Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Askeriyedeki kazalar, ne kadar kaza?

Kelepçelenen binbaşı olayında her gün yeni bir skandal bilgi daha açıklanıyor, farkında bile olunmadan. Son bilgiye göre, ABD’li subaylar tafından kelepçelenen binbaşının tek suçu, sarhoş iken araç kullanmak da değilmiş! Bir de park çıkışına ters yönden gitmeye kalkışmış binbaşımız! Şu hatırlatmayı da yapalım hemen; binbaşımızın TSK’daki görevi de pilotluk idi...

Bir pilot binbaşının sarhoş şekilde aracıyla ters yönde giderken yakalanması, uzun süredir yazmayı düşündüğüm bir konuyu hatırlattı bana. TSK bünyesinde yaşanan ve çoğu defa “Elim kaza ile ilgili soruşturma sürmektedir” diye biten açıklamalarda belirtilen kazaların, acaba ne kadarı gerçekten birer kaza? Askerî uçak düşer, “kaza” diye açıklanır. Askerî helikopter düşer, “kaza” diye açıklanır. Askerî alanda kazan patlar, “kaza” diye açıklanır. Hepsinde soruşturmaların başladığı da bildirilir, ama bir türlü sonucu açıklanmaz o soruşturmaların..

Oysa sivil hayatta karşılaştığımız kazaların sorumlularını, kazalara karışanların kusurlarını öğrenmek için nasıl çaba sarf ediyorsak, askerî sahadaki “kaza” diye açıklanan olaylardaki sorumluları da bilmek hakkımız değil mi?

Tabiî ki “askerî sır” kapsamında kalacak birkaç olayın ayrıntısı açıklanmayabilir. Ama örneğin, üç hafta önce Van’daki askerî alanda, yemek yapılırken kazanın patlaması souncu yaşandığı belirtilen kaza(!), “askerî sır” niteliğinde bir kaza mıdır ki, sorumlusu bile açıklanmadan kapatılıp gitti? Patlamanın sebebi gerçekten kazan mıdır?

Gerçekten “Gerekli tedbirler alındığı halde, yine de patlama gerçekleşmiştir” bilgisi doğru mudur?

Yoksa bazı subaylırın, bu patlamada ihmalleri var mıdır?

Öyle ya, o olayda 4 askerimiz can verdi.. 4 askerin can verdiği bir olay, “Soruşturma sürdürülmektedir” diye kapatılacak kadar basit bir olay mıdır?

Kimdir o yemekhanenin sorumlusu subay?

Sıradan bir teftişe çıktıklarında bile, küçücük hataları affetmeyen, ama 4 askerin canına mal olan patlamayı da önceden kestirmeyen görevliler/yetkililer kimlerdir?

Hayır, Van’daki olayı ısrarla sorgulamam, o olayı kafaya taktığımdan değil..

Ben Van olayını yazayım, siz aynı sorgulamayı, diğer “kaza”lar için yapın!

Üzücü olayın ilk günlerinde yazmak içimden gelmedi. Ama Konya’daki askerî uçak kazası da, acaba sıradan bir kaza mıydı?

Kazanın “rudder”, yani arka dümen arızasından kaynaklandığı söylenmişti. Peki bu arızanın önceden kestirilmesi ne derece olağan idi? Veya pilotun anıları magazinleştirilerek verilirken, anılar arasındaki bazı uçuk ifadeler ne kadar normal idi? O ifadeler gerçekten belirtilen pilota ait ise, bunlar normal ifadeler miydi?

Eleştirimi, kesinlikle şu veya bu olay bazında almayınız..

Beni bu yazıyı yazmaya sevkeden binbaşının olayına dönelim..

Bu binbaşı, eğer istifa etmese, bugün yine kendisine askerî uçak teslim edilen bir subay olarak görevine devam edecekti..

Kendi hayatını, eşinin hayatını hiçe sayıp, alkollü araç kullanmasının bir devamı olarak, akşamdan iki tek atıp, belki de sabah uçuşa çıkacaktı. Aracıyla ters yönde seyrettiği gibi, belki de olması gerekenden ters yönde uçağı ile seyretmeye kalkışacaktı!

Askerlikte bir söz vardır, “Hatanı, canınla ödersin” diye..

Binbaşı, hataya meyilli olduğunu neyse ki havada değil, yerde iken göstermiş. Ama TSK, kendisi hakkında hiçbir işlem yapmamış. Bu bilgi dahi apaçık bir ihmali göstermiyor mu?

Subayların, evlerinde, misafirleriyle oturuş şeklini inceleyecek kadar titiz(!) bir kurumun, sarhoş araç kullanan pilotlarına hiçbir işlem yapmaması garip değil mi?

Bugüne kadar, asker kaynaklı kazalar, adeta hep “olağan kaza” gibi takdim edilip kapatıldı.

Umarım, hiç olmasın bundan sonra, hem can, hem de milyonlarca dolarlık mal zararına sebep olan bu kazalara karşı, “Ne yapalım, kaza işte” mantığı ile yaklaşmayız. Dilerim, sorumluların tespitinin, kuruma zararı olmayacağı, bilakis kuruma daha fazla güven duyulmasını sağlayacağı idrakinde oluruz.

Bugüne kadar kimse açık açık sormadı, ama azıcık sorgulayıcı mantığı olan herkesin aklından geçmiştir; “Bu devirde, askerî disiplin altındaki bir yerde bir kazan nasıl patlar? Bir kazan patlamasında dört asker birden nasıl ölür?

Kimse açıktan sormadı diye, akıllardaki soruları görmezden gelemezsiniz!

Vakit, 7 Ağustos 2006

A. İhsan KARAHASANOĞLU

08.08.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Mizah, trajedi ve utanç

  Kafatascılık bizi parçalar

  Askeriyedeki kazalar, ne kadar kaza?

  Genelkurmay Karargâhı şahinlerin

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004