Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 22 Mayıs 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Ağar: Cami de bizim, kışla da

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, millete yeni projeler getirmek yerine siyasetin ucuz ve kolay yanına geçildiğini ifade ederek, ‘’Biz Demokrat Parti zihniyetinden gelen bir parti olarak, devletin yönetim değerlerini ve milletin hayat değerlerine saygımız vardır. Milleti ezdirecek hiçbir haksızlığa meydan vermeyiz. Cami de bizimdir, kışla da bizimdir’’ dedi.

Ağar, bir partiden ayrılan grubun DYP’ye geçmesi sebebiyle Darüşşafaka Çetin Berkmen Spor ve Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen yemekli toplantıya katıldı. Burada konuşan Ağar, itibarlı ve gururlu bir Türkiye inşa etmenin büyük bir görev olduğunu bilerek geldiklerini, hiçbir zaman sırça köşklerde ve sanal dünyada olmadıklarını söyledi. Acıyı tatlıyı yaşayarak, çaresizliğin ne olduğunu bilerek geldiklerini belirten Ağar, her adımda, ‘’kardeşlik, sevgi, şefkat, bir arada yaşamak, hak ve hukuk’’ dediklerini ifade etti.

Ağar, ‘’Ne bugünkü AK Parti, ne bugünkü CHP milletin beklentilerinin karşılığı olamaz. Bu ülkede iktidar olmak demek sadece sana oy verenlerin değil, oy vermeyenlerin rızası ve güvenini alan hükümet demektir’’ diye konuştu.

Türkiye’nin çok tehlikeli bir yol ayrımına doğru götürülmek istendiğini ifade eden Ağar, bin senedir muhafaza ettiği toprakları Türkler’in elinden almak için çok uğraşanlar olduğunu vurguladı. Bunun Osmanlı’da ve Cumhuriyet dönemi başlangıcında da olduğunu, sonrasında ise doğrudan bu toprakları alamayanların nifak sokmak suretiyle ülkeyi bölmeye çalıştıklarını anlatan Ağar, şunları kaydetti:

‘’Üzülerek ifade ediyorum, Türkiye’de ilk defa siyaset yaptığını zanneden iki parti ülkeyi bölüyor. Farkındalar mı, değiller. Milleti bölüyorlar. Bırakın bu milletin inançlarını millet kendi yaşasın. Bu milletin değerlerini kendisine bırakın. Milletin değerleri üzerinden siyaset yapmayın. Bu millete kapanan kepenklerin, fabrikaların, iş bulamayan gençlerin hesabını verin. Bu millet bin senedir bu topraklarda, farklılıklarını birliktelik haline getirerek gücünü muhafaza etmiştir.’’

Milletin gerçeklerinin, huzursuzluğunun ve itibarsızlığının unutulduğunu savunan Ağar, ‘’Milletin değerlerini birbirleriyle kavga ettirmeye başladılar’’ dedi.

“CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ SİYASİ MESELE”

Mehmet Ağar, millete yeni projeler getirmek yerine siyasetin ucuz ve kolay yanına geçildiğini ifade ederek, ‘’Biz Demokrat Parti zihniyetinden gelen bir parti olarak, devletin yönetim değerlerini ve milletin hayat değerlerine saygımız vardır. Milleti ezdirecek hiçbir haksızlığa meydan vermeyiz. Cami de bizimdir, kışla da bizimdir’’ diye konuştu. Cumhurbaşkanlığı seçiminin bir demokrasi meselesi değil, siyasi bir mesele olduğunu kaydeden Ağar, şunları kaydetti:

‘’Bu siyasi mesele içerisinde bizim siyasi rakiplerimize koltuk hediye etme filan gibi bir mecburiyetimiz yoktur. Demokrasi içerisinde hiçbir zorlamayı kabul etmemiz mümkün değildir. Ancak demokrasi içinde bir siyasi mücadelemiz var. Bu ülkenin yanı başında ülkenin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine dil uzatanların sesini kesemeyenlerin bu devletin başına geçmeye ne hakkı vardır.’’ Ağar, merkez sağda 1980 sonrası suni olarak ayrılan yolları birleştirme gayreti içerisinde olduklarını dile getirerek, kendi iktidarlarında kutuplaşan değil kucaklaşan, konuşan değil üreten, örselenen değil güçlü bir Türkiye olacağını söyledi.

DYP Genel Başkanı Ağar, konuşmasının ardından partisine geçen bir grup kişiye DYP rozeti taktı.

/ İSTANBUL

22.05.2007


 

Türkiye kavşakta

İngiltere’de yayımlanan The Guardian gazetesindeki bir makalede, “Avrupa’nın Türkiye’nin içeri girmesine izin vermesi gerektiği” belirtildi. Guardian yazarı Peter Preston, AKP’nin yeniden iktidara gelmesinin muhtemel olduğunu ifade ederek, “Ancak Avrupa’sız bir Türkiye’de değişim için bir zorlama, bir yol haritası olmayacak. Türkiye kavşakta bulunan bir ülke. Üstelik Tahran’dan da Bağdat’tan da muhtemel kargaşadan da uzakta değil” dedi.

İngiltere’de yayımlanan The Guardian gazetesindeki bir makalede, “Avrupa’sız bir Türkiye’de değişim için bir zorlama, bir yol haritası olmayacak” denildi.

Guardian yazarı Peter Preston, makalesinde Türkiye’nin AB üyelik sürecinde yaşanan olumsuz gelişmelere ilişkin bilgi verdikten sonra, AB’nin durağan bir dönem geçirdiğini belirterek, Ankara’yı “hiç gelişmeyen AB kulübüne” almaya bugün her dönemden daha çok ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.

AKP’nin seçim zaferinin ardından yeniden iktidara gelmesinin muhtemel olduğunu da ifade eden Guardian yazarı, AKP’nin geçen dönemde, bu seçimde yeniden iktidara gelirse ekonomik açıdan daha başarılı olacağına dair güven vermeye yetecek kadar başarı ortaya koyduğunu belirtti.

Yazar “Ancak Avrupa’sız bir Türkiye’de değişim için bir zorlama, bir yol haritası olmayacak. Türkiye kavşakta bulunan bir ülke. Üstelik Tahran’dan da Bağdat’tan da muhtemel kargaşadan da uzakta değil” dedi.

Guardian yazarı, giderek filizlenen milliyetçiliğin, ilişkilerin koparılmasının Türkiye’yi çok daha savunmasız hale getireceği uyarısında da bulunarak, “Türkiye, Avrupa’ya yakınlaşamazsa nereye gidecek? Anadolu, Paris’ten 2 bin mil uzakta olabilir, ancak Türkiye ile Avrupa arasındaki bağ göz ardı edilemez. Modern kimliği için mücadele eden sadece Türkiye var. Ama ne yazık ki diğer yanda sözünü tutmayan ve çıkarlarının gereğini yerine getirememenin altında ezilen iki yüzlü bir Avrupa var” dedi.

/ LONDRA

22.05.2007


 

27 Mayıs'ın yıldönümünde DP yeniden doğacak

ANAVATAN-DYP’nin birleşme takvimi, bu hafta sonu DYP’nin gerçekleştireceği tüzük kongresiyle başlayacak. Büyük Anadolu Oteli’nde 27 Mayıs Pazar günü gerçekleştirilecek kongrede DYP, ismini ‘’Demokrat Parti’’ (DP) olarak değiştirecek.

Bir süre önce İçişleri Bakanlığı’na kuruluş dilekçesi verilen DP, DYP’nin bu kongresinden önce kurucular kurulu toplantısı yaparak DYP’ye katılma kararı alacak.

DYP, yapacağı tüzük kongresinde DP’nin katılımını onaylayacak ve ismini DP olarak değiştirecek. Partinin amblemi de Türkiye haritası üzerine ‘’Kırat’’ olarak değiştirilecek. Böylece DYP, 1983’den beri kullandığı ismini ve amblemini değiştirmiş olacak.

Bu değişikliğin ardından 2 Haziran’da ANAVATAN Partisi’nin 9. Olağan Büyük Kongresi ASKİ Spor Salonu’nda toplanacak. Kongrede, DP’ye katılma kararı alınacak. Böylece 20 Mayıs 1983’de kurulan ANAVATAN Partisi, 25 yıllık siyasî hayatına son verecek.

Öte yandan DP parti programı, 30 Mayıs Çarşamba günü İstanbul’da gerçekleştirilecek bir toplantıyla açıklanacak. Lütfü Kırdar Spor Salonu’nda yapılacak toplantıya DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar ve ANAVATAN Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu da katılacak.

/ ANKARA

22.05.2007


 

Partiler seçim için kesenin ağzını açtı

Erken genel seçim kararının ardından siyasî partiler çalışmalara başladı. Seçim çalışmaları için AKP 50 milyon YTL, CHP 80 milyon YTL, DYP ise 40 milyon YTL bütçe ayırdı.

Seçime katılacak partilerin kasasından miting alanının kurulmasından bayrak ve broşüre, TIR kiralanmasından rozet ve flamaya kadar milyonlarca YTL çıkacak.

Milletvekili adayları da bu süreçte seçilebilmek için yapacakları çalışmalarda çeşitli harcamalarda bulunacak. AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli, partilerine seçim sebebiyle yapılan Hazine yardımının yüzde 30’unun teşkilâtlara gönderileceğini, Genel Merkezin yürüteceği çalışmalarla birlikte toplam 50 milyon YTL’nin seçim için harcanacağını bildirdi.

AKP’nin daha önce çalıştığı ajanslarla çalışacağını belirten Gedikli, seçim çalışmaları için TIR kiralanmasının düşünüldüğünü de söyledi.

CHP 80 MİLYON YTL HARCAYACAK

CHP Genel Saymanı Mahmut Yıldız da, Hazine’den aldıkları yardımın tamamını seçim çalışmalarında kullanacaklarını söyledi. Yıldız, ‘’Bizim bütçemiz belli. Hazine’den aldığımız para 80 milyon YTL civarında. Tamamını kullanacağız’’ dedi.

Genel Başkan Deniz Baykal’ın ayrı şehirlerde günde 2 miting yapabileceği şartları hazırladıklarını belirten Yıldız, şöyle konuştu.

‘’4 milyon adet CHP flaması alımı için ihale açtık. Depomuzda da 1,5 milyon civarında flama var. Seçim için 5,5 milyon flama kullanacağız. Seçim otobüslerimiz var ama bu otobüslerden ziyade TIR’ları kullanmayı düşünüyoruz. 2 tane TIR kiralayacağız. Rozet hazırlatılacak, Genel Başkanımızın posterleri, bildiriler, parti programı, seçim bildirgeleri hazırlatılacak. Bunlar için de ihaleye çıkacağız.’’

DYP, ALİ TARAN İLE ANLAŞTI

DYP yetkilileri ise seçim çalışmaları için yaklaşık 40 milyon YTL’lik Hazine yardımını kullanacaklarını belirttiler. Propaganda çalışmaları için reklâmcı Ali Taran ile anlaşıldığını bildiren yetkililer, Taran’ın belirlenen strateji çerçevesinde propaganda çalışmalarını yürüteceğini ifade ettiler.

Yetkililer, seçim çalışmaları konusunda ANAVATAN Partisi ile birlikte hareket edilmesinin söz konusu olduğunu ifade ettiler.

SİYASî PARTİLERİN ALDIĞI HAZİNE YARDIMI

Öte yandan bu yıl Ocak ayı başında 108 milyon YTL Hazine yardımında bulunulan siyasi partilerin, seçim nedeniyle bir süre önce aldıkları Hazine yardımı ise şöyle: AKP: 94,1 milyon YTL, CHP: 53,2 milyon YTL, DYP: 26,2 milyon YTL, MHP: 22,9 milyon YTL

/ ANKARA

22.05.2007


 

Ortadoğulu kadınlar buluştu

“Küresel Tehdite Karşı Bölgesel Kadın Dayanışması” ana başlığıyla gerçekleştirilen 8. Kadın Buluşması’nda biraraya gelen Türkiye ve Ortadoğu ülkelerinden kadınlar, sözkonusu tehditi ve buna karşı neler yapılabileceğini konuştu.

Türkiye’nin birçok şehrinde çeşitli sivil toplum kuruluşlarında faaliyetlerde bulunan kadınların biraraya geldiği Kadın Buluşması’nın 8. İstanbul’da gerçekleştirildi. Geçtiğimiz hafta sonu Merter Greenpark Otel’de yapılan toplantıda küreselleşmeyle birlikte Ortadoğuda görülen olumsuzluklar ve bunlarla nasıl mücadele edilebileceği ele alındı.

Düzenleme heyeti adına toplantının açılış konuşmasını yapan Hazar Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Ayla Kerimoğlu, Batılı ülkelerin demokrasi, insan hakları gibi kavramları kullanarak Müslüman ülkelerde yaptıkları tahribatlara dikkat çekti. “Mazlûmdan yana olmamak, zalime destek vermektir” diyen Kerimoğlu, mazlûm bölge halkının yanında olmak üzere sivil bir hareketin ilk adımını attıklarını söyledi.

Buluşma’ya Mısır’dan katılan Gazeteci Nevvare Kâzım, küreselleşmeyle gelen ekonomik politikaların ülkesinin insanlarını nasıl fakir ve işsiz duruma düşürdüğünü anlattı. Küresel ekonomik politikalar sebebiyle artık Mısır’da 11-12 yaşındaki kızların çalışmak zorunda kaldıklarını da belirten Kâzım, “Ben sadece Filistin ve Afganistan için ağlamıyorum. İyi görünsek de biz de aynı problemleri yaşıyoruz” şeklinde konuştu. Gazeteci-Yazar Nuray Mert, küresel mücadelelerde sürekli kadının merkeze taşındığına dikkat çekti. “Kadınlar arasındaki çatışma politikası üzerinden oyun sürdürülmekte” diyen ve İslâm dünyasına karşı yürütülen propaganda çalışmalarına da dikkat çeken Mert, kadınların hem ülkelerindeki sorunlarla hem de bu küresel propaganda olayıyla mücadele etmek zorunda olduğunu dile getirdi.

SÖMÜRGECİLİK MANTIĞI

BİRBİRİYLE BAĞLANTILI

On dokuzuncu yüzyıl sömürgecilik mantığıyla bugünkü uluslar arası ilişkiler mantığının birbiriyle bağlantılı olduğunu söyleyen Yazar Nazife Şişman, “Batılı kadın moderndir, ayrıcalıklı kadındır. Öteki, ezilmiş, kurtarılmayı bekleyen kadındır” söyleminin akademik alanda bile devam ettiğini vurguladı. “Küresel Tehditin Yöntem ve Stratejileri” başlıklı oturumun konuşmacılarından Ürdün’lü parlamenter Hayat Hüseyin Massima, terörizme karşı savaş ettiklerini söyleyen Batılıların aslında zulme karşı savaşanları yoketmeye çalıştığını söyledi.

Küreselleşmeyle gelen çok güçlü bir dalganın aslında Ortadoğu halklarını birbirine yakınlaştırdığını söyleyen İran’lı Gazeteci Zehra Nejat Behram, “Bununla beraber bizi birbirimizden ayıran duvarlar ördük. Bu duvarlarla yaşıyoruz. Oysa yıllardır arzuladığımız birlikteliği yakalayabiliriz” dedi. Behram, Ortodoğu kadınların birlik olmaması gerektiğini vurguladı.

Başkent Kadın Platformu’ndan Siyaset Bilimci Fatma Bostan Ünsal, “Medya, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri, biz gerçekliğe bakarken onları algılayacak prizmalar sunarlar. Bu prizmalar genellikle sosyal gerçeklikten çok farklı şeyleri bize ulaştırır” dedi.

Yazar Yıldız Ramazanoğlu ise, Müslüman kadının hayatına yönelik saldırıların da olduğu şartlarda herkesin anlayabileceği bir ortak dil oluşturması ve soğukkanlı bir şekilde çalışması gerektiğini vurguladı.

Helsinki Yurttaşlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Melek Taylan da, Tanzimattan itibaren Türkiye’nin yönünü batıya dönerken Ortadoğuyu ihmal ettiğini söyledi. “Araplardan koparmak ve kendimizi Batıya ait görmek” gibi bugün de hâlâ acısını çektiğimiz yanlış siyasetlerin devam ettiğini vurguladı.

“Amerika işgalini bitirmediği sürece aslında hepimiz büyük bir tehdit altındayız” diyen Küresel BAK aktivisti Yıldız Önen de Ortadoğuda barışın olmasının Amerika’nın bölgeden çıkarılmasına bağlı olduğunu anlattı.

IRAKLI MÜHENDİS DUÂ İSTEDİ

Toplantının ikinci günü konuşmacılarından Iraklı Mühendis Esma Nalbatlı, Amerika’nın Irak’a demokrasi, hürriyet ve huzur getireceğim dediğini fakat onun gözünün Irak’ın zenginliğinde olduğunu vurguladı. Saddam’ın devrinde beraber, kardeşçe yaşadıklarını söyleyen Nalbatlı, “Sizden bir ricam var, duâ edin. İyi insanların duâsına çok ihtiyacımız var. Ülkemizde iç savaş, işgal sona ersin, kardeşlik ve barış geri gelsin” şeklinde konuştu.

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

22.05.2007


 

‘Demokrasi için birlik’ çağrısı

Gazeteci-yazar Aydın Çubukçu, ‘’Antidemokratik zorlamaları, barajları, yasakları, yasaklamaları aşmak için bütün emek, demokrasi ve barış güçleri seçimlerde birlikte hareket etmeli’’ dedi.

Çubukçu, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti lokalinde, Adnan Özyalçıner, Şebnem Korur Fincancı, Üstün Akmen ve Levent Dokuyucu ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, bir grup aydın adına ‘’Demokrasi İçin Birlik’’ çağrısında bulunduklarını ifade etti.

Türkiye’nin erken genel seçim sürecine sürüklendiğini belirten Çubukçu, seçim barajının yüzde 10 olarak korunmasının emek ve demokrasi güçlerinin parlamentoda temsil edilmelerinin önünü kestiğini savundu. Tek çözüm yolu olarak demokrasiyi gördüklerini dile getiren Çubukçu, ‘’Antidemokratik zorlamaları, barajları, yasakları, yasaklamaları aşmak için tüm emek, demokrasi ve barış güçleri seçimlerde birlikte hareket etmeli’’ diye konuştu.

Soruları da cevaplayan Çubukçu, kamuoyunda mevcut iktidara karşı daha güçlü bir birliktelik oluşması yönünde taleplerin olduğunu, son dönemde solda ortaya çıkan ittifakın bu talepleri karşılamadığını savunarak, ‘’emek ve barış sorununa ciddiyetle eğilen partiler arasında etkili bir birlik oluşturulmasının zorunlu olduğunu’’ söyledi.

Çubukçu, bir başka soru üzerine de her ne sebeple, hangi partiye yönelik olursa olsun siyasete siyaset dışı araçların müdahale etmesini doğru bulmadıklarını, bu yolun demokratik hakları kısıtlayacak gelişmelere sebep olacağını anlattı.

/ İSTANBUL

22.05.2007


 

Çözüm, demokraside aranmalı

Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı Hannes Swoboda, Türkiye’de askerlerin son zamanlarda iç siyasî konularda basına demeç vermeleri, basın toplantıları ve bildiri yayınlamalarının sonuç getirmediğini belirterek, “Askerlerin savunduğu ilkeler, yaptıkları birbiri ile çelişiyor. Bu konularda her türlü çözümü demokraside aramak gerekiyor” dedi.

AP Sosyalist Grup Başkan Yardımcısı Swoboda, Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasî krizi ABHaber’e değerlendirdi. AP’de Türkiye dosyasına hakim olan parlamenterlerden biri olan Swoboda, Türkiye’deki iç siyasî krizi şöyle değerlendirdi:

‘’AB için Türkiye’deki siyasî krize yaklaşımda, iki temel nokta çok önemlidir. Birincisi din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması diğeri ise askerlerin siyasî hayattan çekilmesidir. Bu iki prensip AB için olmazsa olmaz kuralıdır. Türkiye’de askerlerin son zamanlarda iç siyasî konularda basına demeç vermeleri, basın toplantıları ve bildiri yayınlamaları sonuç getirmedi. Bize gelen bilgilere göre AKP yine birinci parti. Askerlerin savunduğu ilkeler, yaptıkları birbiri ile çelişiyor. Bu konularda her türlü çözümü demokraside aramak gerekiyor. Bir tarafta laikliği, hukuk devleti Atatürkçülüğü savunuyorum diyeceksiniz, diğer tarafta yaptıklarınızla, şüpheyle yaklaşılan partinin oylarını artıracakcasınız. Bu yanlıştır.

Askerlerin işi ülkenin savunması olmalı. Siyasî olaylara karışıldımı ters sonuçların çıkması da normal. Ben askerin rolüne saygı duyuyorum. Ama artık Türkiye’nin demokrasisini NATO ve AB üyesi ülkeler seviyesine çıkartma zamanı geldi. Bugün Türkiye, NATO’ya başvursa açıklıkla söylüyorum üye olamazdı.”

Swoboda, Türkiye’de seçim sisteminin değiştirilmesi gerektiğini da belirterek, “Yüzde 30 oy alıp tek başına iktidar olunması demokrasi açısından pek de uygun bir gelişme değil. Çok partili sistemin daha demokratik olduğunu düşünüyorum. Bir partinin yüzde 30 alıp tek başına iktidar olması normal değil” diye konuştu.

“CHP ASKERLERİN GÖLGESİNDEN ÇIKMALI”

Swoboda, CHP’nin son siyasî krizdeki yaklaşımının bir sosyal demokrat partiden beklendiği gibi olmadığını belirten Swoboda, şöyle devam etti:

“İlk önce askerlerin gölgesinden çıkmaları lâzım. CHP’nin stratejisi nedir? Partinin sosyal politikaları nelerdir? Bunları Avrupa’da algılamakta zorlanıyoruz. TCK’nin 301. maddesinin değiştirilmesine karşı çıkışları asla kabul edilemez. Hiçbir sosyal demokrat parti düşünce ve ifade özgürlüğünün tesis edilmesine karşı çıkamaz.”

/ BRÜKSEL

22.05.2007


 

Dülger’in eşi DP’den aday adayı

TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti Antalya Milletvekili Mehmet Dülger, eşi İlhan Dülger’in DP’den milletvekili aday adayı olmasıyla ilgili olarak, “Asıl hedef ülkeye hizmet olunca, bundan ciddi bir ihtilaf doğması beklenmez’’ dedi.

Dülger, yaptığı yazılı açıklamada, eşi Doç. Dr. İlhan Dülger’in, AK Parti dışında bir partiden adaylığını koymuş olmasının, ‘’meselelere belirli açıdan bakan bazı çevreler için’’ kabulü zor bir durum olarak değerlendirilebileğini ifade etti.

Eşinin bu konuyu ilk önce kendisine açtığını bildiren Dülger, şunları kaydetti:

‘’Etraflı bir şekilde konuştuk. Kendisi için çok makul ve meşru sebeplerle bir karar arifesinde bulunmasını anlayışla karşıladım. Görüşlerime ve tavrıma her zaman önem veren eşimin, kişisel tercihlerinden ileri gelen bu davranışı için, kendisine saygı göstermekten başka yapacağım bir şey yoktur. Mensubu bulunduğum Adalet ve Kalkınma Partisi de kişisel tercihlere saygılı ve kadınların siyasette daha fazla yer almasını destekleyen bir parti olduğu için, benim açımdan ortada bir çelişki söz konusu değildir.

“Kaldı ki çağdaş bir yaklaşım; bilgi ve tecrübe birikimini ülke hizmetine arz etmek için, özellikle kadınlar olmak üzere, herkesin, bir medenî cesaret ve özgür bir girişim ruhu içinde olmasını teşvik eder. Ben de öyle düşünüyorum ve kadınların kendisini karşısındakinin de yerine koyabilen, sağduyulu, yumuşak ve uzlaşmacı yanlarının, siyasete güzel ufuklar açacağına inanıyorum.’’

/ ANKARA

22.05.2007


 

Yargıtay’da devir teslim

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na seçilen Abdurrahman Yalçınkaya, görevi Nuri Ok’tan devraldı.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nda savcılar ve idarî personelin de katılımıyla devir teslim töreni düzenlendi. Törende konuşan Nuri Ok, görev yaptığı 4 yıl boyunca hukukun öne çıkması için gayret gösterdiğini söyledi. “Her şeyin hukuk olduğu çağımızda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve yargının önemi ortadadır’’ diyen Ok, bundan sonra da Türkiye’de hukuk devleti ilkesi ve demokratik ortamın daha da yerleşeceğine inandığını ifade etti.

Ok, görevi devralan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’ya, Yargıtay Cumhuriyet savcılarına ve idare personele bundan sonraki görevlerinde başarılar diledi. Yalçınkaya da konuşmasında, Ok’un görev süresi boyunca sergilediği üstün meziyetleri unutmayacaklarını, meslek aşkı ve dürüstlüğünün kendilerine her zaman örnek olacağını kaydetti. Yalçınkaya, Ok’a bir demet çiçek sundu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya ve Başsavcılık personeli Ok’u, Başsavcılık binasından alkışlarla uğurladı.

/ ANKARA

22.05.2007


 

CHP’li Önder için TBMM’de tören

Geçirdiği rahatsızlık sonucu vefat eden CHP Samsun Milletvekili İlyas Sezai Önder için TBMM’de tören düzenlendi.

Törene, TBMM başkanvekilleri Sadık Yakut, Yılmaz Ateş, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Hürparti Genel Başkanı Yaşar Okuyan, TBMM grup başkanvekilleri, milletvekilleri, bazı eski bakan ve milletvekilleri, Önder’in yakınları ile TBMM’yi ziyaret eden çok sayıda vatandaş katıldı. Önder, bugün Samsun Büyük Camisinde kılınacak öğle namazının ardından, Bafra ilçesi Kolay beldesindeki aile mezarlığında toprağa verilecek.

Önder’in vefatıyla, Mecliste son sandalye dağılımı şöyle oldu:

AKP: 352, CHP: 150,

ANAVATAN: 20, DYP : 4,

SHP: 1, HYP: 1, GP: 1,

Bağımsız: 12, Boş: 9

Toplam: 550

/ ANKARA

22.05.2007


 

Yazıcıoğlu’nun aracı kaza yaptı

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun içinde bulunduğu otomobilin minibüsle çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında ölen ya da yaralanan olmadı.

Edinilen bilgiye göre, Ordu’dan Ankara yönüne giden içinde BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun bulunduğu Musa Kumbaroğlu yönetimindeki 34 SY 154 plakalı otomobil, Yeni Çevre Yolu kavşağında Levent Yurt’un kullandığı 55 M 0558 plakalı minibüsle çarpıştı. Hafif hasarlı kazada, ölen ya da yaralanan olmazken, Yazıcoğlu, kazanın ardından başka bir otomobille Ankara’ya gitti.

/ SAMSUN

22.05.2007


 

TBMM’den Gürcü bürokratlara eğitim

Gürcistan Parlamentosu bürokratlarının, yasama faaliyetleri konusunda TBMM’deki eğitim programı başladı.

Parlamentolararası işbirliği çerçevesinde, konuk heyetin TBMM’de 5 gün sürecek eğitim programı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda açılış konuşmalarıyla başladı. Gürcistan Parlamentosu Araştırma Bölümü Şefi Zurab Tarielashvili, parlamentoların tecrübeye ihtiyacı olduğunu, TBMM’nin sağlayacağı desteğin, çalışmalarındaki verimi artıracağını söyledi. İki ülkenin kardeş olduğunu ve tarihi bağları bulunduğunu; askerî, politik ve kültürel alanlarda işbirliği yaptıklarını anlatan Tarielashvili, işbirliğinin devam edeceğini kaydetti. TBMM bürokratları da çalışmaların verimli geçmesi dileğinde bulundu.

/ ANKARA

22.05.2007


 

YSK, adayların uyması gerekli yöntemi belirledi

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılacak milletvekili genel seçimlerine ilişkin aday listelerinin verilmesinde ve adayların istifalarında uyulması gerekli yöntemi belirledi.

YSK’nın, milletvekili aday listelerinin verilmesinde ve adayların istifalarında uyması gereken yönteme ilişkin kararı, Resmî Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı. Kararda, siyasî partilerin seçime katılacakları seçim çevrelerine ilişkin aday listelerini, her ilin ve bir il birden fazla seçim çevresine bölünmüş ise her bir seçim çevresinin adayları ayrı ayrı kâğıtta gösterilmek suretiyle aday listelerinin ve bu listeleri ihtiva eden CD’nin YSK tarafından belirlenen kayıt desenine göre 4 Haziran 2007 Pazartesi günü saat 17.00’ye kadar YSK’ya teslim etmeleri gerektiği ifade edildi.

Listelerin her sayfasında parti mührünün ve yetkili imzanın bulunması gerektiğinin belirtildiği kararda, Milletvekili Seçimi Kanununda belirtilen suçlar ile taksirli suçlar hariç 1 yıl veya daha fazla hapis veya süresi ne olursa olsun ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlarla ilgili verilmesi gerekli belgeler de belirtildi. Kararda, il seçim kurulunun gerekli gördüğü takdirde kendi seçim çevrelerinin adayları hakkındaki diğer belgeleri ilgili yerlerden isteyebilecekleri kaydedilerek, seçime katılan siyasî partilerin iller toplamının en az yarısında o seçim çevresinin çıkaracağı milletvekili sayısı kadar aday göstermeleri gerektiği, eksik aday gösteren siyasî partilerin bu eksikliği YSK tarafından verilen sürede tamamlamamaları halinde seçime katılma hakkını kaybedecekleri bildirildi.

/ ANKARA

22.05.2007


 

Babacan: Korku ticareti yapanlar var

Devlet Bakanı Ali Babacan, “korku ticareti” yapanlar olduğunu ifade ederek, ‘’Kimse hayalî tehditlerin, sanal korkuların, olmayan tehlikelerin peşinden koşmasın’’ dedi.

Şereflikoçhisar’da yaptırılacak Peçenek Barajı’nın temel atma törenine katılan Ali Babacan, Türkiye’nin 4,5 yıllık AKP iktidarı süresince dünyanın teveccühünü kazanan bir ülke konumuna geldiğini söyledi. Ali Babacan, ‘’Hiç kimse başka bir amaç, niyet, hedef beklemesin. Kimse hayalî tehditlerin, sanal korkuların, olmayan tehlikelerin peşinden koşmasın. Bugünlerde Türkiye’de korkunun ticaretini yapanlar var. Korku üzerinden siyaset üretmeye çalışanlar var. Oysa biz geleceğe bakıyoruz. İlerlemeye bakıyoruz. Türkiye’yi çok daha güzel günlere götürmenin peşindeyiz. Bize bakanlar, hükümete bakanlar, yalnızca millete hizmet görecekler. Başka şeyler aramasınlar, göremeyecekler. Başka bir şeyler göstermeye de çalışmasınlar gösteremeyecekler. Zaten başka şeyler arayanların elleri de inşallah boş kalacak’’ şeklinde konuştu.

İsim vermeden anamuhalefet partisi CHP’yi eleştiren Ali Babacan, halka güvenmeyen, halktan ve milletin iradesinden korkanlar bulunduğunu söyledi. Türkiye’nin önemli bir dönemden geçtiği bugünlerde yakalanan başarıyı çekemeyerek engel olmak isteyenlerin olduğunu savunan Babacan, bunların millete gitmeme konusunda birçok bahane ve mazeret ürettiklerini kaydetti.

Kendilerinin öncelikle millete ve halka güvendiklerini dile getiren Ali Babacan, ‘’Daha da göreceksiniz. Daha neler neler çıkaracaklar önümüze. Kendimizi size emanet ediyoruz. Bizi sizlere emanet ediyoruz’’ dedi.

Babacan, Türkiye’de on yıllar boyunca halktan ve milletten korkulduğunu, ne zaman halkın iradesi tecelli edecekse ve ‘Yeter karar milletin’’ denilecekse o zaman işlerin karıştırılmaya çalışıldığını ifade eti.

Bakan Ali Babacan, AKP olarak cumhuriyetin nitelikleri olan demokrasi, laiklik, sosyal devlet ve hukuk devleti kavramlarına büyük önem verdiklerini belirtti.

/ ANKARA

22.05.2007


 

Rüşvet teklifi iddialarına soruşturma

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu’nun “cumhurbaşkanı seçim sürecinde bazı milletvekillerine rüşvet teklif edildiği’’ iddialarıyla ilgili soruşturma başlattı.

Alınan bilgiye göre, soruşturmayı Başsavcılığın parlamenter suçları soruşturma bürosu yürütüyor.

Başsavcılık, Baykal ve Mumcu’nun, “cumhurbaşkanı seçim sürecinde bazı milletvekillerine rüşvet teklif edildiği’’ iddialarıyla ilgili basında yer alan haberler üzerine resen soruşturma başlattı.

/ ANKARA

22.05.2007


 

e-hastanelere doğru

Hayatın hemen her alanında yer almaya başlayan internet, sağlık sektöründe de hizmetin hızını arttırmak ve hastalara kolaylıklar sağlamak amacıyla kullanılıyor. İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde başlatılan uygulama, hastalara kan tetkik sonuçlarını internetten öğrenme olanağı tanıyor.

Çalışmaları hakkında bilgi veren İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr.Galip Akhan, hastanede tetkiklerini yaptıran hastaların ‘’www.iaeh.gov.tr’’ adresine girip protokol ve kimlik numaralarını yazdıktan sonra sonuçlarını bu siteden öğrenebileceklerini söyledi.

Hastaların tetkiklerin sonuçlarını almak için bir kez daha Hastaneye gelmek zorunda kalmayacaklarını ifade eden Akhan, uygulamayı şöyle anlattı: “Aile Hekimlerinin gönderdiği veya kronik hastalıkları olan ve kan değerlerini takip etmesi gereken hastalar, artık kan verdikten sonra hastaneye bir daha gelmeden kan tahlili sonuçlarını internet üzerinden öğrenebilecekler. Sevk zinciri başladığında Aile Hekimleri ileri tetkik için hastalarını bize gönderecekler. Aile Hekimi hastasına verdiği mektupta hastayı hangi bulgularla ve hangi düşünceyle gönderdiğini de belirtecek. Aile hekimi bu bilgileri hastanemize e-posta ile gönderebilecek. Hastanemiz de gerekli tetkik ve tedavi yapılacak. Bu bilgiler de aile hekimine internet üzerinden bildirilecek. Bunun planlamasını da yapıyoruz.’’

/ İZMİR

22.05.2007


 

Erzincan-Sivas karayolu kapalı

Erzincan 164. Şube Müdürü Hüsamettin Özendi, dün heyelan nedeniyle kapanan Erzincan-Sivas karayolunun ulaşıma açılmasına çalışıldığını bildirdi.

Özendi, gazetecilere yaptığı açıklamada, heyelan sebebiyle Erzincan-Sivas karayolunun 66. kilometresinden itibaren ulaşıma kapandığını belirterek, ‘’Kapanan yol üzerinde servis yoluyla ulaşımın sağlanmasını planlıyoruz’’ dedi. Heyelan nedeniyle büyük bir toprak kütlesinin yolu kapattığını kaydeden Özendi, yolun temizlenme çalışmalarının bir ayı aşabileceğini ifade etti. Özendi, Erzurum-Erzincan-Sivas yönüne gidecek araçların Erzincan-Kelkit-Şiran-Alucra-Şebinkarahisar-Suşehri-Zara güzergâhını kullanmaları gerektiğini kaydetti.

/ ERZİNCAN

22.05.2007


 

Trakya’da yağmur sevinci

Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’da yağışın etkili olduğu bildirildi. Edirne Meteoroloji Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, son 24 saatte ilde metrekareye 26.9 kilogram yağış düştü.

Şehirde hava sıcaklığının 16 derece olduğunu ifade eden yetkililer, hava sıcaklığının 2-4 derece kadar düşeceğini bildirdiler. Kırklareli Meteoroloji Müdürlüğü yetkilileri, sıcaklığın 15 derece olduğu şehirde, son 24 saatte metrekareye 26,1 kilogram yağış düştüğünü belirttiler.

/ EDİRNE

22.05.2007


 

Şiddetli geçimsizlik intihar sebebi

Eskişehir Osmangazi Üniversitesinin yaptığı araştırmada erkeklerde ticari başarısızlık, kadınlarda ise aile geçimsizliği ve istediğiyle evlenememenin başta gelen intihar sebepleri arasında olduğu belirlendi.

Alınan bilgiye göre, ESOGÜ Tıp Fakültesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Çınar Yenilmez başkanlığında, Yrd. Doç. Dr. Setenay Öner, Doç. Dr. Ünal Ayrancı, Araştırma Görevlisi Dr. Yasemin Kılıç ve Öğretim Görevlisi Dr. Gülcan Güleç, Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) verilerini baz alarak ‘’Türkiye’de 2003 Yılında Gerçekleşen Tamamlanmış İntiharlarda Cinsiyetlere Göre Bölgeler Arası Farklılıklar’’ konulu araştırma yaptı.

Türkiye’de farklı yaş gruplarındaki tamamlanmış intiharlarda intihar sebebi bakımından, cinsiyetler ile bireylerin yaşadıkları bölge arasındaki farklılıkları incelemek ve bölgeye özgü risk faktörlerine dikkati çekmek amacıyla yapılan araştırmada, DİE’nin düzenli olarak her yıl yayınladığı ‘’İntihar İstatistikleri Formu’’ndan yararlanıldı.

DOĞU ANADOLU’DA KADINLARDA

İNTİHAR ORANI YÜKSEK

İntihar oranları, kadınlarda Doğu Anadolu Bölgesinde yüksek, diğer bölgelerde ise erkeklerde daha yüksek olarak belirlendi.

24 yaş altı grubunda kadın intihar oranı erkeklere göre daha yüksekken 25 üzeri yaş gruplarında erkeklerde intihar oranı daha yüksek çıktı. 2003 yılındaki intihar olgularında bölge ile sebep ve sebebiyle cinsiyet arasında da önemli düzeyde ilişki olduğu belirlendi. 2003 yılında hastalık, öğrenim başarısızlığı ve ticarî başarısızlıktan intiharlar en önemli sebep. Erkeklerde geçim zorluğu, ticarî başarısızlık en önemli intihar sebepleri. Kadınlarda ise aile geçimsizliği ile hissi ilişki, istediğiyle evlenememe sebebiyle intihar etme daha yüksek oranda.

Ege Bölgesinde geçim zorluğu sebebiyle intihar, Akdeniz Bölgesinde hastalık sebebiyle intiharlar, İç Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde öğrenim başarısızlığı, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise aile içi geçimsizlik en önemli intihar sebepleri.

Genel bir kavram olan aile geçimsizliği, okuma ve yazma oranının düşüklüğü, kız çocuklarının eğitime katılmasının zor olması veya engellenmesi, kırsaldan şehre göç olgusu, erken yaşta zorla evlendirilme, hızlı sosyal değişimler, kitle iletişim araçları ile sunulan farklı bir kültürün yaşantılarıyla çelişen genç kızların ataerkil toplum yapısının içinde kendi gerçeklerini tolere edememe gibi sosyo-kültürel sebeplere dayanıyor.

2705 İNTİHAR OLGUSU İNCELENDİ

Bu yıllıklardan yaş ve cinsiyet gibi demografik bilgilerle intihar sebepleriyle ilgili veriler toplandı. Türkiye’nin bölgeleri arasındaki karşılaştırması için 2003 yılı verileri esas alındı. Çalışmada yüzde 58,2’si erkeklerden, yüzde 41,8’i kadınlardan oluşan 2705 intihar olgusu incelendi.

Türkiye’nin 7 bölgesindeki tamamlanmış intihar oranları, 24 yaş altı, 25-64 yaş arası ve 65 yaş ve üstü olmak üzere 3 farklı grup esas alındı ve cinsiyetler arası karşılaştırma yapıldı.

Araştırma sonucuna göre, 2003 yılında gerçekleşen intihar olgularında bölge ile yaş, bölge ile cinsiyet arasında önemli düzeyde ilişki olduğu belirlendi. Bunun yanında yaş grupları ile cinsiyet arasında önemli düzeyde ilişki olduğu belirlendi. İntihar oranları, 24 yaş altında Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yüksek düzeyde bulunurken, 25-64 yaş grubunda sırasıyla Marmara, Ege, İç Anadolu, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde yüksek olduğu belirlendi.

/ ESKİŞEHİR

22.05.2007


 

Sünnet, uygun zamanda uygun şekilde yapılmalı

Gaziantep Çocuk Hastanesi Başhekim Yardımcısı Çocuk Cerrahisi Uzmanı Dr. Lütfi Dağdönderen, erkek çocukların ellerini ve ayaklarını tutarak baskı altında sünnet edilmesinin sakıncalı olduğunu belirterek, “Toplumda erişkin dönemde ortaya çıkan cinsel ve psikolojik sorunların temelinde zoraki yapılan sünnetin önemli etkisi var” dedi.

Sünnetin İslâmî bir zorunluluk olmakla birlikte Türk toplumunda yüzlerce yıldır törensel bir gelenek olarak uygulandığını belirten Dr. Dağdönderen, sünnetin en ideal zamanının ilk 6 ay olduğunu söyledi. Sünnetin ehil kişiler tarafından yapılmasının zorunluluğuna dikkat çeken Dağdönderen, “Sünnetin ideal zamanı ilk 6 aydır. Ancak 2 yaşına kadar güvenle sünnet yapılabilir. 2-6 yaş arasında ise sünnet yapılmasını önermiyoruz” dedi.

Bu yaşlarda yapılacak sünnetin çocukta birtakım psikolojik sorunlara sebep olabildiğini anlatan Dağdönderen, “Hele hele çocuğun ellerini ayaklarını tutarak, baskı altında sünnet edilmesi kesinlikle doğru değil. Toplumda erişkin dönemde ortaya çıkan cinsel ve psikolojik sorunların temelinde zoraki yapılan sünnetin önemli bir payı var. Sünnet, çocuğa bir çile, ıztırap ve acı çektirmek değil onu onore etmektir. Eğer 2 yaşına kadar çocuğunuzu sünnet ettirmediyseniz, bundan sonraki en uygun yaş okula başlayacağı yılın yaz aylarıdır. Eğer 2-6 yaş arasında sünnet yapılacaksa mutlaka çocuk sakinleştirilmeli. Hatta gerekirse anestezi verilmeli” diye konuştu.

/ GAZİANTEP

22.05.2007


 

Bozulan gıdalar hastalık saçıyor

Yaz aylarında iyi korunmayan gıdaların bozulması sebebiyle besin zehirlenmesi ve ishal şikâyetleri artıyor. Uzmanlar ise, birçok hastalığın da bu aylarda başladığını ve dikkatli olunması gerektiğini vurguluyorlar.

Patnos Devlet Hastehanesi Başhekimi ve Aile Hekimi Uzmanı Doktor İbrahim Renkliçay, yaz aylarında besinlerin üreticiden tüketiciye ulaştırılırken soğuk zincirinin çoğu zaman kırıldığını söyledi. Soğuk zincirinin kırılmasıyla mikropların daha hızlı üremeye başladığını belirten Renkliçay, mikropların sayısı arttıkça hastalık yapma riskinin de arttığına işaret etti.

Besin zehirlenmesi, 72 saat içinde bir mikroorganizma veya toksini ile bulaşmış bir besinin tüketiminin ardından ishal, bunaltı, kusma, karın ağrıları, karına kramplar girmesi gibi sindirim sistemini ilgilendiren bulguların ortaya çıktığı bir hastalık tablosu. Yiyecek ve içeceklerin saklanması, hazırlanma ve sunulma aşamalarında uygun sağlık şartlarının olmaması, besin zehirlenmelerinin önemli bir sorun haline gelmesine yol açıyor. Süt ve süt ürünleri, kremalı yiyecekler, tavuk mamulleri, mayonezli, yumurtalı yiyecekler, pişirilip uygun şartlarda saklanmayan etler, deniz ürünleri, bozulma riski en yüksek gıdalar arasında yer alıyor.

Soğuk zincirinin kırılmasıyla mikropların daha hızlı üremeye başladığını belirten Renkliçay, mikropların sayısı arttıkça hastalık yapma riskinin de arttığına işaret etti. Dr. Renkliçay, besin zehirlenmesinin tifo, dizanteri, kolera, brucella gibi hastalıklara da sebep olduğunu belirterek, mikropların kendini ishal, kusma, yüksek ateş, halsizlik gibi belirtilerle gösterdiğini kaydetti.

Açıktan satılan gıdalara dikkat

Aile Hekimi Uzmanı Renkliçay, açıktan satılan gıdaların insan sağlığı açısından tehlike teşkil ettiğini söyleyerek, insanların açıktan satılan besinlerin kesinlikle tüketilmemesini tavsiye etti. Renkliçay, ‘’Besin zehirlenmesi başta ishal olmak üzere bir çok hastalığın meydana gelmesine sebebiyet vermektedir. Bunun için marketten aldığımız herhangi bir besinin kesinlikle son kullanma tarihine, açıkta olup olmadığına, orjinal paketinin içinde bulunup bulunmadığına dikkat etmek gerekiyor’’ dedi. Renkliçay, özellikle paketinden çıkarılmış gıdalardan uzak durulmasını isteyerek, yiyecek ve içeceklerin sağlık açısından buzdolabında belirli ısı derecesinde korunması gerektiğini kaydetti.

Sebze ve meyvelerin temiz bir suda bol bol yıkanmasının şart olduğunu dile getiren Dr. Renkliçay, pişmiş yiyeceklerin buzdolabı dışında bekletilmemesini, market ve benzeri yerlerden alınan gıdaların da kısa sürede tüketilmesinin gerekli olduğunu vurguladı. (cihan)

22.05.2007


 

‘Orhan Gazi’ suya indi

İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş’nin (İDO) Avustralya’da yaptırdığı ‘’Orhan Gazi’’ adı verilen hızlı feribot, Ağustos ayı ortalarında İstanbul’a getirilecek.

Feribot, İstanbul ile Bursa-Güzelyalı arasında çalışacak. İDO’dan yapılan açıklamada, inşa süreci tamamlanan feribotun 27 Nisan’da İstanbul ile Bursa-Güzelyalı arasında hizmet vermeye başlayan ve dünyanın en büyük ikinci feribotu unvanını elinde bulunduran ‘’Osman Gazi’’ feribotu ile aynı büyüklükte olduğu ve aynı özellikleri taşıdığı belirtildi. Hızlı feribotun inşa edildiği tersanede suya indirildiği ve seyir testlerinin emniyetle tamamlanmasının ardından Perth şehrinden 19 Temmuzda yola çıkacağı ifade edilen açıklamada, ‘’İstanbul ile Bursa-Güzelyalı arasında çalışacak feribot, Ağustos ayı ortalarında İstanbul’da olacak’’ denildi. Açıklamada, ‘’Orhan Gazi’’ feribotunun da hizmete girmesiyle İstanbul-Bursa arasında taşınan yolcu sayısının iki katına çıkmış olacağı kaydedildi.

İDO, ‘’Osman Gazi’’ ve ‘’Orhan Gazi’’ feribotlarını 110 milyon dolara yaptırmıştı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı törenle hizmete giren 1200 yolcu ve 225 araç kapasiteli ‘’Osman Gazi’’ feribotu, İstanbul-Güzelyalı arasını 75 dakikaya indirmişti.

/ İSTANBUL

22.05.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004