Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Şubat 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

Bu dergilerde “aşk” var

Bizim Aile ve Genç Yaklaşım Şubat sayılarını “sevgi”ye ve “aşk”a ayırdı. Aylık kadın ve aile dergisi Bizim Aile kâinatı çevreleyensevgiyi kapağına taşırken, Genç Yaklaşım da “Aşk ne imiş?” diye sordu.

Bülbül dili, gül hali

ubat, sevginin ve sevgililerin en çok konuşulduğu ay… Sevginin ten bir beraberliği olarak sunulduğu günümüz şartlarında her şeyi paraya dönüştürmeyi hedefleyen ekonomi çarkı “Sevgililer Günü” adıyla, sevgi kavramı üzerinden de para kazanıyor.

Oysa ki, sevgi kâinatın tüm sırlarını açabilecek potansiyelde kendisi de sırlı olan muhteşem bir duygu…

Nasıl mı?

Bizim Aile Şubat sayısında bu sorunun cevabı üzerinde duruyor…

Küçücük kalbimizde kâinatın dört bucağından türlü türlü sevgiler dürülmüş…

Kendimizi, anne babamızı, gençliğimizi, güzelliğimizi, eşimizi, çocuklarımızı, baharı, meyveleri, kaliteli insanları, müziği, resmi ve daha pek çok şeyi seviyor, çok seviyoruz… Kâinat insan için yaratılmış ve insanın küçücük kalbinde muhabbet olarak merkezileşmiş adeta… Kâinatın yaratılış sebebi sevgi.

Bu sevgiler için özel bir çaba da gerekmiyor. Güzellikler tarafından cezb ediliyoruz.

Bütün sevdiklerimizi bize gönderen Zat sevdiklerimizden daha çok sevilmeye layık değil mi? Sevgi duygusunun yerli yerinde nasıl kullanılması gerektiğini anlatan zat (a.s.m.) sevilmeye daha çok lâyık değil mi? Çünkü sevgi doğru kullanıldığında insanı kâinata sultan ederken, yanlış sarf edildiğinde mutsuz bir köle haline getirebiliyor…

Bu sebeple tüm sevgiler O’na doğru olmalı, O’nun adıyla başlamalı, O’nun rızası dairesinde olmalı…

Bu sayıda her yönüyle sevgi ele alınmış.

İslâm Yaşar usta kalemiyle gülün ve bülbülün hikâyesini hazırlamış.

Fatma Nur Hacınebioğlu aşkın kalpleri “Bir”e götürmesi gerektiğini anlatıyor çalışmasında.

Esmanur Şeker, aşka iman gözlüğüyle “Vedud” esması penceresinden bakmış.

Süleyman Beydilli, sevginin dilini aktarmış yazısında.

Meryem Tortuk, “Aşıka Bağdat sorulmaz!” diyor.

Fadime Kaya ‘Aşka Dair’ olan sayfasında, “Yusuf ile Züleyha” aşkının bir nevî hikâyesini kaleme almış.

Psikolog Belkıs Ertürk, ergenlik dönemindeki aşık olma durumunun analizini sunuyor: “Eyvah aşık oldular.”

Aşk (ne) imiş!

Bugüne kadar aşk hakkında çok şey söylendi. Yüzlerce, binlerce tarif yapıldı. Şiirler yazıldı, şarkılar bestelendi. Konusu aşk olan edebiyat eserleri, yüzlerce yıl öncesinden bugüne kadar ilgiyle takip edilegeldi.

Aşk, insan fıtratında bulunduğunu inkâr edemeyeceğimiz bir duygu. Hepimiz hayatımızın bir döneminde bu duyguyu tatmışızdır. İnsanın karşı cinse duyduğu ilgi, ailelerin kurulmasına, nesillerin devamına vesile olmak gibi bir fonksiyona da sahip.

Ancak son yıllarda aşkın, fıtrata aykırı olarak daha fazla kullanıldığına, nefsanî hislerin tatmini için bir vasıta yapıldığına şahit oluyoruz. Evlilik öncesi yaşanan ilişkiler, hem kadın, hem de erkek için telâfisi güç yaralar açıyor ve birkaç dakikalık zevkler, ömür boyu süren sıkıntılara sebebiyet veriyor.

Yine son yıllarda, evlilik dışı ilişkilerin daha fazla özendirildiğini, erkek için bir kız arkadaşın, kızlar için de bir erkek arkadaşın olmamasının ayıplandığını, geri kafalılıkla suçlandığını görüyoruz.

Cinsel istekleri harekete geçmiş olan gençler, bir de bu özendirmelerle karşı karşıya kalınca tamamen savunmasız bir şekilde nefislerine teslim bayrağı çekiyorlar. Evlenme yaşının gerek askerlik, gerek okulu bitirme ve bir iş sahibi olma, gerekse evliliği zorlaştıracak türlü geleneklerle sürekli ileriye atılması da, gençleri gayri meşru yollara iten sebeplerden bir diğeri.

Aşk konusunu ele alan Genç Yaklaşım’ın bu sayısında;

Senai Demirci, aşka bildik tanımlardan farklı bir tarif getiriyor: “Aşk bağlılıktır, bağımlılık değil. Aşkta her iki taraf kişiliğini muhafaza eder. Aşk aynı zamanda bu bağlılık içinde karşısındakinin iyiliğini kendininkinden çok düşünmeyi gerektirir.”

Habib Fidan, “Toplumun, özellikle bu konuda aşırı duyarlı olan genç neslin zihinlerini bulandırmamak için, aşkı çok cazibeli bir duygu olarak sunmak yerine ayağı yere sağlam basan yorumlamalarla yerli yerine oturtmalıyız” diyor.

Fadime Kaya ve Hasan Hüseyin Kemal, aşk tariflerini sunuyor okuyucularına.

Sokak röportajlarında söz gençlerin. Herkes kendine göre bir tanım getirdi aşka.

Bir simit, bir çay, bir de Can Kardeş

Can Kardeş Şubat sayısında kapak dosyasını unutulmaya yüz tutan daha sonra kıymeti anlaşılan “Simit”e ayırıyor. Bilindiği gibi bu sevimli yiyecek önceleri fakirin umut ekmeği idi. Yıllarca bir kesim tarafından dışlandı, horlandı. Sonra, özellikle büyük şehirlerde simitin kıymeti anlaşıldı ve adeta itibarı iade edildi. Şimdilerde adına kocaman yerler açılıyor, üstüne de “Simit Sarayı” diyorlar. Yani hem doyuruyor, hem de kazandırıyor.

Can Kardeş, miniklerin karne heyecanını paylaşıyor ve “Şeref Köşesi”ne okuyucularından fotoğraf bekliyor.

Bu sayıda başka neler yok ki! Komşu devlet İran’a giden Can Kardeş ekibi, oradaki çocuk fuarını gezmiş. Dahası: bilmeceler, fıkralar, çizgi romanlar, Bilim Teknik sayfaları da minik okuyucuları bekliyor.

Ayrıca; Bilmece Bulmaca ilâvesini unutmayın.

07.02.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Bu dergilerde “aşk” var

  Bir Kültür Adamı Olarak Ahmet Kabaklı

  Warner Bros bir çocuktan dâvâcı

  Vakıf müzelerine yeni düzenleme


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004