Batı toplumlarında ortaya çıkan Yeniçağ (New Age) inanışları kişiyi merkeze alarak kutsallaştırmakta ve bireye sınırsız özgürlük vaadinde bulunan seküler kutsallıklar inşa etmektedir. Aynı zamanda maneviyattan uzak kalan modern insana, Şamanizm, Budizm, Okültizm gibi birçok yapıyı bir arada sunarak farklı felsefe ve dinleri karıştırarak hibrit (melez) bir model ortaya koymaktadır.

New Age inanışları küreselleşen dünyada her türlü inanca hitap etmektedir. Enerji şifacılığı uygulamalarının dinlerden bağımsız olduğu düşünülse de aslında Uzak Doğu’nun mistik öğretileri ve Batı’nın modern söylemleriyle harmanlanarak din kavramı kullanılmadan yeni bir din anlayışı şeklinde sunulmasından başka bir şey değildir. Ayrıca modern enerji şifacılığı, muhafazakâr kişilere, kendi inançlarına uygun üsluplar üretmekte, kitabi dinlerin kaynaklarından öğretiler sunmakta ve böylece sunduğu yeni anlayışın tüm kesimler tarafından kabul görmesini sağlamaktadır.

Modernizm hayatın her alanını etkilediği gibi sağlık alanında da “sağlıklı yaşam” söylemiyle yeni oluşumlara yer açmaktadır. Hız ve haz çağının şifacılık anlayışı ile “Hayatı 7 Günde Değiştirmek”, “21 Günde Bilinç Formatlama”, “iyileşme şifreleri,” DNA Aktivasyonu” gibi birçok uygulama tekniği paket şeklinde sunulmaktadır. Gelenekseli dönüştürüp New Age inançlarının potasında eriterek modern şifacılık uygulamaları toplumda hızla yayılmaktadır. Özellikle ülkemizde theta healing, reiki, access bars, biyoenerji, ho’oponopono ve EFT gibi enerji şifa uygulamalarına ilgi artmakta ve gelenekselin modernize edildiği bir anlayış toplumda kabul görmektedir.

Modern dünyaya pratik ve hızlı çözümler üretmeyi vadeden bu oluşumlar, psikolojik terapi yaklaşımları tarzında yapılarak güven boyutu da oluşturulmaktadır. Manevi boşluklarını doldurmak, kendisini değerli hissetmek ve maddi konfor içerisinde yaşamak isteyen kişilere değerli hatta kutsal oldukları, hatalarının ya da kötü hissetmelerinin atalarının gerçekleştirmiş oldukları yanlış eylemlerden kaynaklı olduğu mesajı verilmektedir. Ayrıca bolluk, bereket kavramları kullanılarak tamamen seküler dünyanın kapital talepleri ortaya konulmakta ve maddi zenginlikler için bolluk, bereket seansları düzenlenerek kanaat yerine sürekli isteme üzerine destekleme yapılmaktadır.

Enerji şifa teknikleri ile bireye aşılanan farkındalık kazanma yeteneği ve dönüştüğüne dair söylemler, bireyin haşa tanrılık temayülünü arttırmıştır. Bu süreçte, bireye isterse her şeyi yapabileceği, başarabileceği düşüncesi dikte edildiği için bu temayül daha da güç kazanmıştır.

Kitabi dinlerde “yaratmak fiili” sadece yaratıcıya aitken, bu inanışlarda oluşturulan algı “artık insanlar da kendi fillerini yaratabilmektedir”. Dolayısıyla insan kendi kaderini kendisi belirler. Her fiilini yaratan insan ise, hayatında her şeyi kendi başardığı için yaratıcıya sığınmaz. Bu da kainatı yaratan ancak insan hayatına herhangi bir dahli olmayan Yaratıcı inancını, yani deist tanrı inancını ortaya koymaktadır.

Hasılı, İslam inancıyla bağdaşmayan ve imanın şartlarını bir bir kökünden kesmeyi hedefleyen New Age inanışları arasında kabul edilen şifacılık yönelimlerini, bu yönelimlerin kökenlerini, tarihçelerini ve İslam akaidine uygun olup olmadığı konusunda ciddi çalışmalar yapmaya ihtiyaç vardır.