"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Övmeden takdir etmek

Yasemin YAŞAR
30 Ocak 2016, Cumartesi
Övmek’ ile ‘takdir etmek’ çoğu zaman karıştırdığımız durumlardır. Sureten benzeyen bu iki kavram arasında aslında, ince bir çizgi mevcuttur.

Bu pencereden bakıldığında Risale-i Nur satırlarında, “takdir edici yoldaş” tabiri ile Resulullah’ın (asm)  “Kişiyi yüzüne karşı övmeyin” hadis-i şerifini nasıl bağdaştırmak gerekecektir?

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, övmek karşıdaki insanı gevşeten ve şımartan bir durumdur. Oysa takdir etmek, moral ve şevk verici bir sonucu doğurur.

Övmek, şahsın enaniyetini ön plana çıkarır, takdir ise vasıfları ön plana çıkarır.

Övmek isme yapılır, takdir vasfa yapılır.

Övmekte mânâ-i ismiyle bakış vardır, takdirde ise mânâ-i harfî ile bakış söz konusudur. Yani övgü kişinin fahr ve gururunu arttırmaya sebep olurken, takdirde nazarlar takdir edilen şeyin bir ihsan olduğunu hatırlatmak olduğu için şükre vesiledir. 

Bu yüzden övgüye kaçmadan takdir etmek aslında bir ihtiyaç olduğu gibi kişiyi pek çok noktadan tamir eden bir tedavidir aynı zamanda. Bediüzzaman’ın İhlâs Risalesinde ihlâsı kazanmak için verdiği bu ölçü bu açıdan bakıldığında da çok manidardır. Yani takdir ederken övgüye kaçmak tehlikeli olduğu kadar bu hizmet-i imaniyedeki kardeşleri takdir etmemek de tehlikelidir. Çünkü insanların iyi hasletlerini takdir edememek de bir hastalık olup temelinde kıskançlık ve haset olabilmektedir. 

Dolayısıyla takdir etmemek, haset ile susup görmezden gelmek, ihmal etmek de bir o kadar tehlikeli durumdur. Zira takdir ve adalet duyguları en önemli duygulardandır. Değer-takdir duygusu taşımayan insanlar güzelliğe bigane kalacak ve her doğruya yüz çevirecek bir hastalığa tutulacaktır.

Takdir etmenin, eden kişi açısından böyle bir tedavi yönü olduğu gibi takdir edilen açısından da kişinin kavuşmuş olduğu ihsanı fark etmesi ve bunun neticesinde hem şevkinin hem şükrünün artmasını sağlayacaktır. Çünkü her insanda beğenilme, takdir edilme hissi vardır. Bu hissin temelinde de değerli olduğunu hissetmek duygusu yatar. 

Bu yüzden övgüye kaçmadan takdir edilmek, irade sahibi insan için bir ihtiyaçtır. Cenâb-ı Hak nimetlerini övmemizi ve şükür etmemizi bize söylerken aslında güzellikleri takdir etmeyi bizlere öğretmektedir. Bazı büyükler de “Marifet iltifata tabidir.” veya “Müşterisiz meta zayidir.” demişlerdir.

Gelelim takdir ederken ölçüyü kaçırmak meselesine. Özellikle yüze karşı övmekle ilgili olarak zikredilen pek çok hadis-i şerif mevcuttur. İmam-ı Gazali konuyla alâkalı olarak neden övmenin haram olduğunu bazı sebepleri zikrederek anlatır. Meselâ övmede mübalâğa ve yalana düşme tehlikesi olduğu için böyle bir durumda övgü haramdır der. Bundan başka riyakârlığa düşme tehlikesi vardır ki bu da gizli şirk olacağından yine haramdır. Övülen kimse zalim ve fasık bir kimse ise onu övmek de haramdır. Zira Resulullah (asm), “Fasık övüldüğü zaman Allah gazaba gelir.” buyurmuşlardır.

Bunlardan başka övülen kimsenin gurura ve kibre girme tehlikesi olabildiği veya kişide amellerini yeterli olarak görme gibi bir ucb hastalığına sebebiyet verip kişiyi tembelleştirdiği zaman da övgü haram olacaktır.

Hasılı; niyet ve nazar, mana-i harfî formatında bir bakış açısıyla programlanıp, öven ve övülen böyle bir tehlikeye girmeyecek ise, bu takdir etmek olur ki bu caizdir. Bir insanın ıslâhı için, bazı güzel hasletleri yaşamasını teşvik için, yalana, mübalâğaya ve riyakârlığa düşmeden, karşıdaki kişinin gurur ve kibrini okşamadan, onun ihsan olan bazı hasletlerini ön plana çıkarmak elbette yanlış olmayacaktır. 

NOT: Risale-i Nur’un serbestiyetinin 666’ya tevafuku, bu meselenin takipçilerinin bir avuç olması ve keyfiyet meselesi gibi tevafuklar, inşaallah makbuliyete işarettir. Her şeyden önemlisi de inayet-i Rabbaniyeyi aşikârane hissetmemiz, bizleri sonsuz şükre sevk etti. Elhamdülillah camiamızın feraseti ve gelip geçici rüzgârlara alet ve oyuncak olmadan dik duruşu muhabbet ve sadâkatimizi bir kat daha arttırdı. Peygamber Efendimizin (asm), Ali Uçar Ağabeye bir rüya-ı sadıkada dediği gibi, “Devam ediniz. Devam ediniz. Devam Ediniz.” mesajını bir kez daha hakkalyakîn bir surette hissedip, iman ve Kur’ân hizmetlerine şevkle ve hiçbir şeye alet etmeden ve alet de olmadan devam edeceğiz inşaallah. 

Okunma Sayısı: 6915
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • halil

    30.1.2016 16:05:53

    Bir kardeşimizi Allah namına takdir ettiğimizi hissettirmek için, "Maşallah kardeşim, Allah sana daha nice muvaffakıyetler ihsan eylesin" gibi takdir ifadeleri kullanabiliriz...!!!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı