Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 12 Ağustos 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Görüş

Peygamberler şehrinde...

Taşıyla toprağıyla mübarek bir şehir... Bir çok peygambere ev sahibliği yapmış, peygamberler şehri Şanlıurfa. Ateşi, Allah’ın emriyle en sevgili peygamberlerden olan Hz. İbrahim’i yakmayan Urfa’da, aylardan Haziran... İşte o mübarek ateşin aksine başlayan kavurucu sıcaklar ve okulların tatil olmasıyla öğrencilerin üstüne çöken rehavet... Ama bir grup gayretli ve azimli öğrenci var ki, emsâlleri tatil başlar başlamaz kendini tembelliğin kollarına bırakırken, onlar okuma programlarına koşturmuş. Onlarca evde, ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite öğrencileri şevkle, zevkle bir yılın yorgunluğunu yoğun Risâle-i Nur okuma programlarıyla atmaya çalışıyorlar. Bu grup içinde bir grup; liseliler. Gencecik, pırıl pırıl, hayatının baharında, hevesâtlarını geri plana atan nura aşık gençler.

Bir zamanlar liseli gençlerin, Üstad’a “Bize Hâlık’ımızı tanıttır, muallimlerimiz Allah’tan bahsetmiyor” demesine Üstadımızın, “Okuduğunuz fenlerden her bir fen kendi lisan-ı mahsusuyla mütemadiyen Allah’tan bahsedip Hâlık’ı tanıttırıyorlar, muallimleri değil onları dinleyiniz” cevabının hakikatine vakıf olmuş gençler. Günde dört, bazen beş kez yapılan sohbetleri şevkle, müdakkikâne dinliyor, yorum yapıyor, sualler soruyor ve tam bir beyin fırtınası estiriyorlar. Yer Esentepe, açık pencerelerden sıcak sıcak rüzgârlar esiyor, sıcak havaya rağmen uzadıkça uzayan, en ufak bir sıkılma, bunalma emaresi göstermeden dinlenen sohbetler, okunan Cevşenler, yapılan duâlar, verilen çay molaları ve tatlı tatlı sohbetler...

O gencecik beyinlerde tertemiz hayaller, umutlar… Soruyorum, “Kardeşler ne olacaksınız?” Neredeyse yarısı doktor diyor... Bir kısmı imam hatipli. Şöyle bir bakıyorum böylesine zeki, idraki geniş, çalışkan kardeşler neden doktor olmasın, ama hepsinin aklında ciddî bir endişe. Mevzu açıldıkça kırılan şevkler, yıkılan hayaller... Başörtüsü yasağı, katsayı haksızlığı ve tarih 17 Haziran oluyor. Yasaklı bir ÖSS daha yürekleri burkuyor. Peki ya buna sebep olanlar, ya bu tertemiz, zeki, çalışkan beyinleri saçma sapan bir sebeple harcayan zihniyet... En ufak bir sıkılma, utanma, vicdan azabı duymayan, böylesine haksız bir zulme taraftar olan ya da sessiz kalan sorumlular. Her tesbihat akabinde yürekten yapılan, “Bitsin bu zulüm” duâları… Ve günler günleri kovalıyor, programın son gecesi... Gençler artık tatlı bir yorgunluk içinde. Artık ücretin kısmen de olsa zamanı. Akşam, Yaşar ailesi ve yıllardır kaldığımız yere komşu olan, her zaman ilgisini, desteğini esirgemeyen Fahriye Abla nezdinde Balıklıgöl ziyareti... Gece bir başka güzel balıklar, bir başka güzel makam-ı İbrahim, bir başka güzel Ayn-ı Zeliha Gölü. Ayn-ı Zeliha Gölü’nün yanında bir çay bahçesi... Kalabalık bir ekip halinde oturuyoruz. Sıcacık çaylarımızı yudumlarken bir yandan üstümüzü kaplayan haşmetli, yüzyıllık çınar ağacını temâşâ ediyoruz. Ortam gayet nezih ve iç açıcı, ancak programın bitmesi hasebiyle buruk bir huzur. Gözümüzün önünde Hz İbrahim’in (as) makamında batan ve yine Hz. İbrahim’in (as) “Lâ uhibbü’l-âfilîn’’ (Ben batıp gidenleri sevmem) sözünü hatırlatan ayın batışı ve gecenin de bitişi, eve dönüş...

Salı sabahı son gün... Son sohbetler yapılıyor. Daha bir dikkatle, daha bir şevkle dinleniyor Risâleler.

Hz. Eyyûb sabrı, kardeşlerde de tezahür ediyor. Artık toparlanıp ayrılma zamanı. Herkes birbirinden helâllik istiyor... Bir dahaki okuma programında bir araya gelmek ümidiyle, gayet verimli başlayan yaz tatilinin yine verimli geçmesi duâlarıyla Zeynep, Semanur, Melikenur, Afife, Feyza, Nursultan, Emine, Sümeyye, Esra, Kübra, Tuba, Şeyma kardeşler evlerinin yolunu tutuyor…

Şükran MENEK

12.08.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri