Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 02 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Dünya

 

İran’dan uranyum manevrası

İran’ın, BM Güvenlik Konseyince alınan yaptırımların kaldırılması karşısında, uranyum zenginleştirmeyi askıya alma önerisini incelediği belirtildi. İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Muhammed Ali Hüseyni, haftalık basın toplantısında, konuya ilişkin soru üzerine, “Ülkemizin haklarını koruyan ve garanti altına alan bütün önerileri inceliyoruz” dedi.

Hüseyni, söz konusu önerinin de İran’ın nükleer sorununun çözümüne ilişkin olduğunu ifade etti ve sorunun çözümü konusundaki bütün önerileri sıcak karşıladıklarını, gelecek müzakerelerde bunların gündeme gelebileceğini söyledi. Sözcü, BM Güvenlik Konseyinden üçüncü bir yaptırım kararı çıkmaması için çalıştıklarını da belirtti.

İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri ve nükleer konulardaki başmüzakereci Ali Laricani ile AB Yüksek Temsilcisi Javier Solana, en son 24 Haziran’da Portekiz’in başkenti Lizbon’da görüşmüş, taraflar görüşmenin olumlu geçtiğini açıklamıştı. BM yaptırımlarının kaldırılması karşılığında, İran’ın da uranyum zenginleştirmeyi askıya alma önerisinin bu görüşmede gündeme geldiği ifade edilmişti.

BM’ye bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’ndan (UAEK) bir heyet de incelemelerde bulunmak üzere 11 Temmuz’da İran’a gelecek. Hüseyni, başbakanlık görevini Gordon Brown’a devreden Tony Blair’in Orta Doğu Dörtlüsünün başına atanmasına ilişkin de bunu hoş karşılamadıklarını ifade etti.

“Blair’in bölgede ne iyi bir geçmişi ne de vizyonu var” diyen Hüseyni, Blair’in Orta Doğu’daki sorunların çözümüne “olumlu ve iyi bir katkı” yapacağını sanmadığını kaydetti.

Blair’in atanmasını hoş karşılamadıklarını yineleyen Hüseyni, Gordon Brown’un İngiltere başbakanı olmasını ise olumlu karşıladıklarını söyledi. Hüseyni, yeni hükümetin, bölgedeki ve uluslararası sorunlara yönelik tarafsız tutum takınacağı, İran’a karşı eski tutumlarını ve “yersiz suçlamalarını” gözden geçireceğinden umutlu olduğunu da ifade etti.

/ TAHRAN

02.07.2007


 

Bush’un niyeti Sudan’ı Irak yapmak

Sudan Devlet Başkanı Ömer Hasan Ahmed El Beşir, Darfur sorununun bu aşamada önemli ölçüde çözüldüğünü, dolayısıyla ülkesi üzerindeki ambargoların haksız olduğunu söyledi.

Beşir, “ABD’nin Sudan’ı da Irak gibi bir savaş alanına çevirmek istediği yönünde bazı soru işaretleri bulunduğunu” savundu. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 7 ülkeyle önceki gece sağlanan canlı video konferansta, Darfur sorunuyla ilgili gelişmelere değinen Beşir, kabileler arasında geçmişten bu yana sürekli sorunlar bulunduğunu, bu sorunların İngiliz sömürge döneminden beri zaman zaman yaşandığını kaydetti.

Kuzey ile güney arasındaki sorunların kendi yönetimleri zamanında çıkmadığını, 50 yıl öncesine dayandığını ifade eden Beşir, kendilerinin barış anlaşması yapma çabalarına karşın, Batılı arabulucuların “sanki bu sorunun devam etmesini istiyorlarmış gibi” çabaları olduğunu, buna karşı çıktıklarını belirtti.

Beşir, Darfur sorununun da uluslar arası bir sorun haline getirilmeden önce kabileler arası kısıtlı kaynakların paylaşımı sebebiyle ortaya çıktığını ifade etti. Afrika Birliği kuvvetlerinin bölgede yaptığı görevin yeterli görülmediğini kaydeden Beşir, “çünkü Sudan’ın zengin kaynaklarının elinden alınmak istendiğini” savundu. Sudan Devlet Başkanı, Batı ülkelerinin en son Afrika Birliği gücü yerine Darfur’a uluslar arası bir gücün yerleştirilmesini istediklerini, kendisinin bunu kabul etmediklerini hatırlattı. Beşir, “sadece kendilerine değil, çatışan taraflara da baskı yapılmasını” istedi. ABD’ye de eleştiriler yönelten Beşir, “ABD’nin Sudan’ı da Irak gibi bir savaş alanına çevirmek istediği yönünde bazı soru işaretleri bulunduğunu” savundu. BM’nin Afrika Birliği gücüne destek olmasına ilişkin kararı kabul etmelerine rağmen, ABD’nin ambargolara devam etmesini haksız bulduklarını söyleyen Beşir, ambargoların asıl sebebinin Sudan ekonomisini zayıflatmak olduğunu ifade etti.

/ ANKARA

02.07.2007


 

Hamas, Mısır sınırını devraldı

Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki Refah sınır kapısına, yaklaşık 200 civarında güvenlik gücü ile Hamas’ın gönüllü görevlileri yerleştirildi.

Gazze Şeridi’ndeki Hamas hükümetinin aldığı karar doğrultusunda, işlerine dönmeyi kabul eden bazı ulusal güvenlik güçleriyle Hamaslı gönüllülerden 200 kadarının, sınır bölgesinin güvenliği açısından bölgeye yerleştirildiği bildirildi.

Hamas sözcüsü Fevzi Barhum, sınır bölgesini güven altında tutmayı hedeflediklerini, Refah sınırının açılması için ellerinden gelen çabayı gösterdiklerini bildirdi. Ancak Mısır, Hamas’ın 15 Haziran’da bölgeyi hakimiyeti altına almasından sonra Refah sınır kapısını açmadı. Refah’ın Mısır tarafında, çeşitli gerekçelerle yurt dışına çıkmış bulunan yaklaşık 6 bin kadar Gazzelinin dönüş için beklediği de belirtiliyor.

Gazzeli polisler ise hükümetin işe dönmeleri için yaptığı çağrıyı bir kez daha reddetti.

Gazze’deki polisler adına yapılan ve El Fetih medya bürosunca dağıtılan bir açıklamada, polisin, Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile onun kurdurduğu Selam Feyyad başkanlığındaki olağanüstü hükümeti desteklediği belirtilerek, Hamas’ın göreve başlaması yolundaki çağrılara uymayı reddettiği ifade edildi.

Açıklamada, Hamas’ın ve İzzeddin El Kassam Tugayları’nın, polisin tüm çatışmaların dışında kalmak istemesine rağmen, polisi çatışmaların içine çekmeye uğraştığı savunuldu; polisin kimseyi tutuklamadığı ve öldürmediği kaydedilerek, “Daha önce bize kafir diyenler, kimliklerimizi alıp ayaklarımıza ateş edenlerle asla çalışmayacağız. İşlerimize geri dönmeyeceğiz” denildi.

Gazze Şeridi’nin bütününde, polislerin işlerine dönmeyi reddetmeleri nedeniyle, başta trafik olmak üzere, polisin görevlerini halihazırda Hamas’ın gönüllüleri yerine getiriyor.

/ KUDÜS

02.07.2007


 

İngiltere şokta

İskoçya’daki Glasgow Havaalanı’na jiple düzenlenen saldırının, Londra’da engellenen saldırılarla bağlantısı olduğu bildirildi. Polis yetkilileri, dünkü saldırının, Londra’da bulunan iki bomba yüklü araçla bağlantılı bir “terör saldırısı” olarak değerlendirildiğini kaydetti.

Londra’nın iki ayrı bölgesinde bomba yüklü iki araç bulunmuş ve etkisiz hale getirilmişti.

Bu arada, yerel polis yetkilileri, Glasgow’daki gelişmelerin ardından Liverpool havalimanının da yeni bir emre kadar kapatıldığını açıkladı. Bu arada, İngiltere’nin kuzeyinde, başşehir Londra’daki bombalı iki saldırı girişimi ve İskoçya’nın Glasgow havaalanına düzenlenen saldırıyla bağlantılı 2 kişinin gözaltına alındığı bildirildi.

Polis, Scotland Yard ve West Midlands polis teşkilatı yetkililerinin Cheshire bölgesinde 2 kişiyi gözaltına aldığını belirtti.

Öte yandan İngiltere Başbakanı Gordon Brown’un danışmanı ve Scotland Yard polis teşkilatının eski emniyet müdürü John Stevens, haftalık News of the World gazetesine yaptığı açıklamada, İngiltere’nin “büyük bir terör tırmanışıyla karşı karşıya olduğunu” belirtti.

‘’7 Temmuz 2005’teki intihar saldırıları korkunçtu ancak El Kaide şimdi sokaklarımıza Bağdat ve Bali taktiklerini getiriyor’’ diyen Stevens, El Kaide ajanlarının Irak’tan ya da Afganistan’daki eğitim kamplarından gelerek İngiltere’deki grupları yönlendirdiğine dair şüphelerin arttığını da söyledi.

Glasgow kentindeki havaalanının ana terminaline Cherokee marka bir ciple düzenlenen saldırının ardından iki kişi göz altına alınmıştı. Görgü şahitleri, polisin cipteki bir kişiyi sürükleyerek araçtan çıkardığını ve etkisiz hale getirdiğini belirtmişti. Bazı görgü tanıkları da giysileri yanan ikinci saldırganın vücudunu kaplayan alevlerin polisin müdahalesiyle söndürüldüğünü söylemişti. Bu arada polis, vücudu yanan ve hastaneye kaldırılan saldırganın üzerinde “şüpheli bir patlayıcı” bulunduğunu açıkladı.

/ GLASGOW

02.07.2007


 

Hudson skandalında yeni boyut

Irak’ın kuzeyindeki yerel hükümetin Washington temsilcisi Kubat Talabani, Hudson Enstitüsü’ndeki toplantıda terör örgütü PKK’nın bazı elebaşlarının Türkiye’ye teslim edilmesi fikrine Türk askerî yetkililerinden birinin karçı çıktığını iddia etti.

ABD’nin düşünce kuruluşlarından Hudson Enstitüsü’nde Haziran ayında tartışılan ve Türkiye’de büyük yankı bulan senaryolar, gündemdeki yerine korumaya devam ediyor. Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (IKYB) internet sitesi, parti başkanı ve Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin oğlu Kubat Talabani’nin açıklamalarını yayınlayarak konuyu yeniden gündeme getirdi. Yerel hükümetin Washington Temsilcisi Kubat Talabani, Hudson Enstitüsü’ndeki toplantıda, “Amerikalılardan, Kürdistan Bölge Hükümeti’nin PKK’nın bazı yöneticilerini tutuklayıp Türkiye’ye teslim ederse, acaba Türkiye’deki sorunu çözer mi?” şeklinde bir teklif geldiğini söyleyerek şöyle devam etti: “Türkiye’nin Washington Konsolosluğu Askeri bölümündeki temsilcilerinden biri bu öneriye karşı çıktı. Ben de böylesi bir önerinin çözüm olmayacağını savunarak karşı çıktım ve Kürdistan Bölge Hükümeti’nin böylesi bir operasyona katılmayacağını açıkladım. Türkiye’nin Kürdistan Bölge topraklarını PKK’ya karşı kullanmasına da izin vermeyeceğini söyledim.”

/ ERBİL

02.07.2007


 

Maliki, Şiiler için ABD’ye sert çıktı

Irak’ın Şii kökenli başbakanı Nuri el Maliki, ABD güçlerinin, başşehrin Şii semtlerinden Sadr’a düzenledikleri ve 26 militanın ölümüyle sonuçlanan operasyonu kınadı ve soruşturma tehdidinde bulundu.

ABD ordusunun, “İran ile bağlantılı militanları hedef aldığını’’ bildirdiği operasyonla ilgili bir açıklama yayımlayan Maliki, ‘’Irak hükümeti, Irak askeri komutanlığından ön onay alınmadan düzenlenen ABD askeri operasyonlarını kesinlikle reddeder’’ dedi. Maliki, gözdağı da vererek ‘’Irak askeri komutanlığının emirlerini ihlal eden herkes, soruşturmayla karşı karşıya kalacaktır’’ dedi. Bu operasyon, Şii kökenli olmasından ötürü Maliki’yi zor durumda bıraktı. Maliki, Şiilerden gelen baskılar karşısında geçen yıl, Sadr semtinde kendi onayı olmadan yapılacak her tür operasyonu yasakladığını açıklamıştı. Bu yasak, Mehdi Ordusu militanlarıyla mücadele eden ABD ordusunun tepkilerine yol açmıştı.

/ BAĞDAT

02.07.2007


 

Japonyalı bakandan atom bombası özrü

aponya Savunma Bakanı Fumio Kyuma, ABD’nin İkinci Dünya Savaşı sırasında Japonya’ya attığı atom bombalarıyla ilgili sözlerinden ötürü özür diledi.

Dünkü açıklamasında, ‘’Bombaların atılması kaçınılmazdı’’ görüşünü savunan Kyuma, dün özür diledi. Kyuma’nın sözleri, atom bombasından canlı kurtulanların ve kurbanların yakınlarının sert tepkisine yol açmıştı. Muhalefet de Kyuma’ya istifa çağrısı yapmıştı.

/ TOKYO

02.07.2007


 

ABD’nin Rum kesimindeki askerî ateşesi kayıp

ABD’nin Kıbrıs Rum kesimindeki asker8 ataşesinin kayıp olduğu bildirildi. ABD Büyükelçiliğinden yapılan açıklamaya göre, Thomas Mooney ile yaklaşık üç gündür temas kurulamadı.

Mooney’nin siyah renk 1996 model bir Chevrolet Impala SS kullandığı ve aracın camlarının renkli, plakasının ise 48 CD 47 olduğu belirtilen açıklamada, Mooney hakkında bilgisi olanların en yakın polis merkezine bildirmesi istendi. Thomas Mooney’nin ‘’askeri ataşe’’ olduğu öğrenildi.

/ LEFKOŞA

02.07.2007


 

Müslümanlar yasalara daha saygılı

İngiltere’de saldırı girişimlerinin yaşanmasının ardından Londra Belediye Başkanı Ken Livingstone, Müslümanlara destek veren açıklamalarda bulundu.

BBC radyosuna konuşan Livingstone, “Bu şehirde, Müslümanlar, Müslüman olmayanlara göre yasalara daha saygılı. Ayrıca Müslümanlardan, Müslüman olmayanlara göre siyasî sonuçlara ulaşmak için şiddeti destekleyenler de daha az.” dedi. Livingstone, Müslümanların çok kültürlü bir toplum için daha aktif ve iyi bir rol aldıklarını vurguladı. Belediye Başkanı Livingstone, şehirdeki saldırıların büyük çoğunluğunun aşırı sağ gruplar tarafından yapıldığına dikkat çekti. Livingstone, “İster aşırı sağcı gençler tarafından yapılsın, ister dinî motifli olsun amacım saldırıları engellemek.” dedi. 11 Eylül saldırısı ile Müslümanlara yönelik artan baskı İngiltere’deki 7 ve 21 Temmuz saldırılarının ardından daha da arttmıştı.

/ LONDRA

02.07.2007


 

İngiltere’de kamusal alanda sigara içmek yasak

İngiltere’de kamuya açık yerlerde sigara içilmesini yasaklayan yasa dün sabah yürürlüğe girdi. İngiltere’de böylece restoran ve bar gibi kamuya açık yerlerde, iş yerlerinde ve hatta bina kapılarının önündeki sundurmaların ya da stadyumlardaki kapalı tribünlerin altında sigara içmek yasak hale getirildi.

İngiliz hükümeti, daha önce Kuzey İrlanda, İskoçya ve Galler’de bölgesel yönetimlerin kararlarıyla uygulanmaya başlanan yasakla vatandaşları pasif içiciliğin zararlarından korumayı amaçlıyor.

Ülkede başta barlar olmak üzere birçok kamuya açık yerde “sigaraya veda” geceleri düzenlendi. İngiltere’de her yıl 600 kişinin pasif içicilik nedeniyle hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Yerel yönetimler, yasak yerlerde sigara içenlere 50 sterlinden başlayan ve ödenmemesi halinde 200 sterline kadar çıkan cezalar uygulamaya hazırlanıyor.

Yasağın delinmesine göz yuman iş yerleri içinse 2500 sterlin para cezası uygulanacak. İngiltere Sağlık Bakanı Alan Johnson, yasağın başlamasını memnuniyetle karşıladıklarını belirtirken, “Dumansız bir ülke yaratarak, yüz binlerce kişinin sağlığını korumuş olacağız. Sigara içmeye özenenlerin önünü kesmiş, içenlerinse cesaretini kırmış olacağız” dedi.

Bu arada, bar işletmecileri, yasağın satışlarında düşüşe yol açabileceğine işaret etti. Nielsen adlı kuruluşun yaptırdığı araştırmaya göre, İngiltere ve Galler’de bira satışı yasak nedeniyle bir yılda 200 milyon bardak düşebilir.

/ LONDRA

02.07.2007


 

1 metrelik yanlışın bedeli 3 milyon dolar

NEWMEXİCO - Büyük eleştiriler almasına rağmen Amerikan yönetiminin kaçak göçmenleri önlemek için Meksika sınırına inşa ettiği duvar, Washington’a pahalıya patladı.

Proje maliyetini 2,5 milyon dolar olarak öngören ABD, 1 metrelik yanlışlık yüzünden 3 milyon dolar daha harcayacak. ABD Gümrük ve Sınır Koruma Birimi yetkililerden alınan bilgiye göre, 2000 yılında yapımına başlanan ve büyük tepkilere sebep olan Amerika-Meksika sınır duvarının inşası sırasında yaklaşık 2 kilometrelik bir kısmın yanlışlıkla Meksika topraklarına inşa edildiği anlaşıldı. Sınır duvarını yaklaşık 3 milyon dolara mal eden ABD, yaptığı 1 metrelik yanlışlık sebebiyle 3 milyon dolar daha harcayacak. “Utanç verici” olarak nitelendirilen bu yanlışlığın giderilmesi için Amerikan Federal hükümetinin 3 milyon dolardan daha fazla bir ödenek ayırması gerekeceği belirtiliyor. Sınırı tesbit etmek için bölgeyi ziyaret eden yetkililer, gördükleri dikey metal tüpleri ve 1800’lü yıllarda çekilmiş dikenli tel hattını sınır sanarak Amerika-Meksika sınır duvarını inşa etmeye başladı. Ancak Mart ayında yapılan rutin incelemede sınırdaki duvarın yanlışlıkla 0.3 metre ile 1.80 metre arasında Meksika topraklarının içine inşa edildiği tesbit edildi. Öte yandan, Meksika hükümetinin de Washington’dan nazik bir dille duvarın en kısa zamanda kendi topraklarından kaldırılmasını istediği öğrenildi. Yasadışı göçmenlerin ve uyuşturucu tacirlerinin ABD’ye geçmek için en çok New Mexico sınırını kullandıkları biliniyor.

/ NEWMEXİCO

02.07.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004