"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Eser olmak o kadar kolay mı?

Yasemin YAŞAR
08 Aralık 2018, Cumartesi
Ecdadın taşları ahlâktan haber verir. Her şeyden önce kulluğu ihsas ettiren acizliği, fakirliği okursunuz taş taş.

Mekânların görülen, duyulan, hissedilen, ölçülebilen yönleri olduğu gibi biçimlenmelerinde göremediğimiz, hissedemediğimiz, ama var olduğunu bildiğimiz yönleri de vardır.

İnançların, yaşanmışlıkların, ahlâkın, mimarinin her taşına işlenmiş, sirayet etmiş olması görülenin ve algılananın ötesinde etki eden bir ruhun varlığını bizlere anlatır.

Ecdadın mimarisinin taşları bile eğitir insanı. Ecdadın mimarisini oluşturan her taş anlamlıdır. Abes, fazla, israf ve rahatsız edici, hikmetsiz bir çıkıntı, oyuntu, hatta gereksiz bir çizik dahi göremezsiniz.

Sanatçı işlediği taşın üzerine ismini bile yazmaktan hicap eder. Yaratıcısına karşı bir edeb ve mütevazilikle muhteşem olanı inşa eder. Demek muhteşem eserler, enaniyetini besleyenlerin ellerinde değil, kul olduğunu bilenlerin elinde şekilden şekle girer.

Ecdat, eser inşa etmiştir. Eser, faniliğin içinde bakiyi gösterendir.

Eser, sanatçının yüzyıllara meydan okuyacak olan ayak izleridir.

Eser dediğimiz sonuç, dert edinmekle başlayan sonrasında bir anlamla bütünleşen (vizyon giyen) bir meyvedir. Dolayısıyla bir eser aslında onu inşa edenin bir iç yolculuğunun, iç tamirinin ve terbiyesinin neticesinde ortaya çıkar. Bu süreçlerden geçmemiş meyveler hamdır, acıdır, sanattan ve estetikten yoksundur. Kısaca eser değildir.

Eskiler hakikî balın içine bir şey atarsanız bal ya yukarı verir ya aşağıya indirir. Hakikî bal asla içine almaz derler. Aynen onun gibi gerçek bir eserin üzerine yamanan her şeyde sunniliği ele verir. Eser, üzerine hikmetsiz olan hiçbir şeyi giymez.

Mesleğim gereği eser ve taşlardan çıktığım bu zihnî yolculuk estetikten, hikmetten yoksun kaba, ama eser gibi duran beton boşluğu ve sığlığında cemiyette gezen insanlara götürdü.

Eser olmak o kadar kolay mı?

Nasıl taş taşlığı ile kalmayıp, bir ustanın elinde şekilden şekile girip terbiye olup, bir kubbenin unsuru haline gelip, diğer taşın hem mahkûmu, hem hâkimi olarak tesanütle durabiliyorsa insanın bu taşlardan alacak, ne çok dersleri vardır diye düşündüm.

Eser olmak, kendinden sonrakilere bile faydan olacak izler bırakmakla olacaktır.

Eser olmak, dertle başlayan anlam arayışıyla devam eden ve sonuçta kulluğa götüren bir süreci yaşamaktır.

Eser olmak, kıymetli olmak, muhteşem olmak en mükemmele ayna olabildiğimiz ölçüde kavuşacağımız bir yolculuktur.

Eser olmak, sun’îliğin her renginden sıyrılıp fıtrî olabilmekle olacaktır. Yoksa kıymetli olmayanlar, eser haline gelemeyenler, insanlık havuzu içinde ya dibe çöken çamur ve bataklığın bir unsuru ya da kıyıya savrulan bir çöp gibi hayat yaşayacaklardır.

Hasılı, aynen mekânların göremediğimiz, hissedemediğimiz, ama var olduğunu bildiğimiz ruhları olduğu gibi, insanların da derinliklerinde ruhlarına ruh veren, onları kıymetli hale getiren değerleri, insanî özellikleri, şefkatleri, muhabbetleri inançları vardır.

Bunun tersi de olabilmektedir. İnsan suretinde “müteharrik meyyitler” hükmünde taş gibi insanlar, Dünyanın imarı için çalışan zavallı mahlûklar, haşerat nevinden çok, ama niteliksiz yığınlar, hayvandan daha aşağı seviyede olanlar, insan suretinde canavarlar, cehaletleriyle zalimlikleriyle insanlığın kalitesini düşüren eçheller, cehl-i mürekkepler, adi melikler, tabiyyunlar, sanemperestler, cinnî şeytanlara üstadlık edenler….

Nasıl mimarinin her taşına inançlar, yaşanmışlıklar, ahlâklar sirayet ediyorsa, her insanın da suretine ve siretine, her bir ömür dakikasına aynı ahlâk ve inanç sirayet etmekte ve o insanı Ebubekir ruhlu yapmaktadır.

Ya da günümüz yapıları gibi, beton gibi kaba, kendini bile taşıyamayacak kadar güçsüz ve hamiyetsiz, bir iz bırakamayacak kadar silik ve güvensiz, zahiren kuvvetli görünen bir aciz, ürkekliğini zalimlikle kapamaya çalışan bir hodfuruş, kısaca Ebu Cehil ruhlular da olabilecektir.

Okunma Sayısı: 1712
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı