|
New York şehrinde düzenlenen “Medyada Köşe Yazarlığı ve Karikatüristlik” konulu panelde konuşan Salih Memecan, “Kendimi her gün milyonlarca kişinin karşısında sınava çıkıyormuş gibi hissediyorum. Sınavı geçmek için ödeve çok iyi çalışmak lâzım” dedi.
ABD’nin New York şehrinde, “Medyada Köşe Yazarlığı ve Karikatüristlik” konulu panel düzenlendi.
Manhattan’da Türk Kültür Merkezi’nde düzenlenen panelde, Zaman gazetesi köşe yazarları Ahmet Turan Alkan, Naci Bostancı ve Nihal Bengisu Karaca ile karikatürist Salih Memecan konukların sorularını cevaplandırdı.
Kişisel tecrübesinden yola çıkarak “Nasıl Karikatürist Olunur” sorusunun cevabını veren Salih Memecan, her çocuğun çizebilme kabiliyetiyle doğduğunu ancak zamanla kendisini başka şekillerde ifade etmeyi öğrendiği için çizmeye ihtiyacı kalmadığını anlattı.
Çocukken kekeme olduğunu söyleyen Memecan, o dönemde kendisini çizerek ifade etmeye başladığını ve o zaman yaptığı pratiklerin karikatürist olmaya karar verdiğinde çok işine yaradığını ifade etti.
Karikatürde “iyi” çizmenin değil “rahat” çizmenin önemli olduğunu belirten Memecan, rahat çizebilmek için de çok çizmek gerektiğini söyledi.
Espri bulabilmenin yolunun olaylara farklı bakabilmekten geçtiğini anlatan Memecan, “Bir günümü düşündüğüm zaman başıma hep komik olayların geldiğini görüyorum, demek ki bu benim bakış açım olmuş” diye konuştu.
Karikatürist olmak için bilgili ve kültürlü olmanın önemine dikkati çeken Memecan, “Komik şeyler çizen çocuklar dergilerden para kazanmaya başlayınca iş bitti sanıyorlar. Halbuki karikatür cahil cahil yapılacak birşey değildir. Kendimi her gün milyonlarca kişinin karşısında sınava çıkıyormuş gibi hissediyorum. Sınavı geçmek için ödeve çok iyi çalışmak lazım” dedi.
Memecan, ABD’den Türkiye gündemine ilişkin karikatür çizme konusunda bir soruya ise dışardan bakmanın çok avantajı olduğunu, iki ülke arasında her gidiş gelişinde gözlemlediği farklılıkların karikatürlerine yansıdığı yanıtını verdi.
Hiç sorun olmasaydı ne yazardım?
Nihal Bengisu Karaca ise “Türkiye’de hiç sorun olmasaydı ne yazardınız” sorusu üzerine, yazmaya ilk başladığında daha naif olduğunu, ancak yaşanan terslikleri görünce “aslında nasıl olabilirdi” sorusuna kafa yormaya başladığını belirtti.
Türkiye’deki köşe yazarlarının çokluğu konusunda ise Naci Bostancı, okuyucuların, gazete haberlerini birinci aşama olarak gördüklerini, ikinci aşama olan “olayların arka plânını anlamak” içinse köşe yazarlarını okumayı tercih ettiklerini ifade etti. Bostancı, bu kapsamda “gündem oluşturma” ya da “gündeme katılma” gücüne sahip olan köşe yazarlarının sorumluluğunun öneminin altını çizdi.
| 
