Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Haziran 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Verilmek istenen mesaj ne?

Danıştay’a yönelik saldırıdan iki gün, Anıtkabir ve Kocatepe’de binlerce kişi Türkiye’nin bir kesimini kin ve nefretle lanetlediği ve intikam çığlıkları attığı günden bir gün sonra, “Bu, rejimin 11 Eylül’üdür” diyenlerin gazete ve televizyonlarda adeta iç savaş provokasyonları yaptıkları günlerde, derin devlet-gladyo-çete ya da “laikliğe kurşun” tartışmalarının ortalığı kasıp kavurduğu bir gün, herkesin birbirini suçladığı 19 Mayıs tarihinde önünüze şöyle bir metin gelse ne yaparsınız?

“Ben Afyon’da yaşayan bir kişiyim. Önümüzdeki günlerde bir facianın olmasından endişe ediyorum. Bu saldırıları yapanlar (Danıştay saldırısını kastediyor) tüm Türkiye’de var ve her vilayette 20’şer kişilik gruplar halinde bulunuyor. İyi eğitimden geçmiş kişiler. Sırası gelen de böyle bir eylemi yapıyor. İyi derecede silah eğitimi alıyorlar. Her istedikleri anında oluyor. Emri ve silahları Ankara’dan temin ediyorlar. Önümüzdeki günlerde bir eylem daha olacak. Bu saldırılar sırayla gerçekleşiyor. İki gün önce Danıştay’dı. Önümüzdeki günlerde “Yargıtay” ve “Başbakanlık!” Sıra hangi kuruma gelirse bu saldırılar yapılacak.(...)”

Tabiî ki önemsemezsiniz. O panik havasında herkes kafasına göre bir senaryo uydurur. Yüzlerce örnekle karşılaşırsınız. Kimin ne amaçla gönderdiğini tahmin bile edemezsiniz. Ya kafanızı karıştırmak istiyorlardır ya da hezeyanlarını aktarıyorlardır. Belki, hoşlanmadıkları birini ispiyonluyorlardır. Belki de sadece gönderenin kuruntularıdır. Ben de öyle yaptım, önemsemedim... Hâlâ da önemsemiyorum.

Ancak Danıştay saldırısından sonra Ankara Eryaman’da yapılan operasyona ilişkin bilgileri görünce şunu düşündüm: Bu metin ne kadar olağandışı ise, son günlerde Türkiye’de yaşananlar da o kadar olağandışı. Önüme bir metin gelseydi ve Eryaman’daki gibi bir olayı anlatsaydı yine önemsemezdim. Danıştay saldırısını önceden haber verselerdi ona da ihtimal vermezdim.

Merzifon’dan Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne bir mesaj geliyor. Başbakan’ın ve yakın çevresinin tehdit altında olduğu söyleniyor. “Söz konusu ekibin elinde çok miktarda malzeme ve keşif raporları var. Eylem yapacak olan ekip Yunus Akkaya aracılığıyla Ankara Eryaman Evleri, Özgün İpek Sitesi Kat: 2’de bir ev kiraladı. Evde çok sayıda patlayıcı madde, uzaktan kumanda devreleri var. Ayrıca birkaç tane de suikast silahı temin edildi. Birkaç yerde de gömülü vaziyette uzun namlulu silahlar var” diyor. 11 kişi gözaltına alınıyor. İçlerinde TSK’nın en seçkin birliği olan Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndan Pilot Yüzbaşı E.E., Astsubay M.T. ile adı ve rütbesi belirlenemeyen bir subay bulunuyor. Evden adeta cephanelik çıkıyor. Sorgulanan subayların bazılarının aktif görevini sürdürdüğü, bazılarının da emekli olan başka ordu mensuplarının adını verdiği iddia ediliyor. Başbakan’ın, yakınlarının ve Yargıtay üyelerinin evlerine ilişkin krokiler ortaya çıkıyor.

Bu örgütlenmelerin içinde yer alanlar ya da onların arkasındaki güçler kime ne anlatmak istiyor? Yeni bir kurtuluş seferberliği mi başlatmak istiyor? Bölgedeki kaosun Türkiye’yi de vuracağı gerçeğinden hareketle yeni bir direnç hattı mı oluşturmak istiyor? Bu ülkenin parçalanacağı ihtimaline göre mi pozisyon alıyor? Gerçekten bu ülkenin özgürlüğü için mi çalışıyor? Öyle olsaydı bölgeyi karıştıran, Türkiye’yi de karıştıracak güçlere karşı olma yerine iç çatışmayı, kamplaşmayı, her zamanki gibi iç hesaplaşmayı önceleyen kör bir anlayışa göre hareket edip bu ülkenin enerjisini bitirmezlerdi.

Ya da Başbakan’a; “ayağını denk al” mı diyorlar? Evin krokisi, “istersek en korkulanı yaparız” anlamına mı geliyor? Peki neden bu tür olaylar açığa çıkıyor ya da çıkarılıyor? Bu örgütlenmeler, sanıldığı kadar derin değil de, durumdan vazife çıkaranların giriştiği ancak sonuçlanmadan ortaya çıkarılan tehlikeli maceralar mı? Yoksa birileri bunları tezgâhlayıp sonradan ortaya çıkmasını sağlayarak siyasi iktidara şu mesajı mı vermek istiyor: “Ayağını denk al. Bu ülkeyi biz yönetiriz...” Bu bir hizaya sokma şekli mi?

Kim ne derse desin; ben bunların Cumhurbaşkanı seçimiyle sınırlı olmadığına inanıyorum. Sürecin Türkiye’deki iç iktidar çatışmasıyla da sınırlı olmadığına, zamanla başka adreslerle ilişkilerinin de ortaya çıkacağına inanıyorum. Karşıt güçlerin dezenformasyon savaşının arasında kalan bizler, bazı gerçekler için ne yazık ki, beklemek zorunda kalacağız...

Yeni Şafak, 2 Haziran 2006

İbrahim KARAGÜL

03.06.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Ordu malı bunlar

  Komplo mu dediniz?

  Bir derin çete daha

  Verilmek istenen mesaj ne?

  Travma

  Emekli askerler

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004