Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 16 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Kutuplaşan değil, kucaklaşan Türkiye istiyoruz

Demokrat Parti Genel Başkanı Mehmet Ağar, AKP ve CHP’nin Türkiye’yi kutuplaştırdığına dikkat çekerek, “Biz kutuplaşan değil, kucaklaşan Türkiye istiyoruz’’ dedi. Şehit cenazelerindeki tepkilerle ilgili bir soru üzerine Ağar, camilerin siyasetin ve gösterilerin dışında olduğunu belirterek, “Milletin müşterek değeri olan, içerisine girildiği zaman huzur bulunan camilerimize siyaset sokulmamalı” görüşünü dile getirdi.

Önceki akşam CNN TÜRK’te yayınlanan “Liderler Zirvesi” programının ilk konuğu DP lideri Ağar oldu. Programın öncelikli gündem maddesi ise “terör”dü. Mehmet Ağar, DP Genel Merkezi’nden canlı yayınlanan programda bazı gazetelerin genel yayın yönetmenlerinin sorularını cevapladı. Ağar, Kuzey Irak’a operasyon yapılmadan önce Türkiye’ye ne getirip ne götüreceğinin iyi hesaplanması gerektiğini söyledi. “Düz ovada siyaset yapsınlar” sözlerinin hatırlatılması üzerine Ağar, bu konunun tamamen askere bırakılamayacağını belirterek şöyle devam etti:

“PKK’nın arkasında yabancı devletler var. Avrupa devletleri var. Bu mesele artık tamamıyla askere bırakılamaz. O sahada cansiperane mücadele ediyor. Diplomatik anlamda PKK’nın arkasında hiçbir güç kalmamalıdır. Bu bölgede Türkiye’ye rağmen bir oluşumun kurulması mümkün değildi. İçerdeki çatışma alanlarını bitirirsek dışarıdan bir şey gelemez. Ovaya, şehirlere hakim olmak lâzım. Örgütü besleyen damarların ortadan kalkması lâzım. 1999’dan beri süreç boş geçirilmiştir. Barzani, Türkiye’nin Güneydoğu’sunda etkili olmaya çalışmıştır.”

Ağar, ABD ile yürütülen koordinatörlük mekanizmasının da yanlış olduğu görüşünü dile getirdi. Ağar, Hükümetin ‘’muktedir olamayan iktidar’’ örneğini verdiğini söyledi. Başbakan Erdoğan’ın birer gün arayla içerideki ve dışarıdaki terörist sayısıyla ilgili farklı rakamlar verdiğini hatırlatan Ağar, “İlk gün ‘içeride 5 bin dışarı 5 yüz terörist var’ diyen Başbakan bir gün sonra ‘içeride bin 500 dışarıda 3 bin 500 terörist var’ dedi. Bu çelişkilerle törör konusu çözülmez. Benim bazen uykularım kaçıyor. Sabah kalktığı zaman bu sorunu çözebilmesi için Başbakan’ın da uykuları kaçması lazım” ifadelerini kullandı.

Ağar, “Benelüks Modeli”ne ilişkin bir soru üzerine ise şunları söyledi:

“‘Yozgat ile Musul’un kaderi aynı olacak’ dedik. Suriye, Irak, Ermenistan ve Gürcistan gibi komşularımızla ekonomik ve kültürel işbirliği yapıldığı zaman bölgedeki çatışma alanları ortadan kalkacaktır. Türkiye bu coğrafyada 400 seneden fazla hakim olmuş bir devlettir. Türkiye’ye rağmen bu bölgede yeni bir düzenleme yapılamaz. Türkiye bulunduğu bölgelerde güvenin teminatı olmuştur. Bunun için güçlü irade şart.”

“CAMİLER MİLLETİN MÜŞTEREK DEĞERİ”

Ağar’a bir başka soru üzerine de şehit cenazelerindeki tepkilere yaklaşımı sert oldu. Ağar, camilerin siyasetin ve gösterilerin dışında olduğunu belirterek, “Milletin müşterek değeri olan, içerisine girildiği zaman huzur bulunan camilerimize siyaset sokulmamalı” görüşünü dile getirdi.

Merkez sağın değerleri istismar eden değil, değerlerin uzlaşısı üzerinden bir anlayışa sahip olduğunu anlatan Ağar, ‘’AKP ve CHP Türkiye’yi kutuplaştırıyor. Biz kutuplaşan değil, kucaklaşan Türkiye istiyoruz’’ dedi.

“TARİHÎ FIRSAT KAÇMADI ERTELENDİ”

Ağar, merkez sağda birleşme ile ilgili soru üzerine ise şunları söyledi:

“Erkan Mumcu’nun beni canlı yayında tartışmaya çağırması fayda getirmez. Birleşme konusunda tarihi fırsat kaçmadı, ertelendi. DP’nin gelmiş olduğu noktada baraj sorunu yok. Bunların hepsini telafi ederiz. Çok önemli bir hasar olmadığı ortadadır. Hayat, pişmanlık duymamayı gerektiriyor. Bana hiçbir şey kolay nasip olmamıştır. Hep zorlukları aşarak geldim. Bunu da aşacağız. Bu adımı atmış olmayı da başarı olarak görmek lâzım. Benim hanemde hiçbir zaman mağlubiyet yoktur. Birleşme konusu 23 Temmuz’a kaldı.”

“KOLTUĞA YAPIŞIP KALMAM”

Partisinin 1991 seçimlerinden sonra sürekli oy kaybettiğinin hatırlatılması üzerine Mehmet Ağar, 22 Temmuz’da yapılacak seçim için, “Ben büyük iddiaların insanıyım. Türkiye kime güvenecekse onu başbakan yapacak. Geçmişe takılıp kalmak istemiyorum. Ben bu trendi aşacağım. Hedefimiz iktidar olmaktır. Olamadığımız takdirde koltuğa yapışıp kalmam. Partinin vereceği karara göre hareket ederim” şeklinde konuştu.

“CHP’yle koalisyon kurar mısınız?” şeklindeki soruya ise, “AKP-CHP koalisyonu en iyi koalisyon olur. Ülkeyi nasıl gerdilerse birlikte yatıştırırlar” dedi. CHP’ye de yüklenen Ağar, “Allah CHP’ye muhalefet görevi vermiş. Hep o çizgide devam edecekler gibi gözüküyor” ifadelerini kullandı.

“DARBE DÖNEMLERİ GERİDE KALADI”

Darbe dönemlerinin artık çok geride kaldığını, milletin ortaya koyacağı tablonun herkesin rıza göstereceği bir tablo olacağını kaydeden DP lideri Ağar, şöyle devam etti:

“Allah, sandığı milletin önünden eksik etmesin. Medya patronlarının getirdiği bir genel başkan değilim. Kimseye boyun eğmem. 27 Nisan bildirisinden nereden haberim olsun? Haberimiz olsa farklı bir söylem içinde olurduk. Meclis’e girip girmemek farklı bir şey. AK Parti, cumhurbaşkanlığı seçimini dini bir mesele haline getirdi. Siyasetin içinde böyle bir mesele olamaz.”

“27 Nisan bildirisini bilseydim Genel Kurul’a katılırdım.” sözünü bir tepkiyi ortaya koymak amacıyla dile getirdiğini ifade eden Ağar, “27 Nisan bildirisi demokrasiye uygun olmayan bir açıklamaydı. Ben başbakan olsaydım böyle bir ortam olmazdı. Hükümet karşı çıkıp da ne yapmıştır? Normal bir parti gibi beyanat vermiştir. Türkiye’nin normalleşmesi lâzım” dedi.

Mustafa GÖKMEN / İSTANBUL

16.06.2007


 

İptal kördüğüme yol açar

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve seçimlerin 4 yılda bir yapılmasını öngören anayasa değişikliği paketini, halkoyuna sunulmak üzere Başbakanlığa gönderdi. Genel seçimlere az bir zaman kaldığı için, bekleme süresi kısaltılmazsa 22 Temmuz’da iki sandığın zor olduğu belirtilirken, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı halinde de referandumun çıkmaza gireceği ifade ediliyor.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve seçimlerin 4 yılda bir yapılmasını öngören anayasa değişikliği paketini, halkoyuna sunulmak üzere Başbakanlığa gönderdi.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nin konuya ilişkin açıklamasında şöyle denildi:

‘’Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 5678 sayılı ‘Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’u, Anayasa’nın 175. maddesi uyarınca, halkoyuna sunulmak üzere yayımlanması için Başbakanlığa göndermişlerdir.

Sayın Cumhurbaşkanı, ayrıca Anayasa Mahkemesi’nde dava açacaklarını ifade etmişlerdir.’’

Cumhurbaşkanı Sezer’in daha önce TBMM Başkanlığına iade ettiği yasa, 31 Mayıs 2007 tarihinde TBMM Genel Kurulunda aynen kabul edilmişti.

Cumhurbaşkanının halk tarafından, 5 yıllık süreyle en fazla iki defa seçilebilmesini öngören yasa, genel seçimlerin de 4 yılda bir yapılmasını, ayrıca TBMM’nin yapacağı seçimler dahil bütün işlerinde, üye tamsayısının en az üçte biri (184) ile toplanmasını hükme bağlıyor.

CHP’NİN BAŞVURUSUYLA BİRLEŞTİRİLEBİLİNİR

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini de öngören Anayasa değişiklik paketini halkoyuna sunma kararı ile birlikte Anayasa Mahkemesi’nde iptal davası açacağını duyurması dikkatleri Yüksek Mahkeme’ye çevirdi.

CHP’nin yaptığı iptal başvurusu ile ilgili olarak raportörün ilk incelemesini tamamlamasının ardından esasa ilişkin incelemesini de tamamlamasını isteyen Yüksek Mahkeme, başvuruyu en kısa sürede gündeme alarak görüceğini açıklamıştı. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç, “Raportör şu anda esasını inceliyor. Tamamladıktan sonra gündem oluşturulacak. Bu arkadaşımızın kararına bağlı. Arkadaşımız çalışmasını tamamladıktan sonra en kısa zamanda biz gündeme verir ve görüşürüz” demişti.

Yüksek Mahkeme, Cumhurbaşkanı Sezer’in yaptığı başvuruyu, CHP’nin iptal başvurusuyla birleştirip karar verebilecek.

TEMMUZDA İKİ SANDIK ZOR

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in paketin halkoyuna sunma kararı prosedür gereği, Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından 120 günden sonraki ilk Pazar günün halkoyuna sunulacak. Yüksek Mahkeme, ondan önce karar verirse halkoyunun da bir dayanağı kalmayacak.

Hukukçular, raportörün incelemesi 120 günden fazla sürer, ve halk oylamasıyla aynı zamana gelirse, o zaman hukuki anlamda büyük bir kaos çıkacağını dile getirdi.

Halkoyunda, Yüksek Mahkeme’nin verdiği kararın tersi bir karar çıkma ihtimali hukuki olarak büyük sorun oluşturabilir.

Öte yandan, halk oylamasını 120 günden 45 güne indiren düzenlemede ise Sezer, en son 18 Haziran’a kadar incelemesini yapabilecek. Ancak bu madde seçim yasası çerçevesinde olduğu için bir yıl sonra yürürlüğe girecek. Erdoğan: Hayırlı olsun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Siirt Valiliğini ziyareti sonrasında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in anayasa değişikliği paketini referanduma götürme kararını ''hayırlı olsun'' sözleriyle değerlendirdi.

/ ANKARA

16.06.2007


 

Mahkeme referandumu beklemeli

Sezer’in kararını Yeni Asya’ya değerlendiren Hacettepe Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi ve Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Mustafa Erdoğan, Anayasa Mahkemesinin referandum sonucunu beklemesi, bundan önce karar vermemesi gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer günlerdir beklettiği Anayasa değişiklik paketinin halk oyuna sunulmasına karar vermesi ve ayrıca Anayasa Mahkemesi’ne de başvuracak olmasını Yeni Asya’ya değerlendiren Hacettepe Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi ve Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Mustafa Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin referandum sonucunu beklemesi, bundan önce karar vermemesi gerektiğini söyledi.

Erdoğan, “Anayasa Mahkemesi’nin referandum sonucunu beklemesi lazım. Eğer anayasaya aykırılık varsa halk reddederse zaten mesele kalmıyor. Onaylarsa usule ilişkin olarak yapılmış olan bir hata varsa bu onay da onu telafi etmiş olur. Yani iptal nedeni olmaz. Çünkü egemenliğin nihai sahibi olan millet doğrudan doğruya o değişikliği onaylamış olur” dedi. Fransa’da da benzeri bir durumun yaşandığına dikkat çeken Erdoğan, “Referanduma gidecek olan bir konuda mahkemelerin beklemesi gerekir. Anayasa Mahkemesi’nin de halktan önce karar vermemesi gerekir. Fransa’da benzer bir olay oldu. 1962 yılındaki cumhurbaşkanlığının halk tarafından seçilmesine ilişkin anayasa değişikliği halk oylamasına götürüldü ve Fransız halkı onayladı. Ama anayasa değişikliğinde anayasaya aykırılık yapılmıştı. Onda hiç tereddüt yoktu. Fransız Anayasa Konseyi halkın onayının bu anayasa usulsüzlüğünü telafi ettiğine karar verdi. Belirttiğim gerekçeyle normali budur. Kaldı ki Sezer’in Anayasa Mahkemesi’ne götürdüğü anayasa değişikliğinde bir usulsüzlük yok” şeklinde konuştu.

Kemal BENEK / ANKARA

16.06.2007


 

Bir provokasyon daha

Diyarbakır’da minibüs durağındaki bir bisikletin selesine konulan bombanın patlaması sonucu 7 kişi yaralandı. Yetkililer, patlayıcının boru tipli ve zaman ayarlı bomba olduğunu belirterek, “Patlayıcı gazetelerin içine yerleştirildikten sonra bir bisiklet selesine konularak patlatılmış’’ dedi.

Diyarbakır’ın en işlek yerlerinden biri olan Ofis semtinde Gevran Caddesi’nde patlama, minibüs durağındaki bir bisikletin selesine konulan patlayıcı sebebiyle meydana geldi. Askerî araçların da zaman zaman personellerini indirip bindirdiği minibüs durağındaki patlamada, 7 kişi yaralandı. Yaralananlardan birinin astsubay, birinin üniversite öğrencisi, birinin Yenişehir Belediyesi çalışanı, 3’ünün esnaf olduğu belirtildi. Yaralılardan birinin durumunun ağır olduğu öğrenildi.

Patlamanın gazetelerin içine yerleştirilen boru tipli ve zaman ayarlı bombadan kaynaklandığı belirlendi. Yetkililer, patlayıcının boru tipli ve zaman ayarlı bomba olduğunu belirterek, ‘’Patlayıcı gazetelerin içine yerleştirildikten sonra bir bisiklet selesine konularak patlatılmış’’ dedi. Bu arada Tarım Bakanı Mehdi Eker ve AKP milletvekilleri, Devlet ve Dicle Üniversitesi Araştırma Hastanesi’nde tedâvi altına alınan yaralıları ziyaret etti.

/ DİYARBAKIR

16.06.2007


 

Ordu ve hükümetin hedefleri bir

AKP İstanbul Milletvekili Egemen Bağış, ordu ile hükümeti iki ayrı kamp gibi göstermeye çalışanlar bulunmasına karşın, ordu ve hükümetin aynı hedeflere ulaşmak için çalıştığını söyledi.

AKP Ankara Milletvekili Reha Denemeç ve AKP Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu ile birlikte Washington temaslarının ardından basın toplantısı düzenleyen Bağış, “Ne ordunun talimat alacağı başka bir hükümet, ne de bu ülkeyi savunacak başka bir ordu var. Hepimiz tek yumruk olmak durumundayız” dedi. Bağış, ordu ve hükümetin aynı hedeflere ulaşmak için birlikte çalıştığını belirterek, “Benim bir yarbayım şehit düşünce içim parçalanıyor” diye konuştu.

Seçimlere giden yolda AKP’nin kapatılması yönünde söylentilere ilişkin bir soru üzerine Bağış, Avrupa Birliği süreci çerçevesinde yasalarda değişiklik yapıldığını ve parti kapatmaların artık çok kolay olmadığını belirtti. Bağış, önce üç kez uyarı gelmesi ve savunma talebinde bulunulması gerektiğine işaret ederek, “Bize bu yönde bir şey gelmiş değil. Öyle bir beklenti, duyum veya şüphe de yok” ifadesini kullandı. Bazı gazetecilerin, Washington’da basına kapalı bir toplantıda bazı kişilerin çeşitli senaryolar üzerinde fikir yürüterek, “Irak’ın kuzeyindeki PKK elebaşılarının yakalanıp Türkiye’ye teslim edilmesinin seçimde AK Parti’nin işine yarayacağını” söylediğini aktarması üzerine Bağış, “Bu iddiaları dile getirenlerin, o toprakların ekmeğini yemiş olduğunu düşününce iğrenç buluyorum. Şiddetle kınıyorum. Bunlar siyaset üstü” dedi. Bağış, bu tür iddiaları dile getirenlerin “hain” olduğunu söyledi.

/ WASHINGTON

16.06.2007


 

Arınç: Atatürk ilham kaynağımız

ANKARA - TBMM Başkanı Bülent Arınç, ‘’Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün attığı adımları her daim ‘yeni nesillerle’ anması, eğitim ve öğretim sistemimizin de ilham kaynağı olmuştur” dedi.

TBMM Başkanı Arınç, 2006-2007 eğitim öğretim yılının sona ermesi dolayısıyla yayınladığı mesajda, tatile giren öğrencilere, velilere ve eğitimcilere sağlıklı, mutlu ve başarılı bir tatil dönemi diledi. Arınç, mesajında şunları kaydetti:

“Eğitim kurumlarımızın medyatik görüntüler yerine, eğitim, öğretim ve başarıyla anılması, en önemli arzumuzdur. Gençliğimizin, geleceğini, sokaklar ya da başka odaklarda aramak yerine eğitim ortamlarında araması, onların ve ülkemizin geleceğini daha da güzelleştirecektir. Eğitimle aydınlanmış genç beyinler, doğru ve yanlışı daha iyi anlayarak müreffeh bir toplumun temelini oluşturacaklardır. Cumhuriyetimizin başlangıcından beri çocuklarımıza ve gençlerimize verdiğimiz değer, millî bayramlarla da desteklenerek tüm dünyaya örnek olunmuştur. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ün attığı adımları her daim ‘yeni nesillerle’ anması, eğitim ve öğretim sistemimizin de ilham kaynağı olmuştur. Bu nesillerimiz, dün olduğu gibi yarın da demokratik, laik ve sosyal hukuk devletimizin en büyük güvenceleri olacaktır.’’

/ ANKARA

16.06.2007


 

Kutan: PKK’ya silâhı kim veriyor?

Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, terör örgütü PKK’nın elinde gelişmiş silâhların bulunduğunu belirterek, ‘’Kim veriyor bu silâhları onlara? Amerika veriyor. Hedef Türkiye’yi parçalamak’’ dedi.

Kutan, Saadet Partisi Malatya Milletvekili adaylarının basına tanıtılması sırasında, her gün mutlaka bir ya da birkaç şehit cenazesinin olduğunu söyledi. Kutan, şöyle devam etti:

‘’PKK terörünün arkasında emperyalist güçler var. Amerika var, İngiltere var, İsrail var, Avrupa Birliği ülkeleri var. Bunlar onların kuklası. Genelkurmay Başkanı isim vermeden dedi ki, ‘Bunların arkasında emperyalist güçler var, artık hangisi, isimleri siz bilirsiniz’ dedi. Edip Başer Paşa açıkça söyledi, ‘PKK terörünün arkasında Amerika var’ diye.’’

Terör örgütü PKK’nın elinde gelişmiş silâhların bulunduğuna dikkati çeken Kutan, ‘’Bu silâhlar her halde süper marketlerde satılmıyor. Kim veriyor bu silâhları onlara? Amerika veriyor. Hedef Türkiye’yi parçalamak’’ şeklinde konuştu.

Kutan, Amerika’nın bazı askerî belgelerinde Türkiye’nin parçalanmasıyla ilgili haritaların ilân edildiğini de sözlerine ekledi.

/ MALATYA

16.06.2007


 

Rehn: Laiklik, demokrasiye saygı gösterilerek savunulmalı

AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Türkiye’de laikliğin önemini kabul ettiklerini, ancak laikliğin, ‘’demokrasi ve hukukun üstünlüğüne tam saygı gösterilerek’’ savunulması gerektiğini söyledi.

Rehn, Avrupa Parlamentosunun (AP) ırkçı Kimlik, Gelenek ve Egemenlik Grubunun Belçikalı üyesi Philip Claeys’ın Türkiye’deki cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili yazılı soru önergesini cevapladı. Türkiye’nin ordu üzerinde sivil kontrolü AB ülkelerindeki uygulamayla aynı düzeye getirmesinin üyelik yolunda en önemli öncelikler arasında bulunduğunu kaydeden Rehn, Genelkurmay Başkanlığının 27 Nisandaki açıklamasının ardından AB Komisyonunun, ‘’demokrasinin, demokratik kurumlara bırakılması’’ gereğinin altını çizdiğini hatırlattı.

Rehn, ‘’Ordudan yapılan açıklamanın ardından Türkiye’de düzenlenen (Cumhuriyet) mitinglerin laikliğe demokrasi bağlamında sahip çıktığını ve temel sloganının ‘Şeriata hayır, darbeye hayır, tam demokratik Türkiye’ olduğunu hatırlatmakta fayda gördüğünü’’ belirtti. Rehn, ‘’Türkiye’de laikliğin önemini kabul ediyoruz, ancak laiklik, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne tam saygı gösterilerek savunulmalı’’ dedi.

/ BRÜKSEL

16.06.2007


 

Kapusuz: Referandum Kanunu bekletilmesin

AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz, Anayasa değişikliğine ilişkin kanun konusunda Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in ‘’referanduma götürme’’ kararı ile ilgili olarak “Cumhurbaşkanı, referandum kanununu bekletmeden onaylayıp, milletimizi iki kez yormamak için, iki sandığı bir arada bu seçimlerde buluşturmalıdır’’ dedi.

Kapusuz, konuye değerlendirirken, ‘’Anayasa paketinin maalesef referanduma götürüldüğünü’’ ifade ederek, şunları söyledi:

‘’Sayın cumhurbaşkanına yeni bir görev ve sorumluluk daha düşmektedir. Bu da referandum kanununu bekletmeden onaylayıp, milletimizi iki kez yormamak üzere, iki sandığı bir arada bu seçimlerde buluşturma görevidir. İnanıyorum ki cumhurbaşkanının o yasayı onaylaması halinde Yüksek Seçim Kurulu, bu yasanın gereği olarak cumhurbaşkanın iradesi ve tercihi olan referandum konusunu bu seçimlerde uygulayacak ve bu seçimler de halkımızın nihai kararıyla sonuçlanacaktır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ve bu paketin memleketimiz ve milletimiz için hayırlı olmasını temenni ediyorum.’’ Unakıtan: Milletin dediği olacak Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da gazetecilerin Cumhurbaşkanı Sezer’in Anayasa değişikliği paketini, halkoyuna sunulmak üzere Başbakanlığa göndermesiyle ilgili sorusu üzerine şunları söyledi: ‘’Ben de sizden öğrendim şimdi. Milletimize, vatanımıza hayırlı olsun. Bugün son günüydü. Biz de ne olacak diye bekliyorduk. Madem referandum, milletin dediği olacak. Millet ne derse o olacak. Hayırlı olsun.’’

/ ANKARA

16.06.2007


 

Laikler daha dar görüşlü

İngiliz Guardian yazarlarından Jonathan Steele, Türkiye’deki laik kesimin daha dar görüşlü ve milliyetçi olduğunun altını çizdi.

Türkiye’deki Kuzey Irak’a harekat ve cumhurbaşkanlığı seçim süreci tartışmalarını yorumlayan Guardian yazarı Steele, asıl mücadelenin Türkiye’nin sınırlarında değil, içinde olduğunu yazdı. Steele, şunları kaydetti: “Aslında laik kesim, AK Parti’ye kıyasla daha dar görüşlü ve milliyetçi. Cumhuriyet mitinglerine katılanlar, genelde orta ve üst sınıflardan geliyordu ve göçmenlere karşı güçlü bir önyargı taşıyorlardı. Bir zamanların yönetici sınıfı, köylülerin kente yerleşmesine ve seçimleri kazanacak güce ulaşmış olmasına bozuluyorlardı. Türkiye’deki asıl mesele, Kemalizm’in modernleştirilmesinin mümkün olup olmadığı. Laikler, tekrar ilerici ve açık görüşlü bir parti oluşturup, sınıfsal önyargılara dayanmayan, İslamlaşmaya yönelik fantezilerden arınmış ve sırtını askere yaslamayan bir şekilde İslamcılarla mücadele edebilecek mi?”

/ LONDRA

16.06.2007


 

Uzun tatil başladı

İlköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 15 milyon öğrenci, 3 ay sürecek yaz tatiline dün başladı.

Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, öğrencilere ‘’Tatiller dinlenmeyi hak ettiğiniz dönemlerdir. Bütün bir yılın yorgunluğunu tatillerde atmak en büyük hakkınızdır. Ancak unutmayınız ki dinlenmek sadece boşa vakit geçirmek demek değildir’’ dedi.

İlköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 15 milyon öğrenci, dün karnelerini alarak 3 ay sürecek yaz tatiline girdi. Okulöncesi eğitimdeki 640 bin 849 öğrenci, ilköğretim okullarındaki 10 milyon 849 bin öğrenci ile liselerdeki 3 milyon 386 bin öğrenci, 2007-2008 eğitim-öğretim yılının başlayacağı 17 Eylüle kadar tatil yapacaklar. Bakan Çelik, 2006-2007 eğitim öğretim yılı sonu dolayısıyla yayınladığı mesajda, öğretim yılının sonlarına gelinen şu günlerde, her öğrencinin, anne ve babaların heyecanlı ve tatlı bir telaş içinde olduklarını belirtti. Kimi öğrencilerin sınav sonuçlarını beklediğini kimi öğrencilerin de yaz tatili planları yaptıklarını ifade eden Çelik, evlere gelecek karnelerin öğrencilerin bir eğitim ve öğretimi boyunca okul yaşantılarında gösterdikleri performansın bir değerlendirmesi olacağını belirtti.

/ ANKARA

16.06.2007


 

Yetimler İstanbul’da

İHH İnsani Yardım Vakfı’nın düzenlediği “3. Uluslararası Çocuk Buluşması”na katılacak çocuklar İstanbul’a geldi. Irak, Lübnan, Ürdün, Pakistan, Afganistan, Çeçenistan, Endonezya, Kosova gibi on yedi ülkeden gelen çocuklar, dün gerçekleştirilen kahvaltılı toplantıda basın mensuplarıyla buluştu.

Feshane Kongre Fuar ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen basın toplantısında misafir çocuklar adına söz alan Patani’li J. Rasmi J. Ali, “Burada olduğumuz için çok mutluyuz” dedi. Tayland Patani’de babaları 2003’te öldürüldüğü için yetim kaldıklarını anlatan Rasmi, kendileri gibi yetimlerin orada zor durumda yaşadıklarını aktardı.

Pakistan’lı ekipten Musa Han da 2005 yılındaki depremde ülkelerinin çok zarar gördüğünü hatırlattı. Musa konuşmasında, “Bu depremde bizim gibi yetim kalanlar oldu. İHH ve Hubeyb Vakfı depremden sonra çok yardım ettiler” dedi.

Bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdikleri Çocuk Buluşması’nı geleneksel hale getirmek istediklerini ifade eden İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım da, “Bu çocuklardan geçtiğimiz yıl gelenler ülkelerine döndüklerinde Türkiye halkının ne kadar şefkatli olduğunu anlatmışlar. Biz, kendilerini korumasız hisseden yetimlerimize özgüven kazandırmaya çalışıyoruz. Bunda başarılı olduğumuzu da düşünüyoruz. Türkiye halkına da kendi çocuklarını düşündükleri gibi savaş ve afet bölgelerindeki çocukları da düşünmeleri çağrısında bulunuyoruz. Çünkü bizler yetim peygamberin ümmetiyiz” şeklinde konuştu.

İHH İnsani Yardım Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Oruç ise dünyanın dört bir yanından gelen yetimlerin Pazar günü İstanbul Gösteri Merkezi’nde güzel birer gösterileri olacağını hatırlattı ve herkesi davet ettiklerini söyledi. Toplantının ardından misafir yetimler, lunaparkta eğlendi.

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

16.06.2007


 

Öğrenciler, kalem kırdı

Öğrenci Seçme Sınavı’na (ÖSS) katılacak öğrenciler, ‘’sınav heyecanlarını atmak için’’ kalem kırdılar.

Bir dershane tarafından, 17 Haziran Pazar günü yapılacak ÖSS öncesinde öğrencilere moral vermek amacıyla, Kocatepe Kültür Merkezi’nde ‘’17. Kalem Kırma Şenliği’’ düzenlendi. Yaklaşık bin öğrencinin katıldığı şenlikte konuşan, eğitimci ve araştırmacı-yazar Süleyman Beledioğlu, öğrencilerini 48 saat sonra üniversiteli olarak görmeyi ümit ettiğini söyledi. ÖSS’de çıkma olasılığı bulunan konular hakkında salondaki öğrencilere bilgiler aktaran Beledioğlu, bu konuda çok iddialı olduklarını öne sürerek, anlattığı konuların büyük bir ihtimalle sınavda çıkacağını savundu.

/ ANKARA

16.06.2007


 

İsrafla nesillerin geleceği çalınıyor

TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Çelik Kurtoğlu, ‘’İnsanoğlu, suyu bencilce kullanarak, gelecek nesillerin mutluluk ve huzurunu çalıyor’’ dedi.

Kurtoğlu, ‘’17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü’’ dolayısıyla yaptığı açıklamada, küresel ısınma, su kıtlığı ve çölleşmenin, birbirini etkileyen faktörler olduğunu dile getirdi. Kurtoğlu, ‘’Çölleşmede, doğal faktörlerin yanı sıra insan faktörü de oldukça etkili. TEMA Vakfı olarak, insanların doğayı bencilce tahrip etmesinin, tarım arazisi için ağaç kesmesinin, ormanları tahrip etmesinin ne kadar yanlış olduğunu sürekli dile getiriyoruz’’ diye konuştu.

İklim değişikliğinin bir sonucu olan su kıtlığının, tüm dünyada önemli bir sorun haline geldiğine değinen Kurtoğlu, insanoğlunun suyu bencilce kullanıp, arazilerde derin kuyular açarak, gelecek nesillerin mutluluğunu ve huzurunu çaldığını belirtti.

Prof. Dr. Çelik Kurtoğlu, vatandaşların, suyun doğru kullanımı kapsamında, sulama teknikleri konusunda da bilinçlendirilmesi gerektiğini belirterek, kamu otoritesinin bu konuda politika geliştirmesi gerektiğini söyledi. Kurtoğlu, ‘’Suyun fazlaca harcandığı ve yaygın olarak kullanılan ‘’selleme’’ yöntemi değil, daha bilimsel bir teknik olan ‘’damlama’’ metodunun kullanılması daha doğrudur’’ dedi.

/ ANKARA

16.06.2007


 

Gurbetçiden eğitime destek

Fransada işçi olarak çalışan Ahmet Doğanay, Yozgat’ın Sorgun ilçesinde yapımı öngörülen Anadolu Öğretmen Lisesi binasının yapımını üstlendi.

Yozgat Valisi Amir Çiçek, Valilik salonunda düzenlenen protokol imza töreninde yaptığı konuşmada, il genelinde öğrenci sayısının her geçen gün arttığına dikkat çekerek, ‘’Vatandaşlarımızın da desteği ile eğitimdeki fiziki eksikliği gidermeye çalışıyoruz’’ dedi.

Fransa’da işçi olarak çalışan Ahmet Doğanay’ın eğitimdeki fiziki eksikliğin giderilmesi yönündeki çalışmalara destek verdiğini belirten Çiçek, ‘’Sorgun Lisesi binasında eğitim gören Anadolu Öğretmen Lisesi öğrencileri böylece müstakil binaya kavuşacaktır’’ diye konuştu.

Yozgat Milli Eğitim Müdürü İlimdar Kaya da Ahmet Doğanay’ın kendilerine başvurarak, okul yaptırmak istediğini bildirdiğini söyledi. Bunun üzerine gerekli işlemlerin hemen başlatılıp, protokol seviyesine getirildiğini bildiren Kaya, ‘’Sorgun ilçesinde Ahmet Doğanay tarafından yaptırılacak Anadolu Öğretmen Lisesi binası 22 dönümlük arsa üzerine, 4 katlı olarak inşa edilecek. 17 derslikli okulda ayrıca 5 laboratuvar ve çok amaçlı salon da bulunacak’’ dedi.

16.06.2007


 

ÖSS öncesi iyi uyuyun

Sağlık Bakanlığı yarın gerçekleşecek ÖSS sınavı sebebiyle öğrencileri uyardı. Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, öğrencilerin özellikle sınavdan bir gün önce ve sınav sabahı bilinçli beslenmeleri gerektiği bildirildi.

Açıklamada, bütün öğrencilerin, Cumartesi günü ve Pazar sabahı beslenme kurallarına uymalarının oldukça önemli olduğu vurgulanarak, “Yeterli ve dengeli beslenme, dört besin grubunda bulunan besinlerin yeterli miktarda tüketilmesiyle sağlanır. Bu besinler, süt grubunda yer alan süt ve yoğurt, et grubunda yer alan et, tavuk, yumurta, peynir ve kuru baklagiller, sebze ve meyve grubu ile tahıl grubuna giren ekmek, bulgur, makarna, pirinç, mısır ve tarhanadır” denildi.

Bu besinlerin tavsiye edilen tüketim miktarlarının, kişiye özgü olarak değiştiğine işaret edilen açıklamada, bireyin yaş, cinsiyet ve fiziksel aktivite durumunun bu miktarları etkilediği kaydedildi.

KAFEİNE DİKKAT

-Sınav esnasında susamaya sebep olacak yağlı ve tuzlu besinlerin sınav öncesi tüketiminden kaçınılmalı, sınavda su tüketiminin yanı sıra, sıkılmış meyve suyu tüketmenin, hem sıvı ihtiyacını karşılayacağı, hem de konsantrasyonu artıracağı unutulmamalı.

-Kafein içeren yiyecekler adrenalinin serbest kalmasına böylece stres düzeyinin artmasına sebep olabilmektedir. Sınav öncesinde ve sınav sabahı çay, kahve, kolalı içecekler gibi kafein içeren besinlerin yerine süt, meyve suyu, ıhlamur, kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilmeli.”

STRESE KARŞI İYİ UYKU ŞART

Açıklamada, öğrencilerin özellikle sınavdan bir gün önce ve sınav sabahı yoğun stresin yol açtığı fizyolojik etkilere maruz kaldığı vurgulanarak, bu etkilerin ‘düzenli ve uygun beslenme’ ile kontrol edilebileceğine dikkat çekildi. Stres ve heyecanın insan vücudunun enerji tüketimini arttırdığı ifade edilen açıklamada, ÖSS sınavı için son hazırlıkları yapan öğrencilere yönelik şu uyarılara yer verildi:

“-Öğrenciler için en önemli öğün kahvaltıdır. Düzenli olarak kahvaltı yapma alışkanlığı kazanılmalı ve sınav sabahı mutlaka kahvaltı yapılmalı. Gece boyu açlıktan sonra, vücudumuz ve beynimiz güne başlamak için acil olarak enerjiye ihtiyaç duyduğundan, kahvaltı yapılmadığı takdirde dikkat daha çabuk dağılmakta, baş ağrısı ve yorgunluk oluşmaktadır. Yapılan araştırmalar, iyi kahvaltı yapan öğrencilerin daha başarılı olduklarını ortaya çıkarmıştır. ÖSS sınavının yapılacağı Pazar günü, sabah kahvaltısında, öğrencilerimize yeterli enerji ve besin ögelerini sağlayacak, peynir ve yumurta, birkaç dilim ekmek, pekmez, zeytin, domates, yeşil biber, salatalık, maydanoz veya meyve bulunmalı.

-Sindirim rahatsızlıkları ve zehirlenmelere yol açabileceği için sınavdan önce ve sınav sabahı, dışarıda ve açıkta satılan yiyecekler tercih edilmemeli, sınavdan bir gün önce kuru baklagiller gibi gaz yapıcı besinler tüketilirken dikkatli olunmalı.

-Halk arasında şeker ve şekerli besinlerin dikkati ve algılamayı arttırdığına yönelik yanlış inanışlar bulunmaktadır. Oysa karbonhidrattan zengin bu besinler tam tersi gevşemeye sebep olmaktadır. Bu sebeple sınav öncesi ve sınav esnasında, şeker, şekerleme gibi basit şekerlerin yerine, kuru üzüm, erik ya da A ve C vitaminlerinin zengin olduğu taze meyve ve sebze gibi besinler tercih edilmeli. Vücudun alışkın olmadığı besin ögeleri, sınav öncesi ve sınav esnasında tüketilirken dikkatli olunmalı.

İmkânlar ölçüsünde, balık, et, yumurta, fındık, fıstık ve ceviz tüketilmeli. Bu besinler protein muhtevaları sebebiyle uyanık kalma ve enerjinin tamamen kullanılmasını sağlar, ihtiva ettiği yağ asitleri beyin hücrelerinin çalışmasında önemli rol oynar.

/ ANKARA

16.06.2007


 

Batı, Islâm dünyasıyla köprü kurmak istiyor

Medeniyetler İttifakı girişiminin BM Üst Düzey Temsilcisi Jorge Sampaio “eğitim, medya, gençlik ve göç’’ konularının, girişimin “İslâm dünyası ile Batı arasında bir köprü kurarak aralarındaki ayrılığı yok etmede büyük rol oynadığını’’ belirtti.

Eski Portekiz Cumhurbaşkanı Sampaio, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun tarafından Türkiye ve İspanya’nın eş başkanlığını üstlendiği Medeniyetler İttifakı Girişimin yüksek temsilcisi olarak Nisan ayında atanmasından sonra ilk kez basının önüne çıktı. Sampaio, BM Genel Sekreteri Ban’a, girişimin 2007-2009 arasını kapsayan uygulamalarıyla ilgili hazırladığı raporu sunduğunu söyledi.

Girişimin amacının ‘’değişik topluluklar arasında köprü kurma, diyalog ve anlayışı geliştirme, dünyadaki gerilim, istikrarsızlık ve anlaşmazlıkların kaynaklarını ele almak için topluca siyasî irade göstermeyi cesaretlendirme’’ olduğunu anlatan Sampaio, girişimin somut olarak öncelikle ‘’eğitim, medya, gençlik ve göç’’ konularına eğileceğini ve bu alanlarda projeler uygulayacağını vurguladı.

Sampaio, medyanın diğer kültürlere ilişkin bilgi edinme, değişik kültür ve dinlere karşı anlayışlı ve saygılı olmayı teşvik edecek en güçlü araç ve öğrencilerin diğer kültürler ve dinlerle ilgili bilgi edinmesinin son derece önemli olduğunu kaydetti.

Sampaio bir soru üzerine, Medeniyetler İttifakı’nın temel amacının ‘’medeniyetler çatışması’’ olarak sunulan olgunun gerçeğe dönüşmesini önlemek olduğunu belirterek, bu kapsamda Orta Doğu sorunu gibi sorunların çözümüne de katkıda bulunmayı hedeflediklerini bildirdi.

Sampaio, ‘’Ancak elbette ki İttifakın bu konuda BM Güvenlik Konseyi’nin ya da Genel Kurulu’nun yerine geçmesi gibi bir şey söz konusu olmaz, biz yalnızca diğerini anlamakta zorluk çeken tarafların birbirlerini daha iyi anlamalarına yardımcı olmak istiyoruz, bu elbette siyasî sorunların çözümünü de kolaylaştıracaktır’’ diye konuştu.

İspanya’da Ocak 2008’de girişim kapsamında uluslar arası bir forum düzenleneceğini açıklayan Sampaio, her yıl yapılması düşünülen bu forumun hükümetler, sivil toplum ve özel sektör tarafından ‘’yeni girişimler başlatılması, projeler geliştirilmesi ve ortaklıklar kurulmasına’’ fırsat tanıyacağını belirtti.

/ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER

16.06.2007


 

Uzun ömür için tereyağ ve bal

Trabzon’un Sürmene İlçesinde yaşayan 118 yaşındaki Hasan Alagöz, uzun ve sağlıklı yaşamasının sırlarını temiz hava ve stresten uzak durmanın yanında bolca tükettiği bal ve tereyağına bağladı.

Bugüne kadar 2 kez doktor yüzü gördüğünü, şu an sadece nefes darlığı problemi yaşadığını belirten Hasan Alagöz, uzun yaşamasının sırrını temiz hava ve stresten uzak durmanın yanında yediği bal ve tereyağına bağladı. Hasan Alagöz, petekleri olduğunu belirterek “10-15 tane var. Onlarda arılarım bal yapar ben yerim. Temiz havada yaşamak, fazla dertlenmemek de beni bugünlere kadar getirdi” diye konuştu.

/ TRABZON

16.06.2007


 

Bekçi köpeği yerine teknoloji

Yaz mevsimiyle birlikte yazlıklara gitmeye başlayan vatandaşlar, önceden bekçi köpeklerine emanet ettikleri evlerini artık kameralı takip sistemiyle istedikleri zaman internet üzerinden kontrol ediyor.

Edinilen bilgiye göre, yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte hırsızlık olaylarının artması sebebiyle vatandaşlar, evlerini ve iş yerlerini korumak için güvenlik sistemlerine yoğun talep gösteriyor.

Eskiden evlerini bekçi köpekleriyle korumaya çalışan vatandaşlar, artık teknolojinin gelişmesiyle birlikte ortaya çıkan algılamalı alarm sistemleri ve internet üzerinden yürütülen kameralı takip sistemlerini tercih ediyor.

Konya’daki bir güvenlik şirketi sahibi olan Ömer Faruk Kablama, ev ve iş yerlerine güvenlik sistemi taktırmak isteyen vatandaşların, daha çok algılamalı ve aramalı alarm sistemlerini tercih ettiğini bildirdi.

/ KONYA

16.06.2007


 

Polise “şiddet eğitimi”

Ege Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi (EKAM) Müdürü Prof.Dr. Nurselen Toygar, Emniyet Genel Müdürlüğünün 11 ilde polislere “Aile içi şiddet’’ “Kadına yönelik şiddet’’, “Şiddet mağdurlarına yaklaşım tarzı’’ konularında eğitim programına başladığını bildirdi.

Prof. Dr. Toygar, yaptığı açıklamada, bugüne kadar Türkiye’de kadına uygulanan şiddet, töre ve namus cinayetlerinin sağlıklı şekilde kayıt altına alınamadığını, bu sebeple de veri tabanı oluşturulamadığını belirtti.

Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün desteğiyle Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığının İstanbul, Adana, Samsun ve Bursa’da dörder gün süren eğitim seminerlerine başladığını kaydeden Prof.Dr. Toygar, seminerin İzmir, Erzurum, Diyarbakır, Kayseri, Ankara, Antalya ve Van’da da verileceğini söyledi. Prof. Dr. Toygar, polislerin “Aile içi şiddet’’, ‘’Kadına yönelik şiddet’’, “Karakolda yapılacak adli işlemler, izlenecek yol’’, “Şiddet mağdurlarına yaklaşım tarzı’’, “Toplumsal cinsiyet eşitliği’’, “İletişim’’, ve “Öğretme teknikleri’’ konularında eğitim alacağını kaydetti. Prof. Dr. Toygar, kursu tamamlayan 250 personelin “eğitici’’ olarak il ve ilçelere gideceğini ve yaklaşık 40 bin karakol polisine ‘’öğrendiklerini aktaracağını’’ anlattı.

/ İZMİR

16.06.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004