"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İstikamet üzere olmak

Yasemin YAŞAR
15 Kasım 2014, Cumartesi
İnsan mükerrem bir mahlûk olduğundan sürekli hak ve hakikati aramak ister. Fakat bu arayışının pusulası Marifetullah ve Rıza-i İlâhî olmazsa, batıl şeyleri tercih eder.

Bu yüzden insanın batıldan korunması için bizi bu âleme gönderen Cenâb-ı Hakk’ın kullarından ne istediğini, yani “Nereden geliyorum?”, “Nereye gidiyorum?” ve “Bu dünyada işim ne?” şeklindeki suallerinin cevabını bulması ve yaşaması şarttır.
Aslında insanın bu hak ve hakikat arayışında İlâhî programa imtisali onun hem iç dünyasını hem dış dünyasını düzenleyecek yegâne programdır.
İnsan hayatı boyunca tercihler yapar. Bu tercihleri kimi zaman hak, kimi zaman batıl şeklindedir. İşte insanın hep hayrı, güzelliği, hakkı seçebilmesi meselesi sırat-ı müstakim çizgisini oluşturur.
İnsanın hak yoluna girmesi elbette tek başına yeterli değildir. Bu yolda istikametle yürümesi esas imtihan boyutudur. Bu yüzden namazın bütün rekâtlarında istikamet için du”e etmekteyiz.
Büyük zatlar istikametli olmayı “dağ” gibi olmak tabiriyle açıklamaktadırlar. Zira dağlar sıcaktan erimez, soğuktan donmaz, rüzgârdan devrilmez, sele kapılıp gitmez.
İstikamet ifrat ve tefrite düşmemek, hep vasat çizgide ilerlemek anlamlarına gelir. Bu ise kişinin hem aklî, hem gadabî, hem şehevî kuvvelerinde hikmet, şecaat ve iffet üzere olmaktır.
İstikamet öyle büyük bir erdemdir ki kerametlerden çok daha üstündür. Beyazid-i Bestami Hazretleri, kendisine “Falan kimse su üstünde yürüyor, havada uçuyor” diyenlere “Kuşlar da havada uçuyor, kurbağalar da suda yüzüyor, zinhar böyle şeylere iltifat etmeyiniz. Onun hâl ve hareketlerindeki istikamete ve sünnetlere uygunluğuna bakınız” demiştir.
Evet Resulullah (asm) konuyla alâkalı olarak şöyle buyurmuşlardır: “Kulun kalbi müstakim olmadıkça imanı müstakim olmaz, lisanı doğru olmadıkça da kalbi müstakim olmaz.”
İstikamet kolay elde edilecek bir erdem değildir. Bu yüzden büyükler “İstikamet bin kerametten daha hayırlıdır” diyerek gerekli olan ve gerçek hedefin hayatı istikametle geçirmek olduğunu vurgulamışlardır.

HİZMETLERDEKİ İSTİKAMET

Zamanımızda dinî hizmetlerin iki ileri bir geri gitmesinin sebebi çoğu zaman kalbî, aklî ve amelî noktalardaki istikametsizliklerdir.
Dünya sevgisi, baş olma arzusu, enaniyet hastalığı, tarafgirlik gibi hastalıklar önce kalpleri, akılları sersemletiyor sonra davranışlarda, söylemlerdeki istikameti dahi bozuyor.
Bu tip tesanüdü bozan hastalıklara yakalananlar önce kendilerini çekerek yavaş yavaş yalnızlaşırlar, sonra hizmetleri yapamadığından dem vururlar, biraz daha ileri aşamasında hizmeti eleştirmeye başlar, en sonunda da meslek meşrep muhabbetlerini bozarak kendi gibi düşünenlerle ittifak etmeye başlarlar.
İstikametle hizmet etmek herkese nasip olmaz. Çoğu kimseler vardır ki kabiliyetleri olduğu halde zamanı, mekânı, kişilik yapısı, duyguları müsait olmadığından hizmetten nasipleri kesilmektedir. Bu yüzden hizmet edenler de hizmeti minnet bilip tevazu içinde olması gerekir. Zira bir nimete mazhar olmuşlardır.
Hizmetlerin içinde iken istikametli olmak belki de en büyük imtihanlardan biri olduğu gibi, istikametsizlik de pek çok veballeri yüklenmek anlamına gelecektir.
Cemaat olmak; cemaat halinde hareket etmek ve cemaate rağmen duruş sergilememektir. Kardeşine karşı rekabetkârâne davranmamak, gıpta damarını tahrik etmemek, haset etmemek, gıybetini yapmamak, her şeyi yerinde ve ilgilisiyle konuşmak hasılı ihlâslı olmak demektir. İhlâslı olmak da istikameti netice verecektir.
Hâsılı, cemaat olmak, aynı mesleği takip edenlerin birbirini tenkit etmeden aynı hedefe doğru yürümesi ve yardımlaşmasıdır.
Hem cemaatin içinde olacaksın hem de cemaatin aldığı istişare kararlarına uymayacaksın, o zaman kişi zaten cemaatten değildir.
Bunu cemaat olup namaz kılanlar üzerinde düşünecek olursak, kişi cemaatle birlikte hareket etmiyorsa, o cemaat namazı değil, ferdî namaz kılmaktadır.
Demek aynı yerde, aynı isim altında bulunmak, aynı hizmet safında olmak anlamına gelmeyebilir. Bu yüzden cemaatî istikamet, aynı düsturları paylaşanların beraberliği ile olacaktır.

Okunma Sayısı: 2729
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı