Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 22 Ekim 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Lahika

ÂYET-İ KERİME MEÂLİ

İbrahim "Yâ Rabbi, bana sâlih kullardan olacak bir evlât nasip et" diye duâ etti.

Sâffât Sûresi: 100

22.10.2007


HADİS-İ ŞERİF MEÂLİ

Âhirzamanda insanlar heveslerine uyarak farklı görüşlere saptığında bunlardan etkilenmedikleri için çöldeki insanların ve kadınların dinine sarılın.

Câmiü's-Sağîr, c: 1, no: 449

22.10.2007


Terörden kurtulmanın beş çaresi

Risâle-i Nur ve ondan tam ders alan biz şakirtleri, değil dünya siyasetlerine, belki bütün dünyaya karşı da Risâle-i Nur’u âlet edemeyiz ve şimdiye kadar da etmemişiz. Biz ehl-i dünyanın dünyalarına karışmıyoruz. Bizden zarar tevehhüm etmek divaneliktir.

Evvelâ: Kur’ân bizi siyasetten men etmiş, tâ ki elmas gibi hakikatleri, ehl-i dünyanın nazarında cam parçalarına inmesin.

Saniyen: Şefkat, vicdan, hakikat bizi siyasetten men ediyor. Çünkü tokata müstehak dinsiz münafıklar onda iki ise, onlarla müteallik yedi sekiz masum biçare, çoluk çocuk, zayıf, hasta, ihtiyarlar var. Belâ ve musibet gelse, o sekiz masumlar o belâya düşecekler. Belki o iki münafık dinsiz, daha az zarar görecek. Onun için, siyaset yoluyla, idare ve âsâyişi ihlâl tarzında, neticenin husûlü de meşkûk olduğu halde girmek, Risâle-i Nur’un mahiyetindeki şefkat, merhamet, hak, hakikat şakirtlerini men etmiş.

Salisen: Bu vatan, bu millet ve bu vatandaki ehl-i hükümet, ne şekilde olursa olsun, Risâle-i Nur’a eşedd-i ihtiyaçla muhtaçtırlar. Değil korkmak veyahut adâvet etmek, en dinsizleri de, onun dindârâne, hakperestane düsturlarına taraftar olmak gerektir. Meğer ki, bütün bütün millete, vatana, hâkimiyet-i İslâmiyeye hıyanet ola.

Çünkü bu millet ve vatan, hayat-ı içtimaiyesi ve siyasiyesi anarşilikten kurtulmak ve büyük tehlikelerden halâs olmak için, beş esas lâzım ve zarurîdir.

Birincisi: Merhamet.

İkincisi: Hürmet.

Üçüncüsü: Emniyet.

Dördüncüsü: Haram ve helâlı bilip haramdan çekilmek.

Beşincisi: Serseriliği bırakıp itaat etmelidir.

İşte Risâle-i Nur, hayat-ı içtimaiyeye baktığı vakit bu beş esası temin edip, hem âsâyişin temel taşını tesbit ve temin eder. Risâle-i Nur’a ilişenler kat’iyen bilsinler ki, onların ilişmesi, anarşilik hesabına, vatan ve millete ve asâyişe düşmanlıktır.

Kastamonu Lâhikası, s. 186

Lügatçe:

ehl-i dünya: Dünyaya dalıp ahireti düşünmeyenler.

hayat-ı içtimaiye ve siyasiye: Sosyal ve siyasî hayat.

halâs: Kurtulma, kurtuluş.

tevakkuf: Durma.

tevehhüm: Vehmetme, kuruntu.

husul: Meydana gelme.

meşkûk: Şekli, şüpheli.

eşedd-i ihtiyaç: Şiddetli ihtiyaç.

müteallik: Alâkalı, bağlı.

adâvet: Düşmanlık.

hakperestane: Doğruluk ve haktan ayrılmamacasına.

hâkimiyet-i İslâmiye: İslâm’ın hakimliği.

anarşilik: 1- Kargaşa, karışıklık. 2- sos. Her türlü düzen ve otoriteye karşı koyarak karışıklığı meydana getirme durumu. 3- Terör. 4- Siy. Hükümetsiz veya siyasî otoritesini kaybetmiş düzensiz topluluk hâli.

22.10.2007


ESMA-İ HÜSNA

Hâdî

Allah (c.c.), Hâdî’dir. Yani, kullarını doğru yola sevk eden, rehberlik ve kılâvuzluk yapan, feyiz ve hidâyet lütfeden, muvaffâkiyet veren, peygamberleri rehberlik sıfatıyla görevlendiren, kullarının kalbini hidâyete açan, her mahlûka vücutta kalmasına ve yaşamasına yarayacak bilgileri talim eden, öğreten, iyiliğe yönlendiren ve kullarının kalbini ve nefsini elinde tutandır.

Hâdî ismini Peygamber Efendimiz (a.s.m.) bildirdiği gibi,1 Kur’ân da Cenâb-ı Hakkı bu isimle anar. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: “Fir’avun: ‘Yâ Mûsâ, Rabbiniz kimdir?’ dedi. Mûsâ, “Rabbimiz, her şeye ayrı bir hilkat veren ve sonra da doğru yola eriştirendir’ dedi.”2 Bir diğer âyette ise Hâdî-i Mutlak, “Böylece her peygamber için suçlulardan bir düşman ortaya koyarız. Nâsır ve Hâdî olarak (yardımcı ve yol gösterici olarak) Rabbin yeter”3 buyurmuştur.

Bediüzzaman’a göre, kâinat Sânii, âlemdeki ince sırları ve güzel mânâları gören, izleyen ve yaşayan herkese bildirmek ve Kur’ân-ı Kerîm vâsıtasıyla azamî bir dâirede cinlere, insanlara, rûhânîlere ve meleklere rehberlik etmek için, son peygamber olarak Hazret-i Muhammed’i (a.s.m.) görevlendirmiştir. Allah Resûlü (a.s.m.), varlıkların nereden geldikleri, neci oldukları ve nereye gidecekleri ile ilgili çok zor ve kapalı sualleri Allah’ın hidâyetiyle açmış, Allah’ın râzı olduğu şeyleri ümmetine bildirmiş ve ümmetine bizzat rehberlik ederek risâlet vazifesini en mükemmel bir şekilde îfâ etmiştir.4 Fâtihâ Sûresindeki, “Bize sırât-ı mustakîm üzere hidâyet ver”5 duâsının tefsîrinde Bediüzzaman, namazdaki cemaatin önemini vurgular, ibâdet hususunda âlemin dâire dâire büyük bir cemaat teşkil ettiğini haber verir. Câmi içindeki cemaatten, aynı şehirdeki cemaatten, bütün dünyadaki cemaatten, kâinattaki zerreler ordusuna kadar muazzam bir cemaat oluşturan unsurları nazara verir ve bütün bu unsurların hep birlikte “İhdinâ,” yani “bize hidâyet ver” duâsını yaptıklarını, her şeyin Allah’ın rubûbiyetine karşı kayıtsız-şartsız itaatte olduğunu ve ihtiyaçlarını Allah’a arz ettiğini kaydeder.6 Bedîüzzaman, Hâdî olan Cenâb-ı Haktan doğru yola iletmesi için niyâzda bulunur.7 Halkı doğru yola iletmede görev yapan velîlerin himmetlerinin, yalnızca hâlî ve fiilî bir duâ olduğunu, gerçek hidayeti, yalnızca Cenâb-ı Hakkın vereceğini beyan eder.8

Bedîüzzaman’a göre, Bakara Sûresinin, Kur’ân’ın bir hidâyet rehberi olduğunu bildiren ilk âyetinde “Hâdî” yerine “Hüden” tâbiri gelmesi, yani kelimenin öznesi yerine kökünün kullanılması, hidâyet nûrunun âdetâ cisimleşerek Kur’ân cevherinin meydana geldiğine işârettir. Kur’ân’ın hidâyeti öyle ince bir dereceye varmıştır ki, hakîkati idrâk edilmez. Öyle geniş bir sahayı işgal etmiştir ki, beşerî ilimle tamamının kavranması mümkün değildir.9

(Risâle-i Nur’da Esma-i Hüsna)

Dipnotlar:

1- Tirmizî, Daavat: 86

2- Tâ-Hâ Sûresi, 49-50

3- Furkan Sûresi: 31

4- Mektubat, s. 209

5- Fatiha Sûresi: 6

6- Şuâlar, s. 531

7- Mesnevî-i Nuriye, s. 113

8- A.g.e., s. 202

9- İşârâtü’l-İ’câz, s. 43

22.10.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri