Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 12 Ağustos 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Danıştay’dan başörtüsü takıntısı

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Milli Eğitim Bakanlığı Açık Öğretim Lisesi Yönetmeliği’nin bazı maddelerinin yürütmesini durdurdu. Kurul, yönetmelikte, özellikle kız öğrenciler için, okul kılık kıyafetlerine ilişkin ilgili yönetmelikte öngörülen şekliyle ‘’başı açık’’ ibaresinin yer alması gerektiğini vurgulayarak, ‘’Yönetmelikte yer alan, ‘rahatlıkla, tanınmasını sağlayacak şekilde’ ibaresinin bu anlamı içermediği dikkate alındığında, dâvâ konusu düzenlemede hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmamaktadır’’ denildi.

Eğitim Sen, Milli Eğitim Bakanlığı Açık öğretim Lisesi Yönetmeliği’nin bazı maddelerinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay’da dava açmıştı.

Danıştay 8. Dairesi, söz konusu yönetmeliğin bazı maddelerinin yürütmesini durdurmuş, bazı maddeler için karar verilmesine yer olmadığını belirtmiş, bazı maddeler hakkında yürütmenin durdurulması istemini ise reddetmişti. Daire’nin kararına, Milli Eğitim Bakanlığı ve Eğitim Sen karşılıklı olarak itiraz etmişti.

İtirazı görüşen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 6 Temmuz 2006’da verdiği kararda, Milli Eğitim Bakanlığı’nın itirazını oybirliğiyle reddetti. Kurul, Eğitim Sen’in itirazını ise kısmen kabul ederek, yönetmeliğin 45. maddesi ve 46. maddesinin birinci cümlesinin yürütmesinin durdurulmasına oyçokluğuyla karar verdi.

/ ANKARA

12.08.2006


 

İnandırıcı bulunmadı

İngiltere’deki yolcu uçaklarına yönelik saldırı planı şüphe ile karşılandı. Bu girişimin, İsrail’in Lübnan’da yaptığı katliamı örtbas etme amacı taşıdığı yorumları yapılıyor. Başyazısını, önceki günkü uçak kaçırma girişimine ayıran İngiliz Guardian gazetesi “Büyük bir tehdit olduğu doğru ve buna verilen karşılık da yerindeydi. Ancak sorgulama, tartışma ve liberal prensiplerin suçla mücadelede düşman değil, dost oldukları unutulmamalı. Daha önce ‘kitle imha silâhları dosyalarını,’ ‘yanlış alarmlarla Heathrow Havaalanına gönderilen tankları’ hatırlayan bir toplum, kendisine her söylenene inanmak konusunda biraz şüpheci. Ancak yalancı çobanın hikâyesi de unutulmamalı” yorumunu yaptı.

Hürriyet gazetesi başyazarı Oktay Ekşi de daha önceki kurgulanmış örneklerden yola çıkarak, endişelerini dile getirdi. “Kuruntu mu, gerçek mi” diye soran Ekşi “Kulak verseniz, ciddiye alsanız çoğu kez korktuğunuza, endişelendiğinize değmi-yor. Kulak vermeseniz, “ya doğruysa” diye endişelenmekten kendinizi kurtaramıyorsunuz” diye yazdı. Sağlık-İş Başkanı Mustafa Başoğlu,“ABD ve İngiltere sun’î terör korkusu üreterek dünyayı işgal gayreti içindeler” dedi. Başoğlu, ABD Başkanı Bush’un İngiltere’de yaşanan olaylar üzerine yaptığı “İslâmî faşizm” açıklamasına da tepki gösterdi. Başoğlu, “İslam’a faşist diyenler kendileri faşisttir. Hayalî terör korkusu üreterek Müslüman devletleri yok etme gayretinde bulunan ABD ve yandaşları ilk hedef olarak daima bebekleri ve çocukları seçiyorlar. İsrail 10 günlük bebeklerin üzerine bomba yağdırırken, İngiltere kendi ürettikleri terör paniği kapsamında önce uçaklardaki bebeklerin süt biberonlarına el koydu, zehirli olup olmadıklarını annelerine test ettirdi, bebekleri açlıktan ölme riski ile karşı karşıya getirdi” dedi. Yapılan yorumlarda dikkatlerin dünya çapında bir terör eylemine çekilerek, İsrail’in Lübnan ve Filistin’deki saldırılarının meşrulaştırılması gibi bir hedefin olabileceğini ifade ediliyor.

Amerikan ABC televizyonu Amerikalı ve Pakistanlı yetkililere dayanarak, aralarında saldırı projesinin liderinin de bulunduğu 5 şüphelinin İngiliz polisi tarafından aranmakta olduğunu duyurdu. Amerikalı yetkililer, 11 Eylül 2001 saldırılarından bu yana en büyük tehdit olarak kabul edilen ve uçuş halinde 10 yolcu uçağını hemen hemen eş zamanlı infilak ettirmeyi öngören saldırının binlerce cana mal olabileceğini belirterek, İngiliz polisine teşekkür ettiler.

Uçaklara bombalı saldırı hazırlığı son anda engellenirken, operasyona Pakistan gizli servisinin de destek verdiği açıklandı. Pakistanlı bir güvenlik yetkilisi, “Londra’da gerçekleştirilen operasyon Pakistan ve İngiltere istihbarat servislerinin koordineli çalışmaları sonucunda ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.

/ LONDRA

12.08.2006


 

Arınç: Dünya imtihanı kaybetti

TBMM Başkanı Bülent Arınç, ‘’İsrail’in bu saldırganlığına karşı maalesef ne Birleşmiş Milletler’den (BM) ne Avrupa Birliği’nden (AB) ne ABD’den ne de G-8’ler dediğimiz, dünyanın gelişmiş ülkelerinin liderlerinden bu olayı kınayan ve bu saldırıların durdurulmasına yönelik bir çaba bir söz bile sarf ediliyor’’ dedi.

Arınç, tatilini geçirdiği Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı Güre beldesindeki devre mülkünde, İsrail’in Filistin ve Lübnan’a müdahalesi konusunda açıklamalarda bulundu. İsrail’in, iki askerinin, Hizbullah veya Hamas tarafından kaçırılmasını bahane ederek başlattığı harekat yüzünden bölgede yaklaşık 1 aydır büyük bir acı ve dram yaşandığını ifade eden Arınç, askerlerin kaçırılması olayının boyutlarının fazlasıyla genişlediğini ve o bahanenin arkasına sığınılamaz hale gelindiğini söyledi. Arınç, kadın, genç, ihtiyar, yaşlı demeden yüzlerce, binlerce insanın, şehirlerin bombalandığını, her gün enkaz altından çıkarılan çocukların cesetlerinin gazetelerde boy boy fotoğraflarıyla herkesin yüreğini dağladığını dile getirerek, İsrail’in saldırgan ve uzlaşmaz tavrıyla bu harekatına devam ettiğini ifade etti. ‘’İsrail’in bu saldırganlığına karşı maalesef ne BM’den ne AB’den ne ABD’den ne de G-8’ler dediğimiz dünyanın gelişmiş ülkelerinin liderlerinden bu olayı kınayan ve bu saldırıların durdurulmasına yönelik bir çaba bir söz bile sarf edilmiyor’’ diyen Arınç, ‘’Hatta BM Güvenlik Konseyi’nde günlerden beri devam eden tartışmaların sonunda acil ateşkes kabul edilmezken, ateşkesin İsrail’in lehine olabilecek şekilde olması için de çaba gösteriliyor. Bu, çok acı bir durumdur ve İsrail’in saldırganlığı kadar maalesef bizleri üzecek bir tutum ve davranıştır’’diye konuştu.

’’BU, KİRLİ BİR SAVAŞTIR’’

Lübnan’ın, milyarlarca dolarlık kayıplara uğradığını, içlerinde çocukların da bulunduğu 2 bine yakın acı kayıp verdiğini ve işgal edilen bir ülke konumuna geldiğini anlatan Arınç, ‘’Lübnan, askeri gücü olmadığı için İsrail’in saldırılarına karşı koyamamaktadır ve dolayısıyla bir savaşın şartları bile yoktur. Bu savaş, bazılarının ifadesiyle tam yerini bulmuştur; ‘Bu kirli bir savaştır’ ve İsrail bundan ün kazanmamaktadır veya bundan mevzi kazanmamaktadır, kazançlı çıkmamaktadır, aksine İsrail bir ateşin içine girmekte ve o ateşin içinde belki kendisi için çok aleyhte sonuçlar doğurabilecek bir çabayı göstermektedir” dedi.

“BM GÜVENLİK KONSEYİ BELKİ UTANACAK’’

Bakanların ve parlamenterlerin tutuklanması, çocukların hayatını kaybetmesi ve kadınların gözyaşının, İsrail’in ‘’günah hanesi’’ne yazılacağını ve sorumlu tutacağını vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:

‘’Ben inanıyorum ki dünyanın umursamaz tutumu, bu çocuk fotoğraflarıyla ilgi, dikkat çekmeye başlamıştır. Biz bunu daha önce Bosna-Hersek’te de başka ülkelerde de gördük... Bir Pazar yeri katliamında Boşnak masum çocuklarının gözyaşlarıyla dünya ancak harekete geçebilmişti. İnanıyorum ki bu çocukların bu samimi gözyaşları ve o cansız bedenleri dünyanın herhalde umursamaz tavrını değiştirecek ve günlerdir sadece konuşan, ama 2 satırlık bir karar alamayan Güvenlik Konseyi de belki haline bakıp utanacak ve bu noktada bir karar almaya mecbur kalacak.’’

İMTİHANI KAYBEDEN ÜLKELER

Arınç, dünyanın umursamazlığının veya BM’nin, AB’nin suskunluğunun eğer bir ayıpsa, bu ayıbın onların üzerinde kalması gerektiğini, ancak bu saldırı karşısındaki tavrı önemli olan Türkiye’nin bu imtihanı kazandığını ifade ederek, şunları kaydetti:

‘’İmtihanı kaybeden ülkeler var. Hemen yanı başındayken İsrail’in bu saldırganlığına gözlerini kapatıp, Lübnan’ın çığlıklarına kulaklarını tıkayan ülkelerin de gözünü ve kulağını açmak istiyoruz. Yani bitaraf olan bertaraf olur. ‘Ben tarafsız kaldım’ diyerek bu vahşete, cinayetlere gözünüzü kapatamazsınız. Eğer gözünüzü kapatırsanız, bugün Lübnan’ın başına gelen olay, eminim ki çok uzak olmayan bir zaman da sizin başınıza gelecektir. O zaman başkaları gözlerini kapatırlar. Kaldı ki biz inancımız, bölge çıkarları bakımından ortak bir medeniyetin insanları olarak çok şeyler yapabiliriz. 47 ülkenin, İKÖ’de 57 ülkenin 1.5 milyarı temsil ettiğini bilmeliyiz. Bugün batının bir tek anladığı şey var, güçlü olmak zorundasınız, haklı olmanız yetmiyor. Biz haklıyız ama güçlü değiliz. Gücümüzü mutlaka göstermemiz gerekiyor. Bu gücü göstereceğimiz platformlar bu tür organizasyonlardır."

/ GÜRE

12.08.2006


 

Kral gitti

Suudi Arabistan Kralı Abdullah, Türkiye'deki resmi temaslarını tamamladıktan sonra saat 14.50'de İstanbul'dan ayrıldı.

Kral Abdullah'ı Atatürk Havalimanı Devlet Konukevinden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, İKÖ Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, İstanbul Valisi Muammer Güler ve öteki ilgililer uğurladı.

Uçağa binmeden önce uğurlama heyetinin elini tek tek sıkan Kral Abdullah, Başbakan Erdoğan ile de öpüşerek ayrıldı. Kral Abdullah uçağın kapısından heyete el salladı.

Bu arada, Başbakan Erdoğan ve uğurlama heyeti, Suudi Arabistan Kralı'nı taşıyan özel jumbo jetin aprondan ayrılışına kadar Devlet Konukevinin kapısında bekledi.

Kral Abdullah ile gelen heyet de diğer iki uçağa bindi.

Kral Abdullah'ın ayrılışı sırasında, İngiltere'deki olaylar sebebiyle gelişinden daha geniş güvenlik önlemleri uygulandı. Kral Abdullah'ın Çırağan Sarayı'ndan Atatürk Havalimanına geçişi sırasında yaklaşık 100 araçlık konvoy eşlik etti ve Sahilyolu'ndaki transit yol trafiğe kapatıldı.

/ İSTANBUL

12.08.2006


 

Müslüman öğrenciler, Ortadoğu için olağanüstü toplanıyor

Uluslararası Müslüman Öğrenci Dernekleri Federasyonu (IIFSO), “Ortadoğu” gündemli olarak 12-13 Ağustos’ta İstanbul’da olağanüstü toplanıyor.

IIFSO Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Türkiye Temsilcisi Hasan Bitmez, yaptığı yazılı açıklamada, IIFSO olarak Irak, Filistin ve Lübnan topraklarının gayri meşru işgal ve istilasını, sivil insanların ve çocukların öldürülmesini, evlerinin tahrib edilmesi ve boşaltılmasını hatta başlarına yıkılmasını, şiddetle kınadıklarını belirtti. Bitmez, “Bu sebeple, bizler net bir biçimde tüm üye teşkilatlarımızı ve aynı zamanda tüm gençliği bu haklı davanın desteklenmesinde; herhangi bir renk, ırk ve din ayrımı yapmaksızın mağdur olanlara yardım elinin uzatılmasında ve mazlumlara muavenet edilmesinde müspet bir rol oynamaya davet etmekteyiz" dedi. Toplantıya yaklaşık 40 ülkeden 80 civarında katılımcının iştiraki bekleniyor.

Bu arada, IIFSO mensubu bir grup, dün Sultan 2. Abdülhamit’in türbesi önünde bir basın açıklaması yaparak tüm gençliği, Lübnan’da yaşananlara karşı duyarlı olmaya çağırdı.

YENİ ASYA / İSTANBUL

12.08.2006


 

Hükümet “özel temsilci” konusunda dikkatli olmalı

DYP Genel Başkan Yardımcısı, emekli Büyükelçi Nüzhet Kandemir, terör konusunda, ABD ve Türkiye’nin, karşılıklı olarak, üst düzeyde “özel temsilciler” atanması konusunda hükümetin çok dikkatli olması gerektiğini söyledi.

Nüzhet Kandemir, yaptığı açıklamada, terörle mücadele alanında, iktidarın bugüne kadar, ne yazık ki, geçerli ve sonuç alıcı olabilecek herhangi bir strateji geliştirmek ve durumun ciddiyetine eşdüşecek cesaretli ve şahsiyetli kararlar alabilmek konusunda hiç de geçerli bir nota sahip olmadığını savundu. Kandemir, şöyle konuştu:

“İktidar, ülke içinde terörün hüküm sürdüğü hiçbir yerde duruma layığı ile hâkim değildir. ABD’den talepte bulunurken Beytüşşebap’daki duruma da tam anlamıyla hâkim olması gerektiğini idrak etmesi gerekir. Ülke içindeki olayları geriden izleyen ve inisiyatif sahibi olmayan bir hükümetin üçüncü çevreler nezdindeki itibar ve saygınlığı da darbe yemiş olur.”

Terör konusunda, ABD ve Türkiye’nin, karşılıklı olarak, üst düzeyde “özel temsilciler” atamasını hatırlatan Kandemir şöyle devam etti:“Amerikan yönetimi ve Türk hükümeti, bunca bekleyişten sonra, nihayet, etkin eylemlerin sahibi olmak kararına varmışlarsa ve Amerikan yönetimi göstermelik hareketlerle Türkiye’yi oyalamak niyetinde değilse, buna Türk halkının ve ciğerleri yanan şehit anaları ve babalarının herhalde bir itirazı olmayacaktır. Ancak burada Hükümetin çok dikkatli olması gereken husus, özel temsilci kisvesi altında, bu üst düzeydeki zevatın Türkiye’yi teröristlerle aynı masaya oturtup, Türkiye’den tavizler kopartmak suretiyle, Sevr’den bu yana düşledikleri sonucu alma gayreti içerisine girmeleri olasılığıdır. Hükümetin ABD yetkili makamlarına, daha yol yakınken, olmazsa olmazlarını, herhangi bir tereddüde yer bırakmayacak tarzda bildirmesi, hem kendisinin hem de Türkiye’nin selameti açısından, kaçınılması mümkün olmayan bir gerekliliktir.”

Fatih KARAGÖZ / ANKARA

12.08.2006


 

Namık Tan: Sevkiyat iznimizle yapıldı

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, İncirlik üssünde bulunan ihtiyaç fazlası mühimmatın, Türkiye ile ABD arasındaki Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması çerçevesinde, Türkiye’nin izniyle ABD’ye gönderildiğini belirtti.

Tan, konuyla ilgili soruya verdiği yazılı cevapta, şunları kaydetti: ‘’Türkiye ile ABD arasındaki Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması çerçevesinde, 10. Tanker Üs Komutanlığı/İncirlik’te bulunan ihtiyaç fazlası mühimmat, Türkiye’nin izniyle ülke dışına çıkartılmaktadır. Söz konusu malzeme Aralık 2005’te müştereken yapılan mutat bir envanter çalışmasının sonucunda belirlenmiş olup, ABD’ye geri gönderilmektedir.’’

Bu arada, ABD’li yetkililerden alınan bilgiye göre, İncir Hava Üssü’nden Mersin’in Silifke ilçesine bağlı Taşucu beldesinde NATO finansmanıyla yaptırılan limana TIR’larla askeri malzeme sevkiyatına hafta başına kadar devam edileceği öğrenildi.

/ ANKARA

12.08.2006


 

Mültecilere 5 TIR yardım gönderildi

Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü koordinatörlüğünde, ‘’İnsani Yardım Programı’’ çerçevesinde, Mersin’den Lübnan ve Suriye’ye 5 TIR insanî yardım malzemesi gönderildi.

Mersin Valisi Hüseyin Aksoy, Cumhuriyet Meydanı’nda yardımın gönderilmesi dolayısıyla düzenlenen törende yaptığı konuşmada, 1 milyon dolar tutarındaki 750 ton insani yardım malzemesinin Lübnan’daki ihtiyaç sahiplerine, 200 bin dolar tutarındaki 150 ton yardımın ise Suriye’ye geçen Lübnanlı mültecilere dağıtılacağını söyledi. Yardım malzemesinin savaş mağdurlarının bir nebze de olsa sıkıntılarını gidereceğini ifade eden Aksoy, ‘’İsrail’in Lübnan’a saldırısından bu güne kadar, Türkiye, Lübnan’daki savaş mağdurlarına 21 TIR yardım malzemesi gönderdi. Ülkemiz her zaman olduğu gibi bugün de mağdurlara yardımcı olmaya çalışmaktadır’’ diye konuştu.

/ MERSİN

12.08.2006


 

Arslan’dan Cuma şov

Danıştay 2. Dairesi üyelerine yönelik silahlı saldırının faili olarak tutuklu yargılanan Alparslan Arslan, savunmasında, ‘’Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba attım, Danıştay başkan ve üyelerine saldırıda bulundum’’ dedi.

Danıştay 2. Dairesi ve Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik saldırılarla ilgili dava, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün başladı. Duruşmaya tutuklu sanık avukat Alparslan Arslan ve diğer 6 tutuklu sanık ile tutuksuz sanıklar Salih Kurter ve Ayhan Parlak katıldı. Kimlik tesbitinin ardından, Mahkeme Başkanı Karadeniz, sanıklara iddianameyi okuyup okumadıklarını sordu. Alparslan Arslan, iddianamenin kendisine ulaştığını, ancak okumadığını ifade etti. Karadeniz, bunun üzerine iddianameyi okuyarak Arslan’a, ‘’Ne diyorsun? Böyle bir iş yaptın mı?’’ sorusunu yöneltti. ‘’Evet, Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba attım, Danıştay başkan ve üyelerine saldırıda bulundum’’ diyen Arslan, Karadeniz’in, ‘’Niye yaptın?’’ sorusu üzerine, başını öne eğerek, uzun süre sessiz kaldı. Başkan Karadeniz’in ikazına karşılık Arslan, susma hakkını kullanacağını kaydetti. Ancak daha sonra Alparslan Arslan, Başkan Karadeniz’in sorularını cevapladı. Sanıklardan Süleyman Esen’in ‘’lideri olduğunu’’ daha önceki sorgularında söylediğini dile getiren Karadeniz, Arslan’a, ‘’Ne lideri bu?’’ sorusunu yöneltti. Arslan, Süleyman Esen’in Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeyken Ülkü Ocakları Başkanı olduğunu, mevcut olaylarda bir liderliğinin söz konusu olmadığını söyledi.

Sık sık tutuksuz sanık Salih Kurter’in evinde toplanıp sohbetler yaptıklarını anlatan Arslan, yine toplantıdan ayrıldıkları bir gece arabayla işadamı Bülent Eczacıbaşı’nın yaptırdığı bir alışveriş merkezi inşaatının önünden geçerken kendisini otodakilere ‘’iki roketle buranın uçurulması gerektiğini’’ söylediğini aktardı. Eczacıbaşı’nın inşaatının önünden geçerken birisi ‘Polat’ demişti. Aklıma roket atmak geldi’’ diye konuştu. Arslan, Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan saldırıların da bazı Salih Kurter’in evindeki sohbetlerde konuşulduğunu söyledi. Danıştay’a saldırı ve Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atma olaylarını kafasında kurduğunu belirten Alparslan Arslan, ‘’Bu tip olayları ben tasarlıyordum. Buna meyilli bir yapım söz konusuydu. Kendimi yavaş yavaş bu noktaya adapte etmeye başladım’’ dedi.

“BİRAND’I DA ÖLDÜRMEK İSTİYORDUM’’

CNN Türk’te görev yapan ‘’Cihat’’ adında Kayserili bir arkadaşı olduğunu, bu arkadaşına Mehmet Ali Birand’ı öldürmek istediğini söylediğini ve adresini istediğini anlatan Arslan, ‘’Medyada çalışan Cihat aklıma geldi. Onunla görüştüm, sadece adres istedim’’ diye konuştu. Sanatçı Mehmet Ali Erbil’den de nefret ettiğini belirten Arslan, Erbil’e hakaretlerde bulundu.

2 BİN YTL'YE 3 BOMBA

Cumhuriyet Gazetesi’ne saldırı olayında bomba temini için Osman Yıldırım ile diyaloğa geçtiğini anlatan Arslan, Yıldırım’ın Sultanbeyli’de bomba bulabileceğini söylediğini, Esen’in eniştesinin de özel harekat dairesinde astsubay olarak görev yaptığını anlattı. Cumhuriyet Gazetesi’ne atmak amacıyla üç bombayı 2 bin YTL karşılığında Esen’den aldığını belirten Arslan, Esen’in, kendisinin bombayı Cumhuriyet Gazetesi’ne atacağını bilmediğini söyledi.

Bazı eylemlerde kullanmak üzere 1500 YTL’ye bir kaleşnikof da temin ettiğini ifade eden Alparslan Arslan, bu silahı Ankara’ya gelirken Fikri Cura adlı arkadaşının evine bıraktığını kaydetti. Arslan, sorular üzerine, Fethullah Kaya’nın evinde yatarken Danıştay 2. Dairesi’nin başörtüsüyle ilgili kararını düşündüğünü, beyin jimnastiği yaptığını ifade etti.

MAHKEMEDEN KAÇMAYA ÇALIŞTI

Danıştay 2. Dairesi ve Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik saldırılarla ilgili davanın ilk duruşmasında cuma namazı gerginliği yaşandı. Tutuklu sanık avukat Alparslan Arslan, savunmasını yaparken, cuma namazına gitmek istediğini söyledi. Ancak Mahkeme Başkanı Mehmet Orhan Karadeniz’in bunun mümkün olmadığını belirtmesi üzerine salondan kaçma girişimde bulunan Arslan, Jandarmalar tarafından engellendi. Arslan, ‘’Namaz kılmak istiyorum. Allah’a itaat etmek lâzım. Allah’a itaat etmeden kul emrine itaat etmek yok’’ dedi.

BABA ARSLAN: ACI BİR ŞEY

Danıştay 2. Dairesi üyelerine yönelik silahlı saldırının faili olarak yargılanan Alparslan Arslan’ın babası İdris Arslan, saldırının olmasını kesinlikle istemediğini belirterek,

‘’Acı bir şey’’ dedi. Arslan, ‘’Saldırıyı tasvip ediyor musunuz’’ sorusuna, ‘’Ben oğluma 30 yılımı verdim. Kariyer sahibi, zeki, başarılı, gelecekte Türkiye’nin idaresine sahip olabilecek bir insandır. Böyle bir şey olmasını kesinlikle istemezdim. Acı bir şey’’ karşılığını verdi.

/ ANKARA

12.08.2006


 

Feci kaza: 4 ölü, 44 yaralı

Bursa Çevre Yolu’nda meydana gelen trafik kazasında, 4 kişi öldü, 2’si ağır 44 kişi yaralandı.

Edinilen bilgiye göre, Ankara’dan Ayvalık’a giden Ali Koç yönetimindeki 34 TF 2503 plakalı yolcu otobüsü, Bursa Çevre Yolu’nun 9. kilometresindeki Yeni Hal inşaatı mevkiinde sabaha karşı, Yusuf Kenan Ekiz idaresindeki 35 NV 127 plakalı kamyona arkadan çarptı. Otobüsün, kamyonun ardından yolun sağındaki bariyerlere çarptıktan sonra devrilmesi sonucu 4 kişi öldü, 2’si ağır 44 kişi de yaralandı. Yetkililer, kazada olay yerinde hayatını kaybedenlerden 3’ünün Nazım Özdemir Atgın, Murat Çayır ve Halise Methan olduğunu, hayatını kaybeden kadın yolcunun kimliğinin belirlenmeye çalışıldığını bildirdiler. Kazada yaralanan ve Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Devlet, Çekirge Devlet ve Acıbadem hastanelerinde tedavi altına yaralılar arasında emekli tuğgeneral Atilla Başaran ile eşi Figen Başaran’ın da bulunduğu bildirildi. Kazayla ilgili soruşturma sürüyor.

Bu arada, Manisa’nın Sarıgöl ilçesi Topuzlu mevkisi yakınlarında yolcu minibüsüyle üzüm taşıyan kamyonun çarpışmasıyla meydana gelen trafik kazasında ise 4 kişi hayatını kaybetti, 4 kişi de yaralandı.

/ BURSA

12.08.2006


 

Rahip cinayeti dâvâsında karar çıkmadı

Trabzon’da Sancta Maria Kilisesi Rahibi Andrea Santaro’nun katil zanlısı O.A’nın yargılanmasına devam edildi.

Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanık O.A. (16) getirildi. Duruşmada sanığın avukatı Mahya Usta ile tanıklardan M.Z.D ifade vermek üzere hazır bulundu. Sanık O.A’nın babası Hikmet, annesi Necmiye, ağabeyi Alparslan A. da adliye binasına geldi. Yaklaşık 20 dakika süren duruşmada, tanık M.Z.D’nin olaya ilişkinifadesi alındı. Mahkeme heyeti, O.A’nın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi. Mahkeme, davanın ilk duruşmasında gizlilik kararı almıştı.

/ TRABZON

12.08.2006


 

Rumların PKK ile ilişkisi Meclis gündeminde

CHP İstanbul Milletvekili Onur Öymen, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül’e, ‘’Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin PKK ile ilişkilerini kanıtlayan bilgiler hakkında AB, ABD, BM nezdinde ne gibi girişimde bulunuldu?’’ diye sordu.

Öymen, TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesinde, KKTC Cumhurbaşkanı Sözcüsü Hasan Erçakıcı’nın, Güney Kıbrıs’ın Türkiye’ye yönelik terörist hareketlerle yakın işbirliği içinde olduğunu ve terör örgütü PKK’nın Güney Kıbrıs’taki faaliyetleri hakkındaki bilgilerin güncellenmiş halinin BM’ye gönderileceğini söylediğini kaydetti. Erçakıcı’nın PKK’nın üye ve sempatizanlarının Güney Kıbrıs’ta çeşitli isimler altında örgütlendiğini söylediğini ifade eden Öymen, PKK’nın eylemlerinin Rum Devlet Ajansı konumundaki Kıbrıs Haber Ajansı tarafından bütün dünyaya duyurulduğunu belirttiğini bildirdi. Öymen, Erçakıcı’nın, terör örgütünün elebaşı Abdullah Öcalan’ın yakalandığında üzerinde Kıbrıs Rum Yönetimi pasaportu bulunduğunu ve bu konuda Rum yönetiminin hiçbir işlem yapmadıklarını ifade ettiğini de kaydetti. CHP’li Öymen, ‘’AB üyesi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin PKK ile ilişkilerini kanıtlayan bu bilgiler hakkında, Hükümetimiz AB, BM, ABD ve diğer ilgili ülke ve kuruluşlar nezdinde ne gibi girişimlerde bulunmuştur?’’ diye sordu.

/ ANKARA

12.08.2006


 

“İnsanlık Ölmesin” fotoğraf sergisi açıldı

MAZLUMDER ve İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, ortak bir fotoğraf sergisiyle Lübnan ve Filistin’de yaşanan dramı gözler önüne seriyor. “İnsanlık Ölmesin” adlı serginin açılışı dün bir basın açıklamasıyla yapıldı.

Serginin açılışında iki dernek adına basın açıklamasının okuyan İHD İstanbul Şube Başkanı Hürriyet Şener, Lübnan’a yönelik saldırılarda ölenlerin üçte birinin on iki yaşın altındaki çocuklar olduğuna dikkat çekerek, “Bu saldırı savaş olarak kabul edilemez. Bu saldırılar hiçbir şekilde meşru kabul edilemez” dedi.

Şener, sivilleri koruyabilecek tek şeyin çabuk, etkili ve tam bir ateşkes olduğunu belirtti. Lübnan’da 30 gündür devam eden katliâmları ve Filistin’de yaşananların gözler önüne serildiği fotoğraf sergisi Sultanahmet Meydanı Mehmet Akif Ersoy Parkı’nda 13 Ağustos 2006 22:00’ye kadar devam edecek.

/ İSTANBUL

12.08.2006


 

Süper devletler saldırılara göz yumuyor

İstanbul Tabip Odası, KESK İstanbul Şubeleri, İstanbul Eczacılar Odası, TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu gibi bazı meslek örgütleri, 20 Ağustos’ta yapılacak miting için valiliğe başvuruda bulundu.

Başvuru öncesinde İstanbul Valiliği önünde grup adına bir basın açıklaması yapan KESK İstanbul Şubeleri Dönem Sözcüsü Yunus Öztürk, İsrail’in açıklamalarından, Lübnan’a yönelik bombalamaların ve Gazze işgalinin kısa zamanda son bulmayacağını vurgulayarak, “Dünyanın uygar denilen batılı devletleri ve Birleşmiş Milletler, Japonya, Rusya, Çin gibi süper devletler de hergün onlarca çocuk, yaşlı, kadın, erkek ayırmadan öldüren, çıldırmış savaş makinesine dönen İsrail devleti karşısında sessiz kalmaktadır” dedi. İsrail’in saldırganlığının devamında esas gücün ABD olduğunu da söyleyen Öztürk, “İsrail hükümetinin sürüklendiği bu gözü dönmüşlük sadece Lübnan ve Filistin halklarını değil aynı zamanda İsrail halkını da mahvetmekte, can kayıplarına, ekonomik ve ahlâkî kayba yol açmaktadır” şeklinde konuştu.

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

12.08.2006


 

Batı Trakya’da kundaklama

Ağırlıklı olarak Türkler’in yaşadığı Yunanistan’ın Gümülcine şehrinde bulunan Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği binasına kundaklama girişiminde bulunuldu.

Haber7.com’da yer alan habere göre Gümülcine İdadiye Mahallesi’nde bulunan Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği, önceki gün akşam 22.00 sıralarında kundaklanmaya çalışıldı. Öğretmenler Birliği önüne gelen kişi veya kişiler, birliğin kapısını ispirto dökerek ateşe verdi. Birliğin o anda önünden geçmekte olan bir soydaşın acil müdahale etmesinin ardından yangın büyümeden söndürüldü. Kapıda hafif hasar meydana geldiği öğrenilirken, haber verilmesinin ardından gelen Gümülcine Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı bir ekip olay yerinde boş bir ispirto şişesi buldu.

/ GÜMÜLCİNE

12.08.2006


 

Günde 2 bin 200 TIR dolusu çöp

Türkiye’de her gün 30 tonluk 2 bin 167 TIR’ın taşıyabileceği yük miktarı olan 65 bin ton çöp üretildiği bildirildi.

İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, AR-GE bürosundan Pınar Elmas’ın gerçekleştirdiği ‘’Geri Kazanım! Ülke Ekonomisine Önemli Bir Katkı’’ başlıklı raporu, değerlendirdi. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de özellikle büyük yerleşim yerlerinde en büyük çevre sorunlarından birinin çöp olduğunu belirten Demirtaş, ülkemizde kentleşme hızının sanayileşme hızından yüksek konumda bulunduğunu söyledi. Bu durumun köyden kente göçü hızlandırdığını, kentsel nüfusun artmasına neden olduğunu, göçün yoğun olmasının, çarpık kentleşme, trafik, eğitim, sağlık, çevre kirliliği ve hava kirliliği problemlerini de beraberinde getirdiğini anlatan Demirtaş, meydana gelen ‘’hızlı ve plansız kentleşmenin’’ ekolojik dengeye verdiği zararların, her geçen gün artığını ifade etti.

/ İZMİR

12.08.2006


 

İHH’den acil yardım çağrısı

İHH İnsani Yardım Vakfı yaptığı yazılı açıklamada Filistin’de ve Lübnan’da bombardıman altında kalan ve çevre ülkelere sığınan muhtaçlara insani yardım ulaştırmak için hayır severlerin yardımını beklediğini duyurdu.

Lübnan’da bir aydır süren İsrail saldırıları süresince, İHH İnsani Yardım Vakfı’nın öncülüğüyle toplam 14 tır yardım malzemesi bölgedeki ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı. Lübnan’a giden ve ihtiyaç sahiplerinin durumunu yerinde tespit eden İHH Acil Yardım Ekibi, yardım malzemeleriyle donatılmış 14 yardım tırını daha 15 Ağustos Salı günü İstanbul’dan yola çıkarmayı planlıyor.

YENİ ASYA / İSTANBUL

12.08.2006


 

Ihlara Vadisine asansör kurulacak

Türkiye’nin önemli doğa harikalarından olan Aksaray’daki ünlü Ihlara Vadisi’ne, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Korumu Kurulundan onay çıkması halinde 65 metre yüksekten yaklaşık 25-30 kişi taşıyabilen bir asansör inşa edilecek.

Aksaray İl Kültür ve Turizm Müdürü Hamza Zengin, yaptığı açıklamada, Kapadokya’nın batı kapısı olarak bilinen Aksaray’ın Güzelyurt ilçesindeki Ihlara Vadisi’nin, dünyada eşine az rastlanan kanyonlardan biri olduğunu belirtti. Bu tabiat harikasının 2006 yılının ilk 7 ayında 129 bin yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiğini anlatan Zengin, 14 kilometre uzunluğundaki Ihlara Vadisi’nde, doğal güzelliklerle birlikte Hristiyanlığın Anadolu topraklarında yayılmaya başladığı dönemden kalma, içleri çeşitli resimlerle süslü kaya oyma kiliselerin büyük ilgi uyandırdığını söyledi.

Zengin, yapılması planlanan asansörün çok yavaş hareket edecek şekilde dizayn edileceğini, böylece asansörü kullanan yerli ve yabancı turistlerin, inerken ve çıkarken, vadiyi 140 derecelik bir açıyla izleme imkânı da bulacağını sözlerine ekledi.

/ AKSARAY

12.08.2006


 

Aydınlardan itham çağrısı

İsrail’in Lübnan’a karşı sürdürdüğü saldırılar dünyanın her yerinden tepki almaya devam ediyor. Türkiye’de de çeşitli kesimlerin savaş karşıtı faaliyetleri devam ederken akademisyen ve yazarlardan oluşan yedi kişilik bir ekip de ortak bir metin hazırlayarak sanal âlemde imzaya açtı.

Perihan Mağden, Ayşe Gül Altınay, Latife Tekin, Zeynep Çağlayan Gambetti, Yıldırım Türker, Koray Çalışkan ve Taha Parla’nın hazırladığı ve www.weaccuse.net sitesinde yayınlanan deklerasyonda yaşanmakta olan insanlık dışı durumun failleri belirtiliyor, yaptırımlara işaret ediliyor ve demokratik denetim mekanizmalarının harekete geçirilmesi gerektiği vurgulanıyor.

Metinde, “İmha savaşı, işgal, taammüden kitlesel cinayet, çocukları ve sivilleri bilerek öldürme suçlarının hepsini birden işledikleri için, Afganistan ve Irak’taki cürümlerinden sonra bu kez de Filistin ve Lübnan halklarına saldırdıkları için ve muhtemelen, Suriye ve İran’a da saldırmaya hazırlandıkları için, tüm evrensel ahlâk normlarını çiğneyerek tam anlamıyla barbarlaştıkları için ABD-İngiltere-İsrail koalisyonunun emperyalist, kolonyalist, saldırgan politikalarının sorumluları G.W. Bush, T. Blair ve E. Olmert’i itham ediyoruz” diyen aydınlar, mevcut saldırganlığı önlemeyen tüm yasama ve yargı organlarıyla diğer yetkililerin de sorumlu olduğuna dikkat çekiyor.

Kritik bir eşikte olduğumuzun altını çizen metnin hazırlayıcıları, hazırlanan metin moralist bir kınama metninden ibaret olmayıp; suçluları hesap vermeye ve dünya kamuoyunu onları yargılamaya çağırdığını ifade ediyor.

Belirlenen sürenin sonunda ulusal ve uluslar arası yetkililere gönderilecek olan belge imzaya açıldığı 3 Ağustos Perşembe gününden bu yana on beş binden fazla kişi tarafından imzalandı. www.weaccuse.net adlı sitede İngilizce çevirisiyle birlikte bulunan metin 15 Ağustos’a kadar açık kalacak.

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

12.08.2006


 

Az uyu, enerjik ol

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hatice Özyıldız Güz, az uyuyan insanların daha enerjik ve sevilen insanlar olduğunu, uzun uyuyanların ise sıkıntılı ve saldırgan olmaktan kendilerini alamadığını belirtti.

Türkiye’de yaşanan sıcaklardan dolayı son haftalarda uyku kalitesinin düştüğünü ve bunun evden işe huzursuzluklar meydana getirdiğini belirten Doç. Dr. Güz, her insanın uyku kalitesi hakkında bilgi sahibi olmasının önemini vurguladı. Güz, “Günlük gerekli uykuyu alamadığımız zamanlarda gün boyu sıkıntısını hissedebiliriz. Unutkanlık, sinirlilik, dikkat dağınıklığı, iç sıkıntısı gibi. Uykusuzluk gibi fazla uyku da problem olabilir. Uykuyla ilgili her sorunun altında bir neden olabileceği bilinmeli ve araştırılmalıdır. En önemli sebeplerden biri de depresyondur” dedi.

/ SAMSUN

12.08.2006


 

Van’da Kur’ân kursları yarıştı

Van’da 300 cami arasında 18 ayrı bölgede yapılan yarışmalarda bölge birincileri, Kapalı Spor Salonu’nda İl Müftülüğü’nün düzenlediği final karşılaşmasında yarıştı.

Yarışma öncesi konuşma yapan İl Müftüsü Osman Artan, yarışmanın önemli olmadığı, çocukların Kur’ân ve din hakkında bilgi sahibi olmalarının daha önemli olduğunu söyledi.

/ VAN

12.08.2006


 

Çocuk kariyere engel değil

Doğumdan sonra kadınların yarısından fazlası ya işini bırakıyor ya da çalışmasına ara veriyor. Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, CHP İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil’in kadınların anne olduktan sonra iş hayatına ilişkin soru önergesini cevapladı.

Çubukçu’nun verdiği bilgiye göre, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünce 1994-2000 yılları arasında yürütülen Kadın İstihdamının Geliştirilmesi Projesi kapsamında bir araştırma yapıldı. Araştırma sonuçlarına göre, doğumdan sonra aynı işte çalışmaya devam eden kadınların oranı yüzde 43, çalışmayı bırakanların oranı yüzde 19, çalışmaya ara verenlerin oranı ise yüzde 38 olarak belirlendi. Çalışmaya devam eden kadınların çocuklarına çoğunlukla anneanne veya babaanneleri bakıyor.

Devlet Bakanı Çubukçu, kadın istihdamı alanında engel oluşturan bu durumun aşılabilmesi için öncelikle sosyal destek mekanizmalarının ve hizmet kalitesinin artırılması gerektiğini vurguladı. Çubukçu, şöyle devam etti: ‘’Ancak hizmetin nitelik ve nicelik olarak gelişmesinin yanı sıra toplumsal cinsiyeti ilgilendiren her konuda olduğu gibi bu konudaki olumsuz geleneksel bakışın, kalıp yargıların değişmesi için de çalışmaların sürdürülmesi gerekir. Bakanlığıma bağlı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından özellikle Toplumsal Cinsiyetin eşitliğinin yaygınlaştırılması amacıyla çalışmalar yapılmaktadır. Bu konuda meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve işverenlerin de duyarlı davranmalarına ihtiyaç bulunmaktadır.’’

Kreş ve Bakımevleri

Bu arada, Çubukçu’ya bağlı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünün verilerine göre, kurumda, 0-6 yaş grup çocuklarına hizmet veren 1013 özel kreş ve gündüz bakımevi, 0-6, +7-12 yaş grubu çocuklarına hizmet veren 167 özel kreş ve çocuk kulübü, 7-12 yaş grubu çocuklarına hizmet veren 46 özel çocuk kulübü olmak üzere toplam 1226 kuruluş bulunuyor.

/ ANKARA

12.08.2006


 

Balığın yanında yoğurt yersek ölür müyüz?

Avlandıktan sonra kısa sürede tüketilen balığın yoğurt ile birlikte yenmesinin insan sağlığını olumsuz yönde etkilemediği bildirildi.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Su Ürünleri Fakültesi Avlama ve İşleme Teknolojileri Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Nermin Berik, çabuk temizlenmeyen, çabuk tüketilmeyen ve uygun şartlarda saklanmayan balıklarda bakteri oluşumunun hızlandığını söyledi. Berik, iyi şartlarda saklanmayan ve yakalandıktan sonraki 3 gün içinde tüketilmeyen balığın yoğurt ve peynirle yenmesinin histamin zehirlenmesine yol açtığını belirtti. Toplumda, ‘’balıkla yenen yoğurt zehirler’’ diye bir inanış olduğunu ifade eden Berik, şöyle konuştu: ‘’Balığın tazeliğini koruyabilmesi için yakalandığı andan itibaren birçok kurala dikkat edilmesi gerekiyor. İlk önce, balık yakalandıktan kısa bir süre sonra öldürülmelidir. Balığın uzun süre can çekişerek ölmesi, etinde farklı reaksiyonlara neden olur. Bu reaksiyonlar balığın taze kalmasını önler. Balık, iyi koşullarda güneş görmeyecek şekilde saklanmalıdır. En geç 3 gün içinde tüketilmelidir. Bu koşullarda yoğurtla birlikte yenen balık insan sağlığını olumsuz yönde etkilemez.’’

Berik, balığın tazeliğini koruyabilmesi için petrol ürünü olan poşetlerde satılmaması gerektiğini sözlerine ekledi.

/ ÇANAKKALE

12.08.2006


 

‘Meme kanseri korkusuyla hastahaneye başvuranların yüzde 90’ı kanser çıkmıyor’

Bayanların en sık karşılaştığı ve korktuğu hastalıkların başında gelen meme kanseri şüphesiyle hastahaneye başvuran kadınlardan yüzde 90’ında kanser çıkmadığı, iyi huylu problemlere rastlandığı belirtildi.

Acıbadem Bursa Hastahanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Volkan Tümay, kliniklere başvuran hastaların büyük çoğunluğunda fibrokistik değişiklikler, selim tümörler, tümöre benzer lezyonlar, inflamatuar ve enfeksiyöz hastalıklar, duktal ektaziler, jinekomasti gibi iyi huylu meme hastalıkları tesbit edildiğini söyledi.

Meme ve çevresinde oluşan

her kitle kanser değildir

İyi huylu problemlerin hastalık tanımından çıkarılarak “Normal gelişme ve gerileme sürecindeki sapmalar veya değişiklikler” olarak adlandırıldığını belirten Dr. Volkan Tümay, bu sisteme göre, erken üreme dönemi (25 yaş), olgun üreme dönemi (25-40 yaş) ve gerileme dönemi (40 yaş) problemlerinin ortaya çıktığını vurguladı.

Meme dokusu oluşumunun ön planda olduğu erken üreme döneminde gelişmekte olan süt bezi ve süt kanallarının kontrolsüz gelişmesi sonucu çok sert, ağrısız, düzgün sınırlı kitleler oluşabildiğini anlatan Dr. Tümay “Fibroadenom veya halk arasında beze olarak adlandırdığımız bu kitleler kansere dönüşmezler, büyümeye devam ederek normal meme dokusunu iterler ve şekil bozukluğuna yol açarlar. Olgun üreme döneminde adetlere yol açan aylık hormonal değişiklikler ön plandadır. Bu ciddî hormonal değişimler aybaşı kanaması olarak dramatik bir görüntü ile etkilerini gösterirken aynı hormonal değişiklikler memeyi de etkilemektedir. Bu hormonlar her ay rahmi gebelik için hazırlarken memeleri de süt verebilmek üzere yeniden yapılandırır, gebelik gerçekleşmeyince de tüm işlemler iptal edilir. Bu durum rahimden aybaşı kanaması olarak kendini belli ederken memelerde gözle görülür bir değişiklik yoktur ancak değişim aslında o kadar ciddîdir. Böylesine ciddî bir etkileşimin her ay yaşandığı düşünülürse memede şişkinlik, ağrı şikâyetlerinin aslında ne kadar normal olduğu daha rahat anlaşılabilir. Gerileme döneminde, vücut yavaş yavaş gebelik ihtimalini azaltacak şekilde değişime uğrar ve memelerde süt üretme için daha az hazırlık yapmaya başlar ve dejenerasyona uğrar, meme dokusu ağırlıklı olarak yağ dokusu ile dolar.”

Elde edilen bulgunun içinde olduğu döneme özgü olup olmadığı konusu olduğunu vurgulayan Dr. Tümay, “Meselâ 20’li yaşlarda görülen bezelerin, 50 yaşındaki bir bayanda ortaya çıkması şüphe vericidir. Tüm sınıflamaları bir tarafa bırakacak olursak hastalarımızın şikâyetleri genellikle ağrı, kitle ve meme başı akıntıları olmaktadır. Kliniklerde en sık rastladığımız durumlar ise adet dönemi meme ağrısı, kistler, bezelerdir” diye konuştu.

Kadınlar muayeneden çekiniyor

Bayanların muayeneden çekindiğinin altını çizen Dr. Tümay şu uyarılarda bulundu: “Bu organda çıkabilecek her türlü sorun veya hastalık cinselliklerine veya annelik statüsüne olan travmadır. Bütün bunlar göz önüne alındığında meme ile ilgili bir hastalık tanısı koymak, yargıya varmak ve tedavisini planlamak doktorlar için çok hassas bir konudur. Genel cerrahlar, özellikle de meme üzerine deneyimi olan cerrahlarla bağlantı kurmak gerekmektedir. Burada önemli olan konu memenin tek kişi olarak değil, deneyimli bir ekip tarafından ele alınması gerekliliğidir. Bu ekip içinde radyolog ve patolog bulunmaktadır. Kanser saptanan olgularda bu ekip içine onkolog ve radyasyon onkoloğu dahil olmaktadır. Hastalarımıza hem muayene, hem radyolojik yönlendirme hem de patoloji ile aynı çatı altında bir defada sonuç alabilecekleri merkezlere başvurmalarını öneririm.”

/ BURSA

12.08.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004