Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 29 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

‘Sivil anayasa’ sözü tutulsun

Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği Başkanı Hülya Şekerci, anayasanın anayasalardan arındırılmasını isöteyen Prof. Zafer Üskül’e destek verdi. Şekerci, AKP’nin Üskül’e sahip çıkmasını da istedi.

Prof. Zafer Üskül’ün son açıklamaları üzerine başlatılan tartışmanın, Türkiye’de resmi ideolojinin sadece devlet yapılanması üzerinde değil, siyasi partilerden medyaya kadar pek çok alanda da tam bir tahakküm oluşturduğu gerçeğini bir kere daha ortaya koyduğuna dikkat çeken Şekerci, “Üskül’ün sözlerini insan hakları ve hukuk zemininde değerlendirmekten, kavramaktan aciz çevrelerin ‘vurun, söyletmeyin’ mantığıyla takındıkları bu tutum özünde despotizmin iktidarını sürdürme çabasını yansıtmaktadır” dedi.

İNSANLAR İKİYÜZLÜ

DAVRANMAYA ZORLANMASIN

Bürokratik tahammülsüzlük rejiminin savunucularının yapmak istediklerinin açık olduğunu vurgulayan Şekerci açıklamasında, “Halkın özgür iradesini hiçe sayan, hukuk temelinden de yoksun tüm zorbalık sistemlerinin sahiplerinin yaptıklarını yapmakta ve egemenlik alanlarını tabularla örmeye çalışmaktadırlar. Seksen küsur yıldır otoriter ve baskıcı yöntemlerle hakim kılınan uygulamaları aynen sürdürmeye çalışmanın, farklılıkları tartışmaktan kaçınmanın bu ülkeye kazandırdığı şey sadece büyük bir açık hava hapishanesi görüntüsü olmuştur. Eğitimde, kültürde, siyasette, ekonomide hatta sporda, müzikte dahi devlet eliyle halk yönlendirilmeye, şartlandırılmaya çalışılmaktadır. Bu ülkede yaşayan insanlar militarist bir anlayışla şekillendirilmiş ideoloji, tarih, kültür ve siyasetten farklı düşüncelerini saklamak ya da ikiyüzlü davranmak tercihlerine zorlanmaktadırlar” görüşlerine yer verdi.

AKP ÜSKÜL’E SAHİP ÇIKMALI

Türkiye’nin hukuk mevzuatına hakim olan otoriter, faşizan görüntüden kurtulmasının bir zorunluluk olduğuna dikkat çeken Şekerci, mesajında şunları dile getirdi: “Siyasi ve hukuki yapıyı tanzim eden temel bir metin olarak anayasadan dayatmacı, tahakkümcü hükümlerin tasfiye edilmesi ile işe başlanması gerekir. Ve doğal olarak Kemalizm, tüm vatandaşların kabul etmek zorunda oldukları bir inanç manzumesi, bir ‘seküler din’ olmaktan çıkartılmalıdır. Tüm siyasi partiler için Atatürkçülüğün zorunlu bir referans olarak dayatılmasına ve biat etmeleri gereken bir üst ideoloji konumuna oturtulmasına son verilmelidir. Elbette Kemalist ideolojiyi referans almak isteyen anlayışlar siyasi düzlemde varlıklarını sürdürebilmeli, partilerden bir parti olarak diğer siyasi oluşumlarla eşit şartlarda rekabet içinde tezlerini yaygınlaştırma mücadelesi verebilmelidirler!

“Prof. Zafer Üskül’ün gündeme getirdiği ‘yeni bir sivil anayasa’ konusunu çok olumlu, gerekli ve de hayırlı bir gündem olarak görüyoruz. AKP yönetimi Kemalist otoriteryanizmin sağlı sollu savunucularının kopardığı gürültüye pabuç bırakmamalıdır. Seçim kampanyalarında halka verdiği ‘yeni anayasa’ sözünü yerine getirmek için gecikmeksizin çalışmalara başlamalıdır.”

Yeni Asya / İSTANBUL

29.07.2007


 

Üskül'e hukukçu desteği

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Mithat Sancar, AKP’den milletvekili seçilen anayasa hukukçusu Prof. Dr. Zafer Üskül’ün, “Kemalizm anayasadan çıkarılsın” teklifine destek verdi. Sancar, ntvmsnbc.com’a yaptığı açıklamada, “Liberal demokratik bir anayasa geleneği ve modeli içinde olduğunuzu iddia ediyorsanız, bir ideolojiyi anayasal değer haline getiremezsiniz” dedi.

AKP’den milletvekili seçilen anayasa hukukçusu Prof. Dr. Zafer Üskül’ün, “Kemalizm anayasadan çıkarılsın” teklifine destek sürüyor. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mithat Sancar, “Liberal demokratik bir anayasa geleneği ve modeli içinde olduğunuzu iddia ediyorsanız, bir ideolojiyi anayasal değer haline getiremezsiniz” dedi.

Prof. Dr. Sancar, ntvmsnbc.com’a yaptığı açıklamada, Prof. Dr. Üskül’ün, “Kemalizm anayasadan çıkarılsın” teklifine destek verdi. İdolojilere dayalı anayasaların bulunduğunu belirtten Sancar şunları söyledi:

“Zafer Hoca’nın söylediği gibi sosyalist ülkelerin belli bir ideolojiye dayanır, faşist ülkelerin anayasalarında da bunlar olur. Ama liberal demokratik bir anayasa geleneği ve modeli içinde olduğunuzu iddia ediyorsanız, bir ideolojiyi anayasal değer haline getiremezsiniz. Anayasa belli ilkeler içerir, bu ilkelerin temelinde belli değerler olur. Ama ideolojik anayasa liberal demokratik anayasa geleneğine terstir. Hatta liberal demokratik anayasa geleneği, bunun karşıtı olarak ortaya çıkmıştır.”

SİYASAL ALANIN KUTSAL KİTABI GİBİ

Sancar, Üskül’ün görüşlerine katıldığını belirterek, Anayasada ideolojik yaklaşımın çok belirgin olduğunu kaydetti. Sancar, şöyle devam etti: “Atatürk’ün kendisini tarihsel bir figür olarak ve bir toplumun önemsediği bir figür olarak elbette eleştiren bir yaklaşım değil, Zafer Hoca’nın söylediği. Ama atatürkçülük bir ideolojidir ve eğer Kemalizm’i ya da Atatürkçülüğü anayasaya koyarsanız, bir süre sonra anayasayı siyasal alanın kutsal kitabı haline getirirsiniz. Ayrıca Anayasa Mahkemesi’ni siyaseti denetleyen bir organa çevirirsiniz, siyasetin kendisini de anayasayı icra faaliyeti haline getirirsiniz. Bunun demokrasiyle ilgisi yoktur. Böyle bir anlayış demokrasiyle bağdaşmaz. Siyasal alanda özgürlük ve çoğulculuk, demokratik anayasaların temel özelliğidir.

Anayasa bir parti programı olamaz. Zaten kendilerini kutsal kitap gibi görmedikleri için de demokratik liberal anayasalar, kendilerinin değiştirilebileceğini de öngörürler. Eğer, hiçbir hükmü değişmez anayasa koyarsanız, bu otoriter, totaliter bir toplum modeli anayasası olur. Anayasa Mahkemesi’nin bir kararında kullandığı ifadeyi aktaracağım, bunun nasıl sonuçlar doğuracağını daha açık görelim.”

BÜTÜN PARTİLER TEK TİP

PROGRAMA SAHİP OLUR

1992 yılında, Sosyalist Parti’nin kapatılması kararında şöyle diyor Anayasa Mahkemesi: ‘Sosyalist Parti’nin Atatürk milliyetçiliğine ideolojik olarak karşı çıkması ve bunu Türkiye’nin gerçeklerine uygun görmemesi bir sorundur. Türkiye’nin vazgeçmeyeceği temel ilke olan Atatürk milliyetçiliği, vatana ve devlete bağlılığı öngörür. Bu ilkeye karşı olan bir görüşün ülke ve ulus bütünlüğüne de karşı olacağı kuşkusuzdur.’ Eğer Atatürk ilkelerini böyle bir anayasal norm haline getirirseniz, bunu istediği gibi yorumlayabilir Anayasa Mahkemesi ve bütün partilerin tek tip bir programa sahip olması sonucunu doğurur. Bence ideolojiden arınmış, temel ilkelere, hukuk devleti, demokrasi, laiklik gibi temel ilkelerine dayalı bir anayasa, demokratik liberal bir anayasa geleneğinin vazgeçilmez yoludur.”

/ İSTANBUL

29.07.2007


 

Genel Merkez önünde Baykal’a protesto

CHP’li bir grup, Genel Başkan Deniz Baykal’ı istifaya çağırdı. CHP Genel Merkezi önünde toplanan gruptakiler Deniz Baykal aleyhine dövizler taşıyarak sloganlar attılar.

Eski CHP Gençlik Kolları Genel Başkanı Erhan Baydar, burada yaptığı açıklamada, CHP tabanı ve sol seçmenin Baykal ve parti yönetiminin istifasını istediğini ifade ederek, buna rağmen yönetimin seçmene ve üyelerine aynı kuşak yöneticileri dayattığını söyledi.

‘’Seçimden önce iktidar vaadi, seçimden sonra kıl payı ana muhalefet başarı sayılabilir mi?’’ diyen Baydar, ‘’Seçim sonucu başarı ise AKP lideri gibi havai fişek patlatabilirlerdi. Ancak CHP önünde CHP’ye oy veren genç seçmenlerin kafası patlatıldı’’ şeklinde konuştu. CHP yönetiminin seçimden sonra Baykal ve yöneticileri eleştiren seçmenleri partiye üye olmamakla suçladığını ifade eden Baydar, şunları söyledi: ‘’Çözüm suçlama değil, istifadır. CHP’ye üye olmasa da oy veren seçmenin eleştiri ve öneri hakkı vardır. Oy verenleri CHP’den dışlamak isteyen anlayışı kınıyoruz.

4 seçimdir başarısız olan CHP yönetimi ve genel başkanı çekilmelidir. Başarısızlık ile özdeş hale gelen bu kadro solun istikbali için CHP’nin yakasını bırakmalıdır. “ Baydar, eylemlerinin Baykal istifa edene kadar devam edeceğini bildirdi.

/ ANKARA

29.07.2007


 

MHP, durumu değerlendiriyor

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) il başkanları toplantısında seçim süreci ve bundan sonra yapılacak çalışmalar ele alındı.

Parti genel merkezinde basına kapalı olarak gerçekleştirilen toplantıda, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, çalışmalardan dolayı parti örgütlerine teşekkür ederek, il başkanlarından seçim sürecine ilişkin değerlendirme raporu istedi. Alınan bilgiye göre, toplantıda, Cumhurbaşkanlığı konusuna da değinen Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı seçimi için TBMM’ye gireceklerini belirterek, ‘’Krizden beslenmek gibi bir lüksümüz yok’’ değerlendirmesinde bulundu. Bahçeli, partisinin Cumhurbaşkanı adayı gösterip göstermeyeceği konusunun MYK toplantısında görüşüleceğini kaydetti.

Meclis aritmetiğini de değerlendiren Bahçeli’nin, ‘’Bizim Kürtçe konuşan vatandaşlarla bir problemimiz yok. Bölücülük yapmak isteyenlere tavrımızı gösteririz’’ şeklinde konuştuğu belirtildi. Bahçeli, öğleden sonra da MHP’den seçilen milletvekilleri ve MYK üyeleriyle bir araya geldi.

/ ANKARA

29.07.2007


 

Anayasa Mahkemesi kendi seçimini görüşecek

Anayasa Mahkemesi, başkanlık seçiminde asıl üyelerin oy kullanmasını düzenleyen yasa hükmünün iptali talebini yarın esastan görüşecek.

Anayasa Mahkemesi’nin 2 yedek üyesi Cafer Şat ile Fettah Oto, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı ve Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı seçimlerinde oy kullanamamalarına karşı Ankara 16. İdare Mahkemesinde dava açmıştı. Ankara 16. İdare Mahkemesi, 2 yedek üyenin Anayasa Mahkemesi Başkanlığı ve Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığı seçimlerinde oy kullanamamasına karşı açtıkları davada, yasadaki hükmün Anayasa’ya aykırılık iddiasını ciddi bularak, Anayasa Mahkemesine göndermişti. Anayasa Mahkemesi başvuruda ilk incelemesini tamamlayarak, başvuruyu esastan görüşme kararı almıştı. Alınan bilgiye göre Yüksek Mahkeme, başvuruyu yarın görüşmeyi kararlaştırdı.

/ ANKARA

29.07.2007


 

Vekillere, cezaevi ziyaretine sınırlama

TBMM’nin ilgili komisyon üyeleri hariç milletvekilleri bazı suçlardan hükümlü ve tutukluların bulunduğu cezaevi bölümlerine giremeyecek.

Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik’te değişiklik yapıldı.

Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanarak, yürürlüğe giren değişikliğe göre, yakın akrabaları dışında, hükümlü ve tutukluları ziyaret edebilecek 3 kişi ceza infaz kurumu yönetimince gerekli görülmesi halinde araştırılacak. Bu ziyaretçiler hakkında,

ziyarette bulunmalarında sakınca bulunup bulunmadığı konusunda kolluk aracılığıyla araştırma yaptırılacak. Sakıncalı görülenlere ziyaret izni verilmeyecek, tutuklu ve hükümlüden yeni ziyaretçi adı bildirmesi istenecek.

Hükümlü ve tutukluların, dini ve milli bayramlar ile özel günlerde açık görüş yapabileceği kişiler arasına büyük anne ve büyük baba da alındı.

Geçmişte olduğu gibi, milletvekillerinin, ceza infaz kurumlarındaki hayat şartlarını yerinde görerek tespitlerde bulunmak, inceleme yapmak veya hükümlü ve tutuklular ile görüşmede bulunmak amacıyla yapmış oldukları istemler, ceza infaz kurumu idaresine bilgi vermek şartıyla yerine getirilecek. Milletvekilleri, hükümlü ve tutuklularla açık ziyaret şeklinde görüşebilecek.

/ ANKARA

29.07.2007


 

Kışlaya pardesüyle girmek de yasak

MAZLUMDER Kocaeli Şube Başkanı Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, er Enver Aydemir’in bulunduğu Bilecik 2. Er Eğitim Jandarma Komutanlığına Aydemir’i ziyarete giden annesi ve eşinin başörtülerini kelebek bağlamaları ve pardesülerini çıkarmalarının istenmesini kınadı. Gergerlioğlu, Aydemir’in vicdanî red hakkını kullanmasına izin verilmemesini de AİHM’in bu konuyla ilgili bir kararını hatırlatarak eleştirdi.

MAZLUMDER Kocaeli Şube Başkanı Dr.Ömer Faruk Gergerlioğlu, Enver Aydemir’in bulunduğu Bilecik 2. Er Eğitim Jandarma Komutanlığı’na Aydemir’i ziyarete giden annesi ve eşinin başörtülerini kelebek bağlamaları ve pardesülerini çıkarmalarının istenmesini kınadı. Gergerlioğlu, Aydemir’in dini gerekçelerle vicdanî red hakkını kullanmasına izin verilmemesini de AİHM’in bu konuyla ilgili bir kararını hatırlatarak eleştirdi.

MAZLUMDER Kocaeli Şubesinde konuyla ilgili bir basın açıklamasında bulunan Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, Enver Aydemir’in, Türkiye’de tanınmayan fakat uluslar arası insan hakları standartlarında tanınan vicdanî reddi dini inançlarından dolayı askere gitmeyi reddetme şeklinde uygulamak istediğini ifade etti. Aydemir’in sözkonusu hakkını kullanmak istemesine rağmen zorla Bilecik 2. Er Eğitim Jandarma Komutanlığı’na götürüldüğü ve cebren askerlik elbisesi giydirildiğinin kendilerine bildirildiğini dile getiren Gergerlioğlu, “Şahsı ziyaret etmek için birliğin nizamiyesine giden annesi ve eşine de başörtülerinin kelebek şeklinde bağlanması, pardesülerinin çıkarılması gerektiği söylenmiştir” dedi.

Pardesülerini çıkarmayı reddeden anne ve eşinin birliğe girişinin engellendiğini söyleyen Gergerlioğlu, bu muameleyi şiddetle kınadıklarını belirtti. Gergerlioğlu, şahsın vicdanî red hakkından mahrum tutulmasını ve psikolojik baskıya maruz kalmasını da, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir kararında vicdanî red hakkını kullanmak isteyen T.C. vatandaşı Osman Murat Ülke isimli kişinin sürekli itaatsizlik ve firar suçundan tekrar tekrar kovuşturulmasını ve hüküm giymesini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 3. maddesinin (insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele yasağı) ihlâli olduğuna oybirliğiyle karar verdi. T.C. devleti bu karar sonucu tazminat ödemeye mahkûm edildi” sözleriyle eleştirdi.

Yeni Asya / KOCAELİ

29.07.2007


 

Ortak değerler üzerinden siyaset yapılamaz

Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, ‘’Cumhuriyet, laiklik, demokrasi ve bayrak gibi ilkeler, milletin vazgeçemeyeceği değerlerdir. Bunlar bir siyasi partinin çatısı altında barınamaz’’ dedi.

Antalya’da yapılan Sağlık İşçileri Sendikası Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı’nın açılışında konuşan Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Başoğlu, 22 Temmuz seçimini değerlendirdi. Seçimde zaferin seçmene ait olduğunu belirten Başoğlu, bu zaferin kimse tarafından gölgelenmemesi gerektiğini bildirdi. Başoğlu, şunları kaydetti:

‘’Cumhuriyet, laiklik, demokrasi ve bayrak gibi ilkeler, milletin vazgeçemeyeceği değerlerdir. Bunlar bir siyasi partinin çatısı altında barınamaz. CHP, propagandaları sırasında Cumhuriyet’in tehlikede olduğunu ilan etti, ancak rey öyle çıkmadı. Vatandaşın bir çoğu buna inanmadı. O zaman hala ‘Cumhuriyet tehlikededir’ denebilir mi? Bence bu söylenemez, bir tehlike de yoktur. Kimse, toplumun ortak değerlerini bir tarafa çekip, yıpratmasın. Bu millet Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumaya kararlıdır.’’

“KİMSE ‘DARBE YAPARIM’ DİYEMEZ”

Seçimlerin ardından bazı emekli generallerin darbe olacağına yönelik asılsız söylentiler çıkardığını da ifade eden Başoğlu, bunun demokrasiyi gölgelediğini kaydetti. Başoğlu, şöyle devam etti:

‘’Seçimler olmuş, insanlar bunun heyecanını yaşarken, emekli bir paşa çıkıyor, ‘Cumhurbaşkanlığı’nda tartışma çıkarsa, darbe olur’ açıklamasında bulunuyor. Darbe bir hak değil, suçtur. Kim olursa olsun, ‘Ben darbe yaparım’ diyemez. Böyle bir şey söylenmesi çok zamansız ve anlamsızdır. Ayrıca, Genelkurmay Başkanı’nın kime bağlı olacağı konusunu Türkiye artık kapatmalıdır. Genelkurmay Başkanı’nın Başbakan’a bağlı olması ayıp bir şey değildir ki. Genelkurmay Başkanlığı bir Cumhuriyet kurumudur. Önemli bir kurumdur. Üstün görev ve yetkileri vardır ama Başbakanlığa bağlıdır. Genelkurmay Başkanı’nın Başbakan’a bağlı olması onu küçültmez. Hiyerarşidir bu.

Darbe, askerlerden çok sivillerden geliyor, siviller körüklüyor. Emekli paşaların Türk Silahlı Kuvvetleri adına konuşma hakları da yoktur. Türkiye’de darbe olmasını bekleyenler hayal peşinde koşuyor. Bu seçim, darbe iddialarını da ortadan kaldırmıştır. Askerleri, sivil yönetimler üzerinde bir denetçi olarak görmeyi biz kabul etmiyoruz.’’

Türkiye’de işçi hareketinin teşkilatlanamadığını da kaydeden Başoğlu, özellikle 12 Eylül 1980 tarihinden sonra sendikaların üye toplamakta ciddi güçlüklerle karşılaştığını bildirdi.

/ ANTALYA

29.07.2007


 

Aydın: Hayat tarzına müdahale yok

Devlet Bakanı Mehmet Aydın, ‘’Biz kimsenin hayat tarzına müdahale edemeyiz. Bu dönemdeki en büyük görevimiz birlik ve beraberliği sağlamaktır’’ dedi.

Partisinin Selçuk İlçe Teşkilatını, AKP İzmir Milletvekili Mehmet Tekelioğlu ile ziyaret eden Bakan Aydın, seçim süresi boyunca özveriyle çalışan partililere teşekkür etti.

Seçimlerin demokrasinin ve milli iradenin yansımasının en sağlam yolu olduğunu belirten Bakan Aydın, şöyle konuştu:

“Türkiye genelindeki başarımızı gösterdik. 3 Kasım seçimlerine bakarsak aldığımız oylarda inanılmaz bir artışın olduğunu gördük. Bugün buraya küçük bir muhasebe yapmak istedik, neydik, ne olduk gibi. İzmir’in her tarafında politika yaptık. Bu başarılı çalışmada İzmir’de oyumuzu ve milletvekilli sayımızı artırdık. Bizim temelimiz milletimize hizmet etmektir. Artık birileri bu partiye ‘Kenarın partisi’ diyemez. Biz kimsenin hayat tarzına müdahale edemeyiz. Bu dönemdeki en büyük görevimiz birlik ve beraberliği sağlamaktır. Bu nedenle amacımız Türkiye’yi normalleştirmek, katmanları açmak.’’

/ İZMİR

29.07.2007


 

Yargıda atamalar Resmî Gazete’de

Adlî ve idarî yargıda yeni görev yerlerini belirleyen yaz kararnamesi Resmî Gazete’de yayımlandı.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) kararnamesine göre adli yargıda görev yapan 1499 hakim ve cumhuriyet savcısı ile idari yargıda 116 hakim ve savcının görev yerleri değişti. Kararnameye göre Van Cumhuriyet Başsavcı Vekili İbrahim Özer Kocaeli Cumhuriyet Savcılığı’na, Malatya Cumhuriyet Savcısı Bahadır Sakaoğlu Van Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’ne, Bergama Hakimi Suat Bilgin ve Ayvalık Hakimi Mehmet Ekinci, Van Ağır Ceza Mahkemesi başkanlıklarına getirildi. İdari yargıda da 116 hakim ve savcının görev yeri değiştirildi.

/ ANKARA

29.07.2007


 

Enerjide dışa bağımlıyız

İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsünce hazırlanan raporda, Türkiye’nin genel enerji tüketiminde yüzde 73, petrolde yüzde 93, doğal gazda yüzde 97 ve kömürde yüzde 22 dışa bağımlı olduğu görüşü savunulurken, gelecekte nükleer santrallar kurulması durumunda dışa bağımlılık oranının daha da artacağı öne sürülüyor.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Enerji Enstitüsünce hazırlanan raporda, Türkiye’de nükleer santral kurulmasının ‘’Enerji kaynağı çeşitliliği ve teknolojinin kazanılması’’ açısından gerekli olduğu, ancak bunun Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılık oranını daha da arttıracağı görüşüne yer verildi.

Alınan bilgiye göre, Prof. Dr. Sermin Onaygil, Prof. Dr. Abdurrahman Satman, Prof. Dr. Atilla Özgenen, Prof. Dr. Bihrat Önöz’ün de bulunduğu 18 kişilik uzman ekip tarafından hazırlanan ‘’Türkiye’de Enerji ve Geleceği’’ konulu raporda, ‘’enerji planlaması ve yönetimi açısından uygulanması gereken önlemler, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, enerjinin rasyonel kullanımı ve enerji verimliliği’’ konuları ele alınıyor.

Raporda, Türkiye’nin ‘’genel enerji tüketiminde’’ yüzde 73, ‘’petrolde’’ yüzde 93, ‘’doğal gazda’’ yüzde 97 ve ‘’kömürde’’ yüzde 22 dışa bağımlı olduğu görüşü savunulurken, gelecekte nükleer santrallar kurulması durumunda dışa bağımlılık oranının daha da artacağı öne sürülüyor.

Enerji kaynak çeşitliliği ve teknolojinin kazanılması açısından nükleer santrallerin kurulması gerektiğine yer verilen raporda, nükleer enerjinin son yıllarda gittikçe artan elektrik enerjisi talebini karşılamakta sürdürülebilir, temiz, güvenli ve ekonomik bir kaynak olduğu belirtildi.

Raporda, nükleer enerjinin gelişen teknolojilerle birlikte verim, performans ve çevresel yönden yeniden dünya enerji sektörünün gündeminde önemle yerini aldığına dikkat çekilerek, artan elektrik talebini karşılamak için Türkiye’nin de nükleer program açması önerildi.

Raporda, ayrıca nükleer teknoloji seçimi ve atıklardan kurtulma seçeneklerinin nükleer güç santralı kurmadan önce belirlenmesi gerektiği de dile getirildi.

Raporda, Türkiye 2005 yılı enerji arzının yüzde 38’inin petrol, yüzde 23’ünün doğalgaz, yüzde 27’sinin kömür, yüzde 4,5’inin hidrolik enerji ve kalan yüzde 7,5’inin de yenilenebilir ve ticari olmayan kaynaklar tarafından karşılandığına işaret edildi.

Raporun son bölümünde enerji konusunda alınması gereken önlemlere değiniliyor. Genel enerji tüketiminde tasarrufa ve verimliliğe yönelik çalışmalarda tüketimin sektörel dağılımının önemli bir referans olduğuna dikkat çekildi.

/ İSTANBUL

29.07.2007


 

Tren raylarına sıcak denetimi

TCCD 6. Bölge Müdürlüğü, güvenli yolculuk için sıcak nedeniyle raylarda genleşme olasılığını dikkate alarak denetimlere başladı.

TCCD 6. Bölge Müdürü Hasan Tahsin Köprülü, yaptığı açıklamada, aşırı sıcaklar nedeniyle raylarda genleşme olasılığını göz önüne alarak tren seferlerini kontrollü düzenlediklerini belirtti.

Vatandaşların güvenli yolculuğu için bölge müdürlüğü sorumluluğundaki Adana-Mersin tren yolunda denetimlerin artırıldığını anlatan Köprülü, ‘’Yolcularımızın hayatını riske atmamak için önce ekipler tarafından yol kontrolü yapılıyor, daha sonra sefer düzenleniyor’’ dedi.

Köprülü, günde ortalama 50 sefer düzenlenen Adana-Mersin arasında 10 binin üzerinde yolcunun taşındığını sözlerine ekledi.

/ ADANA

29.07.2007


 

Ankara su kesintisi başlıyor

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, 1 Ağustos Çarşamba gününden başlamak üzere iki gün arayla iki gün su kesintisi uygulanacağını açıkladı.

En fazla beş ay sürecek su kesintisi süresince hastanelere belediye su tankerleriyle su takviyesi yapılacağını belirten Gökçek, Millî Eğitim Bakanlığına da, okulların yaklaşık bir ay gecikmeli olarak 15 Ekim 2007 tarihinde açılması teklifinde bulunacaklarını dile getirdi. Gökçek, Ankara’nın barajlarında şu an 70 milyon metre küp, ölü havzalarında da 100 milyon metre küp olmak üzere, toplam 170 milyon metre küp su bulunduğunu söyledi.

/ ANKARA

29.07.2007


 

Topbaş: Biraz daha tasarrufa gitmeliyiz

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbulluların ciddî su tasarrufu yaptığını, ancak tasarrufta henüz yeterli boyuta gelinemediğini belirtti.

Topbaş, “Özellikle İstanbullulardan tekrar rica ediyorum; biraz daha dikkat edilsin, biraz daha tasarrufa gitmemiz lâzım. Tasarrufta yüzde 25’leri bulmamız bizim için çok önemli” dedi.

Ekim’de getirilecek Melen Çayı’nın birinci etabının İstanbul’u biraz rahatlatacağını da belirten Topbaş, “Bu yıl kış ve bahar aylarında yağış olmadığı için geçen yıldan kalan suyu kullanıyoruz. İstanbulluların iyi, bilinçli tüketici olmasını arzu ediyoruz. Tasarrufta daha henüz yeterli boyuta gelmedik” dedi.

/ İSTANBUL

29.07.2007


 

Sıcak havalar kömür çuvallarını eritti

Zonguldak’ta, güneş ışınlarına maruz kalan Türkiye Taşkömürü Kurumuna (TTK) ait içi kömür dolu yaklaşık 20 bin çuval zarar gördü.

Alınan bilgiye göre, kurumun Çaydamar Mahallesi’nde kömür tevzi yerinde çuvallanmış 5 bin ton kömürün bulunduğu alanda depolanan 25’er kilogram ağırlığında 20 bin civarındaki çuval, güneş ışınlarından zarar görerek eridi.

Uzun süre güneş altında kalan çuvalların çürüme ve direnç kaybı sebebiyle eridiklerinin belirlenmesi üzerine kurum yetkilileri ürünlerin alındığı firmadan savunma yazısı istedi. Firma yetkilileri analiz raporlarında, çuvallarda üretimden kaynaklanan hata tesbit edilmediğini belirtti.

/ ZONGULDAK

29.07.2007


 

Tuncel’in tahliye kararı düzeltildi

İstanbul 3. Bölgeden bağımsız milletvekili seçildiği için ‘’yasa dışı örgüte üye olmak’’ suçundan yargılandığı davada tahliye edilen Sebahat Tuncel hakkında, yasama dokunulmazlığı kapsamında yapılan tahliye gerekçesi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yaptığı itiraz üzerine düzeltildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Anayasa’nın 83. maddesi uyarınca ‘’milletvekili olarak meclis kararı olmadıkça tutukluluk haline ve yargılamasına devam edilemeyeceği’’ gerekçesiyle Sebahat Tuncel’i tahliye eden İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyetine, gerekçenin düzeltilmesi için itiraz etti. Başsavcılık itirazında, Anayasa’nın 14’üncü maddesinde ‘’devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı amaçlayan faaliyetlerin, yasama dokunulmazlığı kapsamı dışında olduğunu ve istisna teşkil ettiğini’’ belirterek, bu faaliyetlerin de TCK ve Terörle Mücadele Kanunu’nda gösterildiğini kaydetti. Sebahat Tuncel hakkında düzenlenen iddianamedeki sevk maddelerinin de bu kapsamda bulunduğunu ifade eden başsavcılık, ‘’Tuncel’in yasama dokunulmazlığı bulunduğu gerekçesiyle tahliye edilmesinin yasa hükümlerine aykırı olduğunu’’ vurgulayarak, ‘’tahliye gerekçesinin düzeltilmesini’’ istedi. Bu talebi değerlendiren İstanbul 10 Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, yasama dokunulmazlığıyla ilgili yapılacak duruşmanın ardından verilecek hükümle birliktede değerlendirme yapılması gerekirken maddi hata sonucu tahliye kararında bu değerlendirmenin yapıldığını ifade ederek, başsavcılığın itirazını kabul etti.

Mahkeme, daha önceden Anayasanın 83. maddesine göre tahliye ettiği Tuncel’in tahliye gerekçesini de, ‘’Milletvekili olması nedeniyle kaçma ve delilleri karartma ihtimalinin kalmamış olması’’ şeklinde düzeltti.

Tuncel’in yargılanıp yargılanmayacağına Ekim ayında yapılacak duruşmada karar verilecek.

/ İSTANBUL

29.07.2007


 

Teröristler yiyecek vermeyen köylüyü öldürdü

Siirt’in Eruh ilçesinde terör örgütü PKK mensupları, kendilerine yiyecek vermeyen köylüyü öldürdü.

Siirt Valiliğinden yapılan yazılı açıklamada, güvenlik güçlerince alınan yoğun güvenlik önlemi sonucunda barınma ve yiyecek temini konusunda zor durumda kalan bir grup terör örgütü mensubunun önceki gün saat 20.00’de Eruh ilçesi Tünekpınar köyüne gelerek, köylülerden zorla yiyecek temin etmeye çalıştığı belirtildi. Ancak köy halkının teröristlere karşı koyması üzerine teröristlerin köylülerden Mahmut Dayan’ı (58) hunharca katlettiği kaydedilen açıklamada, bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldığı bildirildi.

/ SİİRT

29.07.2007


 

Katil zanlısı O.S.’ye sağlık kontrolü

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in katil zanlısı olarak Kocaeli F Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan O.S. sağlık kontrolünden geçirildi.

Edinilen bilgiye göre, Kocaeli F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan O.S, çeşitli sağlık sorunları ve göz bozukluğu sebebiyle tedavi olmak için cezaevi yönetimine başvurdu. Cezaevi’nde doktorlar tarafından sağlık kontrolünden geçirilen O.S, ileri tetkiklerin yapılması için Kocaeli Devlet Hastanesine sevk edildi. Cezaevi aracı ile Kocaeli Devlet Hastanesine getirilen O.S, Göz, Kulak Burun Boğaz, Üroloji, Göğüs Hastalıkları, Beyin Cerrahi polikliniklerde muayene edildi. O.S, sağlık kontrolünün ardından cezaevine götürüldü.

/ KOCAELİ

29.07.2007


 

Günde 12 milyon ekmek çöpe gidiyor

Çevre ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, günde 12 milyon ekmeğin çöpe gittiğini söyledi. Göktaş, ekmek israfının önlenmesi ve vatandaşların bilinçlenmesi amacıyla dernek olarak harekete geçtiklerini kaydetti.

Fakir ve dar gelirli vatandaşların birçoğunun tek gıdası haline gelen milyonlarca ekmeğin israf edildiğini belirten Göktaş, “Lütfen ekmekleri çöpe atmayalım. Birçok vatandaşımızın yokluktan sıcak şekerli suya banarak yediği ekmekte, milletçe tasarrufa yönelmek zorundayız.” dedi.

Türkiye’de günde 120 milyon ekmek üretildiğini ve bu üretilen ekmeğinde günde 12 milyonunun çöpe gittiğini aktaran Göktaş, “Yazıktır, bu büyük bir israftır. Çöpten çıkarıp bunları yiyen insanlarımız olduğunu unutmayalım. Sadece ekmek ile gıdasını temin eden insanlarımızı hiç unutmayalım. Bizim ülkemiz, ekmeği çöpe atacak kadar zengin değil. Kaldı ki zengin bir ülke dahi olsak, Ekmek nimettir, çöpe atılmamalıdır” diye konuştu.

/ OSMANİYE

29.07.2007


 

Diyanetten tasarruf çağrısı

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İzzet Er, su kıtlığı konusunda, yetkililerin tavsiyelerine ve alınan tedbirlere uyulmasını tavsiye ederek, ‘’Bu hepimizin menfaatinedir. Dinimiz de bunu emreder’’ dedi.

Er, yaptığı açıklamada, Türkiye genelinde, farklı tarihlerde su kıtlığı ile ilgili olarak vatandaşların bilgilendirilmesi için hutbe ve vaaz verdiklerini söyledi.

‘’Toplumsal olarak bir takım problemlerle karşı karşıyayız’’ diyen Er, ‘’Su kıtlığı konusunda, vatandaşların yetkililerin tavsiyelerine ve alınan tedbirlere uymasını tavsiye ediyorum. Bu hepimizin menfaatinedir. Dinimiz de bunu emreder’’ şeklinde konuştu.

Kişinin kendisine yapılmamasını istediği bir şeyi başkasına da yapmaması gerektiğini anlatan Er, vatandaşların, evlerinde su bulmak istiyorlarsa, bu hususta alınan tedbirlere uyulması gerektiğini ifade etti.

‘’Mayıs’tan beri pek çok ilden yağmur duası için yoğun talep geldiğini’’ anlatan Er, Temmuz’da da özellikle su rezervlerindeki azalmalar konusunda yapılan açıklamalarla birlikte özellikle suyu tasarruflu kullanımı konusunda tüm il ve ilçe müftülüklerine bilgi notu gönderdiklerini kaydetti.

İzzet Er, bu çerçevede, israf, israfın zararları, suyun insan hayatındaki önemi, çevre sorumluluğu ve bilinci ile küresel ısınma gibi konularda vaazlar verildiğini belirterek, ‘’Mayıs ve Temmuz ayları başında Türkiye geneline gönderdiğimiz genelge ile vatandaşlarımızın su sıkıntısı konusuna duyarlı davranmaları ve büyük bir titizlik göstererek suyu tasarruflu kullanmaları konusunda bilgilendirdik’’ dedi.

/ ANKARA

29.07.2007


 

“Kene Kartı” Türkiye’de

Kene vak’aları can almaya devam ederken, bir firma Almanya’dan getirdiği “Kene Kartı”nı piyasaya sürdü. Almanya’da eczanelerde satılan kartın ucundaki kıskaçlar sayesinde vücuda yapışan kenelerin kolayca çıkarılabildiği belirtildi.

Kartın Türkiye distribütörlüğünü alan Mehmet Yeşilyurt, televizyonda turistlerin Türkiye’ye kene kartıyla geldikleri şeklindeki bir haber izledikten sonra bu kartın Türkiye’de bulunup bulunmadığını araştırdığını söyledi.

Kartın Türkiye’de bulunmadığını öğrenmesi üzerine ithal etmeye karar verdiğini aktaran Yeşilyurt, “İki hafta önce Almanya’da ilgili firma ile irtibata geçtik ve çok miktarda kart siparişi verdik. 23 Temmuz’dan itibaren de ülke genelinde tüm eczanelere dağıtılmaya başlandı” diye konuştu. Yeşilyurt, kene kartının fiyatının ise 5 YTL olduğunu ifade etti.

/ İSTANBUL

29.07.2007


 

Çevre eğitimi için “Yeşil Kutu”

Bölgesel Çevre Merkezi (REC Türkiye)’nin, üç yıldır üzerinde çalıştıkları ve ilköğretim öğrencilerini, çevre konusunda eğitmeyi hedefledikleri “Yeşil Kutu” projesinde son aşamaya geldikleri belirtildi.

Proje hakkında bilgi veren REC Türkiye Yeşil Kutu Projesi Koordinatörü Şebnem Feriver, üç senelik bir proje olan “Yeşil Kutu” ile Türkiye’den 250 bine yakın çocuğa ulaşmayı planladıklarını belirtti.

Okullarda, 10’a yakın branşta kullanılabilmesi için özel tasarlanan eğitim kitinin dört ayrı materyalden oluştuğunu söyleyen Feriver, ana parça olan “Öğretmen El Kitabı”nın diğer bileşenlere atıfta bulunduğunu söyledi. “Kitaptaki her şey tavsiye niteliğinde, inanılmaz derecede esnek bir materyal” diyen Feriver, öğretmenlerin, ders planları ve etkinliklerin bulunduğu kitaptan, hoşlarına giden, öğrencilerin yatkınlığına, seviyesine uygun seçimler yapabildiklerine dikkat çekti.

Feriver, kitin diğer bileşenlerinin de, oyun kartları, eğitim CD’si ile çizgi film ve belgesellerin bulunduğu bir DVD olduğunu anlattı.

/ ANKARA

29.07.2007


 

Gurbetçinin tercihi Kapıkule

Edirne Valisi Nusret Miroğlu, Kapıkule Sınır Kapısı’nda, geçen yıla göre gurbetçi geçişlerinde büyük artış olduğunu söyledi.

Miroğlu, yaptığı açıklamada, bu yıl Kapıkule Sınır Kapısı’nda gözle görülür bir yoğunluk yaşandığını ve yolcuların sınır kapısından geçişlerinde mağdur olmamaları için gerekli önlemlerin alındığını bildirdi. Bulgaris’tan güzergahından kara yoluyla gelen gurbetçilerin büyük çoğunluğunun Türkiye’ye girişlerinde Kapıkule Sınır Kapısı’nı tercih etmeleri nedeniyle yoğunluk yaşandığını vurgulayan Miroğlu, “Kapıkule Sınır Kapısı’ndan geçen yıl 23 Haziran-23 Temmuz tarihlerinde 497 bin 546 yolcu geçiş yaparken, bu yılın aynı döneminde 761 bin 164 yolcu geçiş yaptı’’ dedi. Kapıkule’deki yoğunluğun hafta sonları yaşandığını ifade eden Miroğlu, şöyle konuştu: ‘’Kapıkule Sınır Kapısı’nda geçen yıla nazaran giriş ve çıkışlarda belirgin bir artış var. Geçiş yapanların büyük çoğunluğunu yurt dışında çalışan Türk işçileri oluşturuyor" dedi.

/ EDİRNE

29.07.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004