet.
tetimme:
bir konuyu veya eseri
tamamlamak için eklenen k›s›m,
bir fleyin tam olmas› için gereken
fley.
tevfik:
uygun düflürme, bir fleyi
uygun duruma getirme.
umum:
hep, bütün, cümle, her-
kes.
vazife:
ifl, memuriyet.
zahir:
aç›k, belli, meydanda.
ahir:
en son, en sondaki.
alâkadar:
ilgili, iliflkili, müna-
sebetli, ba¤l›.
asayifl:
düzen, nizam.
bahsetme:
konu etme.
beyanat:
aç›klamalar, izahlar.
cevaben:
cevap olarak, karfl›-
l›k fleklinde.
efkâr-› saibe:
isabetli görüfl-
ler.
elbette:
kesinlikle, mutlaka,
flüphesiz.
farz:
bir hususu bir davaya
mevzu ve as›l k›lma.
farz-› muhal:
imkâns›z› farz
etme, olmayacak bir fleyi ola-
cakm›fl gibi düflünme.
fikir:
düflünme, düflünce.
gayet:
çok, fazla, son derece.
hakikî:
gerçek, sahici.
heyet-i hâkime:
hâkimler
heyeti, hakimler kurulu.
hükümet:
devlet.
hürriyet:
iradenin ve seçme
kabiliyetinin serbestçe kulla-
n›lmas›.
hürriyet-i ilmiye:
ilim hürri-
yeti.
hüsn-i hat:
güzel yaz›.
iftira:
asl› olmadan birine suç
yükleme, olmayan bir suçu
baflkas›na yükleme, bühtan,
ifk.
ihbar:
haber verme, bildirme,
anlatma, duyurma.
insaf:
adaleti ve hakk› düflü-
nerek davranma.
intizam:
düzgün olma, düz-
gün dizilme, düzgünlük, ter-
tipli olma.
istibdat:
kendi bafl›na ve hiç
bir nizama ve kanuna ba¤l›
1...,349,350,351,352,353,354,355,356,357,358 360,361,362,363,364,365,366,367,368,369,...1390
Powered by FlippingBook