Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 22 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Toptan: Reformları halk hissetmeli

TBMM Başkanı Köksal Toptan, Türkiye’nin terörle mücadele etmek zorunda olan bir ülke olduğunu belirterek, ‘’Ancak Türkiye, ‘terörle mücadele mi, demokrasi ve özgürlükler mi, kalkınma mı?’ üçgenine girmeyecektir. Terörle mücadelemizi sürdürürken, kalkınma hedeflerinden vazgeçmeyecek, demokrasi ve özgürlükler alanını daha da genişletecek ve zenginleştirecektir’’ dedi.

TBMM’de düzenlenen Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Toplantısının açış konuşmasını yapan Toptan, Türkiye’nin AB ile bütünleşmesinin, ‘’siyasi, ekonomik, kültürel ve genel yansımaları itibariyle içinde bulunulan kıtanın sınırlarının ötesine geçen büyük bir proje’’ olduğunu söyledi. Toptan, şöyle konuştu:’’Katılım sürecimizin tüm yönleriyle, diyaloğu hiçbir sınırlamaya tabi olmayacak şekilde derinleştirmiş bulunmaktayız. Sizin de tanıklık ettiğiniz üzere, siyasi, sosyal ve ekonomik yaşamımızın değişimi yönünde geçtiğimiz yıllarda çok önemli ilerlemeler kaydettik. Reformların etkin biçimde uygulanmasının sağlanmasının önemli çaba gerektirdiği açıktır. Reformların sonuçlarını tüm vatandaşlarımızın günlük hayatlarında daha fazla hissetmesini istiyoruz. Şimdi bu hedef üzerinde çalışmalarımızı yoğunlaştırmış durumdayız. Üzerinde çalışılmakta olan yasa değişiklikleri de sonuçlandırıldığında bu taleplere de büyük ölçüde cevap verilmiş olacaktır.’’

/ ANKARA

22.11.2007


 

Uzun bir reform süreci

Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türkiye’nin, 2002 sonuna göre temel hak ve özgürlükler konusunda ciddî açılımlar gerçekleştirdiğini, imkânsız denilebilecekleri başardığını belirterek, “Bugün itibariyle geldiğimiz noktada, yapmış olduğumuz bu reformlar yeterli mi? Türkiye, arzu ettiğimiz noktaya geldi mi? Bu sorunun cevabı kuşkusuz hayır. Evet, çok şeyler yaptık, ama önümüzde yapılacak daha uzun bir reform süreci var’’ dedi.

Babacan, TBMM’deki Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu 58. Toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye-AB ilişkilerinde Karma Parlamento Komisyonu’nun önemine işaret etti.

2002 yılında gerçekleştirilen Kopenhag Zirvesinde ‘’siyasi kriterlerin karşılanması durumunda müzakerelerin başlayacağının’’ ifade edildiğini belirten Babacan, bu zirve öncesi, AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, o dönemde AB’nin 15 üyesinden 14’ünü kısa sürede ziyaret ederek, ‘’yeni hükümetin ve parlamentonun AB’ye katılım süreci konusunda ne kadar kararlı, ne kadar güçlü siyasi iradeye sahip olduğunu’’ anlattığını belirtti.

Kopenhag Zirvesinden sonra çok yoğun bir çalışma içine girdiklerini, Anayasa değişiklikleri başta olmak üzere, demokratikleşme, insan hakları, temel özgürlükler ve Türkiye’nin hukuk devleti özelliğini güçlendirmekle ilgili çok sayıda reform gerçekleştirdiklerini belirten Babacan, 2 yıl içinde Türkiye’nin Kopenhag siyasi kriterlerini yeterince karşılayan bir ülke olarak değerlendirdiğini ve 17 Aralık zirvesinde Türkiye’nin müzakerelere başlamasının kabul edildiğini hatırlattı.

Türkiye’nin bu tarihten itibaren AB ile ilişkilerinde yeni bir döneme girdiğini bildiren Babacan, ‘’2004 sonundan itibaren Türkiye, sadece bir aday ülke değil, katılım müzakerelerine başlamış bir ülke, katılımcı bir ülke olma statüsünü elde etti’’ dedi.

Babacan, ‘’Türkiye, o güne kıyasla, bugün demokrasi çok daha güçlenmiş bir ülke. Türkiye, 2002 sonuna göre temel haklar ve özgürlükler konusunda ciddi açılımları gerçekleştirmiş, imkansız denilebilecekleri başarmış bir ülke’’ diye konuştu.

‘’Bugün itibariyle geldiğimiz nokta, yapmış olduğumuz bu reformlar yeterli mi? Türkiye arzu ettiğimiz noktaya geldi mi?’’ diye soran Babacan, ‘’Bu sorunun cevabı kuşkusuz hayır... Evet, çok şeyler yaptık ama önümüzde yapılacak daha uzun bir reform süreci var’’ dedi.

Türkiye’nin, Kopenhag siyasi kriterlerini ‘’yeterince karşılamış’’ bir ülke olduğunu belirten Babacan, ‘’yeterince’’ kelimesinin yanlış anlaşılmamasını isteyerek, ‘’müzakerelere yetecek kadar reform gerçekleştirildiğini, Türkiye’nin önünde daha uzunca bir yol olduğunu’’ söyledi. Türkiye ile ilişkilerde AB’nin kendi içinde yaşadığı sıkıntıya rağmen, Türkiye’de halkın AB’ye olan desteğinin çok yüksek olduğunu ifade eden Babacan, ‘’Bunca olumsuzluğa rağmen, bazı üye ülkelerden gelen bunca olumsuz mesajlara rağmen, bazı Avrupa liderlerinden gelen farklı açıklamalara rağmen, halkımız, bu konuda kararını vermiş, görüşünü açıklamış... Üstelik 22 Temmuz seçimlerinde AB konusunda bunca açılım yapan bir parti, bir hükümete desteğini artırarak sürdürmesi de aslında Türk halkının AB’ye bakışı konusunda nerede olduğunu, bize belki daha iyi anlatır’’ diye konuştu.

“REFORMLARIN, GÜNDELİK

HAYATA ETKİSİ ÖNEMLİ’’

Dışişleri Bakanı Babacan, siyasi reformları kağıt üzerinde yapmanın, belki Anayasa ve yasaları değiştirmenin kolay olduğunu, ancak bu reformların gündelik hayata etkisinin, uygulamanın önemli olduğuna işaret etti. Babacan, şöyle konuştu:’’Bu reformlar, Türkiye’de sindirilmiş mi, özümsenmiş mi? Karar vericiler, devletin farklı birimleri, bu reformları uygulama hususunda hangi noktadalar? Bu reformların kağıt üzerinde yapılmasından sonra, halkımız benimsemiş mi bu reformları? Halkımızın günlük hayatında, sorunlara yaklaşımında, ifade özgürlüğünü gerçekten hissediyorlar mı? Temel haklarının artık farkındalar mı? Herhangi bir sorunları olduğunda, ‘burası bir hukuk devletidir’ diyebilmeye sahipler mi? Bunlar gerçekten önemli.’’

Ali Babacan, Türkiye’nin, AB müktesebatına ilişkin tarama sürecinde sivil toplumun sürekli bilgilendirildiğini kaydetti. Babacan, tarama çalışmaları bittikten sonra alt komite çalışmaları başladığını, şimdi ikinci tur alt komite çalışmalarının ortasında olduklarını ifade etti. Ali Babacan, ‘’Türkiye, kuşkusuz AB müktesebatına uyum sağlayacaktır. Üzerine düşen reformlar neyse, bunları yapacaktır’’ dedi.

Babacan, yeni anayasanın, Kopenhag siyasi kriterlerini karşılayacak, Türkiye’yi birinci sınıf demokrasi haline getirecek bir anayasa olacağını söyledi.

/ ANKARA

22.11.2007


 

Yöneticilerin umudu AB uyum yasaları

İl Özel İdare Müdürlüklerindeki Yöneticilerin büyük bir kısmının, Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinde yerel yönetimlerin etkinliğinin daha da artırılacağını umduğu ortaya çıktı.

Atatürk Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kerem Karabulut ile Araştırma Görevlisi Dilek Polat tarafından, 81 ilde halkın yerel ihtiyaçlarının karşılanmasında faaliyet gösteren kurumlardan il özel idarelerin yaşadığı sorunlar araştırıldı. Araştırma kapsamında, Türkiye’nin kalkınmasında etkin rol üstlenen kurumların arasında bulunan ve 1864 yılından beri faaliyet gösteren il özel idarelerinin iktisadi yapısı, sorunları ve çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla yöneticilerin üzerinde bir anket uygulaması yapıldı. Karabulut, mahalli idare yöneticilerine, ‘’Avrupa Birliği uyum yasalarıyla özel idarelerin görevlerini yerine getirmede daha aktif olacağına inanıyor musunuz’’ sorusunun da yöneltildiğini, bu soruya yöneticilerin yüzde 81,3’ünün ‘’evet’’ yüzde 18,7’sinin ise ‘’hayır’’ cevabını verdiğinin altını çizdi.

Yöneticilerin büyük bir kısmının, Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinde yerel yönetimlerin etkinliğinin daha da artırılacağını umduğunu ifade eden Karabulut, şöyle devam etti: ‘’Ankete katılan yöneticilerin yüzde 83,5’i, özel idarelerin, siyasi karar ve uygulamalardan bağımsız özerk bir kalkınma birimleri gibi çalışması durumunda daha etkin olacağına inanıyor. Yani siyasetin ve merkezi yönetimin etkisinin azaltılması gerektiğini düşünüyorlar. Yerel yönetimlerinin etkinliğinin daha da artırılmasını isteyen mahalli idare yöneticilerinin çok büyük bir kısmı, bu düşüncelerinin Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinde gerçekleşeceğine inanıyorlar.’’İl özel idarelerin sorunlarının çözümüne yönelik kendi önerilerini de sunan Doç. Dr. Karabulut, şöyle konuştu:’’İl özel idarelerinin hizmetleri istenilen seviyede sunulabilmesi için, mali kaynakların yeterli olması gerekir. Bu nedenle mali kaynaklar yeterlilik ve çeşitlilik taşımalıdır. Bu anlamda özel idarelerin öz gelirlerinin artırılması için gelir kanunu çıkarılmalıdır. Kanunda, merkezi yönetimce tahsilat yapılan vergilerden motorlu taşıtlar vergisi veya katma değer vergisinin ilde toplanan kısmı için özel idarelere kesir ekleme yani pay alma yetkisi verilmeli.’’

Karabulut, yöneticilerin her zaman baskısını hissettiği siyaset ve bürokratik kaygıların ortadan kaldırılması için de, özel idarelerin yapmış olduğu harcamaları, kullandığı varlıkları ve yerine getirdiği görevlerin bağımsız bir kuruluşun denetimine tabi olmasını önerdi.

/ ERZURUM

22.11.2007


 

Yakış: Reformlara kararlı bir şekilde devam edilecek

Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Yaşar Yakış, Türkiye’de gerçekleştirilen reformların; Türk halkının demokrasi ve hukukun üstünlüğü alanlarında en yüksek standartlara ulaşma isteğinin bir göstergesi olduğunu belirterek, ‘’Söz konusu reformlara kararlı bir şekilde devam edilecektir’’ dedi.

Yakış, TBMM’deki Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu 58. Toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, günümüzün siyasi birliğini oluşturma yolunda önemli sınavlar geçiren ve tarihi adımlar atan tarafın sadece AB olmadığını, aynı zamanda Türkiye’nin de zorlu aşamalardan geçtiğini belirtti.

Uluslararası alanda önemli bir aktör olarak, AB’nin kendi küresel kimliğini tam olarak belirlemesi ve bunun bilincine varması gerektiğini ifade eden Yakış, Lizbon Anlaşması üzerinde uzlaşmanın sağlanmasıyla AB’nin bir sonraki genişleme için gerekli imkanlara kavuşmuş olacağını söyledi. Yakış, Avrupa Parlamentosunun anlaşmaya önemli katkılarda bulunduğuna işaret ederek, bu anlaşma onaylandığında ortak karar alma mekanizması kapsamının genişletilmesi suretiyle AB’nin de çok daha önemli bir rol oynamaya başlayacağını belirtti.

/ ANKARA

22.11.2007


 

AİHM, seçim barajını görüştü

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) temyiz niteliğindeki Büyük Dairesi, Türkiye’de uygulanan yüzde 10’luk seçim barajına karşı açılan davada tarafları ikinci kez dinledi.

Türk hükümetinin avukatı Münci Özmen, ‘’seçim barajının siyasi istikrar için gerekli olduğunu’’, davacıların avukatı Tahir Elçi ise ‘’barajın, çoğulcu demokrasi açısından temsil ve meşruiyet sorunu yarattığını’’ savundu.

Daha sonra kapatılan DEHAP’ın üyeleri Resul Sadak ve Mehmet Yumak’ın 2002 seçimlerinin ardından açtığı davayla ilgili olarak, baraj yüzünden sadece DEHAP üyelerinin Meclis dışında kalmadığını, önceki koalisyon hükümetini oluşturan üç partinin de Meclise üye sokamadığını ifade eden Özmen, baraj sisteminin Türkiye’deki diğer partiler tarafından da kabul gördüğünü savunarak 22 Temmuzda yapılan seçimlere DTP’nin bağımsız adaylarla girdiğini hatırlattı.

Davacıların avukatı Tahir Elçi ise yaptığı savunmada, ‘’seçim barajı yüzünden Güneydoğu Anadolu’daki seçmenlerin siyasi tercihlerinin Meclise yansıtılmadığını’’ savundu ve ‘’bu durumun demokrasi ve çoğulcu parlamenter sistem açısından sorun teşkil ettiğini’’ söyledi. Elçi, yüzde 10’luk seçim barajı yüzünden yaklaşık 14,5 milyon seçmenin tercihinin TBMM’ye yansımadığını belirtti. Baraj sisteminin siyasi istikrar sağlayacağı ve ülkenin koalisyon hükümetleriyle yönetilmesini engelleyeceği tezinin yanlış olduğunu ifade eden Elçi, 1983 yılından bu yana düzenlenen altı seçimin sonucunda üç kez koalisyon hükümetlerinin iş başına geldiğini kaydetti.

DEHAP üyeleri Resul Sadak ve Mehmet Yumak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) özgür seçimlerle ilgili ek protokolün 3. maddesini gerekçe göstererek, 2003 yılında AİHM’ye başvurmuşlardı

/ STRASBOURG

22.11.2007


 

Yeni anayasa çalışmasını memnuniyetle karşılıyoruz

AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Türkiye’de yeni anayasa çalışmalarının gündemin ilk sırasında olmasını memnuniyetle karşıladıklarını söyledi.

Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komitesinde ilerleme raporları ve genişleme stratejisi belgesiyle ilgili görüş alışverişinde bulunan Rehn, Türkiye’nin son 1 yılda “oldukça zor dönemden geçtiğini” ve bu süreci “anayasal işleyişi ve demokratik kurumları güçlendirerek” başarıyla atlattığını belirtti. Rehn, “Türkiye’de gündemin ilk sırasında temel özgürlükleri genişletecek yeni anayasa çalışmasının olmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Fakat ifade özgürlüğü ve dini özgürlükler gibi acil reformlar bu nedenle bekletilmemeli” dedi.

TCK’nın 301. maddesinin Avrupa normlarıyla bağdaşacak şekilde yeniden kaleme alınmasını isteyen Rehn, Türkiye’ye sık sık ne yapması gerektiğini hatırlatmanın kendisini, Türk hükümetini ve TBMM’yi rahatsız ettiği kadar, Türk halkını da huzursuz ettiğinden emin olduğunu söyledi.

Terör örgütü PKK’nın saldırılarını kınayan Rehn, Türk ve Irak hükümetleriyle Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetime, “bu güvenlik sorununa işbirliği ve diyalogla siyasi çözüm bulmaları” çağrısı yaptı.

/ BRÜKSEL

22.11.2007


 

Boğaziçi'nde dış politika konuşulacak

Boğaziçi Üniversitesi tarafından düzenlenen ve ana teması ‘’Türk Dış Politikası: Gelenekten Geleceğe’’ olan 4. Boğaziçi Buluşması, 7-9 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek.

Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, Boğaziçi Üniversitesi Avrupa Çalışmaları Merkezi Öğrenci Forumu tarafından düzenlenen ve Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden üniversite temsilcilerinin de katılacağı 4. Boğaziçi Buluşması’nın ana teması, ‘’Türk Dış Politikası: Gelenekten Geleceği’’ olacak. Jean Monnet Kürsüsü, Avrupa Çalışmaları Merkezi Müdürü Kemal Kirişçi’nin 7 Aralıkta ‘’Genel Bir Bakış Açısı ile Türk Dış Politikası: Dünü, Bugünü ve Geleceği’’ başlıklı açılış konuşmasıyla başlayacak sempozyumda, eski TBMM Başkanı ve Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, eski Dışişleri Bakanı ve emekli Büyükelçi İlter Türkmen de görüşlerini aktaracak. 3 gün sürecek sempozyumda, ‘’Orta Doğu ile ilişkiler’’, ‘’ABD ile ilişkiler’’, ‘’Avrupa Birliği ile ilişkiler’’, ‘’Balkan Ülkeleri, Kafkaslar ve Türki cumhuriyetler ile ilişkiler’’ konularında oturumlar ve öğrenci çalıştayları yer alacak.

/ İSTANBUL

22.11.2007


 

Profesyonel orduya geçiyoruz

Profesyonel orduya geçişle ilgili 8 yıl önce bir kanun çıkartıldığını, bununla ilgili kadrolar açıldığını belirten Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül, “Bu kadroların bir kısmı dolu, bir kısmı boştur. Bu boş olan kadroların yeniden atamaları yapılmaktadır. Bu atamalar tamamlandığı zaman sayı 40 bin civarında olacaktır. Böylece profesyonel orduya geçişte önemli bir adım atılmış olacaktır’’ dedi.

ANKARA - TBMM Genel Kurulunda, Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı. Milletvekillerinin tasarıya ilişkin sorularını cevaplayan Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül de Irak ile ilgili tezkerenin Milli Savunma Bakanlığı tarafından değil, Dışişleri Bakanlığı tarafından Meclise gönderildiğini bildirdi. Gönül, tezkerenin uygulanmasına ilişkin yazışmaların bakanlığından geçmediğini söyledi.

Profesyonel orduya geçişle ilgili 8 yıl önce bir kanun çıkartıldığını, bununla ilgili kadrolar açıldığını belirten Gönül, ‘’Bu kadroların bir kısmı dolu, bir kısmı boştur. Bu boş olan kadroların yeniden atamalar yapılmaktadır. Bu atamalar tamamlandığı zaman sayı 40 bin civarında olacaktır. Böylece profesyonel orduya geçişte önemli bir adım atılmış olacaktır’’ dedi.

/ ANKARA

22.11.2007


 

Rus bilim adamları: Risale-i Nur yasaklanamaz

Bediüzzaman Sempozyumuna katılmak üzere İstanbul’a gelen Rus bilim adamları yaptıkları ortak açıklamada Risâle-i Nur’un radikalizme bir panzehir olduğunu belirterek, Rusya’da Risâlelere getirilen kısıtlamaların kaldırılması çağrısında bulundular.

İstanbul’da düzenlenen 8. Bediüzzaman Sempozyumu’na katılan Rus bilim adamları ortak bir açıklama yaptılar. Geçtiğimiz aylarda Risâle-i Nur Külliyatı’nın Rusya’da yerel mahkeme tarafından yasaklanması tartışmaları hakkında bir açıklamada bulunan bilim adamları Said Nursî’nin eserlerinin iddia edildiği gibi radikal ve ekstremist olarak nitelendirilemeyeciğini ifade ettiler.

Said Nursî’nin eserlerinin asla radikal olmadığını bilakis radikalizme panzehir olduğunu ifade eden bilim adamları açıklamalarına şöyle devam ettiler: “Said Nursî’nin eserlerini inceleyen birçok bilim adamı ve yetkili uzmanlar hiçbir negatif, aşırı, olumsuz fikirlerinin olmadığını açık bir şekilde beyan etmişlerdir. Risâle-i Nur eserlerinin ekstremist mahiyette olmadığı, aksine ekstremist eserlere karşı bir çare olduğu sempozyumda sunulan tebliğlerde teyid edilmiştir. Bütün dünyada kabul gören kitaplarında farklı dinlere, kültürlere, milliyetlere, örf ve âdetlere sahip olan toplulukları birbirlerinin hukuklarına saygılı şekilde bir arada yaşamayı teşvik etmektedir.”

Risâle-i Nur’a verilen talihsiz yasaklama kararını kaldırma çağrısında bulunan bilim adamları açıklamalarına şu ifadelerle son verdiler: “ Biz bu sempozyuma katılan bilim adamları olarak Rusya Federasyonu yüksek makamları tarafından Risâle-i Nur aleyhine alınan kararların; tarihindeki derin hoşgörüsüne, Rusya anayasası ve yürürlükteki kanunlarına dayanarak, düşünceyi açıklama hürriyeti bağlamında yeniden ele alınmasını, çağdaş dünyanın hukuk normlarına uygun olarak bu yasaklamanın kalkmasını ve evrensel adalete ilişkin akl-ı selimin galebe çalmasını dileriz.”

YASAK MEŞHUR EDECEK

Yazılarıyla Bediüzzaman’ı cesurca savunduğu bilinen Rusyalı bayan gazeteci Kevork Kova da konuyla ilgili şunları söylemişti: “Size iki haberim zar. Biri iyi, diğeri kötü. Önce kötü olanı söyleyeyim: Said Nursî’nin eseri Rusya’da yasaklandı. İyi haber de aynısı. Çünkü bu sayede Said Nursî ve eserleri Rusya’da meşhur olacaklar.”

Umut YAVUZ / İSTANBUL

22.11.2007


 

Dinî baskı iddiası yalan

Amasya Millî Eğitim Müdürü Necati Akkurt, Kız Meslek Lisesinde okuyan dört kız öğrencinin dinî baskı sebebiyle okulu bıraktıkları yönünde bazı basın organlarında yer alan iddiaların gerçeği yansıtmadığını bildirdi.

Akkurt, yaptığı yazılı açıklamada, bazı basın organlarından yer alan haberlerde dini baskı gördükleri için okulu bırakıp Aydınca beldesindeki bir liseye nakil yaptırdıkları iddia edilen 4 öğrenciden H.D, G.D ve Ş.Ç’nin Kız Meslek Lisesi pansiyonunda hiç kalmadığını belirtti.

Bu öğrencilerin ailelerinin Amasya Böke Köyü’nde ikamet ettiklerini, velilerinin Turhal ilçesinde iş bulduğu için çocuklarının naklini o bölgedeki Aydınca beldesinde bulunan Aydınca Lisesi’ne aldıklarını ifade eden Akkurt, şunları kaydetti:’’Adı geçen diğer öğrenci Ş.D. ise 20-27 Eylül tarihleri arasında okulumuz pansiyonunda bir hafta kalmış, 1 Ekimde de okulumuzdan kendi isteği ile tasdiknamesini alarak ayrılmıştır. Haberde ismi zikredilen okulumuz pansiyonundan sorumlu müdür yardımcısı Ö.Y ise 1 Ekim 2007 tarihinde göreve başlamıştır. Ayrıca haberde ismi geçen aynı okulumuz öğretmeni A.A. 2007-2008 eğitim-öğretim yılında okulumuz pansiyonunda nöbet tutmamıştır. İddia edilen konularla ilgili olarak müdürlüğümüze öğrenciler veya veliler tarafından herhangi bir dilekçe verilmemiştir.

Kız Meslek Lisesi ve Anadolu Kız Meslek Lisesi Kız Öğrenci Pansiyonu’nda Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Pansiyonları Yönetmeliği’nin 10. maddesine göre bayan belleticilerin görevlendirilmesine özen gösterilmektedir. Okulun kadrosunda bulunan 14 bayan öğretmene belletici olarak görev verilmektedir. 2007-2008 öğretim yılında okul dışından bayan öğretmenlere belleticilik görevi verilmemektedir. Adı geçen okulumuzda müdür yardımcısı olarak görevlendirilen Ö.Y’nin kılık kıyafet yönetmeliğine uygun olarak çalıştığı gözlemlenmektedir. Konu ile ilgili olarak haberde adı geçen sendika başkanı tarafından müdürlüğümüze herhangi bir şikyet dilekçesi verilmemiştir. Konu ile ilgili olarak tarafımdan basın açıklaması yapılmamış, konunun inceleneceği belirtilmiştir.’’

Akkurt, habere konu iddialarla ilgili inceleme başlatıldığını da bildirdi. Bu arada, Türk Eğitim-Sen Amasya Şube Başkanı Kamil Terzi de yaptığı yazılı açıklamada, habere konu olayla ilgili kendisinin veya sendikanın bir açıklaması olmadığını bildirdi.

/ AMASYA

22.11.2007


 

Ağar: Söylediğim sözlere geldiler

DP Genel Başkanı Mehmet Ağar’dan, Başbakan Erdoğan’ın “Bizim birileri gibi ovaya filan kimseyi davet ettiğimiz yok” sözlerine cevap geldi.

Haber Türk Televizyonu’nda öceki gün akşam canlı yayına katılan Ağar konuyla ilgili soruları cevapladı. Başbakanın “Bizim birileri gibi ovaya filan kimseyi davet ettiğimiz yok” sözlerinin hatırlatılması üzerine, “Gereksiz bir söz üzerine yanıt vermek zorundayım” diyen Ağar, kendisinin herhangi birisi olmadığını, terörle mücadele önemli görevler alan bir kişi olduğunu belirtti. Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarının kendisinin yaptığı “düz ovada siyaset” açılımından bir farkı olup olmadığı sorulan Ağar, “Hayır, fark yok. Benim bir sene önce söylediklerime geldiler” diye cevabını verdi.

AÇIKLAMAMIN ARKASINDAYIM

Daha önce yaptığı açıklamaların arkasında olduğunu vurgulayan Ağar, “Benim açıklama yaptığım zaman buna destek verilseydi Türkiye bugün inisiyatif ortaya koyardı. Dıştan gelen dayatmalarla karşı karşıya kalmazdı” dedi.

“Demokratik Toplum Partisi kapatılmalı mı?” sorusuna ise Ağar, “Ortada yasa varsa, bunu takip edecek makamlar varsa, hukuk kendi görevini yapacaktır. Siyaset iyi niyetle yapılmalıdır. Siyasetle hukuk arasında bir çelişki varmış gibi gösterilmek amacı vardır. Hoşgörü sınırlarını zorlayanlar bunun sıkıntısına katlanırlar” diye konuştu.

/ ANKARA

22.11.2007


 

İbrahim Şahin TRT Genel Müdürü

Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu (TRT) Genel Müdürlüğüne, Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı İbrahim Şahin atandı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanan atama kararnamesi, Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. İbrahim Şahin, 1962 yılında Amasya’da doğdu. 1982 yılında Ankara Hukuk Fakültesi’nde lisans eğitimine başlayan ve 1986 yılında mezun olan Şahin, mesleki bilgi ve deneyimini geliştirmek, İngiliz İdari Sistemi üzerinde çalışmalar yapmak üzere bir süre İngiltere’de bulundu.

Şahin, 1990 yılında sırasıyla Samsun, Konya, Kars, Bitlis ve Kastamonu’ya bağlı ilçelerde kaymakamlık yaptı, 2001 yılında İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşavirliğine atandı. Şahin, kısa süre sonra İçişleri Bakanlığı Kriz Merkezi’nde Sekreterya Başkanlığı görevine getirildi.

58. Hükümetle birlikte Ulaştırma Bakanlığı’nda görev alan Şahin, bir süre Bakan Danışmanlığı yaptıktan sonra 2003 yılında PTT Genel Müdürlüğü’ne atandı.

Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarlığı’na Nisan 2005’te atanan Şahin, Türk Telekomünikasyon AŞ Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği Türkiye’deki bilişim ve iletişim alanında gerçekleştirilen projelerin tamamında aktif olarak yer aldı. Evli, bir çocuk babası olan İbrahim Şahin, İngilizce biliyor.

/ ANKARA

22.11.2007


 

AKP kampa giriyor

KP 9. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı, 23-25 Kasım günleri arasında Kızılcahamam’da gerçekleştirilecek.

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında Asya Termal Tesisleri’nde yapılacak toplantıya, AKP milletvekilleri, MKYK üyeleri ve parti kurucuları katılacak. Katılımcıların, toplantının yapılacağı otele 23 Kasım Cuma günü yerleşmeye başlayacakları, toplantının açılış konuşmasının ise 24 Kasım Cumartesi sabahı Başbakan Erdoğan tarafından yapılacağı belirtildi.

Erdoğan’ın, milletvekilleriyle iç ve dış gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunacağı öğrenildi.

Başbakan Erdoğan’ın ayrıca 25 Kasım Pazar akşamı 9. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı ile ilgili bir değerlendirme konuşması yapması bekleniyor.

/ ANKARA

22.11.2007


 

ODTÜ’den yeni görüntü teknolojisi

ODTÜ’lü araştırmacılar cep telefonu, TV, elektronik gazete gibi görüntü cihazlarının ekranlarını plastik malzemeyle ucuza üretilmesini mümkün kılan yeni bir malzeme geliştirdi.

Yeşil renk oluşturulamadığı için bugüne kadar kullanılamayan plastik malzemeler, ODTÜ’deki ‘’devrim’’ niteliği taşıyan son gelişmeyle kullanılabilir hale geldi. Yeni teknoloji, bina ve taşıtlarda ısı ve ışık yalıtımında kullanılan ‘’akıllı camların’’ literatürdeki eksikliklerini de tamamlarken, maliyetleri de düşürecek yenilikler getiriyor. Çalışma bilim dünyasının önemli referans dergileri arasındaki ‘’Chemical Communications’’ dergisine de kapak konusu oldu.

/ ANKARA

22.11.2007


 

Özel Okullar Sınavı yeniden geliyor

Millî Eğitim Bakanlığı’nın Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’nın (OKS) yerine Seviye Belirleme Sınavları’nı (SBS) getirmesiyle, özel okullar da ayrı bir sınav düzenlemeye hazırlanıyor.

Türkiye Özel Okullar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Eyüboğlu, “Özel Okullar Sınavı” nın yeniden düzenlenmeye başlanacağını bildirdi. Bu yıl özel okullara alınacak öğrencilerin de son kez Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’na (OKS) katılacaklarını hatırlatan Eyüboğlu, gelecek yıl Özel Okullar Sınavı yapılması için Milli Eğitim Bakanlığı’na başvuracaklarını söyledi. Eyüboğlu, bu uygulamayı özellikle yabancı okulların istediğini vurguladı.

/ ANKARA

22.11.2007


 

Kız-erkek arkadaşlığı şiddet sebebi

Rize Valiliği’nin il genelinde yaptırdığı ankete katılan lise öğrencileri, şiddetin sebebi olarak kız-erkek arkadaşlığını gösterirken, bu şiddeti okul yönetimi ve öğretmenlerin çözebileceğini söyledi.

Rize Valiliği, okullardaki şiddetin önlenmesine yönelik çalışma kapsamında, olayların sebepleri ve çözüm önerileriyle ilgili 700 lise öğrencisinin görüşünün alındığı bir anket yaptı. Rize’de bugüne kadar okullarda ciddi bir şiddet olayının meydana gelmediğini vurgulayan Vali Kasım Esen, “İl genelinde 2005 yılında 7, 2006 yılında 9, bu yıl ise şu ana kadar 7 öğrencinin suça karıştığı tespit edildi. Bunlardan sadece biri bıçakla yaralama, diğerleri ise basit suçlar. Bu suçların tamamı da erkek öğrenciler tarafından işlendi” dedi.

İldeki okullarda da 2006-2007 eğitim öğretim yılında, 57’si kız 424’ü erkek olmak üzere 481 öğrencinin, sınıfın huzurunu bozmak, okul içinde kavgaya karışma, okul malına zarar verme, okul kurallarına uymama, kopya çekme gibi sebeplerden dolayı disiplin kuruluna sevk edildiğini söyleyen Esen, şiddetin tamamen önlenmesi amacıyla okullardaki olayların sebep ve çözüm önerilerine dair 700 öğrencinin görüşünün alındığı bir anket yaptıklarını belirtti. Ankete katılan öğrencilerden 400’ünün (yüzde 60) okullarda en fazla yaşanan şiddet olayının kavga olduğunu, 250’sinin (yüzde 38) okullarda sözel şiddetin yoğunluğundan bahsettiğini vurgulayan Esen, “217 öğrenci (yüzde 31), okullarda yaşanan şiddet olayları ve kavgaların sebebini büyük oranda kız erkek arkadaşlığı olarak gösterdi. 187 öğrenci (yüzde 26) şiddet olaylarını başlatan ve sürdürenlerin çoğunluğunun iletişim becerisinden yoksun, kendine güvensiz, başarısız, yalnızca kendilerini ve kendi çıkarlarını düşünen bencil insanların sebep olduğunu savunuyor” dedi. Ankete katılan 131 öğrencinin (yüzde 23), aile içi huzursuzluklar ve ailelerin yetersizliğini şiddete sebep gösterdiğini ifade eden Esen, gruplaşma, televizyon dizilerinden etkilenme, okullardaki disiplinsiz ortam, cehalet ve eğitimsizliğin de öğrenciler tarafından şiddet sebebi olarak görüldüğünü aktardı. Esen, öğrencilerin yaşanan şiddet olaylarına çözüm önerilerini ise şöyle açıkladı: “258 öğrenci (yüzde 37), okullardaki şiddetin okul yöneticileri, öğretmen ve disiplin kurullarının çözebileceğini, okul içinde alınacak önlemlerle okuldaki şiddetin okul içinde çözülebileceğini söylüyor. 163 öğrenci (yüzde 23) ise bu duruma kimsenin bir şey yapamayacağını, yapılsa da bir şey değişmeyeceğini savunuyor. 138 öğrenci (yüzde 20), emniyet güçleri ve alacakları tedbirlerle çözülebileceğini dile getiriyor.”

/ RİZE

22.11.2007


 

İnternet suçlarıyla mücadelede yeni dönem

İnternet suçlarının önlenmesinde yeni dönem 23 Kasım Cuma günü başlıyor. Sanal ortamdaki çocuk istismarı, müstehcenlik, kumar, uyuşturucu gibi sekiz temel suçla ilgili internet sitelerine erişim, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nca engellenecek.

Telekomünikasyon İletişim Başkanı Fethi Şimşek, “5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”un 23 Mayıs 2007 tarihinde yürürlüğe girdiğini ve öngörülen denetim yapısının kuruluşu için altı aylık bir süre öngörüldüğünü belirtti. Sürenin 23 Kasım 2007 Cuma günü dolacağını kaydeden Şimşek, bu tarihten itibaren uygulamanın başlayacağını belirtti.

/ ANKARA

22.11.2007


 

Hilmi Doğan duâlarla uğurlandı

Ömrünü Risâle-i Nur hizmetinde geçiren ve yakalanmış olduğu hastalık sonucu önceki gün İnegöl’de vefat eden Hilmi Doğan’ın cenazesi, memleketi olan Kayseri’nin Yeşilhisar ilçesindeki İdris Camiinde dün öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından Yeşilhisar Mezarlığına defnedildi.

Kayseri’den Kemal Arslan Hocanın kıldırdığı cenaze namazına, yurdun değişik il ve ilçelerinden çok sayıda Nur talebesi katıldı. Bediüzzaman Hazretlerinin talebelerinden Hasan Okur’un da hazır bulunduğu cenazede, Kayseri eşrafı da yer aldı.

22.11.2007


 

İstanbul’dan Edirne’ye yardım eli

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı çok sayıda ambulans ve sağlık personeli Edirne’deki sel bölgesine geldi.

Meriç ve Tunca nehirlerinin taşması sonucu meydana gel sel sebebiyle vatandaşın mağdur olmaması için yetkililer tedbirlerini alıyor. İl Kriz Merkezi başkanlığı tarafından yürütülen çalışmalarda askeri ve sivil kuruluşlar 24 saat nehirlerin kenarında hazır bekletiliyor. Nehir sularının artmasından endişe eden yetkililer İstanbul’dan yardım talebinde bulundu. Önceki gün İstanbul Sivil Savunma Arama ve Kurtarma ekibinden bir dalgıcın gelmesinden sonra takviye sağlık ekipleri de ile intikal etti. Kriz Merkezi tarafından sel bölgesine yakın bir yerde bekletilen ambulans ve sağlık personeli ihtiyaç duyulması durumunda bölgeye sevk edilecek.

/ EDİRNE

22.11.2007


 

Meriç, Tunca ve Arda’nın debileri düşüyor

Edirne’de, Bulgaristan’ın baraj kapaklarını açmasıyla yükselen Meriç, Tunca ve Arda nehirlerinin debileri düşmeye başladı.

Kirişhane İstasyonu’nda yapılan ölçümde Meriç Nehri’nin debisi 1497 metreküp/saniyeden 1459 metreküp/saniyeye, Svilengrad’da 1141 metreküp/saniyeden 1070 metreküp/saniyeye, Tunca Nehri’nin debisi ise 147 metreküp/saniyeden 145 metreküp/saniyeye düştü. Debilerin bu şekilde düşmeye devam etmesi halinde bir sıkıntı yaşanmayacağını belirten yetkililer, bunda yağmurun dinmesinin de etkili olduğunu bildirdi.

22.11.2007


 

Istıranca derelerinden su taşımaya hayır

Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı İğneada beldesinde faaliyet gösteren Doğal Hayatı Koruma ve Bölgesel Yaşamı Destekleme Derneği’nin başkanı Orhan Uyanık, İSKİ’nin Istıranca derelerindeki suları İstanbul’a taşıma projesine karşı çıktıklarını belirterek, hukuki girişimlerde bulunacaklarını bildirdi.

Bölgede yaşayanların bu projeden kaygıları olduğunu bildiren Doğan, şunları kaydetti: ‘’Bu projeye bir de ülkemiz ile Bulgaristan sınırını oluşturan Rezve Deresi’ni eklediler. İSKİ bu projesiyle bölgemizdeki derelerden yılda 130 milyon metreküp, Rezve Deresi’nden de 300 milyon metreküp suyu inşa edilecek baraj ve regülatörlerle toplayıp İstanbul’a pompalamayı planlamaktadır.’’

İSKİ’nin İstanbul’a su götürme projesi içerisinde yer alan derelerin, Longoz ormanlarını beslediğini, projenin devam etmesi durumunda Longoz ormanlarının olumsuz etkileneceğini bildiren Doğan,’’İstanbul’a su götürülmek istenen dereler abartısız bir benzetmeyle Longozların şah damarıdır. Şayet bu dereler olmasaydı Longozlar da olmazdı.’’

/ EDİRNE

22.11.2007


 

Hanımlara ‘Oku’ emri

Yeni Asya İstanbul Hanımlar Kolunun organize ettiği “Okuma alışkanlığı ve neşriyat” konulu panel yoğun ilgi gördü. Yöneticiliğini Bizim Aile dergisi yazarlarından Tuba Nur Arıcan’ın yaptığı panelde ilk olarak Aşr-i Şerif okundu.

Panelin birinci bölümünde, eğitimci Fatıma Nur Hacınebioğlu Allah’ın son elçisine ilk hitabının “Yaradan Rabbinin adıyla oku” olmasıyla ilk insan, ilk peygamber Adem babamıza, isimlerin öğretilmesi arasında sıkı bir ilişki olduğundan bahsetti. “İnsan şerefli ve izzetli kılınmış bir varlık. Boş sözlerin ve çirkin davranışların bulunduğu ortamda bulunmamak da insanlığın gereği. Öze dönüş, insanlığımıza leke getirmeme adına, içinde yararlının çok dikkatlice seçilmesi gereken çoğu boş söz ve çirkin davranışların gösterimine ve neşrine dönüşen sesli, yazılı, görüntülü yayınlara karşı duruşumuzu belli etmenin artık zamanıdır” diyen Hacınebioğlu, “Şu asrın insanı olarak duygularımız, düşüncelerimiz hastalanmış. Çaresi de öyle çok uzaklarda değil. Belki oturduğumuz odanın duvarındaki kitaplıkta” diyerek dinleyicileri okumaya davet etti.

İkinci panelist olan Bizim Aile Dergisi Koordinatörü Yasemin Güleçyüz konuyu, kadın-aile ve toplum açısından ele aldı. Hiçbir asırda olmadığı kadar yoğun bir taarruzla, günümüzde dessasane planlarla kadının yaradılış hakikati bozulmaya çalışıldığını ifade eden Güleçyüz, “Kadın merkezdir. Evin merkezidir, toplumun merkezidir. Toplumu değiştirmek ve dönüştürmek isteyen mihrakların ilk hedefi kadındır” tespitlerini sözlerine ekledi. Ailelerin ilim, irfan, edep, ahlâk abidesi olduğunu vurgulayan Güleçyüz, bu konuda yazılı basının büyük rolü olduğunu, Bizim Ailesi dergisi olarak 1998’den beri bu amacı yerine getirmenin şevki ve gayreti içinde olduklarını vurguladı.

“Ya ilim öğreten, ya ilim öğrenen, ya dinleyen, ya da bunları seven ol, sakın beşinci olma yoksa helak olursun” ve “Bir kişinin imanını kurtarmak, sahralar dolusu kırmızı koyundan hayırlı” hadis-i şeriflerine dikkat çeken Güleçyüz, “Bu yol Peygamberlerin, Allah dostlarının yolu. Ateşin içinde güller yetiştirmeyi hedefleyenlerin yolu” diyerek sözlerini noktaladı.

Son panelist, eğitimci Melek Artan okumak, anlamak ve düşünmeye vurgu yaparak, yeryüzünde okumak faaliyetinin insana has bir faaliyet olduğunu söyledi. “‘Oku’ kelimesi ile sadece kastedilen şey bir kitabın okunması demek değildir” diyen Artan, kainatın aslında içindekilerle beraber büyük bir kitap olduğunu söyledi. Okumayan insanın 20’li yaşlardan itibaren hızlı bir biçimde ölen sinir hücreleriyle birlikte bunamaya doğru yol aldığından, okumayı kampanya haline getirmenin gerekliliğinden bahsetti. “Kişi neyi az önemserse, ona daha az zaman ayırır” diyen Artan, Kur’ân’ın ilk kelimesi yeterince anlaşılmadığı sürece ağır faturaları ödemeye millet ve insanlık olarak devam edeceğimizi vurguladı.

Panelin ikinci bölümünde ise panelistler dinleyicilerden gelen soruları cevapladı. Daha sonra hediye çekilişi yapıldı. Çekilişte konuklara Kur’ân-ı Kerim, Risale-i Nur seti, kitaplar hediye edildi.

Panelin sonunda Yusuf Sönmez’in hazırladığı Bizim Aile sinevizyonu yer aldı. Konuklar kitap standında neşriyatımızın kitaplarını alma fırsatı buldu. Gıda kermesinin de olduğu panelde, elde edilen gelir fakir çocuklar yararına kullanılacak.

Fatma YILMAZ / İSTANBUL

22.11.2007


 

İnsan derisinden kök hücre üretildi

İlk defa bir deney tüpünde, insan derisinden kalp kası ve beyin hücreleri geliştirildi. Bu, kök hücre araştırmalarında insan embriyolarının klonlanmasına duyulan ihtiyaca son verebilecek önemli bir buluş.

Japon ve Amerikalı bilim insanları, insan derisi hücrelerini kök hücreye dönüştüren bir yöntem geliştirerek, hasta doku veya organların değiştirilmesinde devrim sayılabilecek bir buluşa imza attı. Amerikalı araştırmacı James Thomson, Science dergisinin internet sayfasında yer alan makalesinde, bu buluşun araştırmaların seyrini tamamen değiştireceğini belirtti. Yeni yöntemle, hastanın genetik şifresine göre kök hücre üretme imkânı doğacak ve böylece hastanın dokuyu reddetme riski ortadan kalkacak.

22.11.2007


 

Sağlık Bakanlığından obeziteye sıkı takip

Sağlık Bakanlığı, obeziteye karşı girişilen mücadele çerçevesinde yeni bir adım daha attı. Bundan böyle illerde çocukların sağlıklı beslenmesi ve obezitenin önlenmesine yönelik faaliyetleri ‘’İl Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Yaşam Kurulları’’ yürütecek.

Alınan bilgiye göre, sağlıklı beslenme ve obeziteyle mücadelede bundan sonra izlenecek strateji Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Orhan Gümrükçüoğlu tarafından 81 ile gönderilen genelgeyle duyuruldu. Genelgede, bir ülkenin sosyal ve ekonomik yönden beklenen uygarlık seviyesine ulaşabilmesinin ancak bedensel ve zihinsel yönden güçlü, sağlıklı ve yetenekli bireylerin varlığına bağlı olduğu belirtildi. Çocuk ve gençlerin yeterli ve dengeli beslenmelerinin gelecekte sağlıklı ve üretken bireyler olmaları için ön şart olduğuna dikkat çekilerek, bu yaştakilerde hızlı büyüme ve gelişme sebebiyle pek çok besin ögesine olan ihtiyacın hayatın diğer dönemlerine oranla daha fazla olduğu kaydedildi.

/ ANKARA

22.11.2007


 

Otomobilde sigarayı yasakladılar

Kanada’da bir kasabada, çocukların dumanaltı olmasını önlemek amacıyla otomobilde sigara içmek yasaklandı.

Wolfville adlı kasabanın belediye meclisi, sigarayla mücadelede yepyeni bir adım atarak, reşit olmayanların bulunduğu otomobil ve kamyonlarda sigara, pipo ve puro içilmesini yasaklayan karar metnini oybirliğiyle kabul etti. Haziranda yürürlüğe girecek uygulamaya karşı gelenler önce uyarılacak, tekerrür halinde ise 50 dolar para cezasına çarptırılacak. Kanada’nın birçok bölgesinde lokantalar da dahil olmak üzere kamuya açık alanlarda sigara yasaklanmış bulunuyor.

/ MONTREAL

22.11.2007


 

Ağır hasarlı binalar yıkılamadı

Resmi verilere göre 17 bin 480 kişinin vefat ettiği Marmara depreminin üzerinden 8 yılı aşkın süre geçmesine rağmen Kocaeli’nde hasarlı binalarla ilgili sorun tam anlamıyla çözülemedi.

İl genelinde 50 ağır hasarlı bina, mahkeme sürecinin devam etmesi, tarihi eser niteliği taşıması ve açılan ihalelere katılım olmaması sebebiyle yıkılamıyor. Merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan, 19 Ağustos 1999’da meydana gelen depremden en çok etkilenen Kocaeli’nde 35 bin 180 konut, 5 bin 770 işyeri yıkılmış ya da ağır hasar görmüştü.

/ KOCAELİ

22.11.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri