Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 26 Şubat 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

 

Geleneksel Türk Tiyatrosu ilgisizlik kurbanı

“Karagöz gönüllüsü” olarak Karagöz ve kukla konularında atölye, konferans, araştırma, yazı, kurs, sergi ve radyo-TV programı çalışmalarıyla tanınan Ünver Oral, geleneksel Türk Tiyatrosunun artık “komada” olduğunu söyledi.

Karagöz ile 1961 yılında başladığı geleneksel Türk Tiyatrosu çalışmalarını sürdüren ve 70’e yakın araştırma, hikâye ve senaryo kitabını kaleme alan Ünver Oral, “Geleneksel Türk tiyatrosuna hak ettiği değeri vermedik” dedi.

Oral şunları söyledi:

“Bugün için geleneksel tiyatromuz artık komada. Sayıları 4-5’i geçmeyen san’atçılar olarak hiçbirimiz öğrenci yetiştiremiyoruz, yetiştiremeyiz. Çünkü bizim devamlı gösteri yaptığımız bir salon yok, üniversitelerde de bu konuda eğitim veren bir program mevcut değil” diyen Oral, doğaçlamaya dayanan orta oyunu sanatçısı olmanın ve Karagöz oynatmanın, eğitim ve tecrübe istediğini dile getirdi. Oral, “Ülkede işsizlik de söz konusu olunca biraz tiyatrodan anlayan gençler sadece para kazanmak için ‘yaptım oldu’ hükmüyle çıkıyorlar, bir şeyler yapıyorlar. Denetim yok. Bu yüzden ister Anadolu’da olsun, ister İstanbul’da geleneksel tiyatromuzu bütün dallarıyla rezil etmek, halka yanlış tanıtmak ve tiyatrodan onları soğutmak serbest.”

Geleneksel Türk Tiyatrosuna bu zamana kadar ilgili bakanlıkların da sahip çıkmadığını öne süren Oral, bu sanatın yaşatılmasının san’atçıların omuzlarına bırakıldığını, sanatçıların bir yere kadar bu sorumluluğu taşıyabildiklerini, ancak daha fazla taşıyamayacakları için sanatın yok olmaya yüz tuttuğunu dile getirdi.

BİR AYA HAPSETTİK

Geleneksel Türk tiyatrosunun bir dalı olan Karagöz’ün, sadece Ramazan ayında kurulan çadırlarda gösterildiğini söyleyen Oral, bu san’atın 12 ay boyunca icra edilebileceğini vurguladı. Oral, şunları söyledi:

“Ramazan çadırları keşke olmasaydı. Geleneksel tiyatromuzun önemini ve değerini kavrayamadığımız için onu Ramazan eğlencesi olarak kabul ettik ve onu bir aya hapsettik. Halbuki ismi halk tiyatrosu... 12 ay her yerde, her zaman sahneye konulabilecek bir san’at. Onu bir aya hapsederek canına okuduk. Basit gördük, müzelik gördük. Hatta bu ülkenin kültür ve san’at adamları bile bilmedikleri için aynı düşünceyle yola çıktılar. Müzelik olduysa bizim kabahatimiz, sanatın değil. Basitse, geliştirmedikse, o da bizim kabahatimiz. Sanatçıların elinden tutmazsak, onların da yapabilecekleri sınırlı. Dünyanın en güzel, en zengin, en çok dala sahip olan halk tiyatrosunu devlet ve millet olarak kendi ellerimizle boğazladık.”

”KARAGÖZ UZAYA GİDEBİLİR”

Bütün dalları yüzlerce yıl, yüzlerce san’atçının elinden geçerek günümüze en gelişmiş şekliyle gelen geleneksel Türk tiyatrosu dallarında bu süre zarfında bazı kalıpların ortaya çıktığını dile getiren Oral, bu kalıplara uyulduğu takdirde güncel konular dahil gösterilerde her konunun işlenebileceğini belirtti.

“Geleneksel tiyatromuzda yenilik olmaz, onun yerine gelişme olur. Herkes yenilik yaparsa ortada Karagöz kalmaz” diyen Oral, şunları kaydetti:

“Meselâ hayal perdesinde Karagöz’de her konu işlenebilir. Karagöz uzaya gidebilir, futbolcu olur, belediye başkanı olur. Yalnız konular işlenirken, konunun giriş, söyleşme, fasıl ve bitiş gibi 4 bölüm olarak işlenmesi gerekiyor. Karagöz’de her bitiş bir folklor gösterisi ile tamamlanır. En çok da Çengi dediğimiz folklorcu kız çıkar oynar. Bunun sebebi müşterilerin neşeli bir şekilde bulundukları yerden ayrılmalarını sağlamaktır. Başlarken de seyirci beklerken sıkılmasın diye perdeye göstermelik denen bir resim konur. Her şeyin ihtiyaçtan doğmuş bir sebebi vardır.”

Oral, kendisinin de belli ihtiyaçlar karşısında Karagöz’ü küçük değişikliklerle geliştirdiğini dile getirdi.

Geçmişte kıraathanelerde yapılan Karagöz gösterilerinin yeteri kadar geniş mekâna sahip olunmadığı için küçük ve boş bir perde ile gerçekleştiğini, bu perdede Karagöz’ün evinin de bulunmadığını belirten Oral, “Karagözü yaşatmak için günün imkânlarından faydalanmam gerekti. Perdeyi büyüttüm. Bu kez perde bomboş olmadı. Karagöz’ün evini büyüttüm ve yukarı kaldırdım. Bulut ve güneş ile üstünü doldurdum, perdeyi dekore ettim” diye konuştu.

26.02.2008


 

Düzdağ, millî şairi anlattı

Araştırmacı yazar M. Ertuğrul Düzdağ, millî şairimiz M. Âkif Ersoy’un yakın tarihimize etkilerini ve milletimizin kendisine duyduğu sevgiyi anlattı.

Yeni Asya Vakfı tarafından organize edilen “Mehmed Âkif Ersoy ve Yakın Tarihimiz” başlıklı konferans önceki gün 16.30-18.30 saatleri arasında Bağcılar Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Katılımın yoğun olduğu konferansta konuşan Düzdağ, millî şairimizin yakın tarihimize etkilerini ve milletimizin kendisine duyduğu sevgiyi anlattı.

Mehmed Âkif üzerine yaptığı araştırmalarıyla tanınan araştırmacı yazar M. Ertuğrul Düzdağ, Mehmet Âkif’in eseri Safahat’ı geçtiğimiz yıllarda dipnotlarla zenginleştirerek yeniden yayına hazırlamıştı. Düzdağ tarafından yayına hazırlanan Safahat, gazetemiz tarafından okuyucularımıza hediye olarak da verilmişti.

/ İSTANBUL

26.02.2008


 

30 ülkede “Türk Filmleri Haftası”

Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu yılın Nisan ayından itibaren aralarında ABD, Kanada, Çin, Hindistan, Almanya ve Fransa’nın da olduğu 30’a yakın ülkede “Türk Filmleri Haftası” düzenleyecek.

Görkemli galalarla başlayacak film haftalarında, klasikleşmiş, ödül almış ve en son vizyona girmiş Türk filmleri beğeniye sunulacak. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, 1,5 yıl içinde, ABD, Kanada, Arjantin, Brezilya, Çin, Hindistan, Türk cumhuriyetleri, Almanya’nın dört şehri, Fransa, Avusturya, İtalya, İsveç, Norveç ve Ukrayna gibi 30 civarındaki ülkede “Türk Filmleri Haftası” yapılacak.

Bakanlığın, Dışişleri Bakanlığı, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), Türkiye Sinema ve Audiovisüel Kültür Vakfı (TÜRSAK) ve sinema meslek birlikleriyle işbirliğinde gerçekleştireceği film haftalarının ilki, Nisan ayı içinde gerçekleştirilecek. Bu haftalarda Türk filmleri, “eski, klasikleşmiş ve nitelikli Türk filmleri”, “dünyaca bilinen ve ödül almış Türk filmleri” ve “en son vizyona girmiş Türk filmleri” olmak üzere üç kategoride beğeniye sunulacak. Türkiye’den sanatçıların da götürüleceği faaliyetler, gerçekleştirilecekleri ülkelerde ciddî reklâm kampanyalarıyla da duyurulacak.

26.02.2008


 

...ve Oscar gitti

80. Oscar ödülleri Los Angeles’ta düzenlenen bir törenle sahiplerini buldu. Gecede “No Country For Old Men” 4 dalda Oscar kazandı. En iyi erkek oyuncu ödülü Daniel Day Lewis’in olurken, en iyi kadın oyuncu ödülü Fransız Marion Cotillard’e gitti.

En iyi kadın oyuncu ödülünü ” La Vie En Rose” (Kaldırım Serçesi) filminde Edith Piaf’ın hayatını canlandıran Fransız oyuncu Marion Cotillard, en iyi erkek oyuncu ödülünü ise “There Will Be Blood” (Kan Dökülecek) filmindeki rolüyle İngiliz oyuncu Daniel Day-Lewis aldı.

En iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü “Michael Clayton” daki rolüyle İngiliz oyuncu Tilda Swinton, en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü ise “No Country for Old Men” (İhtiyarlara yer yok) filmindeki rolüyle İspanyol oyuncu Javier Bardem kazandı.

Bu yıl 80. kez sahiplerine kavuşan Oscar ödüllerinde en iyi yabancı film ödülüne “Kalpazanlar-The Counterfeiters” ile Avusturya filmi kazandı.

80. OSCAR ÖDÜLLERİNİ

KAZANANLARDAN BAZILARI

En iyi film: No Country for Old Men

En iyi yönetmen: The Coen Brothers - No Country for Old Men

En iyi erkek oyuncu: Daniel Day-Lewis - There Will Be Blood

En iyi kadın oyuncu: Actress: Marion Cotillard - La Vie En Rose

En iyi yardımcı erkek oyuncu: Javier Bardem - No Country for Old Men

En iyi yardımcı kadın oyuncu: Tilda Swinton - Michael Clayton

En iyi özgün senaryo: Diablo Cody - Juno

En iyi uyarlama senaryo: Joel and Ethan Coen - No Country for Old Men

En iyi yabancı film: The Counterfeiters - Avusturya

En iyi animasyon: Ratatouille

En iyi kısa metrajlı animasyon film : Peter and the Wolf

En iyi kısa metrajlı belgesel film: Freeheld

En iyi uzun metrajlı belgesel film: Taxi to the Dark Side

En iyi sanat yönetmeni: Sweeney Todd

En iyi görüntü yönetmeni: Robert Elswit (Kan Dökülecek-There Will Be Blood)

26.02.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri