Sonsuz bir ilim, irade ve kudrete sahip olan Cenab-ı Hak, en küçükten en büyük varlıklara kadar her şeyde nihayetsiz bir hikmetle iş görüyor.
Her yarattığı varlıkta ve olaylarda hadsiz gayeler, maksat ve hedefler takip ettiği görülüyor.
Kâinatta, tesadüfe tesadüf edilemez. Hiçbir şey tesadüfen ve kendiliğinden oluşmuyor. Bunun delili, her şeyde görünen nizam, intizam, mizan ve gözetilen faydalı neticelerdir. Bu âlemde her şey ve her hadise Allah’ın yaratması iledir. Varlıklar gibi olaylar dahi Allah’ın yaratması sonucu meydana gelir. Kendi kendine hiçbir şey olmaz.
Berat Gecesini kastederek “O gece bütün hikmetli işler yazılır” diye Yüce Allah ferman eder. Berat Gecesinde, hadis-i şerifin haber verdiği şekliyle bir yılda meydana gelecek doğumlar ve ölümler, rızıklar ve eceller, savaşlar ve barışlargibi her şey, şarta bağlı olan kaderde yazılır. Bağlı olduğu şartlar yerine gelirse, kaderde yazılanlar gerçekleşir, değilse gerçekleşmez.
Ancak, ezelden ebede kadar olmuş ve olacak her şey sabit olarak Levh-i Mahfuzda yazılıdır. Dünya semasındaki şarta bağlı kader yazıları değişebildiği halde, Levh-i Mahfuzdaki kader değişmez. Şarta bağlı kaderin nihayetsiz hikmetlerinden birisi, insanları hayra, hasenata ve ibadetlere teşvik içindir. Zira hadis-i şerife göre makbul sadaka, gelecek belâların def’ine bir vesiledir.
Allah ne yaratırsa, en güzel bir şekilde yaratır. Bu hakikate işaret için İmam-ı Gazali (r.a.) “Bu kâinatta, gördüğümüzden daha güzeli tasavvur bile edilemez. Gördüğümüz her şey en güzeldir.” demiştir. Allah’ın yarattığı her şey, ya bizzat güzeldir ya da dolayısıyla ve neticeleri itibariyle güzeldir. Çünkü güzelliğin muhtelif derecelerinin ortaya çıkmasına vesile olan bir çirkinlik, neticesi itibariyle o da güzeller sırasına girer.
Bediüzzaman Hazretlerinin verdiği misalde olduğu gibi; bazı güzelliğe aşık insanlar, evlerinin bahçelerine geometrik şekiller verir, akar sular, havuzlar ve çeşitli çiçeklerle güzelleştirdikten sonra, o bahçenin güzelliğiyle hiç alâkası olmayan kaba kaya parçalarını, dağ ve mağara heykellerini tam ortasına koyarlar. Dışarıdan o bahçeye bakan bir adam, o çirkin şeylerin oraya kasten konulduğunu anlar. Tâ ki, o çirkin şeylerle bahçenin güzellik derecesi artsın. İşte, kâinatta çirkin görünen varlıklar ve olaylar dahi öyledir.
Bahsi geçen şeyler, içlerinde nice hayırlı neticeleri ve hikmetli gayeleri barındırırlar. Sonbaharda narin ve nazenin varlıkların ölümleri onlar için bir rahmettir. Çünkü şiddetli kış soğukları ve fırtınaları onlar için çok cihette zahmet olacaktı. Kışın yağan kar, soğuk, fırtına çamurlu toprak perdesi arkasında, çok güzel bahar mevcudatının bereketi vardır.
İnsanları hem fert, hem de cemaatler bazında imtihanlardan geçiren Cenab-ı Hak, muhtelif isimlerinin nihayetsiz tecellilerine mazhar etmek için, çeşitli hallerden geçirir. Böylece onları dener. Nice olumsuz olaylar karşısında üzüldüğümüz halde, üzerinden zamanlar geçince “İyi ki o hadise öyle olmuş, hayırlara vesile oldu” deriz.
Başa gelen olaylar için “Sizin kerih görüp beğenmediğiniz şeyde sizin için hayır vardır. Sevdiğiniz şeyde de bazen şer vardır. Allah bilir, lâkin siz bilemezsiniz” buyuran Yüce Allah, Kendisinden her şeyin hayırlısını istememizi ve olayları rıza ve memnuniyet ile karşılamamızı istiyor. Aklı başında olan müminler öyle yapar.