Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

TSK İncirlik skandalını doğruladı

Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği, TSK mensubu bir personelin, İncirlik Üssü’nde, ABD Silahlı Kuvvetleri mensuplarına ait bir sosyal tesisten arabasıyla ayrılırken, park yerinden yanlış yönde çıkma girişiminde bulunması üzerine ABD güvenlik personeli tarafından durdurulduğu belirtildi.

Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan açıklamada, ‘’Araç dışına çıkmayı kabul etmeyen adı geçen personel ile ABD’li güvenlik görevlileri arasındaki münakaşa büyümüş, söz konusu personel ile eşi, fiili mukavemette bulunmaları üzerine ABD’li güvenlik görevlileri tarafından zorla araç dışına çıkarılarak kontrol altına alınmıştır’’ denildi.

Açıklamada, İncirlik Üssü’nde 2005 yılında meydana gelen olayla ilgili olarak, bazı basın yayın organlarında yayımlanan haberlerin kamuoyunu yanlış yönlendirmesini önlemek amacıyla açıklama yapılmasına ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Basında adı geçen söz konusu personelin, 17 Eylül 2005 tarihinde İncirlik Üssü’ndeki ABD Silahlı Kuvvetleri mensuplarına ait olan, ancak Türk personelin de girişine müsaade edilen bir sosyal tesise eşi ile birlikte gittiği ifade edilen açıklamada, personelin, kapanış saati olan 03.00’te tesisin ABD güvenlik görevlileri tarafından boşaltılması üzerine arabasına bindiği, ancak park yerinden yanlış yönde çıkma girişiminde bulunduğu kaydedildi. Türkiye ve ABD arasında mevcut olan ikili anlaşma gereği, trafik ihlali yapıldığını gören ABD güvenlik personelinin, aracı durdurarak yanlış yönden gittiği ikazında bulundukları belirtilen açıklamada, alkollü olduğu şüphesiyle sürücüyü kontrol maksadıyla araç dışına davet ettikleri kaydedildi. Açıklamada, şöyle denildi:

“Araç dışına çıkmayı kabul etmeyen personel ile ABD’li güvenlik görevlileri arasındaki münakaşa büyümüş, söz konusu personel ile eşi, fiili mukavemette bulunmaları üzerine, ABD’li güvenlik görevlileri tarafından zorla araç dışına çıkarılarak kontrol altına alınmıştır.

Birlik nöbetçi amiri, Türk güvenlik ekibi ile derhal olaya müdahale etmiş ve bahse konu personeli ve eşini teslim almıştır. Konu, süratle komuta katına intikal ettirilmiş, daha sonra ABD’li yetkililerle görüşülerek ABD’li güvenlik görevlisi hakkında cezai işlem yapılması sağlanmış ve Türkiye’den geri gönderilmiştir. Söz konusu Türk personel, yaşadığı olayın duygusallığından uzaklaştırılmak maksadıyla geçici olarak garnizon dışında görevlendirilmiştir. Mecburi hizmet süresini doldurmuş durumda olan personel, bir süre sonra kişisel tercihi doğrultusunda Türk Silahlı Kuvvetlerinden istifa etme hakkını kullanmıştır.’’

OLAY BAR ÇIKIŞI YAŞANMIŞTI

Basında, 17 Eylül 2005’de İncirlik Üssü’nde bardan çıkışı Hava Pilot Binbaşı Ferih Dinçer ile eşini, ABD askerlerinin yere yatırıp kelepçelediği ve olay gizlenince binbaşının istifa ettiği haberleri yeralmıştı.

/ ANKARA

07.08.2006


 

TASARI VAR, SONUÇ YOK

Lübnan’da sivil katliâmı sürerken, BM hâlâ bir karar almak için görüşmeleri sürdürüyor. Fransa tarafından sunulan Lübnan karar tasarısı BM Güvenlik Konseyinde görüşüldü. Tasarıyla ilgili, konsey üyesi devletlerin konuyla ilgili uzmanları biraraya gelerek metin üzerinde çalıştılar. Fransa’nın BM Daimî Temsilcisi Jean-Marc de la Sabliere, üye devletlerin temsilcilerinin karar tasarısını kendi başşehirleriyle görüşmeye devam edeceklerini belirtti.

Sabliere, yine de üye devletlerin temsilcilerinin karar tasarısını kendi başkentleriyle görüşmeye devam edeceklerini belirtti.

ABD’nin BM Daimi Temsilcisi John Bolton da açıklamasında, olumlu bir toplantı yaptıklarını, BM Güvenlik Konseyi üyelerinden metin üzerinde ‘’cesaretlendirici’’ yorumlar aldıklarını bildirdi. Bolton, karar tasarısının zor meselelerle ilgilendiğini ve bu yüzden de uzmanların metin üzerinde çalışmaya devam edeceklerini ifade etti.

Bölgeye gönderilmesi düşünülen uluslar arası güçle ilgili bir soru üzerine Bolton, güce katkıda bulunmayı düşünen devletler arasında geçen hafta yapılması düşünülen, ama sonradan ertelenen toplantının yapılacağına inandığını, ama öncelikle bu karar tasarısının kabul edilmesi gerektiğini belirtti. Karar tasarının ‘’uygulanabilir’’ bir metin olduğu yorumunda bulunarak Konseyin hızlı davranması gerektiğini belirten Bolton, Güvenlik Konseyinin karar tasarısına verdiği desteğin ne derece güçlü olduğunu göstermek açısından dışişleri bakanları düzeyinde yapılmasının da düşünüldüğünü kaydetti.

Ensar’da 5 kişi öldürüldü

Bu arada İsrail’in Lübnan’ın güneyindeki Ensar köyüne düzenlediği hava saldırısında en az 5 kişinin öldüğü bildirildi. Lübnanlı bir güvenlik kaynağı ve bölge halkı İsrail savaş uçağının ağır bombardımanı sırasında Ensar köyündeki meskun bir bölgeyi vurduğunu belirttiler.

/ NEW YORK

07.08.2006


 

İKÖ’den Güvenlik Konseyine mektup

İslâm Konferansı Örgütü (İKÖ) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, BM Güvenlik Konseyi daimi üye ülkelerinin dışişleri bakanlarına birer mektup göndererek, 3 Ağustosta Malezya’da yapılan İKÖ Olağanüstü Yürütme Kurulu Toplantısı ve sonuçlarına ilişkin bilgi verdi.

İKÖ’den yapılan açıklamaya göre, İhsanoğlu, Güvenlik Konseyi daimiüyeleri ABD, İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya’nın dışişleri bakanlarının yanı sıra BM Genel Sekreteri Kofi Annan, AB Dönem Başkanı Finlandiya’nın Başbakanı Matti Vanhanen ve AB Ortak Savunma ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi Javier Solana’yı da İKÖ toplantısı ve toplantı sonunda yayımlanan Lübnan ve Filistin bildirileri hakkında bilgilendirdi. Lübnan’da bir an önce ateşkese ihtiyaç duyulduğunu yineleyen İhsanoğlu, ayrıca Orta Doğu’da kapsamlı bir barışın sağlanmasını hedefleyen girişimlerin başlatılmasının önemine dikkati çekti. İKÖ’nün bölgede adil, kalıcı ve kapsamlı barışın sağlanması için yürütülen çabalara olumlu katkı yapmaya hazır olduğunu ifade eden İhsanoğlu, barış çabalarını güçlendirmek için uluslar arası bir konferans yapılması çağrısında da bulundu.

/ ANKARA

07.08.2006


 

Vahşete lânet yağdı

Mazlumder, İsrail işgal güçlerinin Filistin ve Lübnan’da gerçekleştirdiği yıkım ve katliâmları tel’in etmek için Ankara’daki birçok sivil toplum örgütüyle birlikte “Filistin ve Lübnan halkı ile dayanışma mitingi” düzenledi. Çok sayıda sivil toplum kuruluşunun desteklediği mitingde İsrail vahşetini lanetledi.

Abdi İpekçi Parkı’nda düzenlenen mitingde yapılan konuşmalarda, İsrail’in Lübnan ve Filistin’de gerçekleştirdiği katliâmlar kınandı. İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Yusuf Alataş, “Zulme, haksızlığa, baskıya insanlık adına hayır diyoruz” dedi.

İsrail’in hayasızca yaptığı saldıralar karşısında “Filistinli ve Lübnanlılara yalnız değilsiniz” demek için toplandıkların kaydeden Alataş, “Mazlum insanların onurlu, barış içinde yaşabilmesi için insanlıkta buluşulması gerekir. Zulme hayır, barışa evet” diye konuştu.

“SUSMAKTAN ÖTE DESTEKLİYORLAR”

CHP eski Genel Sekreteri Ertuğrul Günay ise, bölgede yaşanan acıların sona ermesini isterken, şunları söyledi:

“İsrail ölüm saçan makineleri ile bir halkı yok etmeye, katletmeye çalışıyor. Bunun için çocukları bilerek ve kasten öldürüyor. Dünya bu vahşeti seyrediyor. BM susuyor. Demokrasi ve insan hakları şampiyonu (!) İngiltere ve ABD kâr beklentisi ile ellerini ovuşturuyor. Onlar susmaktan öte destekliyor. Bu düzene itirazımızı haykırmak için buradayız. her şeye rağmen barış, demokrasi, insan hakları, inançlarımız için buradayız.”

“BAŞKASAP OLMERT”

Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı ve Öz-İplik-İş Genel Başkanı Yusuf Engin de, zulüm durana kadar herkesi uyumamaya davet ederken, İsrail Başbakanı Olmert’e “başkasap” yakıştırmasında bulunarak “Başkasap Olmert’i lanetliyorum, tel’in ediyorum” diye konuştu. Hükümeti aktif olmaya ve sorumluluk almaya davet eden Engin, “Bir gün Müslüman halklar, zalimlerin karşısına dikilecek onları tükürükleri ile boğacaklar” dedi.

“SEYİRCİ KALANLAR DA KATLİÂMA ORTAK”

Mazlumder Genel Başkanı Ayhan Bilgen ise konuşmasında, Filistin ve Lübnan’da yaşanan sorunun, İsrail’in on yıllardır devam ettirdiği işgal politikalarının bir parçası olduğunu belirterek, nükleer silahlanma, cezaevlerinde yapılan uygulamalar, duvar örme gibi bir çok insanlık dışı uygulamanın bir parçası olarak Lübnan ve Filistin’in hedef alındığını kaydetti. Bilgen, şöyle devam etti:

“Bugüne kadar Sabra ve Şatilla katliâmları olmak üzere işlenen vahşetin hesabının sorulmaması, Ortadoğu’da barışın gerçekleşememesinin en önemli sebebidir. Arap rejimleri, İsrail tehdidini bahane ederek kendi konumlarını korumanın derdindedirler. Sorun sadece ABD’nin açık desteği, AB’nin sessizliği değildir. Asıl sorun, varlığını İsrail tehdidine borçlu olan, kendi halkları ile kavgalı rejimlerdir. Yani ‘Kana’nın’ katilleri sadece İsrailli askerler değil, bu zulme seyirci kalan ülkelerin yöneticileridir.”

Türkiye’nin İsrail’le 1996 yılında 3 milyar dolarlık silah anlaşmasını yaptığını söyleyen Bilgen, “Uluslararası ceza mahkemesini onaylamayan, savaş suçlusu yöneticiler bir gün mutlaka yargılanacaktır. Türkiye, ABD ile imzaladığı Ortak Vizyon Belgesi’ni ve İsrail’le yaptığı askerî işbirliği anlaşmalarını mutlaka kamuoyuna açıklamalıdır. Lübnan’a, İran’a, yapılacak askerî operasyonlarda Türkiye’nin barış gücü adı altında da olsa yer alması kabul edilemez” şeklinde tepkisini dile getirdi.

Miting alanında çeşitli parti mensuplarının ve sivil toplum kuruluşlarının propagandalarına da tepki gösteren Bilgen, mitingde her türlü düşünce ve fikir sahibinin destek verdiğini, kimsenin bu gibi organizasyonları kendi düşüncesine alet etmemesi gerektiğine dikkat çekti.

“...SUSMAK YAKIŞMAZ”

Mitinge katılanlar ellerinde “Hepimiz Filistinliyiz”, “İşgale son, Filistin’e özgürlük”, “Bush, katil çocuğunu durdur”, “Bebek katilleri ile dost olmayın”, “Anaların öfkesi katilleri boğacak”, “Dün Filistin’di, bugün Lübnan, yarın…”, “Ağlama çare değil, susmak yakışmaz” şeklinde pankartlar taşırken, “Terörist İsrail, terörist ABD”, “Katil ABD, Ortadoğu’dan defol!”, “Filistin Lübnan halkı yalnız değildir”, Siyonist İsrail kahrol”, “İsrail, kan, vahşet, zulüm, işkence” sloganları atıldı.

Mitinge, aralarında EMEP, BBP, Saadet Partisi ve BTP’nin bulunduğu siyasi partiler ile Hak-İş ve Memur-Sen’e bağlı sendikalar, İnsan Hakları Derneği, Genç Birikim Dergisi, Uçan Süpürge, Anadolu Gençlik Derneği, Sağlık-İş Sendikası ile bu sivil toplum örgütlerinin çeşitli illerden gelen temsilcileri destek verdi.

AYDINLAR DA PROTESTO ETTİ

Bu arada, Yüksel Caddesi’nde toplanan bir grup, İsrail’in Filistin ve Lübnan’da devam eden saldırılarını protesto etti. Aralarında eğitimci-yazar Abdullah Aydın, çevirmen Oktay Etiman, şairler Şükrü Erbaş ve Ahmet Telli’nin de aralarında bulunduğu grup adına açıklama yapan şair Zerrin Taşpınar, hazırladıkları “kınama ve talep” metnini, ulaşabildikleri bazı yabancı “yazar örgütlerine ve basın kuruluşlarına elektronik posta yoluyla ilettiklerini’’ kaydetti. Saldırılara ‘’dur demenin’’ aydın ve sanatçılar için bir görev olduğunu söyleyen Taşpınar, “Biz Türkiye’nin Ankaralı yazar, aydın ve sanatçıları olarak, Batılı ve İsrailli yazar, aydın ve sanatçılardan kirli savaşlara son verilmesi için kamuoyu oluşturmalarını, Filistin ve Lübnan halkının, diğer tüm halklar gibi özgür yaşam hakkı olduğunu kamuoyuna bildirmelerini istiyoruz’’ diye konuştu. Açıklamanın ardından grup olaysız dağıldı.

Fatih Karagöz - İbrahim Doğru / ANKARA

07.08.2006


 

Lübnan: Tasarı ateşkes çağrısı yapmıyor

Lübnan hükümeti, BM Güvenlik Konseyi’nde masada bulunan karar tasarısını reddetti.

Lübnan hükümet kaynakları, Fransa ve ABD tarafından hazırlanan karar tasarısına, çatışmaların sona ermesini sağlamayacağı gerekçesiyle Lübnan’ın karşı olduğunu belirterek, Beyrut’un isteklerini içeren yeni bir tasarı metninin Lübnan’ın BM temsilcisi ve Dışişleri Bakanlığına vekalet eden Tarık Mitri’ye iletildiğini kaydetti.

Dışişleri Bakanı vekili Tarık Mitri de New York’ta Lübnan televizyonunun sorularını cevaplarken, tasarının Lübnan’ın bakış açısından hazırlanmadığını, belirlenen hedeflere ulaşamayacağını, özellikle çatışmaların durdurulmasını sağlamayacağını söyledi. Lübnan hükümet kaynakları, tasarı metninin Lübnan’ın çatışmaların sona ermesini hedefleyen çıkar ve taleplerine uygun olmadığını belirterek, Beyrut’un geçen ay sonunda Roma konferansında Başbakan Fuad Sinyora tarafından sunulan 7 maddelik plan temelinde bir tasarı istediğini bildirdi.

/ ANKARA

07.08.2006


 

Konyalı imamdan ABD’ye dâvâ

ABD’de 11 Eylül saldırısının ardından insanlık dışı muamele gördüğü gerekçesiyle ABD yönetimine dâvâ açan ilk kişi olan Konyalı eski imam İbrahim Türkmen, 4.5 yıldır devam eden dâvâda ifade vermek üzere özel vize ile ABD’ye davet edildi.

Kendisine etnik ve dinsel ayırımcılık yapıldığı gerekçesiyle ABD Adalet Bakanı John Ashcroft ve FBI Başkanı Robert Mueller aleyhine açtığı dâvâda, 1.5 milyon dolarlık tazminat talep eden Türkmen, yaptığı açıklamada, ABD’de insan hakları konusunda çalışma yapan bir derneğin avukatları aracılığıyla takip ettiği davada önemli aşama kat edildiğini söyledi. Aradan geçen 4.5 yıl içinde 10’dan fazla avukatın dâvâsını gönüllü olarak takip ettiğini ve hakkını aradığını belirten Türkmen, kendisinin de mahkemede ifade vermek üzere ABD’ye çağrıldığını belirtti. Bu konuda bazı pürüzler yaşandığını ve 3-4 ay kadar beklediğini anlatan Türkmen, avukatları aracılığı ile yaptığı görüşmeler sonunda ABD’nin yaptığı davetle kendisine diplomatlarınkine benzeyen özel bir vize verdiğini söyledi. Türkmen, bugün sabah uçakla ABD’ye gideceğini üç gün süreyle New York Brooklyn Federal Mahkemesi’nde ifade vereceğini söyledi. Bugüne kadar mahkemede belgelerin konuştuğunu, bundan sonra kendisinin New Jersey Passaic Cezaevinde yaşadığı işkenceleri anlatacağını ifade eden Türkmen, şunları söyledi:

“Dâvâyı kazanırsam benimle aynı işkenceleri yaşayan insanlara da örnek olacağım. Hangi din ve milletten olursa olsun herkese aynı hukuk uygulanmalı. Öğrendiğime göre benim gibi kötü muameleye maruz kalan 100’e yakın kişinin dosyası da dâvâ için hazır bekliyor. Bu dava bizim lehimize sonuçlanırsa emsal teşkil edecek ve bu kişiler adına insan hakları gönüllüleri ABD’de hukuk mücadelesi başlatacak.’’

/ KONYA

07.08.2006


 

Sıcaklıklar normale dönüyor

Tüm yurtta mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıklarının salı günü kuzeybatı, çarşamba günü kuzey kesimlerde azalarak mevsim normalleri seviyesine ineceği, güney ve iç bölgelerde ise yüksek değerlerde seyretmeye devam edeceği bildirildi.

Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, yarın, yurdun kuzeybatı kesimlerinde parçalı bulutlu hava hakim olurken, Trakya, Marmara’nın güneydoğusu ile Bolu ve Düzce çevrelerinde öğleden sonra kısa süreli gök gürültülü sağanak yağış görülecek. Diğer bölgelerde hava, az bulutlu ve açık olacak. Salı günü, yurdun kuzey kesimleri parçalı bulutlu, Marmara’nın güney ve doğusu, Kuzey Ege, İç Anadolu’nun kuzeybatısı, Batı Karadenizile akşam saatlerinde Gümüşhane ve Bayburt çevreleri gök gürültülü sağanak yağışlı geçecek. Diğer bölgelerde az bulutlu ve açık bir hava görülecek. Yağışların, Marmara’nın doğusu, Batı Karadeniz’in batısı ile Çankırı ve Ankara’nın kuzey ilçelerinde öğle saatlerinden sonra etkili olacağı belirtildi.

Çarşamba günü, kuzeydoğu kesimlerde, Perşembe ve Cuma günleri ise Trakya ile Doğu Karadeniz’de kısa süreli gök gürültülü sağanak yağış geçişlerinin yaşanacağı, diğer bölgelerde az bulutlu ve açık havanın etkili olacağı kaydedildi.

/ ANKARA

07.08.2006


 

Talat: Hükümet krizi yeni sürece zarar verir

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs konusunda yeni bir müzakere sürecine ilişkin çalışmalar sürerken, ülkede yaşanabilecek ciddi bir hükümet krizinin çalışmalara zarar vereceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Talat, Türk Ajansı-Kıbrıs’a (TAK) yaptığı açıklamada, Kıbrıs konusunda yeni bir sürece ilişkin hazırlıkların devam ettiğini, 8 Temmuz mutabakatı uyarınca listelerin teati edildiğini ve bu çerçevede iki toplumlu komitelerin önümüzdeki günlerde oluşacağını belirterek, bu dönemde içte yaşanabilecek bir hükümet krizinin sürece olumsuz etki yapacağını kaydetti. Koalisyon ortakları Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ile Demokrat Parti (DP) arasında seçim döneminde gerilim yaşandığına dikkati çeken Talat, ‘’Bir rahatsızlık var. Bu rahatsızlık daha çok seçim dönemindeki ölçüsüz eleştirilerden kaynaklanıyor. Ama sonuçta demokrasilerde çare tükenmez. Bir çare bulacaklar. Ya aralarında veya bir şekilde bir çare bulunacak’’ dedi. Talat, konuyla ilgili olarak sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’Hükümet krizi hiç iyi olmaz. Kıbrıs konusunda başlamak üzere olan yeni bir süreç var, onu da etkiler. Hükümet sorununun aşılması, krize dönüşmemesi biraz da partilerin verimli çalışabilecekleri bir model oluşturmasına bağlıdır. Eğer iki parti sorunları birbirini engellemek için kullanırlarsa, sorunları aşıp ileri gitmek için özel gayret göstermezlerse, o zaman hükümet artık iş yapamaz demektir. O noktaya taşınmaması lâzım. O noktaya gidecekse başka tedbirler alıp hükümet sorununu çözmek lâzım.’’

Meclis aritmetiği içerisinde seçenekler görülmesine karşın fiiliyatta fazla hükümet alternatifi olmadığını kaydeden Talat, ‘’Benim gördüğüm kadarıyla Meclis aritmetiğinde öyle bir hava yok’’ dedi.

/ LEFKOŞA

07.08.2006


 

BTC hattı üzerindeki şanslı köyler

Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Şirketi Bölgesel Kalkınma Girişimi Koordinatörü Şükran Çağlayan, BTC hattı üzerinde bulunan 331 köyde bugüne kadar bir çok sosyal projenin hayata geçirildiğini bildirdi.

Çağlayan, Adana Sanayici ve İşadamları Derneği’ni (ADSİAD) ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, BTC çerçevesinde bölgesel kalkınma için önemli adımlar atıldığını bunun yeni yatırımlarda daha da artacağını ifade etti. Şükran Çağlayan, bugüne kadar BTC hattında bulunan 331 köyde bir çok sosyal projenin hayata geçirildiğini vurgulayarak, ‘’Bunların yanı sıra, boru hattının geçtiği illerdeki biyolojik çeşitliliği koruma ve geliştirmeyi hedefleyen Çevresel Yatırım Programı uygulanıyor. Bu iki programa ek olarak BTC şirketinin yürüteceği Bölgesel Kalkınma Girişimi de yakında başlayacak’’ diye konuştu.

/ ADANA

07.08.2006


 

Fırat: İşsizlik temel sorun

AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, işsizliğin dünyanın her tarafında ve Avrupa Birliği ülkelerinde temel sorun olduğunu söyledi.

Fırat, AKP Adıyaman Milletvekilleri Şevket Gürsoy ve Hüsrev Kutlu ile birlikte Organize Sanayi Bölgesinde (OSB) incelemelerde bulundu. Gazetecilerin sorularını cevaplayan Fırat, ‘’Ekonomi istikrarlı gidiyor ve Türkiye istikrar içerisinde. Bazılarının hoşuna gitmese veya bu istikrar ortamını bize mal etmese de Türkiye’nin gidişinden memnunuz. Bu gezimizde yatırımları görünce çok mutlu oldum’’ diye konuştu.

Fırat, bir soru üzerine, işsizliğin dünyanın her tarafında ve Avrupa Birliği ülkelerinde temel sorun olduğunu söyledi. Türkiye’de her yıl 600 bin yeni iş gücünün piyasaya girdiğine işaret eden Fırat, işsizliği belli bir seviyede tutabilmenin dahi beceri istediğini dile getirdi. Fırat, şöyle devam etti:

‘’İşsizlik, mevsimsel olarak yüzde 9-10 arasında gidip geliyor. Artık şunu bilmemiz lazım, sanayi istihdam yaratmıyor. Bizim işsizliği azaltabilmemiz için hizmet sektörünü, inşaat sektörünü harekete geçirmemiz lâzım.’’

Türkiye’de işsizliğin olduğunu, ancak diğer taraftan da kalifiye işçi arandığını ifade eden Fırat, uzun süreden beri çeşitli siyasî sebeplerden dolayı, mesleki branşların geriye itildiğini kaydetti. Fabrikalarda çalışan kişilerin teknik liselerden gelen kalifiye elemanlar olmadığını anlatan Fırat, ‘’Türkiye’de en büyük noksanlıklardan bir tanesi eğitilmiş iş gücüdür. Türkiye’de eğitim sisteminin yeniden gözden geçirilerek yetişmiş elemanları yeniden canlandırmamız lâzım. Buna katkı sağlamak için turizm ve otelcilik meslek okulunu kuruyoruz. Bu yıl öğrenci almaya başlayacak’’ dedi.

/ ADIYAMAN

07.08.2006


 

Altyapısı yok, festival için para istiyorlar

Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, belediye başkanlarının kendisini arayarak ödenek istediklerini belirterek, ‘’Oysa bu istekte bulunan belediyelerin çoğunda kanalizasyon yok, arıtma tesisi yok. Arkadaş sen önce onları tamamla sonra festival yaparsın dedi’’ dedi.

Koç, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe ile birlikte Aydın’ın Buharkent ilçesinde düzenlenen ‘’Buharkent Kültür ve Sanat Şenliği Uluslararası 2. Taze İncir Festivali’’nin açılışına katıldı. İnciri ile asil olan tüm Buharkentli üreticileri yürekten kutladığını belirten Koç, festivale ekonomik bir faaliyet için geldiklerini ifade etti.

Koç, hükümet ve parti olarak emeğin kutsallığına inandıklarını belirterek, ‘’Biz çalışıyoruz. Kanunları çıkarmak önemli değil, çıkan bu kanunların uygulanması önemli. Çıkan kanunları tatbik etmek önemli. Bunun için de insan çok önemli’’diye konuştu.

Türkiye’nin bin 400’e yakın termal kaynakları ile dünyada yedinci, Avrupa’da ise birinci sırada olduğunu vurgulayan Koç, şunları kaydetti:

‘’Bunun termal turizmine hiç etkisi yok. Termal diyarı olan bu bölgede 3 yıldızdan az olmamak üzere bin yataklı bir termal tesis olmalı. O zaman yaz kış bu bölgeden turist eksik olmaz. Burada yetişen incirleri de gelen turistlerimize parasız hediye olarak veririz. Ben genelde ülke genelinde festivallere karşıyım. Belediye başkanları arıyorlar ‘Biz festival düzenleyeceğiz ödenek gönder’ diyorlar. Oysa bu istekte bulunan belediyelerin çoğunda kanalizasyon yok, arıtma tesisi yok. Be arkadaş sen önce onları tamamla sonra festival yaparsın.’’

/ AYDIN

07.08.2006


 

Bursa’da şüpheli variller

Bursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı Lütfiye köyü yakınlarında bir tarlada, 5 adet varil bulunduğu bildirildi.

Bursa İl Çevre Müdürü Müfit Aydın, yaptığı açıklamada, jandarma ekiplerinin ihbar üzerine, Lütfiye köyü Ada mevkiinde bir tarlaya atılmış variller bulduğunu söyledi. Bursa İl Çevre Müdürlüğü ve Sivil Savunma Müdürlüğünün, bölgeye NBC timi gönderdiğini belirten Aydın, variller üzerinde radyasyon kontrolü yapıldığını, ancak bu yönde bir tehlikeyle karşılaşılmadığını ifade etti. Varillerin radyasyon tehlikesi ya da zehirli atık niteliği taşıyıp taşımadığının kesin olarak anlaşılabilmesi için TÜBİTAK’tan gelecek uzman ekibin numune alacağını ve bunların tetkik edileceğini anlatan Aydın, bu işlemin ardından varillerin İzmit Atık Yakma ve Depolama Şirketine (İZAYDAŞ) gönderileceğini kaydetti.

/ BURSA

07.08.2006


 

TPAO, denizleri arayacak

Kara faaliyetlerinin yanı sıra son yıllarda denizlerde hampetrol ve doğalgaz arama faaliyetlerine de önem veren Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Genel Müdürlüğü Batı Karadeniz, Ege Denizi ve Akdeniz deniz sahalarında veri toplama hizmetleri ile ilgili proje çalışmalarını tamamladı.

TPAO, söz konusu proje çalışmaları çerçevesinde Batı Karadeniz, Ege Denizi ve Akdeniz deniz sahalarında veri toplamaya yönelik hizmet ihalesini ilan etti. Türkiye Petrollerinin ‘’kuyu öncesi deniz tabanına ait veri toplama hizmetleri’’ projesi çerçevesinde Batı Karadeniz, Ege ve Akdeniz deniz sahalarında toplam 4190 kilometrekare (KM2) yüksek ayrımlı veri toplama çalışmaları yaptırılacak. İhaleye çıkarılan iş kapsamında, Batı Karadeniz’de toplam sekiz ayrı noktada 15 KM2’lik site survey (lokasyon yerlerinin deniz tabanına ait jeofizik, jeoteknik, jeokimyasal ve oşinografik verilerin elde edilmesi) ve Batı Karadeniz sahasında 2 bin 924, Ege deniz sahasında 450 ve Akdeniz deniz sahasında 816 KM2 olmak üzere toplam 4190 KM2 yüksek ayrımlı iki boyutlu sismik veri toplama hizmeti yapılacak.

/ ANKARA

07.08.2006


 

Yazıcı: AKP’de hortumcuya yer yok

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, ‘’Arsız, hırsız olanlar, hortumculukla tanımlananlar veya bu şekilde algılanan kişiler bize üye olamazlar’’ dedi.

Yazıcı, AKP’nin aylık yayın organı “Türkiye Bülteni’ne’’ yaptığı açıklamada, partisinin kongre sürecini değerlendirdi. 11 Kasım 2006 tarihinde büyük kongrelerini yapacaklarını bildiren Yazıcı, kongre sürecinde basının belli bir kesiminin, ‘kongreler nedeniyle AKP’de parti iç demokrasinin işlemediği’ yönünde kanaat oluşturmak çabasında olduğunu belirtti. Genel merkezin adayları değil, kriterleri olduğunu kaydeden Yazıcı, geçmiş dönemlerde iktidar partilerinde yaşanan parti içi kavgaların AKP’de yaşanmadığını ve yaşanmayacağını söyledi. Yazıcı, parti tüzüklerinde, programlarında, teşkilat iç yönetmeliklerinde kimlerin kendileriyle siyaset yapabileceklerinin belli olduğunu belirterek, ‘’Arsız, hırsız olanlar, hortumculukla tanımlananlar veya bu şekilde algılanan kişiler bize üye olamazlar, bizimle yürüyemezler. Bize üye olan herkes de kabiliyeti ölçüsünde AKP ailesi içerisinde siyasetin her kademesinde aday olma hakkına sahiptir’’ görüşüne yer verdi.

/ ANKARA

07.08.2006


 

Edirne’de kaçak operasyonu

Edirne’de, yasadışı yollardan yurt dışına gitmek isteyen 9 kişi yakalandı.

Edinilen bilgiye göre, jandarma ve sınır devriye ekipleri, Edirnemerkeze bağlı Bosnaköy ve Üyüklütatar köylerinde yaptığı kontrollerde, yasadışı yollardan Yunanistan’a gitmek isteyen Gürcistan ve Irak uyruklu toplam 9 kişiyi yakaladı. Gözaltına alınan kaçaklar, sınırdışı edilmek üzere Edirne Emniyet Müdürlüğü Pasaport ve Yabancılar Şubesine gönderildi.

/ EDİRNE

07.08.2006


 

Komşuda 4 büyüklüğünde deprem

Yunanistan’ın başkenti Atina yakınlarında Richter ölçeğine göre 4 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

Atina Rasathanesi Yerbilimleri Enstitüsü’nden yapılan açıklamada, saat 02.10’da meydana gelen depremin merkez üssünün Atina’ya 13 km uzaklıktaki Pendelis bölgesinde olduğu belirtildi. Depremin can ya da mal kaybına neden olmadığı kaydedildi.

/ ATİNA

07.08.2006


 

İdil Jandarma Komutanlığına taciz ateşi

Şırnak’ın İdil İlçesinde ,Jandarma Komutanlığına teröristlerce taciz ateşi açıldı.

Edinilen bilgiye göre, saat 22.30 sıralarında Turgut Özal mahallesindeki İdil Jandarma Komutanlığına, bir grup terörist tarafından uzun namlulu silahlarla taciz ateşi açıldı. Olayda ölen ya da yaralanan olmadı. Gece karanlığından yararlanarak kaçan teröristlerin yakalanması için geniş çaplı operasyon başlatıldı.

/ İDİL

07.08.2006


 

Hadımköy’de trafik kazası: 4 ölü

Hadımköy’de, meydana gelen trafik kazasında 4 kişi öldü, 3 kişi yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Çatalca’dan İstanbul istikmetine gelmekte olan Nalan Doğruözoğlu (26) yönetimindeki 34 BJ 7986 plakalı otomobile, Hadımköy ile Dursunköy’ü bağlayan kavşakta, Tekirdağ’dan İstanbul’a seyreden Mehmet Topal’ın kullandığı 34 AAY 88 plakalı kamyonet çarptı. Şarampole yuvarlanan otomobilde bulunan Hacer (48) ve eşi Necdet (53) ile oğulları Rıza Gülten (24) olay yerinde hayatını kaybetti. Kazada ağır yaralanan ve Rıza Gülten’in nişanlısı olduğu öğrenilen Nalan Doğruözoğlu ise kaldırıldığı Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Hafif yaralanan kamyonet sürücüsü Topal ile aynı araçta bulunan Serkan Gezer ve Mustafa Şeker, kaldırıldıkları Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ayakta tedavi oldu.

/ İSTANBUL

07.08.2006


 

2 trafik kazası: 2 şehit, 6 yaralı

Van ve Balıkesir'de askeri araçların karıştığı 2 ayrı kazada, bir astsubay ile bir uzman şehit oldu, 6 er yaralandı.

Alınan bilgiye göre, Van-Hakkari kara yolunda seyir halinde olan askeri araç, Güzelsu 32. Viraj mevkisinde şarampole devrildi. Kazada, aracın içinde bulunan astsubay Halil Çelikel ile Kerim Seven, Soner Kaplan, İbrahim Efe, Harun Köse ve Mehmet Karabıyık adlı erler yaralandı. Askeri helikopterle Van Askeri Hastanesine sevk edilen astsubay Halil Çelikel, hastanede şehit oldu. Yaralı erlerin tedavisinin devam ettiği kaydedildi.

Bu arada Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde de, devriye görevi yapan askeri araçla, bir otomobilin çarpışması sonucu 1 jandarma uzman çavuş şehit oldu, 1 er ağır yaralandı.

/ VAN

07.08.2006


 

Medyaya dünyada güvenen yok

Uluslararası Araştırma Şirketi GfK’nin 20 ülkede yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, en az güvenilenler sıralamasında politikacılar, üst düzey yöneticiler ve gazeteciler bulunurken, en güvenilir bulunan kurumlar arasında doktorlar, öğretmenler ve ordu geliyor. GfK’dan yapılan açıklamada, araştırma şirketinin, ‘’Güven Endeksi Araştırması’’nı, Belçika, Danimarka, Almanya, Finlandiya, Fransa, Yunanistan, İngiltere, İtalya, Avusturya, İspanya, İsveç, İsviçre, Bulgaristan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Rusya, Romanya, ABD ve Türkiye’de 19 bin 674 kişi ile yüz yüze görüşerek gerçekleştirdiği bildirildi.

Araştırma kapsamında doktorlar, öğretmenler, ordu, polis, din adamları, avukatlar, gazeteciler, yöneticiler ve politikacılar olmak üzere 9 meslek grubuna duyulan güven düzeyi sorgulandı. Araştırma sonuçlarına göre, 20 ülkede en düşük endeks değerini politikacılar alırken, onları yöneticiler ve gazeteciler izledi. En yüksek endeks değerini ise doktorlar ve öğretmenler aldı, onları ordu, polis ve din adamları izledi.Türkiye’de de en çok orduya, öğretmene ve doktora güveniliyor.

/ ANKARA

07.08.2006


 

Valiliğin internet sitesi “hacklendi”

Ankara Valiliğinin resmi internet sitesi, bilgisayar korsanları (hacker) tarafından ‘’hacklendi’’.

‘’Sitedeki güvenlik sorunlarını defalarca site editörüne mail ile bildirmelerine rağmen ciddiye alınmadıklarını’’ savunan bilgisayar korsanları, sayfaya ‘’bilgisayar korsanlarını (hacker) küçümsemeyin’’ mesajı bıraktı. Ankara Valililiğinin ‘’http://www.ankara.gov.tr’’ adresini hackleyen ‘’GICIKX & HDD Security Team’’ rumuzlu bilgisayar korsanları, site editörüne güvenlikle ilgili tavsiyelerde bulundu. Site kodlarının gözden geçirilmesini, FCK editörü kullanılmamasını, resim uzantılarının denetlenmesini ve şifrelerin günlük olarak değiştirilmesini tavsiye eden hackerler, güvenlik zafiyetlerini herkesten önce gördüklerini belirttiler. Hackerler, giriş sayfasına bıraktıkları mesajda, ‘’Siber savaşların öne çıktığı, Lübnan’daki katliamlar her gün devam ettiği bu günlerde, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkenti olan Ankara Valiliği kendi resmi internet sitesini savunmasız bırakmıştır’’ ifadesine yer verdiler. Bilgisayar korsanları, sitedeki güvenlik zafiyetinden servis sağlayıcısı, site editörü ve tasarımcıların sorumlu olduğunu da öne sürdüler.

/ ANKARA

07.08.2006


 

3 bin 269 turiste 1 rehber düşüyor

Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürü Celil Güngör, Türkiye’ye yılda 17 milyon turist geldiğini belirterek, 1 rehbere 3 bin 269 turist turist düştüğünü söyledi.

Güngör, yaptığı açıklamada, son yıllarda ülkemize gelen turist sayısında önemli artış yaşandığını, bu sebeple rehber sıkıntısının ortaya çıktığını belirtti. Türkiye’de kayıtlı 9 bin 700 rehber bulunduğunu, bu kişilerden sadece 5 bin 200 rehberin aktif durumda olduğunu anlatan Güngör, şöyle konuştu: ‘’Turizm sektörünün gelişmesinde rehberlere önemli görevler düşmektedir. Ülkemizin tanıtımını ne kadar iyi yaparsak yapalım, eğer rehberlik hizmetlerinde sıkıntı yaşanıyorsa istenilen sonuç alınamaz. Asıl tanıtımı rehberler yapacaktır. Bunun için ülkemizde yaşanan rehberlik sıkıntısını gidermek için 5 ilde rehberlik kursu açtık.’’

/ ERZURUM

07.08.2006


 

İsrail saldırıları biran önce sonlandırılmalı

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullatif Şener, İsrail’in Lübnan ve Filistin’e saldırılarını vahşet olarak değerlendirerek, bu vahşetin biran önce sonlandırılması gerektiğini kaydetti.

Samsun’un Vezirköprü İlçesi’nde düzenlenen, Kunduz Yayla Şenlikleri ve Yağlı Pehlivan Güreşleri’ne katılan Şener, bir gazetecinin, İsrail’le bağlantılı olarak, “Türkiye ABD’nin stratejik ortağı mıdır, yoksa NATO’dan dolayı stratejik müttefiki midir?” sorusu üzerine, “Benim fikrimi sorarsanız, diplomasi, dış ilişkiler, uluslararası siyasi ilişkiler kendine özgü karakter taşıyan konulardır. Diplomasinin bu incelikleri, kavramları çerçevesinde buna bir cevap veremem. Ancak, saldırgan tavır sergileyenler zavallı görünüm sergiliyorlar” dedi. Lübnan ve Filistin’de çok kez vahşet tabloları gördüğünü, masum insanların katledildiğini dile getiren Şener, “Çocukların, yaşlıların, sivillerin bu katliamlarda hayatını kaybettiğini görüyoruz. Ama ben bu fotoğraflara her bakışımda işgalcilerin ve saldırganların zavallılığını görüyorum. Biran önce ateşkesin yapılması, bölgedeki uluslararası sorunların bir an önce ortadan kaldırılması, bu konuda BM’nin etkin ve kararlı olması gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

/ SAMSUN

07.08.2006


 

Duâlar Lübnan için

Fatih Camii’nde Lübnan ve Filistin’e destek için duâ edildi.

Anadolu Gençlik Derneği’ne üye bir grup Fatih Camii’nde sabah namazının ardından Filistin ve Lübnan’a duâ, İsrail’e protesto eylemi yaptı. Camide bulunan diğer cemaatin de katıldığı duâda Müslüman halka yönelik zulüm kınandı. Sabah namazının ardından Fatih Camii’nin avlusunda toplanan cemaat Kur’ân-ı Kerim’den âyetler okudu. Daha sonra Filistin ve Lübnan halkı için dua eden cemaat arasında duygulananlar gözden kaçmadı. İsrail ise, Müslüman halklara yönelik saldırgan politikaları sebebiyle kınandı. Duâ sırasında polis de tedbir amacıyla camide bulunurken, duâya katılan cemaatin arasında kadınlar ve çocukların da olduğu gözlendi. Duânın ardından cemaat sessizce dağıldı.

/ İSTANBUL

07.08.2006


 

‘Filistin Gönüllüleri’ yola çıktı

Kendilerini ‘’Filistin Gönüllüleri’’ olarak nitelendiren bir grup, Filistin ve Lübnanlılarla Suriye’de bir araya gelmek üzere otobüsle İstanbul’dan Şam’a hareket etti. Mazlumder ve İsra Kültür Merkezinin işbirliğiyle yapılan organizasyon kapsamında Suriye’ye gidecek 40 kişilik grup, Fatih Camii önünde toplandı.

Burada grup adına bir basın açıklaması yapan İsra Kültür Merkezi yöneticisi Nurettin Şirin, İsrail saldırılarına karşı Filistin ve Lübnan halklarına destek olmak için oluşturulan ‘’Filistin Gönüllüleri’’nin Şanlıurfa üzerinden Şam’a gideceğini, bir hafta kalacakları Şam’da Filistin ve Lübnanlılarla bir araya geleceğini ve kendilerine düşeni yapmaya hazır olduklarını ileteceğini kaydetti.

Çeşitli sloganlar atan ve tekbir getiren grup, cami önünden otobüse binerek Şam’a gitmek üzere yola çıktı. Üzerinde Türkçe ve İngilizce ‘’Zaman İsrail’i yok etme zamanıdır’’, ‘’Hizbullah’ın savaşı bizim savaşımızdır’’, ‘’İsrail’in katliâmlarını asla unutmayacağız’’ yazılı pankartlar taşıyan grubun, ‘’Özgür Kudüs, İsrailsiz bir dünya’’ yazılı önlükler giydiği dikkat çekti.

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

07.08.2006


 

İlgisizlik çocukları suça itiyor

Eskişehir Sosyal Hizmetler Müdürü Basri Canbaz, gelişme ve yetişme imkanları olmayan, kişilik gelişimleri ve toplumsallaşma süreçleri bölünmüş çocukların, suça itilme ve bağımlılığa yönelme tehlikesiyle iç içe kaldıklarını söyledi.

Canbaz, yaptığı açıklamada, sokakta yaşayan ve çalışan çocukların sorunları açısından temel çelişkinin ilgisizlik olduğunu belirterek, bu çocukların herkesin gözü önünde olmasına karşın, duyarsızlık ve görmezlikten gelme davranışının toplumda egemen olduğunu ifade etti. Sokakta yaşayan ve çalışan çocuklara özgü alt kültür, yaşam biçimi ve bu sosyal çevreyle ilişkilerin, uçucu madde bağımlılığına yol açabilen temel sebeplerden olduğunu bildiren Canbaz, şöyle konuştu: ‘’Bu çocukların grup yaşantısı ve grup içi ilişkileri, bağımlılığa yönelişin nedenleridir. Sokakta yaşayan çocuklar, aile bağları kısmen devam eden ya da kopmuş, günün tamamını veya büyük kısmını sokakta geçirip gereksinimlerini burada karşılayan 7-18 yaş arası kişilerden oluşmaktadır. Sokakta çalıştırılan çocuklar da aynı yaş grubu arasında, aile ilgisinden uzak, kendi veya ailesinin isteğiyle çalışankişilerdir. Her iki gruptaki çocuklar da her türlü sosyal riske maruz kalabilmektedir.’’

/ ESKİŞEHİR

07.08.2006


 

Gurbetçiler dönüş yolunda

Kapıkule Sınır Kapısı’nda, Avrupa’nın değişik ülkelerinde çalışan gurbetçilerin ülkeye gelişleri ve geri dönüşleri devam ediyor.

Edinilen bilgiye göre, Kapıkule Sınır Kapısı’ndan son 24 saatte, çoğunluğu Avrupa’nın değişik ülkelerinde çalışan Türk aileler olmak üzere 11 bin 511 kişi, bin 473 araçla yurt dışına çıkış yaptı.

Kapıkule’den 8 bin 586 kişinin de bin 369 araçla Türkiye’ye giriş yaptığını belirten yetkililer, tatillerini Türkiye’de geçiren gurbetçilerin çalıştıkları ülkelere dönmeye başladığını ve Türkiye’ye gelişlerin giderek azaldığını bildirdiler. Kapıkule Sınır Kapısı’nda hafta sonu nedeniyle giriş ve çıkış peronlarında halen gurbetçi yoğunluğu devam ediyor.

/ EDİRNE

07.08.2006


 

OKS’de 2. yerleştirme başlıyor

Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (OKS) 2. Yerleştirme için başvuru süresi bugün başlıyor.

İlk yerleştirme sonucunda açık kalan kontenjanlara, sınavda OKS-TM veya OKS-MF puan türlerinden 160 ve üstü puan almasına rağmen tercih ettiği okullardan herhangi birini kazanamayanlar, kesin kayıt hakkı kazandığı halde kaydını yaptırmamış olanlar ve kesin kayıt yaptırdığı halde 29 Temmuz-4 Ağustos 2006 tarihleri arasında kaydını sildirerek sisteme işletenler başvuruda bulunabilecek. Açık kalan kontenjan sayılarını gösteren belgeler, bugünden itibaren ‘’http://sinavlar.meb.gov.tr’’ internet adresinde yayımlanacak. 2. Yerleştirme için başvurular, 13 Ağustosa kadar alınacak.

/ ANKARA

07.08.2006


 

Ağustos’ta kar keyfi

Antalya’nın Gazipaşa ilçesinde Toroslar’ın güneş yüzü görmeyen bölümlerinde biriken kar, sıcaklardan bunalan vatandaşların serinleme kaynağı oluyor.

Aşırı sıcakların yaşandığı şu günlerde, vatandaşlar serinlemek için çeşitli yollar denerken, Gazipaşalılar, yaylalara akın ediyor. Gazipaşa’ya 50 kilometre uzaklıkta, 1900 rakımda bulunan, Mıhrap ve Yarcakpınar yaylaları, ilçe halkının en çok ziyaret ettiği yerlerden. Yaylanın yüksek kesimlerinde kış aylarında yağan ve güneş görmeyen bölümlerde biriken kar, 12 ay erimeden kalabiliyor. Bölgenin özelliğini bilenler, özelikle yazın en sıcak aylarında yaylalara gelerek iki mevsimi bir arada yaşıyorlar.

/ GAZİPAŞA

07.08.2006


 

Beyaz eşekler koruma altında

Hatay’ın Reyhanlı ilçesi Tarım Müdürlüğü tarafından başlatılan proje ile nesli tükenmekte olan beyaz eşeklerin koruma altına alındığı, bakımını ise çobanların yaptığı bildirildi.

Tarım İlçe Müdürü Hamza Sapar, yaptığı açıklamada, bir yıl önce başlattıkları proje ile beyaz eşekleri çobanların sahiplendiğini, 50 beyaz eşekten ikisinin yakında doğum yapacağını söyledi.

/ HATAY

07.08.2006


 

Hizmet içi eğitime çeki düzen

Bakanlar Kurulunun, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ile Çevre ve Orman Bakanlığı bünyesinde düzenlenen hizmet içi eğitim, kurs ve seminerlerde ücretle okutulacak ders saatlerinin sayısı, ders görevi alacakların nitelikleri ve diğer hususların tespitine ilişkin kararları, Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ile ilgili Bakanlar Kurulu kararında, hizmet içi eğitim, kurs ve seminerlerde görev alacakların yüksek öğrenim görmüş olmalarının yanında, kurum personelinin eğitim programında yer alan konularda gerekli bilgi, beceri ve öğretme yeteneğini taşımaları gerektiği vurgulandı. Üzerinde resmî görevi bulunmayanlarda, eğitim programlarında yer alan konularda tecrübeye dayalı bilgi, beceri ve öğretme yeteneğine sahip olma şartının aranacağı belirtildi.

/ ANKARA

07.08.2006


 

Sağlık ve güzellik için domates

Yaz aylarının en lezzetli sebzelerinden domatesin, aynı zamanda güzellik kaynağı da olduğu bildirildi. Beslenme ve Diyet Uzmanı Erkan Erdal, domateste bulunan ve kırmızı rengi veren likopen maddesinin, bilinen en iyi antioksidan olduğunu belirterek, ılık domates maskesinin cildi gergin tuttuğunu söyledi.

Erdal, domatesin cilt sağlığı açısından çok önemli olduğunu ifade ederek, ‘’Domatesin içindeki likopen, yağ ve ısıyla etkisini artırır. Sabahları kahvaltıda soyulmuş ve zeytinyağı dökülmüş domates sağlık açısından çok faydalıdır’’ diye konuştu.

Erdal şunları söyledi: ‘’Likopen bilinen en etkili antioksidandır ve en fazla domateste bulunur. Salça ve ketçap da bol miktarda likopen ihtiva eder. Greyfurt, kuru kayısı ve karpuzda da likopen vardır ama içerdiği madde domates kadar yoğun değildir.’’ Ketçabın yararlı olduğunu, bol bol domates suyu içilmesi gerektiğini belirten Erdal, makarnanın da bol ketçapla yenmesini tavsiye etti. Erdal, ciltlerinin güzelliğiyle ünlü Macar kadınlarıyla ilgili yapılan bir araştırma sonucunda bu kadınların yüzlerine ılık domates maskesi sürdüklerinin ortaya çıktığını ifade ederek, domatesin güneşin altında gergin kalabilmesinin sebebinin likopen olduğunu ve yüze sürülen likopenin de cildi gergin tutacağını, kırışmayı önleyeceğini dile getirdi.

Likopenin, vücutta kansere sebep olan serbest radikallerin dolaşımına engel olduğuna da dikkati çeken Erdal, Alzheimer, osteoporoz ve deri hastalıklarını önlemede de likopenin önemli olduğunu söyledi.

/ İZMİR

07.08.2006


 

‘Güneşlenme, cilt kanserine yol açıyor’

Denizli Devlet Hastahanesi Cilt hastalıkları Uzmanı Dr. Şule Gökşin, son dönemlerde güneşlenmenin moda haline geldiğini ancak bunun cilt kanserine yol açtığını bildirdi.

Dr. Gökşin, yaptığı yazılı açıklamada, güneşlenmenin özellikle gençlerde özenti halini aldığını belirterek, “İstatistiklerden de anlaşılacağı gibi eskiye oranla cilt kanserlerinde artış meydana gelmektedir. Bu sebeple güneşlenmek, faydadan çok zarar verir. Vücudumuzun ihtiyacı olan güneşten alınacak faydalı ışınları zaten günlük yaşamımızda fazlasıyla almaktayız. Ayrıca saatlerce güneşlenmeye ihtiyacımız yoktur.” dedi.

Yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının insan için birçok faydasının yanı sıra gözardı edilemeyecek zararları da olduğunu vurgulayan Gökşin, “Deri ve deri eklerinden köken alan deri kanserlerinin farklı tipleri vardır. Bunların bir kısmı iyileşmeyen yaralar şeklinde olup uzak organlara yayılmazken bir kısmı da erken teşhis edilmediği takdirde birkaç yıl içinde ölümle sonuçlanabilmektedir. Ayrıca benlerin melanom adı verilen ölümcül deri kanserlerine dönüşümlerinde de güneş ışınlarının rolü oldukça fazladır.” diye konuştu.

Güneş yanıklarına salça, macun, yoğurt sürülmez

Gökşin, çocukluk dönemi başta olmak üzere hayatın bütün dönemlerinde güneşten bilinçli bir şekilde korunmanın önemli olduğunu ifade ederek, “Özellikle saat 11.00 ile 15.00 arasında mümkün olduğu kadar güneş ışınlarından uzak durulması gerekir. Gün içinde dışarıya çıkarken vücudu örten pamuklu, bol ve açık renkli kıyafetleri tercih edin. Güneşe çok maruz kalan yerler, geniş kenarlı şapka kullanarak korunmalıdır.” dedi.

Dr. Şule Gökşin, güneş yanıkları tedavisi için vatandaşların birçok yanlışlık yaptığına işaret ederek şu uyarılarda bulundu: “Güneş yanığı olduğu zaman, insanlar bilinçsizce diş macunu, yoğurt, salça gibi maddeler sürmektedir. Bu durum son derece sakıncalıdır. Güneş yanıklarından sonra kişiler yalnızca buz tedavisi uygulayabilir. Ayrıca bol sıvı içilmesinde de fayda vardır. Ciddî yanıklarda ise en kısa zamanda bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.”

/ DENİZLİ

07.08.2006


 

Şişmanlık, erken ölümde risk faktörü

Bir sağlık sorunu haline gelen şişmanlığın, birçok hastalığın kaynağı olduğu gibi hayat süresini de kısalttığı bildirildi.

OMÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yıldız Pekşen, 40-44 yaş arasında normal ağırlıktan yüzde 20 daha şişman olanların ölüm oranının normal kiloda olanlardan yüzde 40 daha fazla olduğunun, aynı yaşta şişmanlık oranı yüzde 40’a çıktığında ise ölüm oranlarının yüzde 100 arttığının araştırmalarla ortaya çıktığını kaydetti.

/ SAMSUN

07.08.2006


 

Emniyet’ten bisiklet uyarısı

Emniyet Genel Müdürlüğü, çocukları bisiklet konusunda uyardı. Resmî internet sitesinde ‘bisiklete binme yöntemleri’ hakkında bilgi veren Emniyet, çocuklara, “Bisikletle dolaşmak hem sevilen bir eğlence hem de çok yararlı bir spordur. Ancak eğer bazı şeyler yolunda gitmiyorsa sadece kendimizi tehlikeye atmamız anlamına gelir” uyarısında bulundu.

Sitede, bisiklete binerken dikkat edilmesi gerekenleri aktaran Emniyet Genel Müdürlüğü, bisikletin boyu ve modeli binecek kişinin boy, kilo ve yaşına uygun, yükseklik ayarlarının da doğru yapılmış olması gerektiğini hatırlattı. Binecek kişinin bisiklette bu konuda iyi araştırma yapması gerektiğinin vurgulandığı uyarıda; “Kullanacağımız bisikletin bize uygun olduğundan emin olmalıyız. Bisikletimizin ön ve arka kısmında mutlaka reflektör bulunmalıdır. Bisikletimizin zincirleri temiz ve yağlanmış olmalıdır. Frenler her zaman kontrol edilmeli, her zaman çalışır durumda olmalıdır. Lastikleri gerektiği gibi şişirilmiş olmalıdır. Eğer bisiklete biniyorsak bütün bu güvenlik tedbirlerinin yanı sıra mutlaka bisiklet kaskı kullanmamız gereklidir. Bisiklet kaskı çocuklara çok yakışan bir güvenlik aracıdır” ifadeleri yeraldı.

/ BURSA

07.08.2006


 

Ana sütü korur

Diyarbakır İl Sağlık Müdürü Dr. Namık Kemal Kubat, anne sütünün bebeğin en tabiî besin maddesi olduğunu belirterek, anne sütü ile beslenen bebeklerde bağırsak, kalp ve şeker hastalığının daha az görüldüğünü söyledi.

Dr. Kubat, günümüzde bebeği anne sütü ile beslemenin en ekonomik yol olduğunu vurgulayarak, “Anne sütü ile beslenen bebeklerde kalp hastalıkları, kanser, şeker hastalığı, ağız ve diş gelişimi bozuklukları, bağırsak hastalıkları, alerji gibi durumların daha az görüldüğü saptanmıştır” dedi.

İl Sağlık Müdürü Dr. Namık Kemal Kubat, 1-7 Ağustos Dünya Emzirme Haftası sebebiyle yaptığı açıklamada, “Hiç şüphesiz bebeklerin sağlıklı büyüme ve gelişmesinde en ideal beslenme yöntemi emzirmedir. Bebeklerin doğumdan itibaren ilk 6 ayına kadar herhangi bir tıbbî engel olmadıkça tek başına anne sütü alması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

Kubat şöyle konuştu: “Bebeklerin anne sütü ile beslenmesi kavramında, hayatın ilk 6 ayında tek başına anne sütü ile beslenme amaçlanmaktadır. Anne sütü bebeğin en tabiî besinidir. Anne sütünün besin değerinin yüksek olmasının yanı sıra hastalıklardan korunmayı sağlayan özellikleri de bulunuyor. Böylesine basit ve ucuz bir yöntemle binlerce bebeğin sağlığı korunmakta ve gelişmesi de tam olmaktadır” Bebeği anne sütü ile beslemenin en ekonomik yol olduğunu unutmamak gerektiğini anlatan Kubat, “Bu sebeplerle bebeğin doğar doğmaz emzirilmeye başlanması gerekir. Doğumdan hemen sonra bebeğin henüz doğum masasından kalkmadan emzirilmeye başlanması; anne ile bebek arasında ilk temasın sağlanması, uzun süreli ve başarılı bir emzirme için çok önemlidir. Bebeğin emmek için en istekli olduğu bu dönem geçirilirse bebekte uzun süre isteksizlik ve emzirmenin başlamasında gecikme görülür. Sezaryenli annelerin henüz kendilerine tam gelmeden bir başkasının yardımıyla bebeklerini emzirmeleri gerekir.” şeklinde konuştu.

/ DİYARBAKIR

07.08.2006


 

Barajlar canlı türlerini tehlikeye sokuyor

Doğa Derneği Yerel Teşkilatlanma Koordinatörü Nuri Özbağdatlı, ‘’Çevresel etkileri çoğu kez göz ardı edilen baraj inşaatları, doğal yaşam açısından önemli akarsu vadilerini su altında bırakmaları sebebiyle çok sayıda canlının neslini tehlikeye sokuyor’’ dedi.

Özbağdatlı, yaptığı açıklamada, baraj inşaatlarının, Türkiye’deki doğal hayat üzerindeki ‘’en büyük tehditlerden biri’’ olduğunu öne sürerek, ülkedeki tabiî değeri yüksek 305 alanla DSİ tarafından yapımı planlanan 561 baraj arasındaki ilişkiyi araştırdıklarını bildirdi.

Araştırma sonucunda, her iki tabiî değeri yüksek alandan yaklaşık birisinin planlanan baraj inşaatlarından olumsuz etkileneceğinin belirlendiğini ifade eden Özbağdatlı, 305 doğal alandan 66’sının barajlardan ‘’doğrudan’’ etkileneceğini ifade etti.

Tabiî alanlardan 55’inin baraj inşaatlarından ‘’dolaylı’’, 27’sinin ise hem ‘’doğrudan hem de dolaylı’’ olumsuz etkiler ile karşı karşıya kalabileceğini belirten Özbağdatlı, şöyle devam etti:

‘’Doğrudan etkilenecek alanların 185 bin hektarının tümüyle baraj suları altında kalması bekleniyor. Dolaylı etkilenecek alanlar ise kendilerini besleyen su kaynaklarının barajlarda tutulması nedeniyle susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya gelecek. Baraj inşaatlarından olumsuz yönde etkilenecek doğal alanlar en çok Akdeniz, Doğu Anadolu ve Marmara bölgelerinde yer alıyor. Türkiye’nin bitki türleri açısından en zengin bölgesi olan Akdeniz’deki 74 tabiî değeri yüksek alanın 43’ü yapılması planlanan barajların doğrudan veya dolaylı etkisi altında kalacak.’’

Özbağdatlı, barajların yapılacağı noktaların daha detaylı ve iyi bir inceleme sonucunda belirlenmesi gerektiğini söyledi. Doğa Derneği’nce yapılan araştırmanın sonucunda hazırlanan raporda, doğal değeri yüksek alanlarda en büyük alan kaybına sebep olacağı iddia edilen 5 baraj projesi ve etkileriyle ilgili şu bilgilere yer verildi:

-Ilısu Barajı Projesi: Dicle Nehri üzerindeki Ilısu Barajı, toplamda 27 bin hektarlık bir alanı su altında bırakacak. Proje tamamlanırsa Bismil Ovası, Dicle Vadisi, Küpeli Dağları, Cizre-Silopi taşkınları bölgesi ve Eruh Dağları gibi 5 doğal değeri yüksek alanı birden etkileyecek ve dünyada sadece Eruh Dağları’nda yaşayan ‘’Verbascum Globiferum’’ isimli canlı türünün yok olmasına neden olacak.

/ ANKARA

07.08.2006


 

İsrail denizleri de kirletti

İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırıları bütün bölgeyi tehdit eden çevre felâketlerini de beraberinde getiriyor. İngiltere’de yayınlanan The Guardian ve Financial Times gazeteleri, İsrail’in bombaladığı Jiyyeh Santral’inden sızan ham petrolün durdurulması gerektiğini aksi takdirde sızıntının Türkiye’ye kadar ulaşabileceğini yazdı.

Şu ana kadar 35 tona yakın ham petrolün denize sızdığının tahmin edildiği haberde bunun Akdenizde görülen en büyük kirlilik olaylarından biri olduğu kaydedildi. Lübnan’daki turistik yerlerin bulunduğu sahillerin kalın bir petrol tabakasıyla kaplandığını aktaran The Guardian, Akdeniz’de balıkların yumurtalarını bıraktığı bölgelerinde kirlendiğini belirtti. Haberde kirliliğin 80 kilometrelik bir sahil şeridini etkilediğini ve önlem alınmazsa Kıbrıs ve Türkiye sahillerine kadar uluşabileceği uyarısında bulunuldu.

Haberde ayrıca Lübnan ve Suriye hükümetlerinin Ürdün, Kuveyt ve diğer ülkelerden temizlik için yardım talebinde bulunduğu belirtildi. Financial Times gazetesi Birleşmiş Milletler Çevre Programı Koordinatörü Achim Steiner’in, bombalamanın üzerinden üç hafta geçmesine rağmen sızıntının şimdiden geniş bir sahil bölgesini etkilediği yönündeki sözlerini hatarlattı.

Haberde Lübnan’dan sızan petrolün 15 bin ton olduğunun tahmin edildiğini bildirdi. Haberde Suriye’ye ulaşan kirliliğin tedbir alınmazsa Türkiye, Kıbrıs hatta Yunanistan ‘ın bile bu kirlilikten etkilenebileceği ifade edildi. Bu olaydan Lübnan’ın 200 milyon dolar zarar ettiği tahmin ediliyor.

07.08.2006


 

Deniz suyunun yararları

Denizli Devlet Hastahanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Serdar Sarıçel, kulak ve buruna kaçan deniz suyunın yararlı olduğunu söyledi.

Denizli Devlet Hastahanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Serdar Sarıçel, yaz tatili sebebiyle denizlere akın edenlerden bazılarının kulak ve burunlarına deniz suyu kaçması sebebiyle rahatsızlık duyabildiğini belirterek, “Kulağa ve burna deniz suyunun kaçması çok yararlıdır, ancak havuzların suyu zarar verir” dedi. Dr. Sarıçel, yüzülecek denizin temiz olduğu takdirde, gönül rahatlığıyla girilebileceğini, deniz suyunun kulak ve buruna kaçmasıyla sinüslerin açıldığını ve bazı hastalıkların tedavisinin destek gördüğünü söyledi. Sarıçel, “Deniz suyu yararlı ama havuz suları tersi etki yapar.

Havuzun kimyasalları veya her şeyi çok iyi olsa bile sinüzit ve alerjik nezle hastalıkları olanlar için çok zararlı. Kulağında problem olan kişilerin çok dikkat etmeleri gerekir. Son günlerde bu sebeple hastahanemize çok fazla hasta geliyor” dedi.

07.08.2006


 

Çölleşiyoruz

Türkiye artık daha az yağış alıyor. Yağışlarda, uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 5, önceki yıla göre de yüzde 10.9 oranında azalma var. Bazı bölgelerde dikkat çeken çölleşme yaşanıyor.

Göller Bölgesi olarak bilinen Konya havzasındaki Akşehir gölü kurudu, Beyşehir ve Meke gölünde sular hızla çekiliyor. Dünyada 250 milyon kişi doğrudan, 1 milyar kişi de dolaylı yoldan çölleşmenin etkisini hissediyor. Dünyanın içme suyu arzı 1950 yılından bu yana üçte iki oranında azaldı. Her yıl 12 milyon kişi su kıtlığı ve kirli içme suyu nedeniyle ölüyor. Dünyadaki her 6 kişiden biri temiz içme suyundan mahrum. Tarım arazilerinin yüzde 70’i kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya. 2005 yılında yağışlar, uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 5, önceki yıla göre ise yüzde 10.9 oranında azaldı.

07.08.2006


 

Akarsularda denetim kirliliği düşürdü

Adana, Mersin ve Hatay’daki nehir ve akarsularda, yetkili kurumların yürüttüğü düzenli denetim ve kontroller sayesinde kirlilik düzeyinin normal sınırlarda tutulduğu bildirildi.

Adana İl Çevre ve Orman Müdürü Nebi Erol Metin, yaptığı açıklamada, yöredeki nehirleri kirletmemeleri için şehir sınırları içindeki tüm sanayi kuruluşlarını denetlediklerini belirtti.

Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi’ndeki arıtma tesislerinin deşarj belgesi aldığını ve çok iyi arıtma sağladığını, Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisindeki diğer sanayi kuruluşlarını, arıtma tesislerini kurmaları konusunda uyardıklarını kaydeden Metin, yılda 3 kez arıtma tesislerinden alınan örneklerle gerçekleştirdikleri denetlemelerde, bugüne kadar bir olumsuzluğa rastlamadıklarını söyledi.

DSİ 6. Bölge Müdürlüğü yetkilileri ise tarımsal sulamada kullanılan Adana’da Seyhan ve Ceyhan ilçesindeki nehirlerden düzenli olarak su örnekleri alarak, laboratuarlarda incelediklerini ve kirlilik düzeyini kontrol altında tuttuklarını, bu nehirlerde kirlilik bulunmadığını söylediler.

07.08.2006


 

Bergama’da mahkeme kararı uygulansın

İzmir-Bergama, Eşme, Sivrihisar, Havran/Küçükdere El Ele Hareketi üyeleri, İzmir’in Bergama ilçesindeki altın madeniyle ilgili mahkeme kararlarının uygulanması, işletmenin mühürlenmesi için İzmir Valiliğine dilekçe verdi.

İzmir Valiliği önünde basın açıklaması yapan El Ele Hareketi Dönem Sözcüsü avukat Berrin Esin Kaya, ‘’Bergama ilçesi Ovacık-Çamköy-Narlıca köyleri sınırları içindeki altın madeni ve kimya tesisiyle ilgili mahkeme kararlarının uygulanması, işletme için Koza Altın İşlemeleri A.Ş’ye 18 Mayıs 2006 tarihinde verilen 10 No’lu, 1. sınıf işyeri açma ve çalışma ruhsatının geri alınması ve işletmenin mühürlenmesini istediklerini’’ bildirdi.

Maden İşletme tesisinin 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli mevzi imar planının İzmir 4. İdare Mahkemesinin 21 Nisan 2006 tarihli kararıyla iptal edildiğini hatırlatan Kaya, İzmir Valiliğinin başvurusu üzerine temyiz incelemesini yapan Danıştay 6. Dairesinin de 5 Temmuz 2006 tarihli kararıyla yürütmenin durdurulması istemini reddettiğini kaydetti.

/ İZMİR

07.08.2006


 

Konya fidanla buluştu

Son yıllarda kuraklıktan en fazla etkilenen, su kaynakları azalan Konya’da, geçen fidan dikim sezonunda kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütleri tarafından 10 milyon adetin üzerinde fidan dikildi.

Edinilen bilgiye göre dünyada ve özellikle ülkede son yıllarda etkili olan kuraklık ve buna bağlı olarak çölleşme tehdidi, gelecekle ilgili ciddi endişelere neden oluyor. Bu yüzden kamu kurum ve kuruluşları kadar vatandaşlar da ağaçlandırmaya verilen önem ve bu konudaki duyarlılık giderek artıyor. Rüzgar erozyonu çölleşen Karapınar örneğini yakından gören Konyalılar ve Konya Büyükşehir Belediyesi, 2005 Ekim-2006 Nisanını içine alan dikim sezonunda 2 milyondan fazla fidanı toprakla buluşturdu. Belediye, gelecek sezon da ‘ağaçlandırmadık kıraç arazi kalmayacak’ sloganı ile Konya’da boş alanları bulunan kurum ve vatandaşlara bu yerleri ağaçlandırma teklifi götürecek.

/ KONYA

07.08.2006


 

İçme suyunda arsenik bulundu

Avrupa’nın en büyük altın rezervi bulunan ve geçtiğimiz hafta yapılan açılış töreniyle altın üretimine başlanan Uşak’ın Eşme ilçesinde, şehir içme suyunun sağlandığı yeraltı kuyularının birinde arsenik saptandı.

Eşme Belediye Başkanı Ahmet Yıldırım, ilçeye içme suyu sağlayan diğer iki kuyuda olumsuz bir durum olmadığını söyledi. Kışladağ bölgesinde faaliyet gösteren altın madeninden kuyuya arsenik sızmış olabileceği iddia ediliyor.

07.08.2006


 

Türkiye su fakiri oluyor

Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Elman İskender, Türkiye’nin ormanlarını korumadığı ve geliştirmediği takdirde gelecekte su fakiri ülkeler arasında katılacağını söyledi.

İskender, yaptığı açıklamada, Türkiye’de pek çok kişinin, yaşadığı bölgedeki gölleri, nehirleri göz önüne alarak Türkiye’nin su zengini ülke olduğuna inandığını, oysa Türkiye’nin su yetersizliği yaşayan ülkeler grubunda olduğunu belirtti.

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye’de kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının bin 500 metreküp dolayında olduğunu vurgulayan İskender, şöyle konuştu:

Türkiye’nin yıllık kişi başı kullanılabilir su miktarı bin 500 metreküp dolayında yani Türkiye pek çok kişinin zannettiği gibi su zengini bir ülke değil, su yetersizliği yaşayan bir ülke konumunda. Türkiye, ormanlar korunup geliştirilmediği takdirde su fakiri ülkeler arasına katılacak. Su yetersizliği yaşayan ülkelerin su fakiri ülke konumuna düşmemek için acil önlemler alması gerekiyor.’’

/ GAZİANTEP

07.08.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004