"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sekülerin kutsalları

Yasemin YAŞAR
14 Ekim 2023, Cumartesi
Son günlerde yapmış olduğum “yeniçağ inanışlarıyla” ilgili araştırmada sekülerlik, kutsallık ve dini ritüellerin adeta birbiri içine girdiği, geleneksel ile modernin harmanlandığı, bir yeni inanç formunun insanlığa sunulduğunu gördüm.

Aslında birbirine zıt olan kavramların nasıl bir araya getirildiğine şahit oldukça tehlikenin daha vahim bir hale geldiğini fark ettim.

Modern dünya her ne kadar dini, hayatın içerisinden dışlasa da dinin kutsallarını ve ritüellerini terk etmemiş görünüyor. Dinin boşalttığı alanları modern kutsallar doldurmuş.  

Seküler dünya yeni kutsallar icat etmiş. Mesela, ulusal idoller gibi. Ayrıca modern seküler hayatın idolleri olan sanatçılar, yazarlar, politikacılar, medya yıldızları adeta ortaçağın,  kutsanmış azizleri gibi duruyor.

Martin Lings’in “Antik İnançlar ve Modern Hurafeler” kitabında ifade edilenlerin tam tersi, gelinen noktayı “antik hurafeler, modern kutsallar” olarak tanımlamak daha mümkün görünüyor. Mesela Kemalizm seküler kutsallık üzerinden sembolleri toplumsallaştırıyor, dokunulmazlığını sağlıyor. Bir milletin inanç dünyasıyla zıt pagan ayinlerini hatırlatan modern devlet ritüellerinin günümüz muhafazakâr siyasilerin hayatında daha bir görünür olması, geçmiş dönemlerin siyaset dilliyle karşılaştırıldığında daha fazla toplumsallık kazanmasını sağladığı bir gerçek.

Oysa dinî düşünüş bu türden bir kutsamayı dışlar. Asıl sorun ise dinî olanın yerine modern kutsamalar ikame edilirken dinî olanın anlamının boşaltılmasıdır.

Seküler bir sistemde şu veya bu gerekçe ile siyaset yapan bir Müslümanın sadece Müslüman olması, siyasal eylemlerini peşinen dinî kılmaz. Seküler bir devletin yöneticisi dinî inancı ne olursa olsun din hakkında hüküm veremez. Bunun adı olsa olsa dini siyasete alet etmek olur.

Kutsallıktan arınmayı ifade eden sekülerlik ile kutsallık arasında kesin bir zıtlık bulunmaktadır. Mesela her yıl 10 Kasım’da saat 9’u 5 geçe yapagelinen ritüel, resmi ideolojinin ürettiği bir ritüeldir. Buna sadece öylesine bir anma törenidir denilemez. Kollektif olarak icra edilen yönüyle bu ritüele insanların yüklediği anlamlarla tam bir kutsallık izlenimi verilmektedir. Yolda sokakta tam 9’u 5 geçe herkesin durması ve saygı duruşu, adeta bir kutsal ana katılmak manasında paganist bir ritüelden başka bir şey değildir. Üstelik resmi ideolojinin ürettiği tek ritüel bu da değildir elbette. Mesela  Atatürk’ü Koruma Kanunu, ona bir nevi dokunulmazlık getirmiş, ona yapılan her eleştiri “Kemalist” cemaatte sert tepkilere yol açmıştır. Üstelik kutsallık ve dokunulmazlık laik bir anayasaya da sızmış. Çünkü anayasadaki değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen 4 madde seküler kutsallığın bir dokunulmazlığıdır.

Hasılı,  kutsalları ve dokunulmazları olan bir sistemle karşı karşıyayız ve üstelik bu sistemi şu an sahiplenip yürütenler de ne acı ki sekülerlik iddasında olmayıp kendisini muhafazakar gösterenlerdir.  Bu olgular ve zihniyet, modernlik ve sekülerlik kavramlarıyla bağdaşmadığı gibi muhafazakarlıkla da hiç bağdaşmaz. Bu mesele üzerinde iyice düşündüğümüzde ortada gerçekten vahim bir durum var. “Kutsal olmayan” kategorisinde yer alan olguların “kutsallaştırılması”yla yüz yüzeyiz. Başka bir deyişle aslında yeni bir inanış inşa edilme sürecini tecrübe ediyoruz. Bu inşa süreci, yaklaşık bir yüzyıla yayılmış durumda.

Modern ve seküler ideolojilerin ürettiği sivil ya da siyasi yeniçağ inanışı, aslında yeni bir şey sayılmaz. Tarihin derinliğinde “paganizm” olarak bilinen dinlerle aynı akrabalık grubuna dâhildir. Bu inanış, insan ve toplumun dikkatini gökyüzünden yeryüzüne, yani dünyevi bir nesneye çevirdiği için metalara tapınmayı esas almaktadır. Bazen bir kahraman, bazen bir hükümdar, bazen de daha soyut bir nesne olarak “devlet” tapınmanın objesi olmaktadır.

Okunma Sayısı: 6333
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Orhan Ali YILMAZ

    14.10.2023 16:33:20

    Güzel bir tahlil...

  • S.topuz

    14.10.2023 10:21:32

    "Dördüncü Esas: Sanemperestliği (Putperestliği) şiddetle Kur'an men'ettiği gibi, sanemperestliğin bir nevi taklidi olan suret-perestliği (Resimlere veya Heykellere tapmayı) de men'eder. Medeniyet ise, suretleri kendi mehasininden sayıp Kur'ana muaraza etme (Karşı çıkma, mücadele etmek) istemiş. Halbuki gölgeli gölgesiz suretler (Resimler, Heykeller), ya bir zulm-ü mütehaccir (Taşlaşmış zulüm) veya bir riya-yı mütecessid (Cesedleşmiş iki yüzlülük) veya bir heves-i mütecessimdir (Cisimleşmiş his ve hevesler) ki, beşeri zulme ve riyaya ve hevaya, hevesi kamçılayıp teşvik eder." Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı Sözler - 410

  • Şerife Tez

    14.10.2023 07:53:58

    En derin duygularimla tebrik ediyorum, mudakkik bir alim tesbiti, Allah yardimcimiz olsun, amin

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı