Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 11 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Basından Seçmeler

Araplar, Avrupa’yı örnek almalı

Geçen aralık ayının sonlarında AB’nin Schengen serbest dolaşım bölgesi, bütün alanlarda birliğin göstergesi olarak genişletildi. Schengen Lüksemburg’daki bir kasabanın adı ve ilk pasaportsuz dolaşım anlaşması 1985’te bu kasabada imzalanmıştı. Bugün 400 milyon Avrupalı Estonya’dan Portekiz’e kadar uzanan büyük bir bölgede, 24 Avrupa ülkesi arasında pasaportsuz yolculuk yapabilir hale geldi. O halde karşımızda, dünyadaki en büyük birleşik güçlerden biri olma amacıyla ilerlemekte olan ürkütücü bir ekonomi ve siyasi bir güç var.

Avrupa ülkelerinin farklı alanlarda bütünleşme ve birleşme yönünde attıkları adımlarla Arap ülkelerindeki şartlar arasında bir karşılaştırma ilk kez yapılmıyor. Bu, Arap vatanında uzun yıllardır araştırma ve tartışma konusu. Araştırmacılar bu durumu bütün ayrıntılarıyla masaya yatırdı. Böyle bir karşılaştırma yapmaya iten etkense, Avrupa’nın geldiği durumla Arap vatanındaki bizlerin hali arasındaki büyük fark. Avrupa’da bütünleşme ve birliğin her alanda kök salan bir gerçek haline geldiği ve gün geçtikçe derinleştiği bir zamanda, bizler hâlâ bütünleşmekten ve gerçekçi işbirliği içine girmekten bile çok uzağız. Her alanda bölünmüş ve parçalanmışlık halimiz devam ediyor.

Aynı anda başlamıştık ama...

Bu gerçekten tuhaf bir durum ve ilk anda anlaşılması zor geliyor. Arap ülkeleri arasında o kadar çok anlaşılmazlık nedeni var ki... Öte yandan, öncelikle şunu söylemek gerekir ki, Avrupa ve Arap ülkelerinin bütünleşme deneyimi hemen hemen aynı dönemde, 1950’lerde başladı. Buna rağmen şartlar böylesine ürkütücü bir farka yol açtı.

İkincisi, bütünleşmenin ve birliğin temellerini temsil etmesi öngörülen Arap ülkeleri ve halkları arasındaki ilişkiler, Avrupa ülkelerini birbirine bağlayan bağlarla karşılaştırılmayacak kadar çok. Hatta Arap ülkeleri ve halklarını buluşturan tarih, kültür, vicdan, his ve ortak çıkarlar gibi bağlar dünyada başka bir toplumda görülmüyor.

Enerjimiz tükendi mi?

Üçüncüsü, dünyanın bütün bölgeleri yıllardan beri farklı şekillerde bütünleşmeye yönelmekte. Söz konusu bütünleşmeyi ekonomik ve siyasi gelişmeler öngörüyor; zira, ekonomik ve siyasi açıdan, büyük oluşumlar dışındaki oluşumların ağırlığı kalmadı.

O halde bütün bu etkenler ve yaklaşımların ışığında, bizlerin Avrupa ülkelerinden daha ileri bir noktada olmamız ve bütünleşme deneyimimizi onlardan önce gerçekleştirmemiz gerekirdi. Peki ne oldu? Niçin onlar bütün bu başarıları elde etti de biz başarısız olduk? Bunun sorumluluğunu dış etkenlere dayandıran bir bakış açısı var. Buna göre, biz bağımsızlığımızı elde ettiğimiz günden bugüne kadar kaynaklarımızı, topraklarımı ve bağımsızlığımızı hedef alan emperyalist saldırılara maruz kaldık. Bu saldırılar enerjimizi tüketti ve bizi felce uğrattı. Bu temel nedenden dolayı arzulanan bütünleşme ve birliği sağlamakta aciz kaldık. Bağımsızlık elde ettiğimizden beri şiddetli emperyalist saldırılara uğradığımız doğru ve bunların merkezinde, Siyonist düşmanın saldırıları ve savaşları var. Söz konusu saldırılar sadece ekonomik ve siyasi gücümüzü değil, düşünce gücümüzü de tüketti. Düşünsel imkânlarımızı Arap ülkelerinin yapısal sorunlarına değil, bu saldırılara ayırmak zorunda kaldık.

Birleşme en iyi mücadele yöntemi

Bu bakış açısının sahipleri, kaynaklarımıza göz diken ve bağımsızlığımızı elimizden almak isteyen büyük emperyalist ülkelerin, Arapların gerçekçi bir ilerleme sağlamasını engelleme ısrarıyla ilgili bir başka noktaya da işaret ediyor. Bu da doğru. Emperyalist güçlerin Arap uyanış girişimlerini yıllardır, hatta asırlardır vurmaya çalıştığı olgusu kanıta ihtiyaç duymuyor. Bu güçlerin Arap ülkeleri arasında ayrılık çıkarma ve birleşmelerini engelleme kararlılığı da fazla ayrıntı gerektirmiyor.

Bu dış etkenin Arapların bütünleşmekte aciz kaldığı yorumunda önemli bir rol oynadığı şüphe götürmez. Ancak, bunun acziyeti açıklamak için yeterli görülmesi de mümkün değil. Aksine, bu dış etken Arapları bütünleşmeye sevk etmiş olmalıydı. Yani Arap ülkelerine yönelik bu sert emperyalist saldırıların, onları birleşmenin mücadele için kaçınılmaz olduğunu anlamaya sevk etmesi gerekirdi. Birleşmemizin, bu saldırılarla mücadelede tutunmamız gereken en büyük güç kaynağı olduğunu çok zaman önce anlamamız gerekirdi. Niçin başarısız olduk?

(Bahreyn gazetesi Ahbar elHalic, 5.2.2008)

Radikal, 10.2.2008

Seyid Zehra

11.02.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Başlıklar

  Çözüm zorlaşıyor

  Araplar, Avrupa’yı örnek almalı


 Son Dakika Haberleri