Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 11 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Yangın şehitleri Türkiye’de

Almanya’nın Ludwigshafen şehrinde geçtiğimiz hafta çıkan yangında hayatını kaybeden Türk vatandaşlarının cenazeleri dün akşam özel bir uçakla Gaziantep’e getirildi. Ölenlerin yakınları ve Almanya’da yaşayan Türk vatandaşları ile Almanların katıldığı hazin uğurlama töreninde, Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve Ludwigshafen Belediye Başkanı da hazır bulundu.

Almanyanın Ludwigshafen şehrindeki yangında hayatına kaybeden 9 Türk’ün cenazesi törenle bu şehirden Gaziantep’e uğurlandı. Yan yan dizilen 9 cenaze acının büyüklüğünü bir kez daha gözler önüne serdi. Ludwigshafen’de geçtiğimiz hafta meydena gelen yangında hayatına kaybeden Türk vatandaşları için tören düzenlendi. Ölenlerin yakınları ve Almanya’da yaşayan Türk vatandaşları ile Almanların katıldığı törende Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve Ludwigshafen Belediye Başkanı da hazır bulundu. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, törende yaptığı konuşmada, Alman yetkililerin en kısa zamanda olayı aydınlatacağına inandığını ifade ederek, “Farklı inançlara sahip insanlar hep birlikte yaşayacağız. Özümüzü kökümüzü unutmadan hep birlikte kardeşçe yaşamaya çalışacağız. Çocuklarımızı en iyi şekilde yetiştireceğiz, ama yaşadığınız bu ülkenin dilini de en iyi şekilde öğreneceğiz” diye konuştu.

Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu da bu elim kazanın nedenlerinin bir an önce tespit edilmesi için çalışmaların takipçisi olacağımız bir kez daha ifade etti. Çalışmaların hızla sürdüğünü ifade eden ve Türkiye sonuna kadar bu kazanın takipçisi olacaktır” diyen Yazıcıoğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarının yanında olduğunu ve olmaya devam edeceğini vurguladı. “Sonucun ortaya çıkması bu 9 canı geri getirmeyecektir” diyen Yazıcıoğlu, acıların bir nebze olsun hafifleyeceğini söyledi.”Diliyorum bu olay Türkiye-Almanya ilişkilerinde bir dönüm noktası olur” diyen Yazıcıoğlu törenin ardından cenaze yakınları ile Türkiye’ye dönecekleri hayatını kaybedenleri memleketlerinde ebediyete uğurlayacaklarını sözlerine ekledi.

Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer de, “kazada ölenlerin ailelerinin ne kadar büyük bir acı çektiğini biliyoruz. Burada ölen çocukların önünde uzun bir hayat vardı. Acıyı dindirmek için elimizden ne gelirse yapmaya hazırız. Kurduğumuz ekiple yangının nedenini en kısa zamanda aydınlatacağımızı emin olabilirsiniz. Var gücümüzle çalışıyoruz. Angela Merkel de bizimle birlikte yas tutuyor. Geride kalan aile yakınlarına yardımcı olarak bu acıyı bir nebze dindirmek istiyoruz. “Yangında yakınlarını kaybeden Kamil Kaplan da “Üzüntümüz çok büyük.. Burada yaşadık çocuklarımızı burada doğurup büyüttük. Tek derdim Türk alman kardeşliğinin yaşamasıdır.” dedi.

/ LUDWİGSHAFEN

11.02.2008


 

Baykal darbe şakşakçısı

Eylemde konuşan Mazlum-Der Genel Başkanı Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu, CHP lideri Deniz Baykal’ın darbe şakşakçılığı yaparak antidemokratik söylemleri ile halkın gözünde daha da puan kaybettiğini ifade ederken, MHP ve AKP’nin girişiminin son derece eksik olduğunu ve başörtüsünün her alanda serbest olması gerektiğini söyledi. Gergerlioğlu, yasakçı rektörlere, dayatmacı tavırlarından vazgeçmeleri çağrısında bulundu.

MAZLUMDER Kocaeli Şube Üyesi Canan Osman Aran, “Biz, derdimizi mevsimler, aylar ve yıllar boyunca anlattık... Tüm samimî ve içten girişimleri takdir ederiz. Ancak biz, dertliyiz. Öyle ki; hiç bir teselliyi kabul etmeyecek kadar... Bu yüzden de çarenin peşinde koşmaktan yorulmayacağız...” dedi.

Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu İzmit Sabri Yalım Parkı İnsan Hakları Anıtı önünde 147. “Başörtüsüne Özgürlük” eylemini gerçekleştirdi.

Eylemde platform adına basın açıklamasını MAZLUMDER Kocaeli Şube Üyesi Canan Osman Aran yaptı.

Eylemde sesleniş konuşması yapan

MAZLUMDER Genel Başkanı Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu yasakçı ve dayatmacılara seslenerek, MHP ve AKP’nin girişiminin son derece eksik olduğunu başörtüsünün her alanda serbest olması gerektiğini belirtti. Gergerlioğlu, CHP lideri Baykal’ın yaptığı açıklamalarla darbe şakşakçılığı yaparak anti demokratik söylemleri ile halkın gözünde puan kaybettiğini belirtti.

MAZLUMDER Kocaeli Şube Üyesi Canan Osman Aran, Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu olarak 147 haftadır aynı yerde adaletin, hürriyetin ve hakça bir hayatın mücadelesini verdiklerini belirterek şöyle devam etti: “Burada ürettiğimiz gerçek gündemi karalamak, unutturmak ve sahte gündemlerle örtbas etmek için zırvalıyorlar... Biz burada, 37 aydır, sayıları yüz bine ( 100.000) ulaşan, eğitim ve öğretim hakları gaspedilmiş kız öğrencilerin derdine çare bulunmasından söz ediyoruz... Biz burada 3 yıldır, başörtülü oldukları için mesleklerini icra edemeyen, hastane kapılarında ölüme terk edilen, kovulan, dövülen, istihza edilerek aşağılanan, sömürülen ve vatandaşlık haklarının kullanılmasına izin verilmeyen yüzbinlerce kadından söz ediyoruz... Biz, tam 48 mevsimdir burada, solan, dökülen ve kuruyan yapraklardan söz ediyoruz.” 3 yıldır gündemin en gerçeğinden söz ettiklerini ifade eden Canan Osman Aran, şunları söyledi: “Biz inanıyoruz ki; bir millet olabilmenin en bariz vasıflarından biri milletin kendi gündemini oluşturabilmesidir. Eğer bir millet, kendi gündemini oluşturmuyorsa millet olma vasfını da kaybetmiş demektir. Ama ne zaman ki milletimizin gerçek gündemini dillendirsek, kanı ve canı bizden ancak, yürekleri ve beyinleri batılı patronlarının hesabına çalışanlar, ülkenin gerçek gündemi bu değildir diyorlar.”

Hak aramaya çağrı

Sakarya Başörtüsü Platformu adına SABED (Sapanca Bilgi Eğitim ve Dayanışma Derneği) tarafından yapılan 126. Basın açıklamasında da başörtüsü yasağının bu ülke gerçeğini net biçimde anlamak için bir nev'î turnosol kağıdı olduğu kaydedildi.

Basın açıklamasında, şöyle denildi: “Darbe çığırtkanlığında öncülüğü kimseye kaptırmayan kartel medya; 28 Şubat sürecinde olduğu gibi peş peşe provokatif haberler yapıyor. İnsanların örtünmesi ya da namaz kılması suçmuş gibi sunuluyor. Tüm bu kuru gürültünün ortasında, Platformu olarak, bir kez daha, yasakçılara boyun eğmemeye, toplumsal gerginlik çıkarma senaryolarını bozmak için net bir duruş takınmaya ve temel sorunlarımızın adalet ve özgürlük zemininde kalıcı çözümlere kavuşturulabilmesi için inisiyatif almaya, dayanışmaya, mücadeleye çağırıyoruz.”

Yeni Asya / KOCAELİ

11.02.2008


 

Baykal'ın gözü Anayasa Mahkemesinde

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, başörtüsü konusundaki anayasa değişikliğiyle ilgili olarak, ‘’Sadece biz değil Türkiye, Türkiye’nin hukuk birikimi, yargıçları, hukuk karşısındaki bütün otoriteleri bu gelişme karşısında bütün umutlarını Anayasa Mahkemesi’ne bağlamışlardır’’ dedi.

Deniz Baykal, Kanal D Ana Haber Bülteni’nde Mehmet Ali Birand’ın başörtüsü düzenlemesiyle ilgili sorularını cevapladı. Baykal, düzenlemeyle ilgili Anayasa Mahkemesi’ne başvurma konusundaki soruyu cevaplarken, Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını, söz konusu gelişmeler karşısında tek dayanak noktalarının milletin bilinci, kararlılığı ve desteği olduğunu söyledi.

Süreç karşısında başvuracakları tek demokratik mekanizmanın yargı olduğunu belirten Baykal, Anayasa değişikliğinin Resmî Gazete’de yayımlanmasının ardından 10 gün içinde başvurularını yapacaklarını bildirdi. Baykal, şöyle konuştu: ‘’Hazır mıyız? Evet Hazırız. Sadece biz değil, Türkiye, Türkiye’nin hukuk birikimi, yargıçları, hukuk karşısındaki bütün otoriteleri bu gelişme karşısında bütün umutlarını Anayasa Mahkemesi’ne bağlamışlardır. Biz de onların sözcüsü, temsilcisi olarak bu talebi Anayasa Mahkemesi’nin önüne taşıyacağız. Gayet sağlam gerekçelerimiz var. Bunu ortaya koyacağız ve geçmişteki Anayasa Mahkemesi kararları bu doğrultuda sağlam dayanaklar oluşturuyor. Umut ediyorum Anayasa Mahkemesi bunu değerlendirecektir.’’

Baykal, ‘’17. madde bu haliyle çıkarsa onu da Anayasa Mahkemesi’ne götürecek misiniz?’’ sorusu üzerine de ‘’Bunda hiç kuşku yok’’ dedi.

/ ANKARA

11.02.2008


 

Hizmet alan-hizmet veren ayrımı aldatmaca

76. haftasına giren Van İnsan Hak ve Özgürlükleri Platformu (VAHÖP) eylemleri yine Sanat Sokak’ta ısrarla “hak, özgürlük ve adalet” dedi.

Van İnsan Hak ve Özgürlükleri Platformu eylemde yaptığı basın açıklamasında, “Hizmeti alan ve veren konusundaki yapay ve aldatıcı kurgu ciddiyet ve samimiyetten uzaktır” denildi. basın açıklamasında şu görüşler dile getirildi: “MHP’nin AKP’ye destek vererek sorunu çözmek mi, yoksa yasağın anayasal nitelik kazanmasına mı zemin hazırlamaya çalıştığı anlamlı ve ciddî bir soru olsa gerek. Elbette ki bütün bu savrulma ve manipüle atraksiyonlar karşısında Hak ve Özgürlükler Platformu olarak tavrımız da kararımız da nettir. Hizmeti alan ve veren konusundaki yapay ve aldatıcı kurgu ciddiyet ve samimiyetten uzaktır. Hizmeti alan da veren de insandır ve insan her zaman ve zeminde inancıyla vardır.”

/ VAN

11.02.2008


 

Erdoğan: Avrupa Birliği,Türkiye ile birlikte global aktör olacaktır

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Türkiye’nin artan değeri, sadece Orta Doğu ile kısıtlı değil. Balkanlarda, Karadeniz ve Akdeniz bölgesinde, ayrıca Afganistan, Pakistan, Orta Asya ve Afrika’da da Türkiye, bir numaralı partner ve istikrarla olumlu değişimin bir ara bulucusu haline gelmiştir’’ dedi.

Erdoğan, Alman ‘’Süddeutsche Zeitung’’ gazetesi için ‘’Türkiye, değişimin sembolüdür’’ başlığıyla yazdığı makalede, coğrafi konumunun, global güvenlik için bir tehdit oluşturmaması gereken Orta Doğu bölgesinde Türkiye’yi, bu bölgedeki krizlerin çözümünde etkili Batılı bir stratejinin, merkezi aktörlerinden biri konumuna getirdiğini kaydetti. Bu konuda Türkiye’nin bilgi ve tecrübelerinin çok önemli olduğuna dikkati çeken Erdoğan, ‘’Ancak burada söz konusu olan sadece coğrafya değil. Bugünün Türkiyesi için şu geçerli: Sadece nerede olduğu değil, neyi temsil ettiği önemini ortaya koymaktadır’’ ifadesine yer verdi. Türkiye’nin, değişen ve huzursuzluklarla çalkalanan Orta Doğu’daki rolünün Batıya yönlenmesine bağlı olduğunu kaydeden Erdoğan, çoğu Müslüman olan halkıyla demokratik ve laik bir ülke olan Türkiye’nin, serbest pazar ekonomisi prensiplerinin ve reformların uygulanmasında olağanüstü tecrübelere sahip olduğunu belirtti.

Türkiye’nin dünyada İslâmiyet, demokrasi ve modernliği birbiriyle bağdaştırabilen ender ülkelerden, hatta bu konuda tek ülke olduğunu ifade eden Erdoğan, Orta Doğu ülkeleriyle olan ortak tarihi nedeniyle Türkiye’nin barış ve iş birliği için özel bir motivasyona da sahip olduğunu kaydetti.

Türkiye’nin AB’ye tam üye olmasının bu rolü tüm taraflar adına daha da güçlendireceğine şüphe olmadığını kaydeden Erdoğan, Türkiye’nin, demokratik değerleri yaymasıyla birlikte, bunun Orta Doğu ve diğer birçok ülkede de yankı bulacağının altını çizdi. Erdoğan yazdığı makalede, ‘’Aynı zamanda AB de Türkiye ile birlikte, bugüne kadar hayal ettiği gibi gerçek bir global aktör olacaktır’’ ifadesini kullandı.

/ MÜNİH

11.02.2008


 

2B çözüm bekliyor

Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafiz Özak, orman vasfını kaybetmiş 2B arazilerinin, çözülmesi gereken önemli bir sorun olduğunu söyledi. Sorunu sosyal ve ekonomik olarak ikiye ayıran Bakan Özak, “Bir ifadeye göre 25 milyar dolar getirecek Türkiye’ye, bir ifadeye göre daha fazla... Ama ondan da önemlisi sosyal olarak çok önemli işlevi görülüyor” dedi.

Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak, orman vasfını kaybetmiş 2B arazilerinin, çözülmesi gereken önemli bir sorun olduğunu söyledi. Bakan Özak, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 2007 yılı çalışmalarının değerlendirilmesi ve 2008 yılı hedefleriyle ilgili Antalya’da devam eden toplantıda yaptığı konuşmada, orman vasfını kaybetmiş 2B arazileri ile ilgili aksaklıkların giderilmesi için, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla ilgili bakanlıklarla toplantı yaptıklarını hatırlattı.

2B’nin, son derece önemli ve çözülmesi gereken bir konu olduğunu belirten Özak, şöyle konuştu:’’2B, son derece önemli bir sorun, çözmemiz gereken bir konu. Türkiye’nin sorunu, sosyal sorun, ekonomik sorun. Bir ifadeye göre 25 milyar dolar getirecek Türkiye’ye, bir ifadeye göre daha fazla... Ama ondan da önemlisi sosyal olarak çok önemli işlevi görülüyor. Bunun çözümünde geçmiş 3-4 yılda bir takım işler yapıldı. Ama gelinen noktada Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü konuya müdahale etmezse çözülemiyor. (İşi ehline teslim edin) diyor Hazreti Peygamber. O yapılmalı, o yapılacak. İnşallah onu da çözeceğiz.’’

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile TOKİ’nin anahtar teslim törenlerine katıldığını da belirten Özak, ev sahibi olmanın çok büyük mutluluk olduğunu vurguladı. Bu mutluluğu törenlerde vatandaşların yüzünde gördüğünü ifade eden Özak, ‘’50 yıldır tapu bekleyen vatandaşın tapu aldığındaki sevinci inanılmaz bizi etkiliyor’’ dedi.

“TAPUSUZ GAYRİMENKUL,

NİKÂHSIZ EŞE BENZİYOR’’

‘’Tapusuz gayrimenkul nikahsız eşe benziyor’’ diyen Özak, ‘’Gerçekten öyle: Bir eşiniz var nikahsız, bir araziniz var tapusuz. İkisi birbirine çok benziyor. Nikahtaki o keramet tapuyu aldığınız da da size aynı mutluluğu verebiliyor’’ diye konuştu.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün geçen yıl döner sermayeden genel bütçeye 400 milyon YTL’den fazla katkı yaptığını ifade eden Özak, personele döner sermayeden ek ödeme yapabilmek için çalışmaların sürdüğünü kaydetti. Özak, tapu ve kadastro personelinin döner sermayeden ek ödeme almayı hak ettiğini dile getirdi.

Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Mehmet Zeki Adlı da, Türkiye’de kadastro çalışmalarının Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana devam ettiğini, 2004 yılından itibaren de çalışmaların hızlandığını vurguladı. Adlı, Türkiye’de sorunlu olan bin köy dışında kadastrosuz yer kalmadığını söyledi.

HUKUKî VE AHLÂKî OLMAYAN

HER ŞEYİN KARŞISINDAYIZ

Bakan Faruk Nafiz Özak, ‘’Bahşiş ile rüşveti bir birine karıştırmamak lazım. Hukuki ve ahlaki olmayan her şeyin karşısındayız’’ dedi.

Toplantıda konuşan Özak, daha sonra gazetecilerin, tapu dairelerinde yaşanan yolsuzluk iddialarıyla ilgili sorularını cevapladı. Tapu kadastro çalışanlarının, yıllardır Türkiye’nin her metre karesinde fedakarca hizmet verdiğini dile getiren Özak, kurumun da, en güvenilir ve çalışkan kurumlardan biri olduğunu kaydetti. Özak, ‘’Çok az da olsa, böyle sorunlar yaşayabiliriz. Ama bunu abartmamak lazım. Bugün giderek güvenilirlik derecesi artan kurumlarımızdan biri. Bu bakımdan bu konuya gazetelere yansıyan tarafıyla değil de genel anlamda bakarsak, gerçekten çok güvenilir, çok başarılı, 150 yıldır bu ülkeye hizmet veren bir kurumumuz’’ dedi.

‘Döner sermayeden çalışanlara ek ödeme yapılması durumunda iddiaların ortadan kalkıp kalkmayacağına’ ilişkin soru üzerine Özak, tapu ve kadastro çalışanlarının döner sermayeye çok katkıda bulunduklarını ve döner sermayeden hak ettikleri parayı almaları gerektiğini ifade etti.

Bu konunun Bakanlar Kurulunda da gündeme geldiğini dile getiren Özak, ‘eşit işe eşit ücret’ konusunda bir sorun yaşandığını kaydetti.

/ ANTALYA

11.02.2008


 

AKP'li Tanrıverdi: TBMM, bir ayıbı ortadan kaldırdı

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi, ‘’TBMM, Türkiye’nin bir ayıbını daha ortadan kaldırmıştır. Temel hak ve özgürlüklere vurulan zincirleri kırmış, özgürlükler getiren adımı atmıştır’’ dedi.

Tanrıverdi, AKP Yerel Yönetimler Başkanlığınca Şanlıurfa’da düzenlenen ‘AKP 11. Bölge Yerel Yönetimler Şurası’nda yaptığı konuşmada, partisinin ‘’İnsanı yücelt ki devlet yücelsin’’ prensibiyle yola çıktığını ve ‘’Durmak yok, yola devam’’ düsturuyla yoluna devam ettiğini söyledi. Türkiye’nin çözüm bekleyen sorunlarının üstesinden gelmek için planlarını ortaya koyduklarını ve bu plan çerçevesinde yürüdüklerini ifade eden Tanrıverdi, ‘’Bu çerçevede dün TBMM, Türkiye’nin bir ayıbını daha ortadan kaldırmıştır. Temel hak ve özgürlüklere vurulan zincirleri kırmış, özgürlükler getiren adımı atmıştır’’ diye konuştu.

/ ŞANLIURFA

11.02.2008


 

Simge tartışması uzlaşmayı baltaladı

KADER (Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği) Başkanı Hülya Gülbahar, Yeni Asya’nın sorularını cevaplandırdı. Başörtüsü yasağının sona ermesiyle ilgili olarak başlatılan tartışmaları değerlendiren Gülbahar, “Simgeler üzerinden yürütülen tartışmalar Türkiye’ye birşey kazandırmamıştır” dedi.

Gülbahar şöyle konuştu: “Bizler sivil toplum olarak tartışarak ilerliyorduk ki, durduk yere, yukarıdan ve siyasal simge tartışmalarıyla gelen tartışma uzlaşma zeminimizi parçaladı. Kangrenleşmiş laiklik sorununu yaşamak istemiyorsak, bu sorunu kutuplaşmaların dışına çıkarmamız ve soğukkanlılığımızı korumamız gerekiyor.”

RÖPORTAJ BÖLÜMÜNÜ TIKLAYIN

Hasan Hüseyin KEMAL

11.02.2008


 

Burası Avustralya’da bir üniversite

Melbourne şehrindeki La Trobe Üniversitesini ziyaret ediyoruz. Gördüğümüz manzaralar Türkiye için neredeyse hayal. Her milletin öğrencisi kendi inanç veya âdetlerinin göstergesi kıyafetleriyle okulda. Namaz vakti geliyor. Kafamızı çeviriyoruz ve yol gösteren levhalarda namaz ve abdest yerleri için konulan tabelâları görüyoruz.

Türkiye’de alıştığımız bir durum genelde mescitlerin hastanelerin bodrum katının da altında (B2), morgun bulunduğu ve cenazelerin yıkandığı yerde olması. Biz de aşağılara, kuytu bir yerlere girmeyi bekliyoruz namaz için. Ama dersliklerin yanında bir yer. Özellikle mescit tarzına ve görünümüne uygun özel inşa edilmiş bir bina.

Saadet Topuz / AVUSTRALYA

11.02.2008


 

Türkiye’de ‘Kürt politikası’ yerine, Kürt politikasızlığı var

Türkiye Barış Meclisi tarafından İnşaat Mühendisleri Odası’nda ‘’Yeni Anayasa Sürecinde Demokratikleşme ve Kürt sorunu’’ başlıklı bir konferan düzenlendi.

Konferansta konuşan İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Belge, Türkiye’de ‘’Kürt politikası yerine Kürt politikasızlığı bulunduğunu’’ ifade etti. ‘’Kürt sorunu’’nun Cumhuriyet pratiğinin en köklü sorunu olduğunu’’ öne süren Belge, ‘’Hükümetin Başbakanı bir şeyler yapacağım diye ortaya çıksa bile, bir yerlere kabul ettirmesi gerekiyor’’ dedi.

TBMM 13. Dönem Milletvekili Tarık Ziya Ekinci de Türk ve Kürt aydınlarını sorunun çözümü için ortak siyasî bir platform oluşturmaya çağırdı.

Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Cengiz Aktar da ‘’Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki ekonomik durumun özel bir doğu bakanlığı gerektirecek kadar ağır olduğunu’’ savundu. Türkiye’deki sorunların çözümü için AB sürecine sahip çıkılması gerektiğini ifade eden Aktar, ‘’AB, önümüzdeki en makul ve somut açılımlardan bir tanesi’’ dedi.

KONDA Genel Müdürü Tarhan Erdem de bugünkü anayasa ile idarî reform yapmanın mümkün olmadığını iddia etti. ‘’İdari reform ihtiyacının sadece Kürtlerin değil, herkesin ihtiyacı olduğunu’’ ifade eden Erdem, yapılacak bir idarî reformun bütün Türkiye’de uygulanabilecek bir şekilde olması gerektiğini kaydetti. Erdem, ‘’hazırlanacak anayasada yasama yetkisinin kurulacak yerel meclislere de verilmesi gerektiğini’’ savundu.

Konferansta konuşan DTP’li Aysel Tuğluk, ‘’anayasal vatandaşlık konusunu çok önemsediklerini’’ belirterek, ‘’Yeni anayasa ile Kürt kimliğinin inkârının ortadan kalkıp kalkmayacağı sorusunun yanıtını aradıklarını’’ ifade etti.

Tuğluk, ‘’Bu soruya verilecek yanıt Kürtler açısından çok önemli. Verilecek yanıt, Cumhuriyet’ten bu yana bir şekilde aidiyet sorunu yaşan Kürtlerin Cumhuriyetle ilişkisinin yönünü, niteliğini ve içeriğini belirleyecek’’ dedi.

‘’Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürt sorununa kardeşlik retoriği ile yaklaştığını ve bu şekilde sorunun çözülemeyeceğini’’ öne süren Tuğluk, ‘’Kimlik ve dil hakkı anayasal güvence altına alınmadığı müddetçe Kürt sorunu çözülmeyecektir’’ diye konuştu.

/ ANKARA

11.02.2008


 

“Cargill Yasası’’ yeniden gündemde

AKP Bursa Milletvekili Altan Karapaşaoğlu, 11 Ekim 2004 tarihinden önce gerekli izinler alınmadan tarım dışı kullanıma açılan arazilerin, istenilen amaçla kullanımına imkan sağlanmasını öngören yasa teklifini TBMM Başkanlığına sundu.

Teklif, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun ile diğer kanunlarda değişiklik öngörüyor. Buna göre, 11 Ekim 2004 tarihinden önce, gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçla kullanıma açılan arazilerin, ‘’tarımsal bütünlüğü bozmaması’’ halinde, ‘’istenilen amaç’’la kullanımına izin verilmesini öngörüyor.Hidroelektrik üretim tesislerinin, rezervuar alanında bulunan Hazinenin özel mülkiyetindeki ve devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazların bedelsiz olarak kullanım izni verilebilmesini teminen de düzenleme yapılıyor. Karapaşaoğlu, 22. Dönemde de benzer bir teklif vermişti. Kamuoyunda ‘’Cargill Yasası’’ olarak gündemde tartışma konusu olan teklif, yasalaştıktan sonra 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından bir kez daha görüşülmek üzere iade edildiği Mecliste aynen kabul edilmişti. Yasanın bazı maddeleri, CHP’nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesince iptal edilmişti.

/ ANKARA

11.02.2008


 

Girişimcilere AB projelerinde valilik desteği

İzmir Valiliği bünyesinde kurulan AB Dış İlişkiler ve Koordinasyon Merkezi, il genelinde AB fonlarından yararlanılan proje sayısını artırmak amacıyla teknik destek veriyor.

İzmir’de AB fonlarından destek alan projelerin sayısını az bulan Vali Cahit Kıraç’ın talimatıyla haziran ayında kurulan AB Dış İlişkiler ve Koordinasyon Merkezi’nde istihdam edilen uzmanlar, hazırlanan projelere destek vermenin yanı sıra, AB’nin talep ettiği kriterlere uygun şekilde proje hazırlanması için de çeşitli kurumlara proje hazırlama eğitim seminerleri düzenliyor. Koordinatörlüğünü Menderes Kaymakamı Ahmet Önal’ın üstlendiği merkezin ofis koordinatörlüğünü yürüten uzman Emin Bakay, üniversitelerden öğrenci birliklerine kadar birçok kişi ve kurumun proje taslaklarını kendilerine ilettiğini anlattı.

/ İZMİR

11.02.2008


 

Ders başı başlıyor

İlköğretim ve ortaöğretim okullarında 2007-2008 eğitim-öğretim yılının ikinci yarısı bugün başlıyor. İlköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 15 milyon öğrenci ile 600 bine yakın öğretmen, 2 haftalık yarıyıl tatilinin ardından ders başı yapacak.

Öğrenciler açısından eğitim-öğretim yılının ikinci dönemi sınavlar sebebiyle yoğun geçecek. Anadolu, fen ve sosyal bilimler liselerinde okumak isteyen ilköğretim son sınıf öğrencileri, 8 Haziran 2008’de son kez yapılacak Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’na (OKS) girecekler. Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı (DPY-B) ile Seviye Belirleme Sınavları (SBS) 21-22 Haziran 2008 tarihlerinde birlikte yapılacak. 21 Hazirandaki sınava 6. sınıf, 22 Hazirandaki sınava 7. sınıf öğrencileri girecek. Ayrıca, ilköğretim okullarının 5. sınıf öğrencileri ile liselerin 9, 10 ve 11. sınıflarında okuyan öğrenciler, 4 Mayıs 2008’de gerçekleştirilecek Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı’na katılacaklar. Lise son sınıftaki öğrenciler 15 Haziran 2008’de yapılacak Öğrenci Seçme Sınavı’na (ÖSS), üniversitelerin yabancı dil ile ilgili bölümlerinde okumak isteyen adaylar da 22 Haziran 2008’de yapılacak Yabancı Dil Sınavı’na girecekler.

2007-2008 eğitim-öğretim yılı 13 Haziran 2008 Cuma günü sona erecek. Öğrenciler, 3 ay sürecek yaz tatili yapacak. 2008-2009 eğitim-öğretim yılının 15 Eylül 2008’de başlaması planlanıyor.

Sınav başvuruları bugün başlıyor

İlköğretim 6. ve 7. sınıf öğrencilerinin girebileceği SBS ile DPY-B’ye başvurular bugün başlıyor. Sınavlara katılmak isteyen öğrencilerin velileri, öğrencinin T.C kimlik numarasıyla Ziraat Bankası, Vakıflar Bankası veya Türkiye Halk Bankası şubelerinden birine 10 YTL sınav ücreti yatıracak. İki sınav için ayrı ayrı ücret yatırılmayacak.

/ ANKARA

11.02.2008


 

Ankara’da ekmeğe zam yok

Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, un fiyatlarındaki artışa rağmen odaya kayıtlı fırıncıların, Ankara’da Mayıs ayı sonuna kadar ekmeğe zam yapmayacaklarını bildirdi.

Aygün, yaptığı yazılı açıklamada, ATO’ya kayıtlı fırıncılarla yaptıkları toplantıda ekmeğe Mayıs sonuna kadar zam yapmama kararı aldıklarını belirtti. Vatandaşın bugünlerde ekmek fiyatlarına zam geleceği endişesi taşıdığını ifade eden Aygün, un fiyatları, doğal gaz fiyatları ve toplu sözleşmeyle işçilere gelen maaş artışlarına rağmen Mayıs ayı sonuna kadar zam yapmayacaklarını, fiyat artışlarını vatandaşa yansıtmamak için dört ay daha direneceklerini kaydetti. Aygün bu arada, buğday rekoltesindeki düşüşün alarm verdiğini, ekmeklik unun çuval fiyatının 40 YTL’ye dayandığını ifade ederek, hükümetin, bu konuda tedbir almasını beklediklerini belirtti.

/ ANKARA

11.02.2008


 

Ormanlar keçilerden kurtuluyor

Çevre ve Orman Bakanlığı, illerden gelen raporlar doğrultusunda keçilerin sayısını 2012 yılına kadar kademeli olarak her yıl 1 milyon azaltmak için çalışmalarını başlattı.

Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü’nün yürüttüğü bu proje için muhtarlar orman köylerinde her gün keçi sayıyor. Yaklaşık 3 aydan bu yana orman köylerinde keçi sayımı yapan Orman Genel Müdürlüğü çalışanları ve muhtarlar Şubat ayının sonunda sayımı bitirmeyi hedefliyor.

Bakanlığın başlattığı projeden haberdar olan keçi besleyen orman köylüleri istemese de keçilerini satıyor. Keçi besleyen orman köylülerini mağdur etmeyen Bakanlık, köylüleri keçi yerine süt koyunculuğu ve süt ineği yetiştiriciliğine teşvik ediyor. Bu konuda da keçisini satan orman köylülerine süt ineği ve süt koyunu bağışı da başladı.

/ HATAY

11.02.2008


 

Sigaraya büyük gol

9 Şubat Dünya Sigarayı Boykot Gününde, bu yıl yürürlüğe giren 5727 sayılı Tütün Kontrol Kanunu ile Türkiye, sigara ile mücadelede dönüm noktasına ulaştı. Türkiye Sigarayla Savaş Derneği Genel Başkanı Dr. Mustafa Aydın, Tütün Kont-rol Kanunu’nun bugüne kadar dünyada bu alanda kabul edilen en ileri kanun olduğunu açıkladı.

Aydın, 9 Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Günü dolayısıyla, Türkiye Sigarayla Savaş Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ubeyd Korbey, Eski Millî futbolcu Tanju Çolak ve sanatçı Adnan Şenses’in de katılımıyla Astoria Alışveriş Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.

Açılış konuşmasını yapan Türkiye Sigarayla Savaş Derneği Genel Başkanı Aydın, “Dünya Sigarayı Boykot günü olan 9 Şubat’ta, bu yıl yasalaşan Tütün Kontrol Kanunu ile Türkiye’de sigara ile mücadele devrim denebilecek önemli bir dönüm noktasına ulaşılmıştır. Ulaşılan bu noktada Türkiye Sigarayla Savaş Derneği’nin uzun uğraş ve çabaları da vardır. Sigara/tütün ile mücadele konusunda bugüne kadar öncü bir görev üstlenmiş, yasanın çıkmasında etkin çalışmalarda bulunmuş olan dernek, bundan sonra bu yasanın uygulanmasına destek verecek ve uygulamayı yakından takip edip, denetleyecektir” dedi.

Tütün Kontrol Kanunu’nun birçok hükmünün 19 Mayıs 2008 tarihinde, birkaç hükmünün de 19 Temmuz 2009’da yürürlüğe gireceğini belirten Aydın, yasanın bugüne kadar dünyada bu alanda kabul edilen en ileri kanun olduğunu vurguladı.

Türkiye’nin benzer yasayı kabul eden 7 ülkeden biri olduğunu belirten Aydın, “dizi, film, klip ve benzeri televizyon programlarında tütün ürünlerinin kullanılması ve görüntülerine yer verilmemesi kuralı”nın Türkiye’yi 6 ülkeden üstün kıldığını vurguladı.

KANUN TİRYAKİLERE SİGARA

İÇMEYİ YASAKLAMIYOR

Bu yasayla Türkiye’nin, çağdaş uygarlık düzeyinde önemli bir adım attığını ifade eden Aydın, ‘’Yasa, tiryakilerin sigara içmesine bir yasaklama getirmiyor. Sadece içtikleri tütün ürünlerinin öldürücü olan zararlı etkilerinden başta çocuklar olmak üzere içmeyenlerin korunması amaçlanıyor’’ dedi.

Kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte sigara tiryakilerinin sayısında ciddî azalmalar olacağını kaydeden Aydın, şöyle konuştu:

‘’Türkiye’de her yıl 115 bin kişi sigaradan hayatını kaybediyor. Önümüzdeki 3 yıl içinde bu sayıda da önemli azalma olacağını düşünüyoruz. Ayrıca, Türkiye’de 25-30 milyon sigara içen var. Bunun yanı sıra ülkemizde her yıl sigara içmedikleri halde sigara içenler nedeniyle 15 bin kişi hayatını kaybediyor. Bunun 5 binini, 1-3 yaş arasındaki çocuklar oluşturuyor. Kanunun çıkmasıyla bu ölümlerde de azalmalar yaşanacaktır. Sadece içtikleri tütün ürünlerinin öldürücü olan zararlı etkilerinden başta çocuklar olmak üzere içmeyenlerin korunmasını amaçlıyor. Her insanın zehir solumadan temiz hava soluması temel haktır. Bu hak hiçbir surette kimsenin elinden alınamaz. Bu yasa bugüne kadar çiğnenen bu temel hak ve özgürlüğün korunması yönünde bir düzenleme yapmaktadır.”

Eski millî futbolcu Tanju Çolak da toplumun gözü önünde olan kişilerin bu tür konularda örnek olması ve duyarlılık göstermesi gerektiğini ifade ederek, ‘’Sigarayı hayatım boyunca içmedim. İçmeyi de düşünmedim’’ diye konuştu.

Toplantı sonrasında, sigarayla mücadeleye desteklerinden ötürü kendisine Mustafa Aydın tarafından plâket verilen Tanju Çolak, dev sigara maketinin koruduğu kaleye penaltı atışı yaptı. Tanju Çolak, basın mensuplarına, ‘’En güzel gölümü sigaraya attım’’ dedi.

Yeni Asya / İSTANBUL

11.02.2008


 

30 yıl içinde Marmara’da 7’nin üzerinde deprem bekleniyor

oğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Gülay Altay, "30 yıl içinde Marmara’da 7’nin üzerinde deprem bekleniyor" dedi.

Gülay Altay, Gölcük Belediyesi ve Gölcük Esnaf Sanatkârlar Odası Arama Kurtarma Timi (GESOTİM) işbirliği ile düzenlenen ‘’Olası İstanbul depreminde çevre illerin rolü’’ konulu konferansta konuştu. Kandilli Rasathanesi’nde son 10 yıldır önemli çalışmalar yapıldığını ve ölçümlerde büyük aşama kaydedildiğini belirten Altay, enstitü sayesinde Türkiye’nin, Avrupa’nın en iyi ağına sahip 5 ülkesi arasında yer aldığını söyledi. Türkiye’de ve Marmara bölgesinde meydana gelen tarihsel depremler hakkında da bilgi veren Altay, muhtemel Marmara depremiyle ilgili şunları kaydetti: "30 yıl içinde Marmara’da 7’nin üzerinde deprem bekleniyor. Bazı bilim adamları bunun 7’nin altında 6.8, 6.3 olacağını söylüyor. Bu olabilir, ancak bilmemiz gereken deprem tehlikesinin varlığıdır. Gelecek yıllar içinde 10 yıl içinde, 20 yıl, 30 yıl içinde de olabilir. Binaların dayanıklılığı yeterli olmayabilir, güçlendirilmesi gerekebilir. Yeni yapılaşmada da bu riski artırmamak için gerekli önlemleri almak gerekir. Her an hazırlıklı olmalıyız.’’

/ GÖLCÜK

11.02.2008


 

Uludağ'da 1,5 metre kar var

Kayak ve kış turizminin önemli merkezlerinden Uludağ’da kar kalınlığının 167 santimetre olduğu bildirildi.

Uludağ Meteoroloji İstasyonu yetkililerinden alınan bilgiye göre, oteller bölgesinde dün 149 santimetre olan kar kalınlığı, gece başlayan yağış ile birlikte 167 santimetreye yükseldi. Hava sıcaklığının eksi 1 derece olarak ölçüldüğü Uludağ’da kar yağışı aralıklarla devam ediyor.

/ BURSA

11.02.2008


 

Yenikapı’ya arkeolojik park

Marmaray Bölge Müdürü Haluk İbrahim Özmen, projeye göre Marmaray sahalarındaki büyük bir alanın arkeolojik park ve müze alanı olarak ayrıldığını belirterek, ‘’Kazılarda çıkan buluntuların bu alanda sergilenmesi ile İstanbul aslında güzel bir arkeolojik park ve müze alanına kavuşmuş olacak’’ dedi.

Projeye ilişkin bilgi veren Özmen, tarihi dokusu sebebiyle Yenikapı’da sadece Marmaray çalışma alanında değişik yüzyıllara ait 11 tekne kalıntısı çıktığını, Marmaray Projesi’nin hemen yanında İstanbul Büyükşehir Belediye’nin (İBB) metro inşaat alanında da 19 tekne kalıntısı bulunduğunu söyledi.

Bu kazı alanlarında değişik arkeolojik buluntular ortaya çıktığına işaret eden Özmen, bu bölgenin müze istasyon olarak tasarlanmasına yönelik bir karar bulunduğunu ifade etti. Özmen, bu doğrultuda gerekli çalışmaların yapıldığını belirtti.

/ İSTANBUL

11.02.2008


 

Afrika’nın ışığı oldular

Afrika’daki 5 milyon katarakt hastasından 3 bin 286’sı İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı tarafından başlatılan kampanya sayesinde ışığa kavuştu.

İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, Afrika ülkeleri başta olmak üzere, Afganistan, Bosna-Hersek, Moğolistan, gibi ülkelere yardım götürdüklerini anlattı.

Yıldırım, Sudan’da bir kampanya sırasında Afrika’da katarakt hastalığının yaygın olarak görüldüğünü gözlemlediklerini, buradan yola çıkarak ‘’Siz Görürseniz Onlar da Görecek’’, ‘’100 bin Afrikalı’dan Birinin Gözlerini Aydınlatan Sen Ol’’ sloganlarıyla ‘’Afrika Görecek’’ kampanyasını başlattıklarını bildirdi.

Sağlık Bakanlığı ve Türkiye İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığının (TİKA) da destek verdiği kampanya kapsamında Türk Göz Hastanesi kurduklarını anlatan Yıldırım, şunları kaydetti: ‘’Afrika’da sıcak hava, beslenme ve iklim şartları sebebiyle çok sayıda kişi genç yaşta katarakt olarak görme yeteneğini yitiriyor. Göz doktoru sayısının yetersizliği de buna eklenince özellikle kırsal kesimlerde birçok hasta, ameliyat olamadan karanlığa mahkum yaşıyor. Yoksul kıtada 5 milyon kişi katarakt hastalığı sebebiyle göremiyor. Sağlık Bakanlığı ile ortak hareket ederek bu soruna çözüm için başlattığımız kampanya büyük destek görüyor. Türk Göz Hastanesinde günde ortalama 40 kişi ameliyat ediliyor. Kampanyayla Afrika ülkelerinden Benin’de 390, Gana’da 281, Togo’da 300, Çad’da 150, Nijer’de 165 ve Sudan’da 2000 bin olmak üzere toplam 3 bin 286 kişi, yeniden görmenin mutluluğunu yaşadı. Ayrıca, yaklaşık 20 bin kişiye gözlük ve ilaç dağıtıldı.’’

YENİ ÜLKELER İÇİN GÖNÜLLÜ

DOKTORA İHTİYAÇ VAR

Yıldırım, hastanede 4 gönüllü Türk hekim ile 4 gönüllü hemşirenin ameliyatları yaptığını, 2009 yılının sonuna kadar devam edecek ameliyatlar için her ay bir gönüllü sağlık ekibinin Sudan’a gittiğini anlattı.

Ameliyatları Afrika’nın diğer ülkeleri Somali, Etiyopya, Burkina Faso ve Mali’de de devam ettireceklerini dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti: ‘’Bu ülkelerde de ameliyatlara başlamak için alt yapı çalışmalarımız devam ediyor. Bir süre sonra buralarda da ameliyatlarımıza başlayacağız. Tek sıkıntıyı gönüllü doktorlar konusunda yaşıyoruz. Doktorlarımız ile hemşirelerimizin desteğini bekliyoruz. Ameliyatların aynı anda daha fazla ülkede ve daha hızlı yapılması için bu desteğe ihtiyacımız var.’’

Yıldırım, 10 Ocak 2008 tarihinde Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün Sudan’ı ziyaretinde kurdukları hastaneyi ziyaret ettiğini belirterek, 12 kişinin gözlerinin açılması için bağışta bulunduğunu, ayrıca, Türk hekimlerine teşekkür plaketi sunduğunu kaydetti.

Maliyeti kişi başına 100 YTL olan ameliyatların Türk hekimler tarafından gerçekleştirildiğini ifade eden Yıldırım, şu ana kadar kampanyalarına 44 bin 988 kişinin destekte bulunduğunu vurguladı. Yıldırım, kampanyayı 100 bin Afrikalıyı sağlığına kavuşturana kadar devam ettireceklerini, destek vermek ve kampanyayla ilgili bilgi almak isteyenlerin ‘’www.afrikagorecek.com’’ adlı internet sitesini ziyaret edebileceğini sözlerine ekledi.

/ ADANA

11.02.2008


 

Engelliler hakkını aramayı öğrenecek

Kocaeli’inde yürütülen “Hak Arama Kapasitesi Geliştirme Projesi” ile engellilerin haklarını aramaları öğretilecek.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin desteklediği ve Gölcük Engelliler Derneği ile Mavi Hilal Vakfı’nın ortaklaşa yürüttüğü “Hak Arama Kapasitesi Geliştirme Projesi”, SekaPark Otel’de yapılan yemekli toplantıda sivil toplum kuruluşları ile engelli derneklerine tanıtıldı. Proje ile Kocaeli’de yaşayan engellilerin haklarını aramaları, kendilerini savunmaları, ya da bürokratik engelleri nasıl aşacakları öğretilecek. Düzenlenecek olan seminerler ve basılacak kitapçıklar sayesinde, özellikle engellilerin hayatlarını kolaylaştırmak için ön hazırlık yapılmış olacak. Yapılacak seminerlerle, engelliler sorunları konusunda uzman sivil toplum temsilcileri ile uzman hukukçular bilgi verecek. Proje Türkiye’de ikinci, Kocaeli’nde ise ilk kez uygulanacak.

Yeni Asya / KOCAELİ

11.02.2008


 

Ekmeğimiz bir türlü poşete giremedi

Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Elgün, ‘’Grip gibi bazı hastalıkların bulaşmasına yol açan ekmeğin tazeliğine bakmak adına dokunularak seçilmesi alışkanlığı terk edilmelidir’’ dedi.

Prof. Dr. Adem Elgün, yaptığı açıklamada, temel gıda maddesi olan ve birçok ülkeye göre tüketimi çok fazla olan ekmeğin, hijyenik bir şekilde tüketilmesi konusundaki sorunun halen çözüm beklediğini söyledi.

Prof. Dr. Elgün, ambalajsız şekilde satılan tüm gıda maddelerinde olduğu gibi, elle kasaya doldurulup raflara yine elle yerleştirilen, hatta raftan sözde tazeliğinin kontrol edilmesi için dokunulan ekmeğin sağlık açısından bazı riskler taşıdığını vurguladı.

Poşetler içinde ekmek satılma uygulamasının yaygınlaşmadığını ifade eden Prof. Dr. Elgün, ‘’Gribal enfeksiyon gibi bazı hastalıkların bulaşmasına yol açan ekmeğin tazeliğine bakmak adına dokunularak seçilmesi alışkanlığı terk edilmelidir. Bunun için de ekmeğin, daha üretim aşamasında poşete girmesi gerekir’’ diye konuştu.

Ayrıca, ekmeklerin gazete kâğıdı gibi kullanılmış kâğıtlara sarılmasının da yanlış olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Elgün, ‘’Daha da önemlisi ekmek açık şekilde ambalajsız satılıyorsa, müşterinin ekmek seçimine izin verilmemeli, eldiven giymiş satış görevlisi tarafından poşete doldurulmalıdır’’ dedi.

El değmeden ekmek üretimi

Konya’nın merkez Karatay Belediye Başkanı Mehmet Hançerli ise kendilerinin el değmeden ekmek üreten şehirdeki en yüksek kapasiteli fırına sahip olduklarını belirtti. Konya’da üretilen 180 bin belediye ekmeğinden 120 binini üreten belediye olarak, şubatın en geç 15’inde ekmeği poşete sokacaklarını belirten Hançerli, şunları kaydetti: ‘’Aslında şu an bile ekmeği poşete koyacak durumdayız, ancak poşetlere Karatay Belediyesi logosu basmak için biraz daha zamana ihtiyacımız var. Bir ekmeğin poşete girme maliyetini 1,1 yeni kuruş olarak hesapladık. Bu önemli bir maliyet gideri değil. Türkiye ve dünyada, günde 20 binden fazla ekmeği poşetleyecek makine yok. Ekmeğin poşete bir türlü girememesinin asıl sebebi budur. Bir Avrupa ülkesinde bizdeki ekmek tüketiminin 20’de biri yok. Bu nedenle binlerce ekmeğin aynı anda poşetlenmesi gibi bir sorunla o ülkelerde karşılaşılmadığı için daha yüksek kapasitede ekmek poşetleyecek makineler de geliştirilmemiş. Biz araştırmalarımıza rağmen günde 20 binin üzerinde ekmek poşetleyecek makine bulamadık.’’

/ KONYA

11.02.2008


 

Kaynakları suları randımanlı kullanılamıyor

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Değirmenci, özellikle tarımsal sulamada mevcut su kaynaklarının randımanlı kullanılmadığını söyledi.

Prof. Değirmenci, yaptığı açıklamada, tarımsal sulamada ihtiyacın 2-7 katı su kullanıldığını, bu oranın GAP Bölgesi’nde ihtiyacın 14 katına kadar çıkabildiğine dikkati çekti. Tarımsal sulamada fazla su kullanımının büyük bir tehlike oluşturduğuna işaret eden Prof. Dr. Değirmenci, ‘’GAP Bölgesi’nde tarımsal sulamada ihtiyacın 14 katı kadar sulama yapılıyor demek, bitkiye ihtiyacının 14 katı kadar fazla su vermek anlamına geliyor. Siz, bitkiye 14 katı kadar fazla su verirseniz ne olur? Bir defa toprakta tuzlanma başlar, tavan su seviyesi yükselir ve bir çok sorunlar ortaya çıkar’’ diye konuştu.

Tarımsal üretimde sulamanın mutlaka modern yöntemlerle ve bilinçli olarak yapılmasının gerekli olduğunu belirten Prof. Dr. Değirmenci, şöyle konuştu: ‘’Tarımsal sulama konusundaki sorunların, ciddi olarak tartışılması gerekir. Bu arada, tarımda yönetim sorunu da var. Yeni sulama projeleri geliştirilmeli. Türkiye, öteden beri hep su kaynakları yönünden zengin bir ülke olarak tanındı. Ancak, bu görüş doğru değil. Su zengini olabilmemiz için kişi başına yıllık tüketimin 10 bin metre küpten fazla olması gerekir. Oysa, Türkiye’de kişi başına tüketilen su miktarı yıllık bin 500 metre küp..’’

/ KAHRAMANMARAŞ

11.02.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri