Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Nisan 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Eğitim

Mesleğimiz ile hayallerimiz arasında hep uçurum vardı

Meslek seçimi bireylerin hayatını etkiler, gelecekte nasıl bir işte çalışmak istediğinizi iyi belirleyin’’ şeklinde devam eden konuşmalara hepimiz şahit olduk ve şimdi de aynı konuşmayı biz çocuklarımıza yapıyoruz. Sokakta, otobüste, markette karşılaştığımız insanlar iş yerlerinde yaşadıkları sıkıntılardan, pişmanlıklarından söz ediyorlar. Bu insanların pek çoğu ailesinin ya da ‘‘başkalarının’’ yönlendirmesi sonucu seçtiği mesleğinin ağırlığı altında eziliyor.

Her insanın özellikleri birbirinden farklıdır. İşte bütün bu mutsuzluk ve umutsuzlukların temelinde kişinin kendini tanımaması yatıyor. Bir öğrenci bütün derslerde başarılı olabilir ve bütün sınavlardan çok yüksek notlar alabilir. Ama bu durum bütün derslerle ilgili üstün yeteneklere ve çalışma şevkine sahip olduğunu göstermez. Meslek tercihi yapmak söz konusu olduğunda ‘‘bu işi yapabilir miyim’’ sorusu yeterli değildir. ‘‘Bu işi severek yapabilir miyim, kendimi bu alanda geliştirebilir miyim, yıllar sonra yine aynı şevkle çalışır mıyım, neyi hedefliyorum’’ sorularına da cevap alınması gerekir. Hangi mesleğe yatkın olduğunu ve hangi işleri severek yapabileceğini tartan bireyler, sonraki aşamada maddî gelir, popülerlik, çevrenin yaklaşımı gibi etkenleri değerlendirirler.

Günümüzde işsizlik gerçekten önemli bir sorundur. Gençler, en kısa sürede para kazanabilecekleri meslekleri tercih etmektedir. ODTÜ İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doçent Doktor Hakan Ercan tarafından hazırlanan “Türkiye’de Gençlerin İstihdamı” araştırmasında, işsiz gençlerin yüzde 40’ının, ilk kez iş arayanlardan oluştuğu ifade edilirken, 15-24 yaş grubundaki gençlerin ise, nüfusun geri kalan bölümüne göre en şanssız kesim olduğuna işaret ediliyor. Bu yaş grubundaki gençler arasındaki işsizlik oranı yüzde 18.7 olduğu görülürken, eğitimli gençlerin arasındaki işsizlik oranı ise yüzde 23.4 olduğu kaydedildi. Lise ve meslek okulu mezunlarının yüzde 24.8’inin işsiz olduğu belirtilen araştırmada, en düşük oranların bir okuldan mezun olmayanlardan ve ortaokul mezunlarından oluştuğu vurgulanıyor. Bunun sebebinin ise eğitimli gençlerin yüksek ücret istemesinden kaynaklandığı tahmin ediliyor. Araştırmada, gençlerin istihdamındaki başlıca sorunun eğitimden, çalışma hayatına geçişte yaşandığına işaret edilirken, gelecek dönemlerde gençlerin istihdamının Türkiye’de daha acil bir sorun haline geleceğinin altı çiziliyor.

İşsizlik sorununa bir de aile beklentileri eklenince gençler yeteneklerine uygun değil, ailelerinin isteklerine uygun bir meslek seçmektedir. Ailelerin meslek seçimi sürecinde çocuklarının yanında olmaları ve ona rehberlik etmeleri tabiîdir. Ancak bu destek sınırlı olmalıdır. Genç, ne tamamen kendi haline bırakılmalı, ne de çok bunaltılmalıdır. İngiliz Sunday Times Gazetesi’nin dört bin 500 okuru üzerinde yaptığı bir araştırmaya göre anne-babalar, çocuklarının meslek seçimlerinde yüzde 74’lük bir etkiye sahip. Onları yüzde 62’yle öğretmenler ve yüzde üçle ünlüler takip ediyor. Visa Europe Türkiye tarafından yaptırılan “Renkli Ufuklar Araştırması”na göre gençlerin büyük bölümü, lise seçimi, üniversite seçimi, meslek seçimi gibi kendi geleceklerini ilgilendiren kritik kararlarda tercihi ailesine bırakıyor. Liseli gençlerin yüzde 70’i, üniversite öğrencilerinin yüzde 46’sı, “benden daha deneyimli oldukları için kararı çoğunlukla aileme bırakıyorum” diyor. Kararlarda ailenin etkin olma oranları şöyle: Lise seçiminde yüzde 47, üniversite seçiminde yüzde 20, meslek seçiminde yüzde 25.

Uğur Kariyer Merkezi’nin 300 bin öğrenci arasında yaptığı çalışmaya göre, son 6 yıl (2002-2008) içinde gençlerin meslek tercihlerinde büyük değişiklikler yaşandığını gösteriyor. Moda tasarımcılığı popüler arasında yerini alırken bilgisayar mühendisliğinin tercih edilme oranında azalma var. Araştırma sonuçlarına göre Doğu Anadolu Bölgesi’nde yaşayanlar daha çok hukukçu, Marmara Bölgesi’nde yaşayanların iç mimar, Karadenizliler endüstri mühendisi, Egeliler asker, İç Anadolulular bilgisayar mühendisi, Akdenizliler diş hekimi Güneydoğulular ise bilim adamı olmak istiyor.

Gençlerin desteklenmeye ihtiyacı olduğunu unutmamalıyız. Çevreden gelen ‘‘yapamazsın, kazanamazsın’’ şeklindeki geri bildirimler, kişinin denemeyi göze alma cesaretini yok etmektedir. Bir laboratuvarda deney yapılıyor. İçinde bir büyük ve çokça küçük balığın olduğu kocaman bir akvaryum konuyor. Haliyle, büyük olan acıktıkça küçükleri yiyor. Daha sonra akvaryumun ortasına dikey bir cam yerleştiriliyor. Böylece akvaryum ikiye ayrılıyor. Büyük balık bir tarafa küçük balıklar da diğer tarafa yerleştiriliyor. Büyük balık cam bölmeyi geçmek ve küçük balıkları yemek için defalarca deneme yapıyor. Bu durum tam 28 saat sürüyor. Sonunda büyük balık artık diğer tarafa geçmek için mücadeleyi bırakıyor. Sonra cam bölme kaldırılıyor. İlginç bir şey oluyor! Büyük balık, küçükleri yemek için hiçbir hamle yapmıyor. Saatler geçtiği halde onları yemediği görülüyor. Buna psikolojide ‘’Öğrenilmiş Güçsüzlük’’ deniyor. İstatistiklere göre bir çocuk ergenlik yaşına gelinceye kadar ortalama 148.000 defa anne babasının, ‘‘yapma, elleme, dokunma’’ gibi sözlerini duyuyor. Böyle olunca da çocukta büyüyünce ‘‘yapamama’’, ‘‘edememe’’ özellikleri gelişiyor ve özgüvenini yitiriyor.

Meslekî tercihimiz ne olursa olsun, yaptığımız işi bir ceza olarak görmemeli ve elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız. Kendinizi güçsüz hissettiğinizde hedeflerinize odaklanın. İşimizdeki mutsuzluğumuz; ailemizin, çocuklarımızın yani çevremizdeki herkesin mutsuz olmasına sebep olmaktadır. Hayallerinizle aranızdaki duvarı yıkın! Kendinizi iyi gözlemleyin, yeteneklerinizi keşfedin ve umut etmekten vazgeçmeyin. Geçmiş nasıl şekillenmiş olursa olsun, gelecek daima sizi bekliyor.

Başarı dileklerimle, sevgiyle kalın…

MUSTAFA OĞUZ

08.04.2008


Kurşun kalemin verdiği dersler

Çocuk, büyükbabasının mektup yazışını izliyordu. Birden sordu: “Bizim başımızdan geçen bir olayı mı yazıyorsun? Benimle ilgili bir hikâye mi yoksa?” Büyükbaba yazmayı kesti, gülümsedi ve torununa şöyle dedi: “Doğru, senin hakkında yazıyorum. Ama kullandığım kurşun kalem yazdığım kelimelerden çok daha önemli. Umarım büyüdüğünde bu kalemi sen de seversin.” Çocuk kaleme merakla baktı, ama özel bir şey göremedi; “İyi ama bu kalem benim hayatımda gördüğüm diğer kalemlerden hiç farklı değil ki!” Büyükbaba cevap verdi: “Bu tamamen nesnelere nasıl baktığınla ilgili. Bu kalemin beş önemli özelliği var ve sen de bu özellikleri benimseyebilirsen, hep dünyayla barışık bir insan olursun.”

“Birinci özellik: Harika şeyler yapabilirsin, ama attığın adımları yönlendiren bir el olduğunu asla unutma. Bizim için bu el Yaratıcı’dır ve her zaman kendi kudretiyle bizi o yönlendirir.”

“İkinci özellik: Zaman zaman her ne yazıyorsam durmam ve kalemimin ucunu açmam gerekir. Bu kaleme biraz acı çektirse de sonuçta daha sivri olmasını sağlar. Bu yüzden bazı acılara göğüs germeyi öğrenmelisin, bu acılar seni daha iyi bir insan yapar.”

“Üçüncü özellik: Kurşun kalem, yanlış bir şey yazdığında bunu bir silgiyle silmene her zaman imkân tanır. Yaptığımız bir şeyi sonradan düzeltmenin kötü bir şey olmadığını anlamalısın, aksine bu bizi adalet yolunda tutmaya yarayan en önemli unsurlardandır.”

“Dördüncü özellik: Kurşun kalemin en önemli kısmı, kalemin yapıldığı ahşabı ya da dışarı yansıyan şekli değil, içerisinde yer alan kurşunudur. O yüzden her zaman kendi içine bakmalı, onu korumalısın.”

“Beşinci ve son özellik ise her zaman bir iz bırakmasıdır. Aynı şekilde sen de hayatta yaptığın her şeyin bir iz bırakacağını bilmeli ve her hareketinin farkında olmalısın.”

08.04.2008


Övgü kolonya gibidir, koklanmalı, ama yutulmamalıdır

BİR kimsenin beni yüzüme karşı methetmeye hakkı olursa, yüzüme karşı beni tenkit etmeye de hakkı olması lâzımdır (Bismark). Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar lâyık olduğumuzu herkese göstermek içindir (La Rochefaucauld). İnsanlar sizden, onları tenkit etmenizi isterler, fakat asıl istedikleri onları övmenizdir (W. Somerset Maugham). Alkışı en sessiz karşılayan, alkışı hak etmiş demektir (Emerson). Akıllı insanlar kendilerini gereğinden çok övenlerden nefret ederler (Pasteur). Denizin dibinde incilerle taşlar karışık olarak bulunurlar, övülecek şeyler de kusur ve yanlışların arasında bulunurlar (Hz. Mevlânâ). Beni daha az övseydin, seni daha çok överdim (Louis XIV). Olgun bir adamı dost edinmek isterseniz, tenkit edin; basit bir adamı dost edinmek isterseniz methedin (Sadi Şirazi). Eğer insanların senin hakkında iyi düşünmelerini istiyorsan, sen kendinden pek iyi bahsetme (Blaise Pascal). Övmenin değeri, tıpkı altın ve pırlantada olduğu gibi az olmasındandır (Samuel Johnson). Övme, asıl fikirlerini gizleyenlerin söyledikleri bir yalandır (Eflatun). Bir kimseyi sahip olmadığı sıfatlarla övmek, onu kibarca yermek demektir (Cemil Sena).

08.04.2008


Gepgenç Festival 2008 Santral İstanbul'da

TÜRKİYE'NİN en genç festivali GePGeNç FeSTİVaL’in ikincisi 11-16 Nisan tarihlerinde santralistanbul’da gerçekleşecek. 20 farklı ülkeden uluslar arası gençlik kuruluşlarının da katılacağı festival, Gençlik Çalışmaları Birimi koordinasyonunda, Türkiye’nin çeşitli illerinden 51 gençlik kuruluşu tarafından düzenleniyor. Gençlerin toplumsal hayatta daha görünür kılınması, sosyal hayata sağladıkları katkının desteklenmesi ve bu konuda kamu ve sivil alan arasındaki diyaloğun geliştirilmesi amacıyla yola çıkıyor. Almanya, Azerbaycan, Bulgaristan, Fas, Filistin, Gürcistan, İspanya, İtalya, İsveç, Güney Kore, Macaristan, Mısır, Polonya, Sırbistan, Slovenya, Ukrayna ve Yunanistan’ın da katılacağı festivalin bu seneki teması “Komşuluk”. “Komşuluk; konuşlandırmadan konuşmak, ötekilerle yolculuğa çıkabilmektir” düşüncesi ile yola çıkan festivale, 10 bin gencin katılması bekleniyor.

Festival programında; insan hakları, sivil toplum, eğitim, fotoğraf, istihdam, çevre ve kültürlerarası öğrenme konularında gerçekleşecek atölyelerin yanı sıra, çeşitli proje ve kampanyaların masaya yatırılacağı iyi örnekler konferansı, 160 gençlik kuruluşunun bir araya geleceği fuar ve forumlar da gençler ile buluşacak. Gençlik Alanında İyi Örnekler Konferansı’na katılıp, gençlik sivil alanından iyi örnekleri dinleyebilir ve sonrasında katilim belgenizi alabilirsiniz. Curcuna başlığıyla düzenlenen kültür, san'at ve eğlence faaliyetlerinde ise; müzik ve dans atölyeleri ile müzik gruplarının vereceği konserler yer alacak. Kitapları gerçek insanlar olan “Yaşayan Kütüphane” ve kıraathane kültürüne başka bir yaklaşım getiren “Sosyal Haklar Kıraathanesi” ise, festivalin diğer ilgi çeken faaliyetleri arasında. Festival ile ilgili ayrıntılı bilgi (http://www.gepgencfestival.net) adresinden alınabilir Herkesin katılımına açık olan faaliyetler ücretsiz gerçekleşecek.

08.04.2008


Çocuğunuzun yetenekli olduğu alanları keşfetmek için...

ÇOCUĞUNUZUN çabaları, kendi yeteneğini keşfetmesine ya da geliştirmesine yeterli olmayabilir. Bu sebeple ebeveynler okul öncesi dönemden itibaren çocuklarını dikkatle gözlemlemeli ve onların başarılı oldukları alanları tesbit etmelidirler. Çocuğunuzla birlikte bilimsel faaliyetlerin sergilendiği fuarlara gitmek, sanatsal faaliyetlere katılmak çok faydalı olacaktır.Bu faaliyetler çocuklarınızı daha kolay gözlemlemenize, onların heyecanlarını ve isteklerinizi anlamanıza yardımcı olur. Onun isteklerini dikkatle dinleyin, hangi işleri severek yaptığını hangi konularda zorlandığı ve hangi işlerde yardımınıza ihtiyaç duyduğunu takip edin. Çocuğunuzun uygulayarak öğrenmesini sağlamak amacıyla, maketler, deney-gözlem gereçleri, kitaplar ve müzik gereçleri satın alın. Çocuğunuzu karşınıza alıp konuşun, geleceğe dair düşünlerini ve bu düşüncelerin hangi sebeplerle ortaya çıktığını öğrenin. Okuldaki rehberlik öğretmenin öğrenciyle ilgili düşüncelerini dinleyin ve öğretmenin yetenekle ilgili uyguladığı testleri inceleyin. Bireylerin birden fazla alanda yetenekleri olabilir ve kişi yetenekli olduğu bütün alanlarda kendisini geliştirmek isteyebilir. Bütün bunları göz önüne alarak, çocuğunuza sınır koymak yerine, onun gelişimini destekleyin. Kolay gelsin.

08.04.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

 Son Dakika Haberleri