Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 27 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

ABD’nin Bediüzzaman modeline ihtiyacı var

Yeni Asya’nın sorularını cevaplandıran Prof. Dr. Süleyman Kurter, daha önce ABD ve diğer Batılı devletlerin işgal, istilâ ve zulümlerine karşı “sosyalizm”e ve “solculuğa” sığınan Güney Amerika’daki mazlum halkların, komünizmin iflâsı, din ve mâneviyattan nasibini almayan sosyalizmin bir çözüm getirmediğinin açıkça ortaya çıkmasıyla, tıpkı Zencilerin İslâma yönelip ihtidaları gibi, İslâma yöneldiklerini söyledi.

Amerika’daki Nur talebelerinin aralarında topladıkları paralarla temin ettikleri Risâleleri camilerde, üniversitelerde ve çeşitli bilimsel ve dinî konferanslarda sergileyip dağıttıklarını ve dershaneler açıp her tarafta Nur derslerini devam ettirdiklerini söyleyen Kurter, Amerika’da İslâmın yayılması hususunda önemli tespitlerde bulunuyor.

DEVAMI GÖRÜŞ SAYFASINDA

Cevher İLHAN

27.12.2007


 

GELİRLERİ ANCAK GIDAYA YETİYOR

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ‘’2006 Yoksulluk Çalışması Sonuçlarını’’ açıkladı. Buna göre, 2006 yılında 4 kişilik hanenin aylık açlık sınırı 205 YTL, aylık yoksulluk sınırı ise 549 YTL olarak belirlendi. Türkiye’de 2006 yılında, ücretli ve maaşlı olarak çalışan ve yoksul konumda bulunanların nüfus içindeki payı, bir önceki yıla göre 0,74 puan artarak yüzde 14,60’dan yüzde 15,34’e çıktı. Aynı araştırmaya göre 2006 yılı itibarıyla Türkiye’de fertlerin yüzde 0,74’ü sadece gıda harcamalarını içeren açlık sınırının, yüzde 17,81’i ise gıda ve gıda dışı harcamaları içeren yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

AÇLIK SINIRI 205 YTL KABUL EDİLDİ

TÜİK’in yoksullar ile açlık sınırı altında yaşayanların sayısının belirlenmesinde 2006 yılında dört kişilik aile için aylık açlık sınırı 205 YTL, yoksulluk sınırı ise 549 YTL olarak esas alındı. Böylece 2005 yılında yüzde 0.87 olarak tahmin edilen açlık sınırının altında yaşayan birey oranı 2006 yılında yüzde 0.74’e, yoksul birey oranı da yüzde 20.5’den yüzde 17.81’e düştü. Kırsal yerleşim yerlerinde yaşayanlarda yoksulluk oranı yüzde 31.98 olurken, şehirlerde bu oran yüzde 9.31 çıktı.

2006 yılında bireyleri 3 veya 4 kişiden oluşan hanelerde bulunan bireylerde yüzde 8.49 olan yoksulluk oranı, 7 ve daha fazla olan hanelerde bu oran yüzde 42.98 olarak hesaplandı.

ÇALIŞMA BİÇİMİ-YOKSULLUK İLİŞKİSİ

Bireylerin çalışma durumlarına göre yoksulluk riski de değişiyor. 2006 yılında ücretli-maaşlı çalışanlarda yoksulluk oranı yüzde 6 olurken, yevmiyeli çalışanlarda bu oran yüzde 28.63, işverenlerde yüzde 3.75, kendi hesabına çalışanlarda yüzde 22.06 ve ücretsiz aile işçisi olanlarda ise yüzde 31.98 çıktı.

EĞİTİMLE TERS ORANTILI

Bireylerin eğitim düzeyleri ile yoksulluk risklerinin ters orantılı olduğu saptandı. Okur yazar olmayanlarda yüzde 33.71 düzeyinde bulunan yoksulluk oranı, ilkokul mezunlarında yüzde 14.19, lise ve dengi meslek okulları mezunlarında yüzde 5.2 düzeyinde bulunuyor. Bu oran yüksekokul, fakülte ve üstü mezuniyete sahip bireylerde yüzde 1.01’e kadar düşüyor.

TARIMDAKİ YOKSULLUK

En yüksek yoksulluk riskine sahip olan tarım sektöründe çalışanlarda 2005 yılında yüzde 37.24 olan yoksulluk oranı, 2006 yılında yüzde 33.86 olarak tahmin edildi. Sanayi sektöründe çalışanlarda 2006 yılında yoksulluk oranı yüzde 10.12 olarak hesaplanırken, bu oran hizmet sektöründe çalışanlarda yüzde 7.23 oldu. 2006 yılında ekonomik olarak aktif olmayan bireylerin yoksulluk oranı yüzde 13.6, iş arayan bireylerin yoksulluk oranı yüzde 20.05 olarak belirlendi.

/ ANKARA

27.12.2007


 

TSK araç filosunu yeniliyor

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, son yılların en büyük boyutlu kara araç alımı ihalesinde geri sayım başladı.

Savunma Sanayii Müsteşarlığının (SSM), bu yıl içinde programına alarak ihale sürecini başlattığı 2 bin 720 adet taktik tekerlekli araç ihalesi için teklife çağrı dosyaları alan firmalar belirlendi. Buna göre, tamamen iç piyasadan yerli firmalar tarafından tedariki planlanan taktik tekerlekli araç ihalesinde, Türkiye’nin önde gelen savunma alanındaki firmaları yarışacak. Kara Kuvvetleri Komutanlığının, silah, malzeme, personel taşınmasını ve intikalini sağlamak amacıyla alımını planladığı taktik tekerlekli araçlarla, TSK’nın mevcut araç filosu büyük ölçüde yenilenmiş olacak.

/ ANKARA

27.12.2007


 

Genelkurmay: Mağaraları ve barınakları vurduk

Genelkurmay Başkanlığı, Irak’ın kuzeyinde uzun süreden beri izlenen büyük bir terörist grubun, kışı geçirmeye hazırlandığı Zap bölgesindeki 8 mağara ve barınağın, Türk Hava Kuvvetlerine bağlı savaş uçaklarınca dün sabah saatlerinden itibaren “etkili bir nokta operasyonu” ile vurulduğunu bildirdi.

Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan basın açıklamasında şöyle denildi:

“Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak’ın kuzeyinde uzun süreden beri izlediği büyük bir terörist grubun, Zap bölgesinde bulunan 8 adet mağara ve barınaklarda kışı geçirmeye hazırlandığı tespit edilmiştir. Türk Hava Kuvvetlerine bağlı savaş uçaklarımız, 26 Aralık 2007 günü sabah saatlerinden itibaren, söz konusu terörist gruba ait hedefleri etkili bir nokta operasyonu ile vurmuşlardır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak’ın kuzeyinde teröre karşı yürüttüğü mücadeleye paralel olarak, yurt içi operasyonlar da aynı yoğunluk ve kararlılıkla devam etmektedir. Bu kapsamda, 25 Aralık 2007 günü Şırnak/Küpeli Dağı’nda icra edilen operasyonda, 2’si kadın 5 terörist silahları ile birlikte etkisiz hale getirilmiş ve teröristlere ait bol miktarda mühimmat ve yaşam malzemesi ele geçirilmiştir.

Operasyonlarda elde edilen başarılar; mevsim koşulları, görüş durumu ve arazi yapısının, Türk Silahlı Kuvvetlerinin teröre karşı verdiği mücadeleye engel oluşturmadığının en açık göstergesidir.”

/ ANKARA

27.12.2007


 

MİT de emeklilerini uyardı

Genelkurmay Başkanlğı'nın ardından Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) de emeklilerini konuşmamaları konusunda uyardı.

MİT Müsteşarlığı'ndan yapılan açıklamada, bir süredir emekli bazı teşkilat mensuplarının yazılı ve görsel medyada kişisel görüş adı altında bir takım açıklamalar yaptıklarının dikkatle izlendiği belirtilerek, şöyle denildi: ‘’Söz konusu açıklamalarda özellikle faaliyet ve konu aidiyetlerinde MİT’in mahreç alınarak, şahsi görüşlerin zemini yapılması, ‘MİT emekli mensubu’ gibi sıfatların kullanılması veya kamuoyuna bu sıfatlarla takdim edilmesi teşkilat bünyesinde ve kamuoyunda rahatsızlık yaratmıştır. Kurumumuzun uyarılarına rağmen maziye atıfla yapılan bu kabil değerlendirmeler, gerçeği yansıtmadığı gibi, doğru ve sağlıklı olmayıp, ahlaki açıdan teşkilat teamüllerine de uymamakta ve hukuki sorumluluğu beraberinde getirebilecek unsurlar taşımaktadır.”

/ ANKARA

27.12.2007


 

Hükümet reformlarda isteksiz

İngiliz Haber Ajansı Reuters, AKP hükümetinin AB reformları alanında isteksizliğinin Ankara-Brüksel arasında çatışma dönemine girilmesini sebep olabileceğini bildirdi.

Reuters, haberinde Temmuz ayında büyük oy alan Türkiye’nin iktidar partisi AKP’nin, AB’ye katılmak için planlarına hız vereceğini ilan etttiğini, ancak kilit önemdeki reformlar konusundaki isteksizliğinin, Brüksel ile bir çatışma dönemine girmesine sebep olabileceğini bildirdi. AB’nin, Türkiye’nin, Türk milli kimliğini ve devlet kurumlarına hakareti suç sayan 301. maddeyi, Ceza Kanunu’ndan çıkarması gerektiğini söylediğini aktaran Reuters, haberinde şu ifadelere yer verdi:

“Söz konusu madde, Nobel ödüllü Orhan Pamuk gibi yazar ve araştırmacıların aleyhine dava açılması için kullanıldı. Ancak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hükümeti Avrupa Birliği’nin Kasım ayında olumsuz bir ilerleme raporu sunması pahasına, önceliğinin Türkiye’nin askeri yönlendirmeyle hazırlanmış anayasasını gözden geçirmek olduğunda ısrar etti. AKP Genel Başkan Yardımcısı Egemen Bağış, Reuters’e, ‘Biz reformlarımızı Avrupalıları memnun etmek için yapmıyoruz; Türkiye’nin daha çok demokrasi, refah ve daha iyi hayat standartlarına ulaşmasına yönelik doğru olan neyse yapmaya devam edeceğiz’ dedi.

Diğer taleplerin yanı sıra, Brüksel Türkiye’den limanlarını—Ankara’nın tanımadığı bir ülke olan— Kıbrıs’a açmasını istiyor. AB ayrıca Ankara’dan Ermenistan ile sınırını açmasını ve İstanbul yakınlarında Türkiye’deki Ortodoks Hıristiyan halkının yaşamına devam etmesi açısından hayati görülen Ruhban Okulu’nun yeniden açılmasını istiyor. Ancak analistler bu gibi hassas meselelerden ziyade, AB görüşmelerinin teknik unsurları üzerinde harekete geçilmesini bekliyorlar.”

/ LONDRA

27.12.2007


 

Taksim’deki yılbaşı kutlamaları iptal edildi

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Taksim’deki yılbaşı kutlamalarının iptal edildiğini bildirdi.

Topbaş, Taksim Metro İstasyonu’ndaki ‘’84. yıl Cumhuriyet Coşkusu Kutlama Fotoğrafları Ödül Töreni’’nden çıkarken, gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, ‘’Yılbaşında Taksim’deki kutlama programı belli oldu mu?’’ sorusuna Topbaş, şu cevabı verdi:

‘’Taksim’de bir hazırlık yapmıştık ancak birçok şehidimiz var. Geçtiğimiz aylar içinde çok sarsıldık, çok üzüldük. Şu anda Güneydoğu bölgemizde, en kötü hava şartlarında dağlarda mücadele içinde olan askerlerimiz var. Bu sıkıntıyı oralarda yaşayan insanlarımız varken, ‘biz büyük bir kutlamaya girmeyelim, şehitlerimiz anısına, saygı adına bunu yapmayalım’ dedik ve programı iptal ettik. Taksim’de bir müzik yayını yapılmayacak. Tabii ki bireysel olarak vatandaşlarımız kendilerince eğleneceklerdir. Bu onların hakkıdır tabii, ancak dozunu kaçırmamamız gerek. Hele geçen yılbaşında yaşadığımız o magandalıkları beklemiyoruz. Beline silah takıp çıkmalar... Artık burası Avrupa’nın kültür başkenti; bu gibi hadiseler artık bu kente yakışmıyor.’’

/ İSTANBUL

27.12.2007


 

Yargıtay “ağır eleştiri özgürlük” dedi

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, sendikacı Mehmet Hanifi Bekmezci’ye basın açıklamasında söylediği sözler sebebiyle yerel mahkemenin 301. maddeden verdiği cezasyı, bildirinin “ağır eleştiri” niteliğinde olduğunu belirleyerek bozdu.

Tunceli Başsavcılığı, Bekmezci hakkında, 29 Eylül 2005’te Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Tunceli Şube Başkanı’yken yaptığı açıklama sebebiyle 28 Kasım’da TCK’nın 301. maddesine dayanarak iddianame hazırlamıştı. İddianamede, Bekmezci’nin “Türkiye Cumhuriyeti askeri güçleri ve emniyet teşkilatını alenen aşağladığı” savunulmuştu. Tunceli Sulh Ceza Mahkemesi de, 14 Şubat 2006 tarihli kararında Bekmezci’nin suçlu olduğuna hükmetmiş, beş ay hapis cezasını adli para cezasına çevirmişti.

Bekmezci’nin avukatı Barış Yıldırım davayı Yargıtay’a taşımış, temyiz başvurusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ifade özgürlüğünün yalnızca zararsız veya önemsiz haberler, düşünceler için değil, halkın bir bölümü için aykırı, kuraldışı, şaşırtıcı veya endişe verici olanları için de geçerli olduğuu vurgulayan kararlarını hatırlatmıştı.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Bekmezci’ye verilen cezayı bozduğu 6 Kasım 2007 tarihli kararında itirazı yerinde bulduğunu, bildirinin tamamının incelenmesiyle “ağır eleştiri niteliğinde ifadeler içerdiği”ni ve suçun unsurlarının oluşmadığını belirtti.

/ ANKARA

27.12.2007


 

AB, Sarkozy’den rahatsız

Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalist Grup üyesi Emine Bozkurt, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin izlediği Türkiye politikasının AB içinde rahatsızlık oluşturduğunu söyledi.

ABHaber’e konuşan Bozkurt, Sarkozy’nin Türkiye’nin üyeliğine başından beri karşı olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

“Zaten seçim kampanyasının büyük bölümünü Türkiye üzerine kurdu. Sarkozy’nin Türkiye konusunda yaptığını diğer bazı AB üyesi ülkelerde de oldu. Almanya Başbakanı Merkel’de bunu yaptı. Ancak Merkel hükümet olduğunda daha önce altına imza atılmış anlaşmalara uydu. Sarkozy işte bunu yapmıyor. AB açısından esas sorun asıl burada. AB’nin imajı içinde bu iş iyi değil. AB Türkiye’yle 2004 yılında müzakerelerin başlatılması kararı arkasından 3 Ekim 2005’de tüm AB üyesi ülkelerin onayıyla müzakereler resmen başlatıldı. Şimdi bu karar sonrası Sarkozy yüzünden Türkiye konusunda ortaya çıkan sorun düşündürücü. Aslında bu olaylar çok rahatsız edici.”

AP, ARTIK DAHA ILIMLI YAKLAŞIYOR

Son zamanlarda AP’nin Türkiye’ye daha ılımlı yaklaştığını belirten Bozkurt, en son çıkan Türkiye raporunun daha dengeli olduğunu, eski raporlarda olduğu gibi saldırgan paragrafların bulunmadığını söyledi. Bozkurt, AP’de Türkiye ile ilgili olumlu hava bulunduğunu kaydederek, şöyle devam etti:

“AP’de birçok çevre ‘bizim Türkiye ile ilişkilerimiz iyi giderken Sarzkoy oyunu bozmaya çalışıyor’ diye serzenişte bulunuyor. Birçok AP üyesi bu gelişmelerden rahatsız. AP’de çoğunluk müzakerelerin devam etmesini istiyor.”

ZAMAN RUMLARIN LEHİNE İŞLİYOR

Kıbrıs sorununa da değinen Bozkurt, AB üyesi olmuş Kıbrıslı Rumlar ile artık çözümün zor olduğunu ifade etti. Bozkurt, Rumların artık AB karar alma mekanizmalarının içine girdiğini hatırlatarak, “AB Kıbrıslı Türklere karşı verdiği sözlerinde durmalı. Bu AB’nin güvenirliliği ve güvenilir bir partner olduğunu ortaya koymak açısından önemli. Şunu da söylemek gerekiyor; AB’de herkes Rumların arkasında değil. AB’de 2008 seçimleri dört gözle bekleniyor. Burada üzerinde durulması gereken bir konu varki oda zaman Rumların leyhine çalışıyor. Onun için biran önce birşeyler yapmak lazım” diye konuştu.

REFORMLARA DEVAM EDİLMELİ

Emine Bozkurt, Türkiye’nin reformlara devam etmesi gerektiğini vurgulayarak “Reformlar çok önemli. Diğer üye olan AB üyesi ülkelerde müzakereler sırasında çok zorluklar yaşadı. Zorluk ve sorunlar yaşayan bu süreçte sadece Türkiye değil” dedi.

Ahmet Turan SÖYLER / İSTANBUL

27.12.2007


 

Verheugen’den AB ülkelerine Türkiye çağrısı

AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen , üye ülkelere Türkiye ’yi AB yolunda cesaretlendirmeleri çağrısında bulundu.

Verheugen, Alman “Rheinische Post “ gazetesinin Noel nüshası için yaptığı açıklamada, Türk hükümetinin, Türkiye’deki demokratik ve “Avrupa uyumlu” reformları gerçekleştirebilmesi için AB ’nin cesaret verici sinyallerine ihtiyaç duyduğunu belirterek, “Bu nedenle cesareti kırmaya değil, cesaretlendirmeyi öneriyorum” dedi.

Türkiye ’nin AB yolunda desteklenmesi gerektiğine vurgulayan Verheugen, “Avrupa’dan gelen olumlu ya da olumsuz açıklamalara bu kadar hassas şekilde davranan başka bir ülke görmedim” ifadesini kullandı.

/ BERLİN

27.12.2007


 

Anayasa Mahkemesi: Sosyal güvenlik bir güvence

Anayasa Mahkemesi, çağdaş uygarlığın simgesi olarak tüm toplumlarca benimsenmiş ve evrensellik kazanmış sosyal güvenlik kavramının, özde bireyin karşılaşacağı tehlikelere karşı güvence arayışının ürünü olduğunu belirterek, sosyal güvenliğin temel amacının, bireye, güç günlerinde asgari bir güvence sağlamak olduğuna işaret etti.

Anayasa Mahkemesi’nin, 570 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri ile İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 1. maddesinin iptal talebinin reddine ilişkin kararı, Resmi Gazete’de yayımlandı. Yüksek Mahkemenin gerekçesinde, eşitlik ilkesinin, birbiriyle aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların oluşturulmasını engellediği vurgulanarak, aynı durumda olanlar için farklı düzenleme yapılmasının, eşitliğe aykırılık oluşturacağına işaret edildi. Gerekçede, ''Aynı hukuksal durumların aynı, ayrı hukuksal durumların ayrı kurallara bağlı tutulması Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz'' denildi. Anayasa'ya göre herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu belirtilen gerekçede, bu görevin devlet tarafından oluşturulacak kuruluşlar yoluyla yerine getirileceğinin de öngörüldüğü kaydedildi. Gerekçede, şöyle denildi: ‘’Çağdaş uygarlığın simgesi olarak tüm toplumlarca benimsenmiş ve evrensellik kazanmış olan sosyal güvenlik kavramı, özde bireyin karşılaşacağı tehlikelere karşı güvence arayışının ürünüdür. Bireye, güç günlerinde asgari bir güvence sağlamak sosyal güvenliğin temel amacıdır. Günümüzde, sosyal güvenlik politikalarının temelini, sosyal risklerin bireyler üzerindeki etkilerinin giderilmesi çabaları oluşturmaktadır. Anayasa, sosyal güvenliğin sağlanması konusunda Devlete görevler vermiş, alınabilecek tedbirlerin tümünü alma yükümlülüğünü getirmiş, ancak bunu da Devletin mali gücü ile sınırlamıştır. Ayrıca, sosyal güvenlik hakkını ortadan kaldırmayan, aktüeryal dengeler, ekonomik istikrar ve mali kaynakların yeterliliği ölçütleri göz önünde tutularak yapılan düzenlemeler için Anayasa’nın 60. maddesine aykırılıktan söz edilemez.’’

/ ANKARA

27.12.2007


 

Dünya Bankası: İşsizlik endişe kaynağı

Dünya Bankası tarafından yayınlanan Türkiye raporunda, ekonomideki rekor büyümeye karşılık istihdamın çok düşük seviyede seyrettiğine dikkat çekildi. İstihdamın temel bir endişe kaynağı olduğunun vurgulandığı raporda Türkiye ile ilgili uyarılara yer verildi.

Dünya Bankası tarafından yayınlanan “Türkiye: Yatırım Ortamının Değerlendirilmesi” başlıklı raporda, son yıllarda hızlı büyüme trendine giren ekonomideki olumsuzluklara dikkat çekildi.

SOSYAL İSTİKRAR İÇİN İSTİHDAM ARTMALI

Ekonomik büyümeye karşın 2001 krizinde artan işsizliğin AB standartlarının “hayli altında kaldığının” açıklandığı raporda, şöyle denildi:

“Güçlü ekonomik büyümeye karşın, iş imkanı oluşturma süreci yavaş olmuştur. 1990 yılında yüzde 54,5 olan istihdam oranı, 2005 yılında yüzde 45,9’a düşmüştür. Bu oran, AB tarafından değerlendirilen 2010 yılı hedefi olan yüzde 70’lik hedeften çok uzaktır. 2001’den bu yana, yıllık ortalama reel GSYİH artışı yüzde 7,5 olmuştur; fakat istihdam yıllık olarak sadece yüzde 1 artmıştır” ifadelerine yer verildi.

İşsizliğin endişeye yol açtığının vurgulandığı raporda, “İstihdam Türkiye’de temel bir endişe kaynağı olmuştur. AB ile uyumlaşmayı sağlamak ve politik ve sosyal istikrarı korumak için, Türkiye kişi başına GSYİH’nı yükseltmeli ve istihdamı arttırmalıdır.”

İstihdamın yetersizliğine dikkat çekilen raporda işgücü üzerindeki yüksek vergi de eleştirildi: “Benzer ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye’de işgücü üzerindeki vergi oranları yüksektir. Diğer ülkelerin çoğunluğunun tersine, Türkiye çalışmayan eşler ve çocuklar için vergi yardımı sağlamamaktadır. Çalışmayan eşi ve iki çocuğu olan orta gelirliler açısından karşılaştırıldığında, Türkiye OECD ülkeleri arasında en yüksek vergi oranına sahiptir.”

YABANCI SERMAYE BANKALARA GELDİ

Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın sık sık “Türkiye’ye yabancı sermaye akışının arttığı” söylemine karşılık söz konusu sermayenin banka alımlarına gittiğinin belirtildiği raporda, bunlarla da cari işlemler açığının finanse edildiği hatırlatıldı.

Raporda yer alan uyarılar şöyle:

“Son zamanlardaki artışa karşın, Türkiye’ye gelen Yabancı Doğrudan Yatırım (YDY) kısıtlıdır ve hizmet sektöründe mevcut olan işletmeleri edinmek üzerinde odaklanmaktadır. Bankacılık ve telekomünikasyon gibi hizmet sektörleri yabancı yatırımların en büyük kısmını çekmiştir. Finans sektöründeki kriz sonrası reformlar, Türk bankacılık sektörüne YDY akışındaki önemli patlamayı teşvik ederek yardımcı olmuştur. Yabancı yatırımın imalat sektöründeki payı çok az düzeyde kalmıştır.

2002 ve 2006 yılları arasında ithalat reel anlamda ortalama olarak yıllık yüzde 17 büyümüştür ve cari işlemler açığı 2006’da GSYİH’nın yüzde 7.9’u kadar yükselmiştir. Cari işlemler açığı büyük ölçüde Yabancı Doğrudan Yatırım dışı sermaye akışları tarafından finanse edilmiş ve bu suretle de Türkiye’nin uluslararası piyasalara karşı hassasiyeti artmıştır.

Son yıllardaki büyümeye karşın, Türkiye’deki yatırım düzeyleri hızlı büyüyen yükselmekte olan piyasalardaki, özellikle de Doğu Asya’daki yatırım düzeylerinden daha düşüktür.

Devletin sahip olduğu varlıklar hem hizmet hem de imalat gibi çeşitli sektörlerde çalışmaya devam etmektedir ve bu firmalar etkili rekabeti sınırlamaya devam etmektedir.

ICA RAPORU

Türkiye için hazırlanan Yatırım Ortamının Değerlendirilmesi (ICA) başlıklı rapor, Dünya Bankası’nın hazırladığı veya çeşitli ülkelerde uygulanmasına yardım ettiği 45 rapordan biri. Rapor, Türkiye’de yatırım ve özel sektörün büyümesi için fırsatlar ve bunların önündeki engelleri inceliyor.

Kemal BENEK / ANKARA

27.12.2007


 

301. madde Meclise geliyor

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Türk Ceza Kanununun (TCK) 301. maddesiyle ilgili değişikliğin, teklif olarak da Meclise sunulabileceğini söyledi.

Bakan Şahin, TBMM’de gazetecilerin konuya ilişkin sorusunu şöyle cevapladı:

‘’Hem AB’nin hem de Türkiye’nin gündeminde olan TCK’nın 301. maddesiyle ilgili değişiklik çalışmaları, iki yıla yakın bir süredir devam ediyor. Yapmış olduğumuz çalışmalarda artık sona yaklaştık. Bu hafta Cuma günü dar çerçeveli bir çalışma daha yaparak son şeklini verebileceğimizi düşünüyorum. Daha sonra da bunu Başbakanlığa sevk edebileceğimiz kanaatindeyim. Bakanlar Kurulunda tabii ki görüşülür, tartışılır. Başbakanlığa gönderildiğinde bir kanun tasarısı, kurumların da görüşünün alınması icap ediyor. Bu bir zamanı da gerektiriyor. Belki bir teklif olarak da Meclise sunulabilir. Henüz buna karar verebilmiş değiliz. Ama Ocak ayı içinde TCK’nın 301. maddesiyle ilgili değişikliği, TBMM’nin erçekleştirebileceği kanaatindeyim.’’

Adalet Bakanı Şahin, TCK’nın etkin pişmanlığı düzenleyen 221. maddesiyle ilgili soruya da ‘’Gündemimizde yok. 221. maddenin şu haliyle bile önemli bir işlevi yerine getirdiğini düşünüyorum’’ karşılığını verdi.

/ ANKARA

27.12.2007


 

Anayasa taslağı Ocakta açıklanacak

AKP, uzun süredir üzerinde çalışılan yeni Anayasa taslağını, Ocak ayının ilk yarısında kamuoyuna açıklayacak.

22 Temmuz seçimlerinin ardından yeni Anayasa çalışmalarını başlatan AKP, Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığındaki akademisyen heyetin hazırladığı taslağa son şeklini verdi. Üzerinde çalışmaları tamamlanan taslak, kitapçık haline getirilmek üzere basıma verildi. Taslağın yeni yılın ilk haftalarında kamuoyuna açıklanması planlanıyor.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, yaptığı açıklamada, Anayasa taslağı üzerindeki çalışmaların tamamlandığını, kamuoyuna açıklanma tarihini ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın belirleyeceğini söyledi. Fırat, taslağın Erdoğan tarafından Ocak ayının ilk yarısında açıklanabileceğini bildirdi.

Taslağı, genel gerekçe ve madde gerekçeleriyle birlikte kamuoyuna sunacaklarını belirten Fırat, 1921’den bugüne kadar çıkarılan bütün anayasaların yanı sıra sivil toplum örgütlerinin geçmişte ve yeni yaptıkları önerilerinin de partinin internet sitesinde yer alacağını bildirdi. Konuya ilgi duyan vatandaşların, öğrenmek istediği tüm bilgileri internet ortamından alabileceğini kaydeden Fırat, ‘’Sivil toplum örgütlerinin yaptıkları önerilerde nereden nereye geldiklerini görmek de mümkün olacak’’ dedi.

/ ANKARA

27.12.2007


 

Yasaklar, üniversitelerin gelişimini engelliyor

Sağlık-İş Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, üniversitelerin bilimsel anlamda gelişememesinin sebebinin yapılan ayrımcılık ve yasaklar olduğunu belirtti.

Mustafa Başoğlu, yaptığı açıklamada, başörtülü öğrencilerin okuma haklarının elinden alınmasının çağdaş üniversiteler oluşturmaya engel olduğunu söyedi. Üniversitelerin kılık kıyafet yasağı ve siyasi ayrımcılığın zemini olamayacağını kaydeden Başoğlu, “Bir ülke üniversiteleri ile övünebilmelidir. Övünülecek üniversite de, öğretim üyeleriyle ideolojik kavga etmeyen, yönetimin kendinden sayıldığı, öğretim üyelerini dışlamayan ve öğrencileriyle barışık olan bir ortamda ancak gelişebilir. Üniversiteler, özgürlüğün bilim üretebilmesi, bilgi üretebilmesi için demokratik zemini sağlam tutmalıdır. Gerçek manada, hem kendileri için, hem ülke için öğrenci yetiştirmelidir. Böyle bir zemin kılık kıyafet yasağı yada siyasi ayrımcılık yeri olamaz” dedi.

Yeni YÖK Başkanı’nın üniversitelerdeki yasakları kaldıracağına dair beyanını bazı çevrelerin sadece başörtüsü yasağı olarak algıladıklarını belirten Başoğlu, YÖK Başkanının yapılan eleştirilere aldırmadan öncelikle başörtüsü yasağını kaldırarak barışı sağlayacak bir uygulama yapacağını ümit ettiğini kaydetti.

Cemil YÜZER / ANKARA

27.12.2007


 

Belediyelerin termal tesisleri ruhsat alamıyor

Jeotermal Kaynaklı Belediyeler Birliği ve Kızılcahamam Belediye Başkanı Adem Özbekler, ‘’Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu’’nun turizm alanında yapılan yatırımların önünü tıkadığını öne sürdü.

48 belediyenin üye olduğu Jeotermal Kaynaklı Belediyeler Birliği Başkanı Adem Özbekler, yaptığı açıklamada, Türkiye’de 150 ayrı bölgede jeotermal kaynakların kullanıldığını söyledi.

Türkiye’deki jeotermal kaynakların sadece yüzde 5’inin değerlendirildiğini ifade eden Özbekler, ‘’Yüzde 95’lik bir kaynak yer altında yatıyor. Yürürlüğe giren kanunla, bu kaynaklar daha ortaya çıkarılmadan, rant paylaşımının peşine düşülmüştür’’ dedi.

Yurt genelinde bugüne kadar jeotermal kaynakların kullanımı için 2 milyar YTL’nin üzerinde yatırım yapıldığını belirten Özbekler, sözlerine şöyle devam etti: ‘’Ülkemizdeki jeotermal kaynakların önemi ve değerinin farkına varan yerli ve yabancı bir çok yatırımcı, başta turizm olmak üzere çeşitli alanlarda yatırım yapmak için hazırlıklar yapıyor. Bugün itibariyle termal sağlık turizmi, termal enerji ve termal ısıtma sistemlerine yönelik, 5 milyar YTL’nin üzerinde bir yatırım bekliyoruz. Ancak haziran ayında yürürlüğe giren kanunla birlikte turizm alanında yapılan yatırımların önü tıkanmış, bir çok belediye ve tesis ruhsat alamamıştır.’’

Kanunda, jeotermal kaynakların aranması ve işletilmesi gibi konularda harç, teminat ve idare payı gibi başlıklar altında yüksek miktarlarda para talep edildiğini belirten Özbekler, bir çok belediye ve işletmenin, talep edilen ücretleri bulmakta ve ödemekte sıkıntı yaşadığını, bu nedenle de ruhsat alamadıklarını kaydetti.

Yasanın, jeotermal kaynakların bulunması ve kullanılmasını teşvik edici özelliklerden yoksun olduğunu savunan Özbekler, belediye idaresindeki tesislerin, İl Özel İdaresi tarafından denetlenmesine de tepki gösterdi.

Öte yandan, Maden ve Tetkik Arama Genel Müdürlüğünün (MTA), jeotermal ve doğal mineralli su kaynak aramalarında, ruhsat harcı ve teminattan muaf olduğu kaydedilirken, arama ruhsatı aldığı sahalarda kaynak varlığı tespit edilirse, bu alanın MTA tarafından ihale edileceği bildiriliyor.

Özbekler, yaşadıkları sorunun çözümü için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının ve TBMM’deki ilgili komisyon üyelerinin gerekli düzenlemeler için çalışma yapmasını istedi.

/ KIZILCAHAMAM

27.12.2007


 

Bayramda korsan otobüslere ceza yağdı

Ulaştırma Bakanlığı, Kurban Bayramı süresince şehirler arası yolcu taşımak isteyen korsan otobüslere ceza yağdırdı. Bakanlıktan lisansı olmadan yolcu taşımak isteyen otobüslere 125 bin YTL ceza kesildi.

Ulaştırma Bakanlığı Kara Ulaştırması Genel Müdürü Talat Aydın, yaptığı açıklamada, 2003 yılında yürürlüğe giren Karayolu Taşıma Kanunu ve ardından çıkarılan yönetmeliklerle karayollarında yapılan her türlü taşımacılığa çeki düzen verildiğini belirtti.

Söz konusu kanun ve yönetmeliklerin bu alanda taşımacılık yapanlarda eğitim, teknik ve mali yeterlilikler öngördüğünü anlatan Aydın, ayrıca mevzuat kapsamında karayolu taşımacılığındaki denetimlerin artırıldığını kaydetti. Ulaştırma Bakanlığından lisans almadan şehirler arasında yolcu taşımalarının önüne geçilmeye çalışıldığını vurgulayan Aydın, bu çerçevede Kurban Bayramı’nda lisansı olmadığı halde şehirler arası yolcu taşımak isteyen korsan otobüslere yönelik sıkı bir denetim çalışması yaptıklarını belirtti. Aydın, korsan taşımacılık yapmak isteyen otobüs firmalarına yaklaşık 125 bin YTL tutarında ceza kesildiğini ve seferlerinin önlendiğini bildirdi.

Aydın, bu denetimler sayesinde Adana-Osmaniye seferi sırasında Ceyhan’da bir otobüsün yaptığı kazada 2 kişinin öldüğünü, bunun dışında karayollarında şehirler arası ticari taşımacılık yapan hiçbir aracın ölümlü kazaya karışmadığını belirtti.

/ ANKARA

27.12.2007


 

Türkiye'nin ilk 'Ekmek Müzesi' ziyarete açıldı

Ankara Halk Ekmek Fabrikası Genel Müdürlüğünün, ekmeğin Anadolu uygarlıkları döneminden günümüzde kadar geçirdiği üretim aşamalarını gözler önüne sermek amacıyla genel müdürlük binasında kurduğu Ekmek Müzesi, ziyarete açıldı.

Ankara Halk Ekmek Fabrikası Genel Müdürü Ali İlkbahar, yaptığı açıklamada, fabrikaya her gün onlarca ziyaretçinin geldiğini, bunların çoğunluğunu ise öğrencilerin oluşturduğunu söyledi. Ziyaretler sırasında, geçmişte ekmeğin nasıl yapıldığına dair öğrencilerden sık sık sorular yöneltildiğini anlatan İlkbahar, öğrencilerin bu merakını gidermek ve ekmeğin Anadolu uygarlıkları döneminden günümüze kadar geçirdiği üretim aşamalarını yeni nesillere aktarmak amacıyla bir kaç ay önce müzenin kuruluş çalışmalarına başladıklarını belirtti. İlkbahar, kısa sürede tamamlanan müzede, tarladaki buğdayın toplanmasından, ekmeğin sofraya gelişine kadar geçmişten günümüze kullanılan aletlerin tamamını müzede bir araya getirdiklerini bildirdi. Eserler arasında, asırlık aletlerin de yer aldığını belirten İlkbahar, yeni nesilin geçmişteki teknolojiyi tanıyarak, günümüzde gelinen noktayı kavraması açısından, müzenin önemli bir işlevi yerine getireceğini ifade etti. İlkbahar, fabrikayı ziyaret edecek öğrencileri önce müzede ağırlayacaklarını ve onlara ekmeğin hangi aletler kullanılarak ve hangi aşamalardan geçerek sofraya ulaştığını müzedeki görsel materyaller aracılığıyla anlatacaklarını, daha sonra ise son ekmek üretim teknolojisinin kullanıldığı halk ekmek fabrikasını gezdireceklerini kaydetti. İlkbahar, müzenin ücretsiz gezilebileceğini ve görmek isteyen herkese kapılarının açık olduğunu sözlerine ekledi.

/ ANKARA

27.12.2007


 

Kızılırmak Havzasının gen kaynağı korunacak

Kırıkkale Üniversitesi, Kızılırmak nehri ve havzasındaki ekosistemleri araştıracak. Kırıkkale Üniversitesi Kızılırmak Araştırma ve Uygulama Merkezi Yönetmeliği, Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Buna göre, Kırıkkale Üniversitesine bağlı olarak kurulan merkez, Kızılırmak nehri ve havzasında ekosistemlerin araştırılmasına, korunmasına ve geliştirilmesine yönelik çalışmaları yönlendirecek, teşvik edecek ve konu ile ilgili disiplinler arası çalışmalar yapacak.

Merkez, Kızılırmak nehri ve havzasındaki ekosistemlerin mevcut durumunu tespit ederek, koruyucu ve sürdürülebilir gelişim planlarını hazırlayacak. Kızılırmak nehri ve havzasının mevcut biyolojik çeşitliliğinin saptanması, gen kaynaklarının korunması ve değerlendirilmesi için araştırmalar yapacak olan merkez, Kızılırmak nehri ve havzasının su, toprak, flora ve faunasının sürdürülebilir kullanımı ile ekosistemlerinin korunmasını sağlayıcı faaliyetlerde bulunacak.

/ ANKARA

27.12.2007


 

Dünya barışına Mesnevî katkısı

Mevlânâ’nın en bilinen eserlerinden olan, Konya Büyükşehir Belediyesi’nce 14 ayrı dile çevrilerek basımı yapılan 6 ciltlik Mesnevi, Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı tarafından, ziyaret edilen yabancı ülke devlet başkanlarına ya da dünya barışıyla ilgili yapılan uluslararası toplantılarda üst düzey devlet adamlarına armağan ediliyor.

Mesnevi’de yer alan hikayeler, aradan geçen yaklaşık 700 yıla rağmen halen güncelliğini yitirmeyen mesajlarıyla dikkati çekiyor ve okunmaya devam ediliyor. Yakın arkadaşı Hüsameddin Çelebi’nin Mevlânâ’yı ölümsüz eseri Mesnevi’nin yazıya geçirilmesi konusunda teşvik ettiği biliniyor. Mevlânâ’nın, Mesnevi’yi değişik yerlerdeyken söylediği, Hüsameddin Çelebi’nin de yazarak, her cilt tamamlandığında yüksek sesle Mevlânâ’ya okuduğu belirtiliyor. Mevlânâ’nın en bilinen eserlerinden, orijinali Farsça olan 6 ciltlik Mesnevi, Konya Büyükşehir Belediyesi’nce hem günümüz Türkçesine hem de 14 ayrı dile çevrilerek bu dillerde basımı yapıldı. 2004 yılında günümüz Türkçesine çeviri ile başlayan belediyenin çalışması, bugün aralarında İngilizce, Almanca, Fransızca ve günümüz Farsça’sının da bulunduğu 14 dile ulaştı.

Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, kolayca küçük çantalarda bile taşınabilir boyutta basımını yaptıkları Mesnevi’nin en son, Özbekçe çevirisi ve basımının yapıldığını anlattı.

Mevlânâ’nın inancını, düşüncelerini ve felsefesini beyitlerden oluşan hikayeler şeklinde anlatan Mesnevi’nin özellikle dizaynının çok şık bulunduğunu ifade eden Akyürek, şunları kaydetti: ‘’Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan da Mesnevi çevirilerini çok beğenen, bu çalışmayı takdir edenler arasında yer aldı. İngilizce başta olmak üzere çeşitli dildeki Mesneviler, Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı gibi kurumlar tarafından ziyaret edilen yabancı ülke devlet başkanlarına ya da dünya barışıyla ilgili yapılan uluslararası toplantılarda üst düzey devlet adamlarına armağan ediliyor. Sayın Başbakanımız Erdoğan, 17 Aralıkta Konya’da yaptığı konuşmasında da basımını yaptığımız Mesnevi’leri yabancı devlet adamlarına armağan ettiklerini kendisi de söyledi. Bugüne kadar Başbakanlıktan gelen talep üzerine çeşitli dillerde basılmış, 120’ye yakın Mesnevi seti gönderdik.’’

Mevlânâ’nın mesajlarının her yıl biraz daha fazla insana ulaştığına dikkati çeken Akyürek, düzenli kentleşmesiyle bilinen Konya’da kültürel hizmetlerin de klasik belediye hizmetlerden geri kalmamasına büyük özen gösterdiklerini sözlerine ekledi.

/ KONYA

27.12.2007


 

Davranış notuna yeni düzenleme

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), seviye belirleme sınavları sonucunda öğrencilerin ortaöğretim yerleştirme puanları hesaplanırken davranışlarının da etki edecek olması nedeniyle öğrenci davranışlarına not verme konusunda düzenleme yaptı.

Konuya ilişkin yönetmelik değişikliği, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Yeni düzenlemeye göre, ilköğretimin 1, 2, 3, 4 ve 5. sınıfından oluşan birinci kademesi ile 6, 7 ve 8. sınıflardan oluşan ikinci kademesindeki öğrencilerin davranışları farklı derecelendirilecek.

İlköğretimin birinci kademesindeki öğrencilerin davranışları, ‘’Geliştirilmeli’’, ‘’İyi’’ ve ‘’Çok iyi’’ şeklinde, ikinci kademesindeki öğrencilerin davranışları da ‘’Yetersiz’’, ‘’Geliştirilmeli’’, ‘’Orta’’, ‘’İyi’’ ve ‘’Çok İyi’’ şeklinde ifade edilecek. Eski yönetmeliğe göre, öğrencilerin gelişim düzeyleri, sınıf öğretmeni veya şube rehber öğretmeni tarafından aynı şubede derse giren diğer öğretmenlerin görüşleri de alınarak, ‘’Gelişim Düzeyinin Üstünde’’, ‘’Gelişim Düzeyine Uygun’’, ‘’Desteğe İhtiyacı Var’’ şeklinde değerlendiriliyordu.

İlköğretim okullarındaki her öğrencinin davranışı, belirlenen ölçütler doğrultusunda, derslere giren diğer öğretmenlerin de görüşleri alınarak sınıf öğretmeni tarafından, ikinci kademede ise derslere giren öğretmenler tarafından değerlendirilecek.

/ ANKARA

27.12.2007


 

Başörtülüye zabıta engeli

10 Kasım ve 29 Ekim’deki törenlerde başörtüsü krizi çıkan Gaziantep’te kurtuluş yıldönümü faaliyetlerinde askerlerin faaliyeti terk etmemesi için başörtülü kadınlar tribüne alınmadı. Haber7.com’da yer alan habere göre Gaziantep İstasyon Meydanında düzenlenen kurtuluş şenlikleri başlamadan önce TSKleri mensupları tören alanındaki tribünde yerlerini aldı.

Subay ve yakınlarının olduğu tribüne oturmak isteyen bazı başörtülü kadınlar ise AKP’li Büyükşehir Belediyesi zabıta ekiplerinin engeliyle karşılaştı. Zabıta görevlisi, şeref tribününün sağındaki platformun askerlere ayrıldığı için başörtülü kadınların alınmadığını söyledi. Diğer tribündeyse çok sayıda başörtülü kadın töreni izledi. Başörtülü kadınlardan 51 yaşındaki Yumma Satıcı, “Törende torunlarım yürüyüş yapacaktı. Onları izlemek için geldim, ama bizi askerlerin olduğu tribüne almadılar” dedi. Gaziantep’te 10 Kasım ve 29 Ekim’de düzenlenen törenlerde de TSK mensupları başörtülü davetlilerin olması sebebiyle törenleri terk etmişti.

YENİ ASYA / İSTANBUL

27.12.2007


 

MEB bugün yeni sınavı deneyecek

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından ilköğretim 6. ve 7. sınıflar için ilk kez Haziran 2008’de yapılacak Seviye Belirleme Sınavı’nın (SBS) pilot uygulaması, bugün yapılacak.

Ortaöğretime Geçiş Sistemi doğrultusunda, 2007-2008 öğretim yılı sonunda ilköğretimden ortaöğretime geçişte esas alınmak üzere ilk defa 6. ve 7. sınıflar, 2008-2009 öğretim yılından itibaren de 6, 7 ve 8. sınıflara yönelik SBS uygulanacak.

Bu sınavın denemesi niteliğinde olan pilot uygulama bugün MEB Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğünce 12 ilde uygulanacak. Sınav, saat 10.00’da başlayacak. Sınava, resmi ve özel okullar arasından seçilen 250 ilköğretim okulundan 50 bin civarında öğrenci katılacak.

Sınavda, Aralık ayı sonuna kadar işlenen ünitelerden sorular yöneltilecek. Sınavda, resim, müzik, beden eğitimi ve seçmeli dersler dışındaki tüm derslerden sorular yer alacak. Din kültürü ve ahlak bilgisi ile ilgili soruları, isteyen öğrenciler cevaplayacak. Bu soruları cevaplamak istemeyenler için diğer derslerden alternatif sorular bulunacak.

/ ANKARA

27.12.2007


 

“Şefkat Projesi” hayata geçiyor

Adana Valisi İlhan Atış, Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesinde kalan hasta yakınlarının barınma sorununu ortadan kaldırmayı hedefleyen ‘’Şefkat Projesi’’nin, yakında hayata geçeceğini bildirdi.

Vali Atış, yaptığı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ve AKP Adana Milletvekili Ömer Çelik’in öncülüğünde başlatılan proje için yer tespitinin ardından projesinin tamamlanarak, ihale aşamasına geldiğini belirtti.

Projeyi iki kez değiştirmek zorunda kaldığını ifade eden Atış, ‘’Çünkü, yapılacak tesislerin sürekli kalmayı teşvik eder olmamasına özen gösterdik. Aksi takdirde proje amacı dışına çıkardı. Yakında ihalesi gerçekleşecek proje, hastane otoparkında ya da viyadük altında yatmak zorunda kalan hastaların sorununa kalıcı çözüm getirecek’’ dedi.

Balcalı Hastanesinde hasta yakınlarının barınma sorunu, Şanlıurfa’dan omurilik kanseri tedavisi için gelen 8 yaşındaki Feyzullah Türk’ün dramıyla gündeme gelmişti.

/ ADANA

27.12.2007


 

Üç boyutlu TV’ye hazırlanın

Türk araştırmacıların önderliğinde Avrupa Birliği (AB) 6. Çerçeve Programı kapsamında yürütülen 3DTV (3 boyutlu TV) projesini yürüten ekip, görüntülerin elde edilmesinde önemli aşamalar kaydetti.

‘’Hayalet’’ gibi görüntüler verecek 3 boyutlu TV çalışmalarını sürdüren dev kadrolu ekip, 3 yılda elde ettiği birikimle dünya çapında 275 yayına ulaşırken, optoelektronik teknolojisindeki gelişmelerle birlikte bu TV’lerin 8-9 yıl sonra ticarileşmesi bekleniyor.

Proje Koordinatörü Bilkent Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Onural, 3 yıl önce başlatılan ve AB 6. Çerçeve Programı dahilinde yürütülen 3 boyutlu TV projesinin 8 ay içerisinde tamamlanacağını bildirdi. Projeye, 7 ülkedeki 19 kuruluştan 180 araştırmacının katıldığını belirten Onural, araştırmacıların tamamının dünyada iyi tanınan bilim adamlarından oluştuğunu kaydetti. Üç boyutlu TV projesinde senaryodan çekime, kameralardan ekran boyutuna uzanan bir dizi çalışmanın yürütüldüğünü anlatan Onural, aslında 3 boyutlu çekimlerin halihazırdaki 2 boyutlu çekimler kadar eski olduğunu söyledi.

Holografik teknoloji ile bir ortamdaki ışığı tüm özellikleri ile kaydedip elektronik ve optik yöntemlerle tekrar oluşturarak ‘’hayalet’’ gibi görüntülerin elde edilebileceğini anlatan Onural, teknolojideki tüm gelişmelere rağmen, ışıkla bu tür sonuçlar çıkarmanın oldukça zor olduğunu dile getirdi. Onural, kaliteli 3 boyutlu TV’nin evlerde kullanılabilir hale gelmesi için henüz erken olduğunu belirterek, bu süreçte de optiği işleyen elektronik teknolojisinin ilerleme kaydetmesinin gerektiğini anlattı.

/ ANKARA

27.12.2007


 

Sarımsak soyma makinesi yaptık

Kastamonu Üniversitesi (KÜ) öğretim üyesi tarafından tasarlanan ve 10 bin YTL’ye mal olan sarımsak soyma makinesi sayesinde günde 1 ton sarımsak tüketime hazır hale getiriliyor.

KÜ Meslek Yüksek Okulu Makine Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Güran Ünal, gelen bir talep üzerine sarımsak soyma makinesi tasarladı. Okul imkanları kullanılarak, makine ve elektronik bölümü öğretim üyelerinin yardımı ile yapılan makinenin tasarımı yaklaşık 6 ay sürdü. Sucuk ve turşu imalathaneleri, büyük restoranlar ile market zincirleri için düşünülen makine sayesinde günde yaklaşık 1 ton dişlere ayrılmış sarımsak soyulabiliyor.

/ KASTAMONU

27.12.2007


 

Vitrinde bir hafta yaşayacak

Şişli’de bir mağaza tarafından başlatılan “Vitrindeki Çocuk” projesi kapsamında, 22 yaşındaki bir genç bir hafta boyunca mağazanın vitrininde yaşayacak.

Bir hafta boyunca vitrinde oluşturulan odadan çıkmayacak olan “Vitrindeki Çocuk” yemek ve tuvalet gibi temel ihtiyaçlarını aynı odada karşılayacak. Vitrindeki çocuğun bir haftalık serüveni “www.vitrindekicocuk.com” adresinden 7 gün 24 saat canlı olarak izlenebilecek. YKM Mağazası ve Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi işbirliğiyle gerçekleştirilen “Benim Vitrinim” adlı yarışmanın parçası olan “Vitrindeki Çocuk” projesi hayata geçti. İsmi açıklanmayan Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencisi genç, proje kapsamında 1 hafta boyunca Şişli YKM Mağazasının vitrininde oluşturulan odada yaşayacak.

/ İSTANBUL

27.12.2007


 

Oyunlarla, yabancı dil öğrenmek daha kolay

Erzurum’da ana sınıf ile ilköğretimin ilk 4 sınıf öğrencileriyle yapılan araştırmada, çeşitli çocuk oyunları kullanılarak verilen yabancı dil eğitiminde daha başarılı sonuçlar elde edildiği bildirildi.

Atatürk Üniversitesi (AÜ) Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi (KKEF) Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Abdullah Er, danışmanı olduğu yüksek lisans tezi için yapılan bilimsel çalışmada, ilköğretim çağında yabancı dil eğitiminde oyunun öneminin üzerinde durulduğunu söyledi.

Er, ilköğretim seviyesindeki öğrencilerin, oyun aracılığıyla yabancı dili en kolay yoldan nasıl öğrenebilecekleri, oyunun yabancı dil üzerindeki yararları, eğitim araç ve gereçlerinin yabancı dil öğrenimine katkısının incelendiği araştırmayı, Mustafa Fırat adlı öğrencisinin çeşitli okullarda çalışma yaparak gerçekleştirdiğini belirtti.

Ana sınıf ile ilköğretimin ilk 4 sınıf öğrencileriyle yapılan araştırmada, yabancı dil eğitiminde oyunların kullanımının büyük önemi olduğunun tespit edildiğini anlatan Er, ‘’Yabancı dil öğretiminde oyunun kullanılmasının, öğrencilerin yabancı dili öğrenmelerini kolaylaştırdığı, bilgilerin kalıcı olduğu, öğrencilerin bu yöntemden zevk aldıkları, derslere severek ve isteyerek katıldıkları tespit edildi’’ dedi.

/ ERZURUM

27.12.2007


 

Çocuklar sokaktan kurtarılıyor

Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu, sokakta kısa periyotlarla harçlık temin etmek veya ailesine küçük de olsa katkı sağlamak amacıyla çalışan çocuk sayısının 200-220 civarında olduğunu hatırlattı.

Daha önce sokakta sürekli çalışan çocuk sayısının 3 bin civarında olduğunu, ancak bunlardan 2 biniyle doğrudan temas kurulduğunu belirten Vali Mutlu, çocukların Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünce rehabilitasyon projesi kapsamına alındığını, aileleriyle temas kurulduğunu ve ailelerinin eğitimlerine önem verilerek maddi destekte bulunulduğunu kaydetti. Vali Mutlu, çocukların eğitimlerinde herhangi bir aksama olup olmadığının izlenmeye başlandığını ifade ederek, sürekli olarak geçimini sokaktan temin eden çocukların eğitimlerine devam etmeleri ile ilgili çalışmaların da aralıksız sürdüğünü kaydetti.

36 AİLE HAKKINDA SUÇ DUYURUSU

Ailelere yönelik rehabilitasyon çalışmalarının devam ettiğini de anlatan Vali Mutlu, şöyle konuştu: ‘’Ailelere çocuklarının eğitimlerini aksatmaması noktasında her türlü uyarıların yapılmasına rağmen sonuç alınamıyorsa adli işlem yapıyor ve suç duyurusunda bulunuyoruz. Bu şekilde 36 aileye suç duyurusunda bulunduk. Çok da etkili oluyor. Ailelere çocuklarının eğitiminin önemini de anlatıyoruz. Aileleri ikna edip bu şekilde netice almaya çalışıyoruz. Ama buna rağmen ‘Biz çocuğumuzu sokakta çalıştırmaya devam edeceğiz’ diyorsa, o vakit sonuç alamadığımız aileler hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunuyoruz.’’

‘’SOKAKTA KALAN ÇOCUĞUMUZ YOK’’

Vali Mutlu, Diyarbakır’da sokakta çalışan çocuk sayısının yoğun olarak gündemde tutulduğunu da belirtti. Mutlu, şöyle devam etti: ‘’Bizim sokakta kalan tek bir çocuğumuz yok. ‘Diyarbakır’da 3 bin tane sokak çocuğu var derseniz’ bunun algılaması 3 bin tane sokakta yatan, kalkan, geçimini sürekli çalışarak temin eden ve yapacak bir iş bulamadığı için de kapkaça, suça bulaşan çocuk olarak algılarsınız. Toplumun algılayış biçimi bu. Dolayısıyla yanlış algıya sebebiyet vermemek için bilgiyi de doğru vermeniz gerekir. Evet 3 bin tane çocuğumuz var, ama yüzde 98’i okula devam eden çocuklar. Kısa süreli de olsa bir iki saat okuldan çıktığı dönem içinde cebine bir harçlık temin ediyor. Onlar bana göre sokak çocuğu değil. Onları sokak çocuğu olarak görmüyorum. Sokakta yatıp kalkan gidecek yeri olmayan bir tek çocuğumuz yok. Bizim çocuklarımızın hepsi evinde. Şu ana kadar yaptığımız faaliyetlerle 900 çocuğumuz sokaktan tamamen kopartılmıştır.’’

MADDE BAĞIMLISI ÇOCUKLAR

Vali Mutlu, şehirde 210 civarında tespit edilen madde bağımlısı çocuğun bulunduğunu ve bunların da Uçucu Madde Bağımlıları Tedavi Merkezinde tedavilerinin sürdüğünü ifade ederek, bu konuda arzu ettikleri sonuçları da aldıklarını kaydetti.

Şehrin imajı açısından verilen haberlerin doğru rakamlarla verilmesi gerektiğini, bu konuda söz söyleyecek olanların objektif davranmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Vali Mutlu, resmi rakamlara itibar edilmesi gerektiğini belirtti.

ÇOCUKLARA 2 MERKEZ

Çocukların rehabilitasyonlarının en üst düzeyde sürdürülmesi amacıyla içerisinde spor kompleksi, sanat atölyeleri, mesleki eğitim verileceği kütüphane ve dinlenme alanlarının da bulunduğu 35 dönümlük alanda bir merkez oluşturulacağını da ifade eden Vali Mutlu, ayrıca suça bulaşan çocukların rehabilitasyonu ve topluma kazandırılması amacıyla Sosyal Rehabilitasyon Merkezi yapacaklarını belirtti. Mutlu, merkezlerin 2008 içinde ihalelerinin yapılacağını sözlerine ekledi.

/ DİYARBAKIR

27.12.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri