Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Komisyon, Türkiye’yi kolluyor

Avrupa Birliği yürütme organı sayılan Avrupa Komisyonu herkesi şaşırttı. Bugüne kadar hiç yapmadığı bir şey yaptı. Yıllık İlerleme Raporu’nda, Türkiye-AB ilişkilerinde en önemli sorun sayılan Kıbrıs konusunda suskunluğu tercih etti. Beklenen veya yapması gereken, Türkiye’nin limanlarını Rum gemilerine açmaması durumunda, hükümet ve devlet başkanlarının nasıl hareket etmeleri gerektiği konusunda bir tavsiyede bulunmasıydı. Örneğin, “Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasını veya bazı müzakere başlıklarının dondurulmasını” tavsiye etmesi veya başka bir formül önermesi bekleniyordu.

Bunların hiçbirini yapmadı

Bunun yerine önerisini, 14-15 Aralık’ta Brüksel’de toplanacak olan doruk öncesine kadar erteledi. Alışılmış bir yaklaşım değil.

Bu tutumu, özellikle Rumlar ve Yunanistan başta olmak üzere, sert tutumdan yana olan (Fransa, Hollanda, Avusturya) bazı ülkeler tarafından sert şekilde eleştirildi. “Kimi tarafından korkaklık ile, kimi tarafından da Türkiye’yi desteklemekle “ suçlandı.

Neden?

Avrupa Komisyonu neden bu tutumu benimsedi?

Komisyon, Türkiye - AB ilişkilerinin son derece tehlikeli bir yola girdiğini ve bir tren kazasının yaklaştığını gördü. Komisyon, birşeyler yapılmadığı taktirde, Türkiye projesinin, bir daha düzeltilmesi çok güç olacak bir noktaya gideceğini başından beri en iyi gören kurumdu.

Türkiye’deki havayı yakından biliyor. Haklı veya haksız, seçimlere giden bir hükümetin Kıbrıs konusunda fazla hareket yeteneği olamayacağını görüyordu. Buna karşı, Fransa- Avusturya- Hollanda- Kıbrıs- Yunanistan grubunun baskısını da hissediyor, iç politika nedeniyle, işin kontrolden çıkabileceğini hissediyordu.

Olli Rehn, kendi deyimiyle “tren kazasını” engellemek istedi. Hiç değilse, bu kazanın taşınabilecek bir duruma sokulması için ehven-i- şer formül aradı. En önemlisi, Rehn’in bu yaklaşımının, Komisyon Başkanı Barosso başta, diğer Komisyon üyeleri tarafından da paylaşılması. Komisyon, içindeki muhalif seslere rağmen, kontrolü, hiç değilse Aralık doruğuna kadar elinde tutmayı tercih ettti.

Bu yaklaşımla, işin çığrından çıkmasını engellemiş oldu.

Türkiye’yi kollamak, zaman kazanmak, bu arada da hem Finlandiya’nın girişimine destek vermek, hem de yeni formüller üretme imkanı sağlamak istedi.

Raporla birlikte açıklaması beklenen tavsiyesini, doruk öncesine erteleyerek, üye ülkelerden gelecek sert tavsiyelerin önüne geçti. Üye ülkeler yine de istedikleri kararı verebilecekler, ancak Komisyon’un görüşünü dinlemek zorunda kalacaklardır. Komisyonun tavsiyesine karşı çıkmak, pek kolay olmayacağı için, tren kazasının hafifletilmesi imkanı doğacaktır.

Kim ne derse desin, AB Komisyonu Türkiye’yi, daha doğrusu bu projeyi kollamak istediğini göstermiştir.

* * *

TÜRKİYE’NİN DE YARDIMCI OLMASI GEREKİR…

Tren kazasını Olli Rehn veya Komisyon tek başına engelleyemez.

Eğer Türkiye “Arkadaş beni ilgilendirmez, Kıbrıs konusunda haklıyım. AB ne yaparsa yapsın, ben kıpırdamam” derse, Aralık doruğundaki tren kazasını engelleyemez.

Ne kadar haklı olursa olsun (- ki, bu köşeyi izleyenler Türkiye’nin haklılığını sık sık okumuşlardır) Türkiye’nin AB ile kötü bir tren kazasını engellemek için Komisyon’a yardımcı olması gerekir. Zira sert bir kaza, Avrupa’yı rahatsız eder ancak, Türkiye’yi çok daha güç duruma sokar. Müzakerelerin askıya alınması, bu projenin bir daha hareketlendirilmesini uzun yıllar boyunca imkansızlaştırır. Eğer “Avrupa’nın canı cehenneme” diyorsanız, o başka. Ancak, trenin rayından çıkmasını önlemek istiyorsak, farklı bir yaklaşım benimsememiz şarttır.

Komisyon’a yardımcı olmak için Kıbrıs’ı satmamız veya haklılığımızdan vazgeçmemiz gerekmemektedir. Önümüzdeki haftalarda hiç değilse bağırmayalım. Tehditler savurmayalım. Finlilerin geliştirdikleri projeyi değiştirmeye çalışalım. Yeni öneriler yapalım.

Zaten kendimiz için düzeltmemiz gereken 301’i şu veya bu şekilde değiştirelim... Meclis’teki 9. Uyum Paketi’ni biran önce geçirelim.

Kısacası, oyunu kurallarına göre oynayalım.

Posta, 9.11.2006

Mehmet Ali BİRAND

10.11.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Türkiye-AB: Ya “bütünleme”ye, ya “mazeret sınavı”na...

  Anıtkabir uyduramadık, anıtmezar verelim

  Vatana millete hayırlı uğurlu olsun!

  Komisyon, Türkiye’yi kolluyor


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004