"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir sırrı ifşa ediyorum

Yasemin YAŞAR
20 Mayıs 2017, Cumartesi
Risale-i Nur satırlarında geçen bazı, kısa, ama çok derinliği olan, çok sırları ihtiva eden cümlelere, çoğu zaman dikkat etmeyiz.

Kavramak ve yaşamak için cümlenin üzerinde durup tefekkür etmek yerine, zaten kısacık bir cümle “anladım” der geçer gideriz.

Aslında geçip gittiklerimiz hayatımızın kim bilir hangi açmazlarına, hangi düğümlerine ve çözümsüzlüklerine deva olabilecektir, farkında bile olmadan öylesine okuruz.

Oysa insan Risale-i Nurlar’daki bu derin ve Kur’ânî olan, tam mücerrep tesbitleri, sathî bir nazarla okur geçer de, bu hakikatlerden birkaç tanesini allayıp pullayan ve pazarlayanların karşısında hayretlerini gizlemez ve hatta derdinin çözülebilme ihtimaline karşılık yarı malını vermeyi göze alabilir.

Bazen durumlarımız Hızırla karşılaştığı halde ona “Hızırı nasıl tanırım ve görebilirim?” diye soran kişinin durumu gibidir. Veya ihtiyaç içinde olduğu halde elindeki pırlantaların, elmasların kıymetini bilmeyen ve onlarla oyun oynayan ahmak bir kimsenin durumu gibidir.

Sır, galiba derdinin, ihtiyacının tesbitini yapıp, derman aramak niyetiyle okumakta gizlidir. Sır, sorular sormak ve sorularının yani yaralarının çaresini bulmakta gizlidir. Bunun içinde “kendini bilmek” denen aslında da “haddini bilmek” anlamına gelen enfüsi tefekkür yolculuğunu yapmak gerekecektir. Ancak böyle okumalar ve niyetlerle, hakikatler okunup, geçilip gidilmeyecek kadar elmaslaşacak, Hızırlaşacak, pırlantalaşacaktır.

Bizim problemimiz kanser gibi ciddî bir hastalığın farkına varamamak ve aspirinle tedavi etmeye kalkmak gibi bir durumdur. Bu yüzden Risale-i Nur satırlarından, mânevî yaralarımızı bulup iyileştirecek edviyeleri bulamıyoruz ya da bulsak kullanmıyoruz veya kullansak da tesiri azaltacak tedaviyi imkânsızlaştıracak mânevi hastalıklarımızdan kurtulmadığımız için yine deva bulamıyoruz.

İşte Risale-i Nur’da pek çok yaralara çare olabilecek, metodlar, bakış açısı, hastalıklardan korunma yöntemi usûlü ve tedavi üniteleri mevcuttur. Üstelik bunlar bazen kısacık bir cümle ile yani bir hap, (tablet) biçiminde ifade edilir, sunulur, bazen müellifinin düştüğü notla belirginleştirilir, bazen de ilâcın daha tesirli olabilmesi için kullanma talimatı ile verilir.

Bu sırlı cümlelerden birisi de, “Bütün kuvvetinizi ihlâsta ve hakta bilmelisiniz.” düsturudur.

Bu cümleyi alın, insanın kendini keşfinden, gerçekleştirmesinden, şahsiyet oluşumundan tutun, aile içerisindeki sıhhatli iletişime ve daha büyük dairede İman-Kur’ân hizmeti yapan, hakka hizmet vazifesi görenlerin hizmetteki kutsiyeti kaybetmemeleri adına her dairede hayatî bir düstur olarak yaşayın.

Samimiyetin gücünün, hiçbir güçle kıyaslanamayacak kadar yüksek olduğunu ifade eden bu cümlede, aslında her şeyin sahibi olan Allah’a olan teslimiyetimizi doğrulamak mânâsı vardır. Âdeta kulluğu test etmek gibi derin bir mânâ ihtiva eder. Zira tevfik-i İlâhi’nin yar olmadığı bir durumda, bütün dünya yanınızda olsa da bir anlam ifade etmeyecektir. Hz. Yunus’u, Hz. İbrahim’i içinde bulundukları o imkânsız durumdan kurtaran sır işte bu sırdır. Yani “Bütün kuvvetinizi ihlâsta ve Hakta bilmelisiniz.” sırrıdır.

Bu sır, aynı zamanda insanın ahlâkını koruyan şahsiyet dağılmalarına, karakter bozulmalarına mâni olan bir sırdır. Zira temelinde sapa sağlam bir iman barındırır ki bu iman insanı her tarafa eğilip bükülmekten, kişiliksizlikten, kaypaklıktan, riyakârlıktan, dalkavukluktan ve münafıklıktan koruyan bir dinamiktir.

Bu sır, İman-Kur’ân hizmeti yaparken kuvveti akılda, parada, gücün yanında yer almakta, sayıca çoklukta, siyasette gören anlayışı da tamir eden bir sırdır.

Bu sır, aile içerisinde sözüm ona eşler arası ilişkileri düzeltecek sefihane telkinler ve siyasetlerle yitirilen masumiyeti de onaracak ve insanın çaresiz kaldığı durumlarda bir iksir gibi çare olacak bir sırdır.

İşte keşfedebildiğim bu vechelerle, bu sırlı cümlelere bakıldığında sırrın sırrı güneş gibi daha da parlayacak ve aslında bizi bu sırlar daha bir insan edecektir.

Okunma Sayısı: 5202
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah TUNÇ

    20.5.2017 15:21:28

    Yirmi Birinci lemâ olan İhlas risalesinin başında dokuz maddede İhlasın tarifi yapılmıştır. 1-Dünyevi ve ührevi hizmetlerdeen mühim bir esas 2-en büyük bir kuvvet, 3 en mühim bir şefaatçi, 4-en metin bir nokta-i istinat, 5-en kısa bir tariki hakikat, 6-en makbul dua-i manevi 7-en kerametli bir vesile-i makasıd; 8-en yüksek bir haslet, 9-en safi bir ubudiyet...Ve ''Madem ihlasta mezkür hassaler gibi ''ÇOK NURLAR var ve çok KUVVETLER var'' ila ahir...Şimdi bu son cümleyi ele alalım; bu dokuz maddeye Üstat, nur ve kuvvet diyor. Ve devamında bunlar gibi çok nurlar ve kuvvetler ihlasta var diyor.Yani ihlasın içindeki nur ve kuvvetler bu dokuz maddeden ibaret olmayıp, bunlar gibi ve daha yazılmayan çok nurlar ve kuvvetlerin varlığından bahsediyor. Ve bu açıklamalar ışığında;İhlas hem nurdur hem kuvvettir desem ne dersini? Yani iman gibi...Sırlı bir haikata parmak basarak ,izah edip, nazara verdiği için yasemin bacımızı tebrik ediyorum.

  • çetin acar

    20.5.2017 00:57:46

    "yaşamadığı şeyleri söylerler" ayeti hizmetimizin her kademesinde tezahür ediyor. bende çok fazilet var, ben külliyatı çok iyi biliyorum diyen aslında "boş" bir tenekeden ibarettir. dediğiniz manada sırlara ulaşmak ise mahviyetle, teslimiyetle ulaşılabileceğini unutmamak lazım. her satırı her kelimesi birer sırlar dünyası olan risale-i nurlar ancak kendine müşteri olanlara açılır, adeta onunla konuşur, sırlarını döker. sizi bu anlamlı ve ders niteliğinde olan yazınızdan dolayı tekrar tebrik ediyorum.

  • çetin acar

    20.5.2017 00:45:38

    allah razı olsun adeta cemaatin de bir analizini yapan bir yazı olmuş. okumaları yaparken kendimize değil de başkalarına okuduğumuz müddetçe bu sırlar açılmaz. ihlasında eksiklik olanın okuduğu ihlas risalesi de başkalarını tesir etmez. "yaşamadığı şeyleri söylerler

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı