"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yola çıkanlar ve yoldan çıkanlar

Yasemin YAŞAR
30 Nisan 2016, Cumartesi 12:00
İnsan şahsiyetine sonradan tesir eden en mühim iki müessir vardır. Bunlardan birisi kişinin kazancı, ikincisi içinde bulunduğu çevresidir.

Kişinin kazancı yani parasının kaynağı ve nereye kullandığı, insanın manevî âleminin şekillenmesinde çok tesirlidir. Çünkü harcamalar, bütün giderler buna göre ayar bulacaktır. Haramın karıştığı bir gelirin pek de helâlle işi olmaz. Kursaklara giren haram, harama olan meyli arttıracaktır. Bu yüzden bu mesele çok mühimdir. Nitekim, Süfyan-ı Servi (ks) “Kişinin dindarlığı ekmeğinin helâlliği nispetindedir.” buyurmuşlardır.

Evet, kişinin kazancının meşrûluğu veya gayr-i meşrûluğu da çevresini şekillendirmeye başlayacaktır. Haram para sefahate, israfa götüreceğinden bu sofraların etrafında elbette sefih ve ahlâksız insanların olacağı hiç şüphesizdir.

İşte bu paranın, malın, makamın, siyasetin, bir de ayar bozduğu dindar kesim vardır ki bu durum daha da içler acısıdır. Şeytanın sağdan yaklaşıp, fısıldadığı ve meşrûlaştırdığı, hizmeti, imanı, Kur’ân’ı alet ederek haramları ve yanlışları meşrûlaştırdığı bu durum ise daha büyük veballeri doğurduğundan musîbet ve belâların bile celbine sebep olacaktır.

Para ile imtihan hiç kolay bir imtihan değildir. Fecr (15) Sûresi’nde “İnsan var ya Rabbi kendisini imtihan edip de ikramda bulunduğunda ve bol nimet verdiğinde (sevinir bunun bir imtihan olduğunu düşünmeden) Rabbim bana ikram etti der.” Dindarların ve cemaatlerin, sistemin, gücün, statükonun, düzenin karşısındaki duruşunun nasıl olacağı ve bu sürecin içerisinde kendi değerlerini nasıl muhafaza edebileceği bugün ciddî bir sorundur.

Nitekim pek çok cemaat bu duruşunu kaybetmiş, ayakları kaymış ve sistemin esiri konumuna getirilmiştir. Böyle bir girdabın içine girmek ve dimdik ayakta kalabilmenin tek şartı vardır, o da istişare mekanizması çerçevesinde oluşan bir şahs-ı manevî ve takva zırhıdır.

Şahsî hayatımızda ayaklarımızın kaymaması için takva elbisesi, zırhı elbette en müessir silâh olacaktır. Zira vicdanın devreye girdiği, günahlardan, haramlardan şiddetle içtinap düşüncesinin muharrik olduğu bu esas insanı istikamette tutacaktır. Fakat tek başına yeterli değildir. Bir de koruma kalkanı olan ve sizin içtimaî hayatta da doğru bir yerde ve çizgide olmanızı netice verecek bir istişare sistemi çerçevesindeki şahs-ı manevî kalesi de inşallah insanı muhafaza edecektir. Yoksa dindarların tek tek döküldüğü ve esir olduğu, istikametini muhafaza edemediği bir durum içinde olmamak kabil değildir.

Evet, şahıs ne kadar dahi de olsa, takvalı ve imanî mertebesi yüksek de olsa, şahs-ı manevînin karşısında bir hiç olacağından bu zamanda kendini muhafazanın en selâmetli, istikametli yolu tesanüdü netice veren bir meşveretin etrafında oluşan şahs-ı maneviye dahil olmaktır.

Hasılı; dindarların imtihanı, Mevlânâ’nın meselinde olduğu gibidir. Allah balık için her türlü rızkı, denizde tanzim etmiştir. Fakat o dışarıdan atılan bir oltadaki yeme sevdalanır. Koca bir balık, kancayı görmez, onun ucundaki basit ve küçük bir solucana ram olur. O solucanı alayım derken hayatından olur.

İşte dindarların ve cemaatlerin dünyayla, parayla, siyasetle, düzenle imtihanları da bu şekildedir. Hizmet diye yola çıkılıp her türlü tavizleri verenlerin sonra da kendileri yoldan çıkmıştır. Zira Hakk’a ulaşmak hak vesileleri ve hak vasıfları kullanmak ve kazanmakla olacaktır.

Okunma Sayısı: 2961
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah Adıbelli

    30.4.2016 20:22:39

    Herkes, her cemaat, her kurum gibi Yeni Asya da böyle bir imtihandan geçmektedir. Beşer zulmeder, kader adalet eder. İnayet-i İlahîye ile Yeni Asya çok yara almadan bu badirelerden kurtulur inşaallah. Diyorsunuz ki: "Böyle bir girdabın içine girmek ve dimdik ayakta kalabilmenin tek şartı vardır, o da istişare mekanizması çerçevesinde oluşan bir şahs-ı manevî ve takva zırhıdır." Amenna. Ama çok dikkat lazım. Her şeyin ifratı gibi, sistemin de ifrat ile "dokunulmazlık" kesbetmesi zarar getirebilir. Yani meşveret, meşveret, meşveret. Sistemdeki arızaları gidermek, katılışmaya esneklik, kapalılığa açıklık yine meşveretle sağlanır. Kaleminiz mübarek olsun.

  • halil

    30.4.2016 16:22:19

    Bireylerin kuvveti ve değeri şahs-ı manevilere irtibatları ölçüsündedir..!!!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı