"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kadınlar gününe dair

Şeymanur Cihan
13 Mart 2021, Cumartesi
Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle pandemiyi bile dikkate almadan birçok hanım kardeşimiz yine sokaklara çıktılar.

Her sene 8 Mart geldiğinde, gazete ve televizyonlarda reklâmlar ve makaleler yayınlanır, devletin birçok resmî kurumu tarafından da çeşitli programlar düzenlenir. Dünya Kadınlar Günü’yle ilgili anlatılan ve okuyan herkesin yüreğini burkan bir hadise hikâye edilir; 8 Mart 1857’de Newyork’da bir tekstil fabrikasında çalışan 40.000 kadın işçi şartlarının iyileştirilmesi için grev yaparken polisler tarafından sarılan fabrikanın ateşe verilmesiyle 129 kadının yanarak öldüğü anlatılır.

Dünya Emekçi Kadınlar Günü 27 Ağustos 1910’da Kopenhag’da düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Clara Zetkin tarafından ortaya atılır ve kabul edilir. Ardından, birçok ülkede her yıl kutlamalar yapılmaya başlanır. 1921’de Moskova’da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı tarafından da 8 Mart gününün Rusya ve bağlı ülkelerde de kutlanması uygun görülür.

Bazı araştırmacılar bu grev olayının aslında Chicago’da olduğunu iddia etmişlerdir. 1980’lerin başında ABD’deki Feminist Studies grubu, 1857’de devlet arşivlerinde bir grev kaydı görülmediği tesbitini yapmıştır. Hâlbuki bu kadar hazin bir hadisenin mutlaka kayıt altına alınması gerekmez miydi? Tarihçi François Pick ‘daha 1970’li yıllarda yazdığı bir yazıda 1857’deki grevin asla olmadığını ancak; Fransa’daki büyük bir sendikanın 8 Martın Sovyet tarihiyle bağını kesmek için, 1857 grev hikâyesini uydurduklarına dikkat çeker. 

Görünen o ki bir toplum mühendisliği ve algı operasyonu yapılmıştır.

Gelelim gerçek olaylara, 1848 devriminin meydana geldiği 19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, Avrupa’da Sanayi Devrimi büyük ölçüde tamamlanmış, sanayicilerin ve şirketlerin gelirlerinde büyük bir artış görülmesine karşılık, köylerde ve şehirlerde yaşayan fakir halk bu zenginlikten nasibini almamıştı. İşçiler günde 13-15 saat çalışıyorlar, sağlıksız ve kirli konutlarda zor şartlarda yaşamaya devam ediyorlardı. İşçi ayaklanmaları, köylü ayaklanmaları, öğrenci ayaklanmaları vb sancılı, kanlı, acı dolu yüzyıllardı ve en çok ezilen etkilenenler de kadınlardı.

Gerçek şu ki Batılı hemcinslerimiz çok çile çekmişler, ruhları var mı yok mu tartışılmış, engizisyon mahkemelerinde narin bedenleri ateşe verilmiş, Batının mimsiz medeniyeti geçmişte ve modernite çağı sayılan günümüzde de onun hem bedenini hem ruhunu sömürmeye devam ediyor. Batılı kadının çilesi komünist ideolojinin, materyalist feministlerin sefih fikirlerini yaymak için kullandıkları araç olmuş, feminist yapıların tamamı komünist materyalist felsefenin fikirlerinden beslenmiştir. 

Geçmişte kadının sorunlarına çare bulamadıkları gibi istikbalde de bulamayacaklardır. Eylem ve söylemleri ile kadının omuzlarına daha ağır yükler yüklemişlerdir. Bediüzzaman Hz’leri’nin buyurduğu gibi “cins-i lâtif” olarak yaratılan kadına erkeğe karşı mutlak eşitlik sloganı ile tam bir adaletsizlik yapıp zulüm etmişlerdir. Asıl maksat kadının gerçek manada mutlu, rahat, hürce bir hayata kavuşması değildir. Bunun en görünür örneği başta ülkemizde ve bütün dünyada feministlerin, Müslüman kadının başörtüsüyle kamusal hayatta görünür olmalarına, eğitim alıp kariyer yapma konularında tahammülsüzlükleri delilidir.

İslâm dini, kadın ve erkeği hasım değil hısım kılmış, birbirine mukabil iki dost kalp kılmış, Batı dünyasının taife-i nisâsı çileler içinde kıvranırken İslâm dünyası âlimeler yetiştirmiştir. Peki, şimdi durum nasıldır? Feministler nasıl oluyor da ülkemizde ve İslâm dünyasında fikirlerine yandaş bulabiliyorlar? Sorumuzun cevabını bir sonraki yazımızda vermeye çalışalım inşallah. 

Okunma Sayısı: 2176
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdurrahman AYDIN

    13.3.2021 01:38:33

    Hakikat güneşi kalpleri hem ısıtmak hem de aydınlatmak isterken, bunun tam zıddına olarak iki cinsin kalplerini birbirinden soğutan ve içindeki iman nurunu karartan bir akımı doğru teşhis ve deşifre eden, deşifre ettiği bu şecere-i zakkumun köklerine inerek, nereden beslendiğini ve nasıl zehirli meyveler verdiğini gösteren bu yazıyı tebrik ve yazarına çok teşekkür ediyorum. 👏 Bu meyveden yediği için karın sancısı içinde kıvrananlara da şifa olmasını temenni ediyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı