Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Türkiye’ye muhalefet, AB’nin başarısızlığıdır

International Herald Tribune gazetesi, AB’nin Kıbrıs sorununu çarptırdığını, bu sorun esasen hukukî değil, siyasî bir sorun olduğunu belirterek “Avrupalı liderler, çıkmaza son vermek için Rumlara baskı yapmalıydı ve bir çözüm bulmak için Türkiye ile birlikte çalışmalıydı” diye yazdı.

Türkiye ve Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs ve Türkiye’nin barışçıl bir biçimde AB’ye katılmalarından önce adayı birleştirmek için ellerinden geleni yaptıklarının yaygın bir biçimde kabul edildiğini kaydeden gazete, buna karşın Rumların Annan Planı’nı reddettiklerine dikkat çekti. Gazete şu değerlendirmesini yaptı: “Bu Türkiye, çok zor bir durumda bıraktı. Diğer Avrupalı liderler, çıkmaza son vermek için Rumlara baskı yapmalıydı ve bir çözüm bulmak için Türkiye ile birlikte çalışmalıydı. Bunun yerine bazıları, açmazı Türkiye’nin AB’ye girişini baltalamak için bir bahane olarak kullanıyorlar. Türkiye karşıtlığı, Avrupa’nın hoşgörü ve siyasî uzlaşma değerleri açısından bir başarısızlık. Aynı zamanda Avrupalıların kendi çıkarlarını görememe başarısızlığıdır.” Gazete, Türkiye’nin Irak ve Orta Asya enerji kaynakları için taşıdığı öneme dikkat çekerken “Avrupalıların kendi çıkarlarını görememesi başarısızlık” diye yazdı. Avrupalıların Türkiye konusunda olumsuz bir tutum takınarak kendi çıkarlarını göremediği belirtildi.

International Herald Tribune gazetesi, AB’nin Kıbrıs sorununu çarptırdığını, bu sorun esasen hukukî değil, siyasî bir sorun olduğunu belirtti.

Gazete, Türkiye’nin Irak ve Orta Asya enerji kaynakları için taşıdığı öneme dikkat çekerken “Avrupalıların kendi çıkarlarını görememesi başarısızlık” diye yazdı. Paris’te İngilizce olarak yayınlanan prestijli International Herald Tribune gazetesi, “Türkiye’nin Yolundaki Engeller” başlıklı analizinde AB’nin 8 müzakere başlığını askıya almasının bir sürpriz gibi gelmediğini belirtti.

Sorun meydana getiren unsurun Kıbrıs olduğunu, Kıbrıs’ın uzun bir süreden beri Türkiye’nin AB hedefini zedelemekle tehdit ettiğini yazdı.

03.01.2007


 

AİHM sınanacak

KKTC’li dört kardeş, ailelerinin Güney Kıbrıs’taki 15 dönüm bağ ile 15 dükkanlı iş hanının kendilerine iadesi, uğradıkları maddî ve manevî zararın karşılanması için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurdu. Kardeşler, başvurunun ‘’kabul edilebilirlik’’ incelemesini geçmesi halinde, en az 7 milyon Avroluk maddî ve manevî tazminat dâvâsı açacak. Kardeşlerin avukatı Aslı Aksu dâvânın açılması halinde AİHM’in bu konudaki objektif-liğinin sınanacağına dikkat çekti.

KKTC’li dört kardeş, ailelerinin Güney Kıbrıs’taki 15 dönüm bağ ile 15 dükkanlı iş hanının kendilerine iadesi, uğradıkları maddî ve manevî zararın karşılanması için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurdu. Kardeşler, başvurunun ‘’kabul edilebilirlik’’ incelemesini geçmesi halinde en az 7 milyon Avroluk maddi ve manevi tazminat davası açacak.

Kıbrıslı Türk kardeşler Hasan Hüseyin Çakartaş, Nejla Çağış, Mümin Çakartaş ve Gökçen Bayer’in avukatı Aslı Aksu, AİHM’e başvurarak, müvekkillerinin Limasol’daki mallarının iadesini talep etti.

Avukat Aslı Aksu, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, başvurunun, ‘’Türklerin itibarının iadesi’’ anlamında kabul edilmesi gerektiğini belirterek, davanın açılması halinde AİHM’in bu konudaki objektifliğinin sınanacağını kaydetti.

Başvurunun, ‘’kabul edilebilirlik’’ incelemesini geçmesi halinde en az 7 milyon Avroluk manevî ve maddî tazminat talebiyle dava açacaklarını ve Limasol’daki mülklerin iadesini isteyeceklerini ifade eden Aksu, Rum kesimindeki iç hukuk yollarının tükendiğini, ardından AİHM’e başvurduklarını söyledi.

Avukat Aksu, müvekkillerinin, 1974 öncesinde Limasol’un önde gelen zenginleri arasında yer alan fabrikatör bir ailenin çocukları olduğunu, Gökçen

Bayer’in eşinin Rumlar tarafından kaçırıldığını ve kayıp eşinden halen haber alamadığını; Mümin Çakartaş’ın o dönem işkence gördüğünü; Hasan Hüseyin Çakartaş’ın İngiltere’ye kaçarak bu ülkenin vatandaşlığına geçtiğini, Nejla Çağış’ın ise o dönemde gizlice KKTC’ye girdiğini anlattı. Bu kişilerin ailesinin mal varlığının savaş sonrasında ellerinden alındığını ifade eden Aksu, dosyanın, mülkiyetlerin iadesi konusunda AİHM’e yapılan ilk başvuru olduğuna dikkati çekti. Aksu, bugüne kadar AHİM’e hep Rum vatandaşlarının KKTC’deki toprakları ve gayrimenkulleri için dava açtığını ve kazandıklarını belirterek, KKTC makamlarının ise Rumların KKTC’deki malları için ‘’Mal Tazmin Komisyonu’’ kurduklarını, Rumların mallarına ilişkin taleplerini bu komisyon aracılığıyla karşıladıklarını söyledi.

HAK ARAMA ZAMANI GELDİ

Dünya kamuoyunun 1974 yılında Kıbrıs’ta yaşanan olaylarda hep Rumların mağdur olduğunu düşündüğünü ifade eden Aksu, o dönemde Kıbrıslı Türklerin de mağdur olduğunu ve haklarının ihlal edildiğini belirtti. “Şimdi Kıbrıslı Türklerin haklarını arama zamanı geldi. Bu hukuki mücadele onların hakkını arama mücadelesidir’’ diyen avukat Aksu, müvekkillerinden Hasan Hüseyin Çakartaş’ın İngiltere vatandaşı olması nedeniyle AİHM’in davayı kabul etmesi halinde kendi vatandaşının hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle İngiltere’nin de davaya müdahil olabileceğini kaydetti.

LOİZİDOU DÂVÂSI EMSAL OLACAK

Aksu, AİHM’e gönderdiği dilekçede, Rum vatandaşı Titiana Loizidou hakkında verilen ve Türkiye’nin 1.2 milyon dolar tazminat ödemesine hükmedilen kararı da emsal olarak gösterdi. Aslı Aksu, Loizidou’nun Girne’deki gayrimenkulünün çok değersiz bir yapı olduğunu, buna rağmen Türkiye’nin 1.2 milyon dolar tazminat ödemek zorunda kaldığını ifade ederek, müvekkillerinin mal varlığı karşısında AİHM’in 7 milyon Avro tazminata hükmetmesinin normal olacağını söyledi. Aksu, yüzlerce Kıbrıslı Türkün, Rum kesimindeki malları için AİHM’e başvuru yapılması konusunda kendisine müracaat ettiğini, bu kişiler adına da önümüzdeki günlerde gerekli süreci başlatacağını kaydetti. Aslı Aksu, AİHM’in yapılan başvuruları reddetse bile bir başvuruyu ‘’pilot başvuru’’ olarak değerlendirip objektiflik ilkesi doğrultusunda kabul etmesi gerektiğini belirtti.

/ ANKARA

03.01.2007


 

Eğitimdeki utancımız

Milli Eğitim Bakanlığının 2005-2006 yılı verilerine göre, Türkiye’deki 34 bin 989 ilköğretim okulunda, 5 milyon 468 bin 422’si erkek. 4 milyon 940 bin 20’si kız toplam 10 milyon 408 öğrenci öğrenim görüyor. İlköğretim okullarının 16 bin 69’unda birleştirilmiş sınıf uygulaması yapılıyor.

Birleştirilmiş sınıf uygulanan okullarda 26 bin 470 öğretmen görev yaparken, 290 bin 292’si erkek, 271 bin 503’ü kız toplam 561 bin 795 öğrenci okuyor.

Birleştirilmiş sınıflardaki öğrencilerden 214 bin 398’i iki sınıf bir arada, 167 bin 53’ü üç sınıf bir arada, 16 bin 35’i dört sınıf bir arada, 164 bin 309’u ise beş sınıf bir arada öğrenim görüyor.

Birleştirilmiş sınıf uygulamasının yapıldığı okul sayısı en yüksek illerin başında Şanlıurfa (914 okul) ve Erzurum (805 okul) geliyor. Şanlıurfa’daki birleştirilmiş sınıflarda toplam 47 bin 223, Erzurum’daki birleştirilmiş sınıflarda 27 bin 885 öğrenci okuyor. Bu illeri sırasıyla Samsun, Diyarbakır ve Adıyaman izliyor.

Büyük illerde de birleştirilmiş sınıf uygulaması yapılıyor. İstanbul’da 39 ilköğretim okulunda 1314, Ankara’da 149 ilköğretim okulunda 3 bin 831, İzmir’de 271 ilköğretim okulunda 8 bin 423 öğrenci birleştirilmiş sınıflarda okuyor.

Doğu ve Güney Doğu'da sınıflar

Batı'ya göre daha kalabalık

Sınıf mevcutları, Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerindeki bazı illerde diğer bölgelere göre daha yüksek seyrediyor. Derslik başına ortalama Şanlıurfa’da 63, Gaziantep’te 53, Diyarbakır ve Van’da 52, Şırnak’ta 50, Hakkari ve Batman’da 47, Adana’da 46, Ağrı’da 45, Bursa’da 42 öğrenci düşüyor. Sınıf mevcudu ortalamaları en düşük iller ise Artvin, Burdur, Gümüşhane, Isparta, Tunceli (18), Sinop, Çankırı, Bartın ve Ardahan (19), Edirne, Çanakkale, Kastamonu, Kırklareli ve Erzincan (21) olarak sıralanıyor.

03.01.2007


 

Diyarbakır’da sağlık skandalı

Diyarbakır’da özel bir diyaliz merkezinde 88 hastaya Hepatit-C virüsü bulaştığı ortaya çıktı. Sağlık Müdürlüğü, durumu bakanlığa bildirerek soruşturma başlattı. Özel Diyarbakır Diyaliz Merkezi sorumlu Müdürü Dr. Uğur Nedim Yüce, hepatitin nereden bulaştığını bilmediklerini söyledi.

Sağlık İl Müdürlüğü ekiplerinin, EURO-MED yabancı sermayeli 213 hastanın ayakta tedavi gördüğü Özel Diyarbakır Diyaliz Merkezi’nde yaptığı incelemelerde, son 1 ay içerisinde HCV (+) hasta sayısında artış olduğu gözlendi. Sağlık İl Müdürlüğü bünyesinde bulunan diyaliz ve enfeksiyon komitelerinin her ay denetlediği diyaliz merkezinde, ekim ayında 66 hastada hepatit vakasının bulunduğu, kasım ayında ise 22 kişide daha aynı virüsün görüldüğü belirlendi. Sağlık İl Müdür Vekili Dr. Nihat Yavuz, kasım ayında diyaliz merkezinde yaptıkları kontrollerde, Hepatit C’li hastalarda yüzde 33’lük bir artışla hasta sayısının 66’dan 88’e yükseldiğini fark ettiklerini belirtti.

/ DİYARBAKIR

03.01.2007


 

Esnaf borcunu ödeyemiyor

Enflasyona bağlı olarak kredi faizlerinin düşmesine rağmen esnafın borcunu ödemede sıkıntı yaşadığı bildirildi.

Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifi Başkanı Diyadin Gezer, 2001 yılındaki ekonomik krizden bu yana esnafın yaşadığı sıkıntıları atlatamadığını savundu. Krizle birlikte büyük sorunlar yaşayan esnafın, son 3 yılda düşen enflasyona bağlı olarak kredi faizlerinin de düşmesine rağmen kredi borçlarını ödemede sıkıntı yaşadığını ifade eden Gezer, ‘’2000-2001 yıllarında faizler çok yüksekti. Son birkaç yılda faizler düşmesine rağmen esnaf borcunu ödeyemiyor. Kredilerin geri dönüşümünde sorunlar sürüyor. Her ne kadar batık kredimiz yoksa da bizden kredi kullanan esnafın yüzde 35-40 kadarı geri ödemede sıkıntı yaşıyor’’ dedi. Esnafın içinde bulunduğu durumun enflasyonun düşmesiyle başlayan iyimserliğin somut olarak piyasaya yansımadığı anlamına geldiğini savunan Gezer, kredilerini zamanında ödeyemeyen esnaftan gecikme faizi üzerinden tahsilata gidildiğini kaydetti. Gezer, bir kısım esnafın borcunu borçla kapatmaya çalıştığını anlatarak, ‘’Esnaf, borcunu borçla kapatıyor" dedi.

/ DİYARBAKIR

03.01.2007


 

Lodos ve yağışa dikkat

Yurdun bazı bölgelerinde kuvvetli lodos ile birlikte etkili yağış bekleniyor. Yapılan ‘’Meteorolojik Uyarı’’ya göre, bu gece ve yarın Güney ve İç Ege, Akdeniz, Marmaranın güney ve doğusu, Batı Karadenizin iç kesimleri ile İç Anadolunun güney ve batısında etkili lodos ile birlikte yağış bekleniyor.

Güney Ege ve Akdeniz bölgesinde etkili yağışa bağlı su baskınlarına karşı, iç ve batı bölgelerde de kuvvetli lodos nedeniyle muhtemel sobadan zehirlenmelere karşı ilgililer ve vatandaşlar uyarıldı.

03.01.2007


 

Erkan Mumcu: Türkiye’nin temel problemi yoksulluk

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, Türkiye’nin gerçek gündeminin ne Cumhurbaşkanlığı seçimi ne de kılık kıyafet olduğunu ifade ederek, ‘’Gerçeği gizlemek üzere ortalığa sis bombası atıyorlar. Türkiye’nin temel problemi yoksulluktur, açlıktır’’ dedi.

‘’Bence Erdoğan Cumhurbaşkanlığı hak etmiyor. Ben Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı için oyumu vermem ama bu (aday olamazsın) demek değildir’’ diyen Mumcu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde partisinin ‘’kilit konuma’’ gelmesi durumunda, bunu ‘’Türkiye’nin hayrına olacak şekilde’’ değerlendireceklerini kaydetti. Öncelikle partileri Cumhurbaşkanını halkın seçeceği bir Anayasa değişikliğine zorlayıcı yönde çaba sarf edeceklerini belirten Mumcu, ‘’Millet kimi seçerse başımızın tacıdır’’ dedi.

Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’nın ‘’sivil, halkın değerlerine saygılı ve devlet olmanın ilkelerine duyarlı biri olmalı’’ diyen Mumcu, partisinin bunlara bakarak, bu nitelikleri gözeterek oy vereceğini kaydetti.

‘’(Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına adaylığa hakkı yoktur) demenin millete de Erdoğan’a haksızlık olacağını’’ ifade eden Mumcu, şunları kaydetti:

‘’(Cumhurbaşkanlığını hak ediyor mu?) sorusuna, oy verecek herkes kendi vicdanında cevap verecek. Bence Erdoğan Cumhurbaşkanlığı hak etmiyor. Ben Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı için oyumu vermem ama bu (aday olamazsın) anlamına gelmemelidir. Unutulmasın; AKP’yi mağduriyet ve yasaklar inşa etti. Yeni bir mağduriyet ve yasak ihya eder. Benim gördüğüm kadarıyla, Baykal, Erdoğan’a izlediği politikayla Cumhurbaşkanlığından başka bir seçenek bırakmıyor. Ben kendisinin bunu göremeyecek bir siyasetçi olduğunu düşünmüyorum. Bence Baykal da Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını istiyor. (Aday olamazsın) demek adaylıktan başka seçenek bırakmamaktır. Sağduyulu bir çözümü araştırmak yerine gerilimden medet uman bir siyaset izlenmektedir.’’

/ ANKARA

03.01.2007


 

Nüfus kaydırmaya ceza freni geliyor

Yeni sistemle nüfus sayımı, bu aydan itibaren kapsamı genişleyerek tüm Türkiye çapında sürecek, bunun ardından günlük 800 bin-1 milyon kişi arasında sisteme veri girişi olacak.

Özellikle oy taşıma ve belediyelerin alacakları pay sebebiyle bundan önceki sayımlarda yaşanan nüfus kaymaları konusunda vatandaşı uyaran Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanı Ömer Demir, bu sayımın, öncekilerden farklı olduğuna dikkat çekti. Sayım sırasında, sayım formlarının hanehalkı reisleri tarafından imzalanacağını ve bu adreslerin bundan sonraki tüm resmî işlemlerde kabul görecek adres olduğunu hatırlatan Demir, yalan beyanda bulunanlara 2 bin 367 YTL’ye kadar para cezası verilebileceğini kaydetti.

‘’Adrese dayalı’’ yeni sistemle nüfus sayımı çalışmaları Nevşehir’de sona ererken, Sinop, Karabük, Niğde, Çankırı, Kırşehir ve Aksaray’da tamamlanmak üzere. Türkiye İstatistik Kurumundan (TÜİK) alınan bilgiye göre, Kasım ayında başlayan çalışmalar kapsamında şu ana kadar köylerin yüzde 97,5’inde numaralama işlemi bitti ve 20 bine yakın köyün sayımı tamamlandı. 28 ‘il merkezinde’ sayım sürerken, 776 ilçenin 539’unda da sayım çalışmalarına başlandı. Ayrıca şu ana kadar 45 ilde elde edilen sayım sonuçları sisteme kaydedilmeye başlanırken, 22 Aralık 2007 gününe kadar 1 milyon 597 bin kişi kayda girdi, bu vatandaşların adres bilgileriyle TC Kimlik numarası eşleştirildi.

Sayımı devam eden bölgelerde bir yandan da sisteme veri girişleri aralıksız devam ederken, bu aydan (Ocak) itibaren tüm Türkiye çapında sayım başlayacak.

Sayıma gelen görevlilerin evin boş olup olmadığını kontrol edeceğini ifade eden TÜİK Başkanı Ömer Demir, dairenin boş olduğunun tesbiti için apartman yöneticilerine ve muhtarlığa da gidileceğini anlattı. Nüfus sayım formlarında her adresin barkodu yer alacağı için boş dairelerin tutanakla tesbit edileceğini belirten Demir, ‘’Şikayet ve aykırı beyan su veya elektrik faturalarına bakılması gibi yöntemlerle kolayca tesbit edilebilecek’’ dedi.

Nüfus sayımından sonraki iki yılda artık resmî dairelere verilen adreslerin değil sayım sırasında belirtilen adresin kuruluşlar tarafından resmî olarak esas alınacağına dikkat çeken Demir, şöyle devam etti: “Örneğin kişi, vergi dairesine Ankara’da oturduğu adresi vermiş, ancak kendisini memleketine kaydettirmiş. Bu durumda kendisine yapılacak bildirim, bundan önce Ankara adresini vermiş olsa dahi memleketine gidecek ve tebligat yapılmış sayılacak. Bu durumda vatandaş hemen haberi olmayacağı için cezalı duruma düşebilecek’’ diye konuştu.

EVİNDE OLMAYANA RANDEVU

Öte yandan Demir’in verdiği bilgiye göre, evinde bulunmayan vatandaş için görevliler kapıya randevu notu bırakacak, özellikle çalışanlar için akşam ya da hafta sonlarına randevu verilebilecek. Tüm bunların yapılması durumunda bile kişilere ulaşılamaması halinde imza karşılığında formlar apartman yöneticilerine de verilebilecek. Haziran 2007’ye kadar kendisine ulaşılamayan vatandaşların, bağlı bulundukları muhtarlığa ya da TÜİK’e başvurması gerekecek.

/ ANKARA

03.01.2007


 

Yoksul kadınlar işlerini kuruyor

Diyarbakır’da 4 yıl önce yoksul kadınların kendi işlerini kurarak aile bütçesine katkıda bulunmaları amacıyla 6 kadına verilen krediyle başlayan Mikrokredi Projesi uygulamasından faydalanan kadınların sayısı her geçen gün artıyor.

Projeden yararlanan kadınların sayısı 4 bini aştı. Bazı valilik ve belediyelerin de örnek almasıyla gelişen proje, Diyarbakır’ın yanı sıra Ankara, Batman, Şanlıurfa ve Van’da da yoksul kadınların umudu oldu.

Ankara’da yeni başlatılan projeden 20 kadın faydalanırken Diyarbakır, Ergani ve Bismil ile Batman’da mikrokredi alan kadınların sayısı 4 bin 4’e yükseldi.

Kadınların kullandığı kredi toplamı ise yaklaşık 5 milyon YTL’ye ulaştı. Kadınlar, kefilsiz, senetsiz ve teminatsız aldıkları 100 YTL ile 5 bin YTL arasındaki 46 hafta vadeli krediyle kendi işini kurarak, aile bütçesine katkıda bulunuyor. Bazı kadınlar ise aldıkları krediyle eşleri ile birlikte kurdukları işlerde hatırı sayılır kazançlarıyla hayatlarını sürdürüp, çocuklarını okutuyorlar.

/ DİYARBAKIR

03.01.2007


 

Erdoğan, bugün Lübnan yolcusu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün Lübnan’a günübirlik bir ziyaret yapacak.

Erdoğan, ziyaretinde Cumhurbaşkanı Emil Lahoud, Başbakan Fuad Sinyora, Meclis Başkanı Nebih Berri ve Gelecek Hareketi lideri Saad Hariri ile görüşecek. Erdoğan, ayrıca UNIFIL kapsamında Lübnan’da görevli bulunan Türk askeri birliğine de bayram ziyaretinde bulunacak.

Başbakan Erdoğan’ın muhataplarıyla yapacağı görüşmelerde, ikili ilişkilerin gözden geçirilmesi, bu bağlamda BM UNIFIL’e ve ülkenin yeniden imarı çalışmalarına Türkiye’nin katkıları üzerinde durması ve Lübnan’daki son hükümet krizinin aşılması yolundaki çabalara sağlanabilecek katkıların ele alınması öngörülüyor. Erdoğan, temaslarında, ayrıca başta İsrail-Filistin ihtilafı ve Irak olmak üzere bölgesel konuları da muhataplarıyla değerlendirecek.

/ ANKARA

03.01.2007


 

Şaban Dişli: Irak halkı ile bin yıllık kardeşliğimiz var

AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli, ‘’Saddam Hüseyin’in alelacele idam edilmesi, etnik çatışmayla birlikte mezhep çatışması boyutunu ön plana çıkartmaya yönelik’’ dedi.

Dişli, yaptığı açıklamada, Irak’ta işgalden sonraki başarısızlık sebebiyle kaosun her gün daha fazla artmaya başladığını belirtti. Irak halkı ile Türkiye’nin hiçbir zaman bir sorunu olmadığını söyleyen Dişli, şunları söyledi: “Oradaki kardeşlerimizin gördüğü eziyet bizi tabiî ki üzüyor. Şiîsi, Sünnîsi fark etmiyor ya da Arabı, Kürdü, Türkmeni fark etmiyor. Bin yıllık kardeşliğimiz var. Bunun için tabii duâlarımız bir an önce oranın huzura ermesi, onların da huzura ermesi için.’’

Saddam Hüseyin’in idamının mezhep çatışması boyutunu ön plana çıkartmaya yönelik olduğunu savunan Dişli, ‘’Şimdi alelacele Saddam’ın idam edilmesi, olayı yeniden etnik çatışma boyutuna, daha doğrusu etnik çatışmayla birlikte bu mezhep çatışması boyutunu ön plana çıkartmaya yönelik. Maalesef önümüzdeki dönemde bu biraz daha artacak gibi gözüküyor’’ dedi.

Tüm bölge ülkelerinin özellikle Türkiye İran ve Suriye’nin gayretinin Irak’taki mezhep çatışmalarını bir an önce sonlandırmak için olduğunu ifade eden Dişli, şunları söyledi:’’Herkes etki edebildiği bölgede bu gayreti göstermeli. Belirsizlik daha da artıyor. Bu çatışmalar genişlerse, tüm Orta Doğu bölgesine yayılma ihtimali var. Bugün Bahreyn de aynı. Hem etnik açıdan, hem mezhep açısından durum vahim. Kuveyt öyle, Türkiye öyle, Suriye öyle, İran öyle. Bu bölgeye yayılma tehlikesi var. Onun için herkesin aklıselimle bir an önce, ağır işgalin sonlandırılması için harekete geçmesi gerekiyor, ama o da göreceli olarak.’’

/ SAKARYA

03.01.2007


 

Metro köprüsü start alıyor

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul Metrosu’nun Taksim-Yenikapı geçişi için Haliç üzerinde öngörülen köprünün yapımına 2007’nin ilk aylarında başlanacağını bildirdi.

Köprünün yapımına ilişkin bilgi veren Topbaş, 1998’de ihale edilen Taksim-Yenikapı hattının Haliç geçiş güzergahı ile yapılacak köprü projesinde, Anıtlar Kurulu’ndan onay alınamaması nedeniyle 8 yıldan beri sorunlar yaşandığını söyledi.

Topbaş, göreve geldikten sonra köprü güzergahı ile hazırlanan köprü projesine Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun onay vermesine rağmen daha sonra güzergahta Galata kara surlarının bulunması nedeniyle bir engelle daha karşılaşıldığını anlattı.

Metro hattı güzergahının belli olduğunu ve değiştiremediklerini ifade eden Topbaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’Yapılacak iki şey var. Ya mevcut duvarın altından geçersiniz. Bu da meyillerin ve sistemin değişmesi demek. Bu yöntem birkaç yıl daha projeyi geciktirir. Bunlar çok önceden düşünülmesi, projelendirilmesi gereken olaylar. Ama maalesef dar çerçeveli bakışların getirdiği sıkıntı buraya kadar yansımış. Hattın tespiti yapılırken o suru dikkate almamışlar. Orada, limanda yaşayan insanların ibadetlerini yaptığı küçük bir manastır var. Çok fazla özelliği olan nitelikli bir yapı değil. Sadece dönemsel olarak önemli. O yapının taşınabilir olduğunu zannediyorum. Şu aşamada yapabileceğimiz bu. Duvarın nakli konusunda 2 No’lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu başkanıyla görüşmemiz oldu.

Kurul Başkanı hocamız buna olumlu baktı. Kurul da olumlu bakıyor. Bu karar geldi gelecek. Bu kararla artık problem kalmayacak. Duvar yerinde ötelenir veya yakın bir çevreye taşınabilir. Duvarın nereye taşınacağına kurul karar verecek.

Atina Metrosu’nda bu duvarlar hep taşındı, ötelendi.’’

03.01.2007


 

Habur şoförlerinin buruk bayramı

Şırnak’ın Silopi İlçesi yakınlarında bulunan Habur Sınır Kapısı’nda bekleyen şoförler, Kurban Bayramı’nı ve yeni yılı kuyrukta geçirmenin üzüntüsünü yaşıyor.

Habur Sınır Kapısı’nda kuyrukta bekleyen araç şoförleri, Kurban Bayramı’nı ve yılbaşını kuyrukta geçirdikleri için içlerinde buruk bir sevinç olduğunu söyledi. Bayramı evde geçirmenin hesabını yapan araç şoförleri, gümrüklerin yavaş işlemesinden dolayı bütün hesaplarının alt üst olduğunu, bu nedenle hayal kırıklığına uğradıklarını ifade etti.

Kurban Bayramı’nı ve yeni yılı aracının başında bekleyerek karşılayan tanker şoförlerinden Mustafa Kutlu, ailesini geçindirmek için yıllardır direksiyon salladığını, bayramlarda sevdiklerinden uzak olmanın çok zor olduğunu kaydederek, “Yaklaşık 10 gün önce Mersin’den yükümü aldım. Evden ayrılırken, bayramı evde geçirmenin hesabını yaptığım için çocuklarımdan bayramda ne istediklerini sordum. Onlar da bana bir liste verdi. Ancak bayram geldi ve ben hala Türkiye tarafında kuyruktayım. Çocuklarım, bayramda eve gelemeyeceğimi anlayınca çok üzüldü. Bizler, bayrama araçlarımızın başında girdik. Sadece ailemize telefon açarak kuru bir bayram kutlaması yapabildik. Yılbaşına ise gecenin kuru soğuğunda direksiyon çevirerek girdik. Biz de herkes gibi bayramımızı evde geçirmeyi çok istiyorduk, ama bütün umutlarımız boşa çıktı” dedi.

03.01.2007


 

Dağcılar donarak ölmüş

Niğde Aladağlar’da dün tipi nedeniyle mahsur kalan dağcılardan Gürkan Yüksel ve Utku Kocabıyık’ın donarak öldükleri bildirildi.

Çamardı Kaymakamı Tolga Polat, önceki gün Demirkazık Dağı’na tırmanırken 3 bin 400 metrede tipi nedeniyle mahsur kalan ODTÜ

Dağcılık Kulübü üyesi dağcılardan Gürkan Yüksel ve Utku Kocabıyık’ın cesetlerine ulaşıldığını söyledi.

Dağcıların bir kayada asılı olarak kaldıklarının ve burada donarak öldüklerinin belirlendiğini ifade eden Polat, cesetlerin indirilerek Niğde Devlet Hastanesi morguna kaldırıldığını kaydetti. Polat, güvenli bölgede bulunan Tolga Uzun ve Şaziye Denizoğuz’a ise ulaşıldığını en kısa sürede Mümtaz Çankaya Dağ ve Kayakevine indirileceklerini sözlerine ekledi.

/ NİĞDE

03.01.2007


 

Doğu’da kutup soğukları

Doğu Anadolu Bölgesi’nde, gecenin en düşük hava sıcaklığı, eksi 28 dereceyle Erzurum ve Ağrı’da ölçüldü.

Meteoroloji Bölge Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, Sibirya’dan gelen yüksek basınç sisteminin etkisi altında olan Doğu Anadolu Bölgesi’nde, gece en düşük hava sıcaklıkları, sıfırın altında olmak üzere Erzurum ve Ağrı’da 28, Erzincan’da 11, Iğdır’da 21, Ardahan’da 24 ve Kars’ta 25 derece oldu. Bölgede bugün günün en yüksek hava sıcaklıklarının ise Erzurum’da -15, Erzincan’da 2, Kars’ta -6, Ağrı’da -14, Iğdır’da -8 ve Ardahan’da -10 olarak tahmin edildiği bildirildi. Yetkililer, bölgedeki soğuk havanın, üç gün daha etkisini sürdürmesinin beklendiğini ifade ettiler.

03.01.2007


 

Köprülerden kaçak geçtik

Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet (FSM) köprülerindeki Otomatik Geçiş Sistemi (OGS) ve Kartlı Geçiş Sistemi (KGS) gişelerinden, Ocak ve Kasım ayları arasında 1 milyon 54 bin 614 araç kaçak geçiş yaptı.

Karayolları Genel Müdürlüğü’nden edinilen bilgiye göre, kaçak geçişler, 3 Nisan 2006’dan itibaren uygulamaya konulan Boğaziçi Köprüsü’nden nakit gişelerin kalkması ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde sadece 4 nakit gişesinin kalmasıyla artış gösterdi.

Aylara göre OGS ve KGS kaçak geçişlerine bakıldığında, Boğaziçi Köprüsü’nde Ocak-Nisan ayları arasında 57 bin 914 kaçak geçiş gerçekleşirken, Nisan ayındaki uygulamayla birlikte Nisan-Kasım ayları arasındaki kaçak geçişlerin sayısı 624 bin 144 oldu. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nde devam eden nakit geçiş nedeniyle kaçak geçiş oranında Boğaziçi Köprüsü’ndeki gibi bir artış gözlenmezken, burada da Ocak-Kasım ayları arasında 372 bin 556 kaçak geçiş tespit edildi. Her iki köprüden, söz konusu 11 ay içinde arasında 1 milyon 54 bin 614 araç kaçak geçerken, bunun toplam maliyeti ise 34 milyon YTL’yi aştı.

Bu arada, her iki köprüden günde ortalama 3 bin-4 bin 500 araç kaçak geçiş yapıyor.

03.01.2007


 

Rakamlar böyle söylüyor

Türkiye’deki trafik kazalarında en fazla ölüm Ağustos, en az ölüm ise Şubat ayında oldu.

Selçuk Üniversitesi (SÜ) Kazaları Araştırma Önleme ve Uygulama Merkezi’nden alınan bilgiye göre, çeşitli etkenlere bağlı olarak, yıl boyunca meydana gelen trafik kazalarının aylara göre dağılımı farklılık gösteriyor. Merkez tarafından yeni hazırlanan, aralık ayının dahil edilmediği 2005 ve 2006 yılının 11 aylık istatistiklerine göre, geçen yıl 601 bin 851 trafik kazası meydana geldi. Önceki yıl ise bu sayı 517 bin 67 oldu.

İstatistiki verilere göre, geçen yıl 46 bin 481 ile şubat ayı en az trafik kazası meydana gelen ay, aynı zamanda 172 ölümle en az insanın hayatını kaybettiği ay oldu. Geçen yıl 64 bin 43 ile en fazla kazanın meydana geldiği ay Ekim ayı, en fazla ölümlü kazanın meydana geldiği ay ise ağustos ayı oldu.

/ KONYA

03.01.2007


 

Ceddin deden, neslin baban...

‘Ceddin deden, neslin baban/Hep kahraman Türk milleti/Orduların, pek çok zaman/Vermiştiler dünyaya san/Türk milleti, Türk milleti/Aşk ile sev milliyeti/Kahret vatan düşmanını/Çeksin o melun zilleti’...

İsmail Hakkı Bey’in “Hüseyni” makamındaki bu marşını duyar duymaz akla gelen, dünyanın en eski bandosu, yüzlerce yıllık bir gelenek; mehter takımı...

Tarihteki ilk Türk Devletinden itibaren, Türk kara Ordularını destekleyen, coşturan mehterin Osmanlı’daki temelleri, Selçuklu Sultanı 2. Gıyaseddin Mesud’un Osman Gazi’ye gönderdiği tuğ, zil, alem, davul ve nakkare ile atıldı.

Yüzlerce yıllık mehter geleneği Başşehirde de Ankara Büyükşehir Belediyesi Mehter Takımı ile yaşatılıyor. Türkiye’nin dört bir yanını gezen 6 yıllık mehter takımı, İsrail, Hollanda, Rusya gibi ülkelerde de mehter marşını dinletti.

“OSMANLI RUHU TAŞIMALI”

Mehterbaşı Sami Gül, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde yıllarca askerî bandoda ve 1 yıl da mehter bölüğü bünyesinde görev yaptığını söyledi. Mehter takımı bünyesinde şu anda 43 kişinin yer aldığını anlatan Gül, görev yapacak san’atçıların seçiminde nota ve makam bilgisini gözettiklerini söyledi. Bunun yanında başka faktörlerin de önem taşıdığına işaret eden Gül, “Mehter takımına girmek isteyen, önce Osmanlı ruhu taşımalı, Göktürkler’den bugüne Türk tarihini bilmelidir” dedi. Gül, mehter takımına girmek için çok fazla talep bulunduğunu da belirtti.

Türkiye’de, konser için gitmedikleri yer kalmadığını ifade eden Sami Gül, yurt dışında verdikleri konserlerde çok ilginç olaylarla karşılaştıklarını söyledi. Bir faaliyet için gittikleri Amsterdam’da Hollandalı bir ailenin kendisiyle görüştüğünü anlatan Gül, “Hollandalı kadın, ‘bu müziği duyunca ayaklarım yerden kesildi, çok etkilendim’ dedi. Hollandalılar da Türkler kadar bize ilgi gösterip, Türk’ü ayakta alkışladı” diye konuştu. İsrail’de de bir Hristiyan’ın yanlarına gelerek Çanakkale Marşı’nı istediğini belirten Gül, bu olayın da kendilerini çok etkilediğini söyledi.

“BİZDE İKİ İLERİ, BİR GERİ YOK”

Mehter takımı olarak kendilerini en çok rahatsız eden konulardan birinin “Mehter adımı”nın yanlış anlaşılması olduğunu belirten Gül, “Millî takım kötü oynar ‘mehter gibi iki adım ileri, bir adım geri, ekonomi bozulur aynı. Ünlü futbol yorumcumuz Erman Toroğlu da sürekli bu mehter takımı benzetmesini yapıyor. Bu yanlıştır” dedi. Mehter takımında “iki ileri, bir geri” diye bir adımın olmadığını anlatan Sami Gül, mehter adımını da şöyle anlattı: “Osmanlı döneminde ‘gasp’ diye bir şey yoktu. Her gittikleri yerde insanların dilini kullanmasını, dinin gereklerini yapmasını serbest bırakırlardı. Mehter de iki adım atar, bir kez sağa, iki adım atar bir kez sola selâm verir. ‘Siz dilinizi konuşun, dininizi yaşayın, istediğiniz ticareti yapın’ diyor. Bunun selâmını veriyor. Osmanlı’da mehter takımının amacı bu...”

“BIYIĞI KİFAYET ETMEZSE”...

Mehter takımlarında tab (davul), kös, nakkare, zil, trompet ve zurnanın yer aldığını belirten Gül, mehter takımlarının enstrümanlarının “kaç katlı” olduklarına göre değiştiğini söyledi. Kendi mehter takımlarının üç katlı olduğunu ifade eden Gül, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Mehteran Bölüğü’nün ise 9 katlı olduğunu ve Türkiye’nin en büyük mehteran bölüğü unvanına sahip bulunduğunu kaydetti. Repertuvarlarında 100’ün üzerinde eserin yer aldığını ve bunların arasında Türk Halk Müziği, Türk San’at Müziği eserlerinin de olduğunu aktaran Mehterbaşı Gül, bıyığın ise mehter takımının “olmazsa olmaz” şartı olarak kabul edildiğini söyledi. Bıyıklarını özellikle faaliyetlerin yoğun olduğu dönemlerde uzattıklarını kaydeden Gül, “Bıyığı kifayet etmeyen arkadaşlar için takma bıyık alıyoruz” dedi. Mehter Marşı başta olmak üzere mehter takımlarının seslendirmesi gereken eserlerin modern yorumlarını da hoş karşılamadıklarını ifade eden Gül, bunu yapanlara da şöyle seslendi: “Bu eserler çok önemli eserlerdir. Bunların ritmini bozarsanız özelliğini kaybeder. Bunlar, Batı ritmine uydurulamaz. Herkes kendi işini yapsın, mehter marşlarını çalmayı da mehter takımlarına bıraksınlar...”

03.01.2007


 

Sınırda bayramlaşma sevinci

Türkiye ve Suriye arasında daha önce imzalanan sınır bayramlaşması protokolü gereğince Suriye’den Türkiye’ye geçişler başladı. Sabah saatlerinde Türkiye’deki akrabalarıyla bayramlaşan Suriyeliler duygulu anlar yaşadılar.

Suriye’nin Haseki ilçesindeki gümrük sahasında toplanan yaklaşık 2 bin 500 Suriyeli Nusaybin sınır kapısından Türkiye’ye geçiş yaparak akrabalarına kavuştu.

Türkiye tarafında bekleyen vatandaşlar akrabalarına kavuşma sevinci ve heyecanını yaşadılar. Kimi 30 yıl sonra kızkardeşine kimi de 50 yıl sonra abisine kavuşmanın mutluluğunu paylaştı. Nusaybin Kaymakamı Ersin Emiroğlu, Suriyeli vatandaşlara “hoşgeldiniz” diyerek bayramlarını kutladı.

03.01.2007


 

21. yüzyılda elektrikle tanıştılar

Adana’nın Tufanbeyli İlçesi’ne bağlı Ayvat Köyü’nün Kınık Mezrası, 50 yıl sonra elektriğe kavuştu.

Yıllar yılı elektriği bilmeyen, bugüne kadar hep gaz lambası ve idareyle yetinen Kınık Mezrası sakinleri, bundan sonra gaz lambası, lüks ve idareye son vererek, elektrik kullanmaya başlayacak. Elektrik olmadığı için teknolojinin bütün nimetlerinden yoksun yaşayan köylüler, elektriğe kavuşmanın sevincini yaşıyor. Yıllardır elektrik olmadığı için cep telefonu alamadıklarını, alsalar bile telefonun şarjını dolduramadıklarını söyleyen Kınık Mezrası sakinleri, “Bu ihtiyaçlarımızı gidermek için başka köy ve ilçede telefonu şarja bağlayarak kullanabiliyorduk. Ama bundan sonra şarjı bitmiş telefonlarımızı şarja bağlayabileceğiz. Artık evlerimize ütü alıp ütü yapabileceğiz. Televizyon izleyip, radyo dinleyip dünyada olup bitenlerden haberdar olacağız. Yazın sıcaktan sütümüz ve yoğurdumuz ekşimeyecek, yiyeceklerimiz bozulmayacak” dedi.

Tufanbeyli Kaymakamı Ercan Turan da, Kınık Mezrası’na elektrik verilmesinin çok önemli olduğunu vurgulayarak, “21. yüzyılda elektrik bulunmayan bir yerin düşünülmesi dahi imkânsız. Bu durumu öğrendiğimde köye elektriğin verilmesi için gerekli girişimleri başlatarak bugünlere geldik. Artık köylülerin elektrikle birlikte hayatı daha kolay olacak. Elektrik olmadığı için birçok şeyden yoksun yaşayan köylüler, şimdi bu olumsuzlukları bir kenara bırakarak yeni bir hayata başlayacak” diye konuştu.

03.01.2007


 

Kirli hava hastalık yuvası

Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, kış mevsiminde, hava kirliği sebebiyle astım, kalp rahatsızlığı ve yüksek tansiyon hastalarının, şikâyetlerinin arttığını söyledi.

Yorulmaz, kalorifer ve sobaların daha fazla yakıldığı, havanın rüzgârsız olduğu saatlerde kirliliğin arttığını belirterek, bu saatlerde dışarı çıkılmamasını önerdi. Zorunlu hallerde ağzın kapatılması gerektiğini ifade eden Yorulmaz, kronik hastalığı olanların maskeyle dışarı çıkmalarının yararlı olacağını ifade etti.

Yorulmaz, astım, kalp rahatsızlığı ve yüksek tansiyonu olan hastaların, kışın şikâyetlerinin arttığını vurguladı.

03.01.2007


 

Makarnayı nasıl bilirsiniz?

Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Bayram, halkın makarna pişirmeyi ve makarna çeşitlerini yeterince bilmemesinden, Türkiye’de üretilen makarnanın iç piyasada yeterince tüketilemediğini söyledi.

Bayram, aperatif, garnitür, salata, fast-food ve diğer birçok formda değerlendirilebilen makarnanın, dengeli beslenmeyi hedefleyen tüketici grupları için vazgeçilmez gıda maddelerinden olduğunu belirtti.

Makarna üretiminde kullanılan durum buğdayının diğer buğday türlerine göre protein olarak daha zengin, karbonhidrat seviyesinin ise daha düşük olduğunu ifade eden Bayram, şöyle konuştu: ‘’Makarna, glisemik indeksi düşük olduğu için vücutta yüksek oranda yağ ve şeker depolanmasını önler. Makarna aynı zamanda sindirimi kolay bir üründür.’’

03.01.2007


 

Kültürler bir sokakta buluşacak

Diyarbakır alt kademe Sur Belediyesi ve Kültür Turizm Müdürlüğü tarafından, ‘Kültürlerin Buluştuğu Yenikapı Sokağı Projesi’ hazırlandı. Projede bir zamanlar Müslüman, Hıristiyan ve Musevilerin yaşadığı Yenikapı Sokağı’nda bulunan camiler, kiliseler ve havranın onarılması ve işlevsel hale getirilmesi amaçlanıyor.

Proje, Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Müze Müdürlüğü, Ticaret ve Sanayi Odası, Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi, Yerel Gündem 21, Çekül Vakfı, Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Diyarbakır Surp Gregos Ermeni Kilisesi Vakfı, Diyarbakır Mor Petyum Keldani Kilisesi Vakfı, Diyarbakır Meryem Ana Süryani Kadim Kilisesi Vakfı tarafından da destekleniyor.

03.01.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri

Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004