Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Vatana millete hayırlı uğurlu olsun!

Haber, gazetelerde tek sütunla geçiştirildi. Herkes merhum Ecevit’le yatıp kalktığı için, normal ülkelerde büyük ‘inikas’ bulabilecek olay dikkatlerden kaçtı yahut kaçırıldı.

‘Şemdinli iddianamesi’ni hazırlayan Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya’nın ihracından söz ediyorum.

Önceki gün toplanan ‘İtirazları İnceleme Kurulu’, Sarıkaya’nın meslekten çıkarılmasına ilişkin HSYK kararına yaptığı itirazı reddetti.

Böylece ihraç kesinleşmiş oldu.

İhraç sürecini başlatan iddianame değişik veçheleriyle tartışılmıştı. Bence de, iddianame, ‘iddianame’ niteliği taşımıyordu. Daha çok siyasi değerlendirmeye benziyordu.

Fakat, beğenmesek de, bir iddianameydi.

Müddei, bize ne kadar saçma görünürse görünsün, iddialarını derceder ve takdir makamına sunar. Kabul edip etmemek, ‘takdir makamı’nın takdirine kalmıştır.

Nitekim, takdir makamı olan Ağır Ceza Mahkemesi iddianameyi kabul etmiş ve yargı sürecini başlatmıştır.

***

Şemdinli davası (farklı bir mecraya gitse de), elan Sarıkaya’nın hazırladığı iddianame üzerinden yürüyor.

Şu kadarına artık herkesin aklı kesiyor: Yargı sürecinin başlamış olması, yargılamanın ‘sağlıklı’ yürüyeceği anlamına gelmiyor. Çünkü müddei (savcı), iddiaları nedeniyle cezalandırıldı; yani siyasete ve bürokrasiye karşı bağımsız olduğunu söyleyen (daha doğrusu ‘bağımsızlığı’ savunan) Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararıyla meslekten men edildi.

İddianame hukuken geçerli olsa bile, iddianameye mesnet teşkil eden unsurlar bağımsız kurul tarafından ‘tecziye nedeni’ sayıldığı için, artık iddianame sakıttır.

Hangi savcı cari iddiaların arkasında durabilir? Hangi hakim, zımnen sakıt olmuş bir iddianameye göre karar verebilir?

Daha önce, bu işin bittiğini, ‘iş üstünde’ yakalanan/yakalandığı iddia edilen Şemdinli sanıklarının yırtabileceğini yazmıştım. Galiba öyle olacak.

İktidar, ‘Sonuna kadar gidilecek’ diyordu.

Muhalefet, ‘Bu ikinci Susurluk vakasıdır, sonuna kadar gidilmelidir’ buyuruyordu.

İddianamede adı geçen eşhas, ‘alnının açık olduğunu’, mahkemenin her sorusuna açık yüreklilikle cevap vereceğini söylüyordu.

Sivil toplum kuruluşları sürece destek veriyordu.

İnanmayacaksınız ama, açılış ve kuruluş yıldönümü törenlerinde parlak ve göz kamaştırıcı konuşmalar yapan yüksek yargı mensupları bile ‘sonuna kadar gidilmesinde’ müttefikti.

İş, Baykal’ın ‘Bu iddianame Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı bir darbe girişimidir’ sözlerinden sonra koptu. Ardından, Genelkurmay Başkanlığı’ndan zehir-zemberek ve alışık olmadığımız türden bir açıklama geldi. Derken medyada savcıya ilişkin ‘servis haberleri’ başladı; nerede doğduğunu, hangi cemaate yakın olduğunu, hangi terör örgütünün sözcülüğüne soyunduğunu deşifre (!) eden yazılar...

Peşinden, bağımsız kurul niteliği taşıyan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun açıklamaları geldi.

Bir Adalet Bakanı eksikti... O da verdiği soruşturma izniyle (ve HSYK toplantılarına katılmamak suretiyle) fotoğraftaki yerini aldı.

***

12 Eylül darbecilerinin yargılanmasını isteyen Adana Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu meslekten atılmıştı; avukatlık yapmasına bile izin yok.

Şemdinli sanıklarını mahkemeye çıkarmak isteyen Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya da aynı akıbete uğradı.

Onun da avukatlık hakkı yok.

Bir ‘hukuk devleti’ olan Türkiye’de seyyar satıcılık yapabilir, pazarda limon satabilir.

Vatana millete hayırlı uğurlu olsun!

Star, 9.11.2006

Ahmet KEKEÇ

10.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Türkiye-AB: Ya “bütünleme”ye, ya “mazeret sınavı”na...

  Anıtkabir uyduramadık, anıtmezar verelim

  Vatana millete hayırlı uğurlu olsun!

  Komisyon, Türkiye’yi kolluyor


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004