Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 14 Haziran 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kariyer

Dışımıza bir pencere açmak istemez miyiz?

İnananlarin, özellikle Tevhit inancına sahip olanların, bu inancın dışındakilere oranla yolculuk güzergâhları daha zengin. Dış dünya yolculuklarının yanında bir de iç dünyaya olan yolculukları var. Bazen ikincisi birincisinden daha uzun süreli ve daha doyumlu olur.

Bu iki yolculuk san'at bakımından birbirinden farklı değil; aynı san'atın iki boyutu. Ustaca ve yerli yerinde, bir de yaratılış doğrultusunda kullanıldıklarında ikisi de aynı amaca yardım ederler. Bu tür kullanış, aynı hazzı verir ve ikisinin birbirini tamamlamasına sebep olur.

İç dünyamızın yolculuklarında maddî bir hazırlık gerekmez; ama dış yolculuklarda önceden bir planla birlikte imkân da gerekli. İç yolculuklar elbette bir düzey meselesi. Gönül ister ki, inananlar bunu bol bol yapsın. Ama bir toplumda bunu yapanlar parmak sayısı kadar az.

Dış yolculukları da kısa vadeli ve uzun vadeli diye ikiye ayırabiliriz. Geçtiğimiz bir bahçede, yürüdüğümüz bir nehir kenarında, gece kalktığımız bir mehtaplı gecede gökyüzünü seyrederken kısa vadeli dış yolculuğumuzu pekâla yapabiliriz. Bunu yaparken herhangi bir ücret de vermiş olmayız.

Uzun vadeli olanı da bir kültür ve düzeyin dışında göremeyiz. Belki yılda bir yapacağımız dış yolculuklarımız, dış dünyaya açılan geniş pencerelerdir. Bu pencereler, bize göre büyük ama kâinat içinde bir nokta kadar olmayan dünyamızın o görkemli san'atı yakından görme açısından son derece önemli. Yani seyahat şefaat kadar önemli. Çünkü seyahatte İlâhî san'atın karşısındadır insan. O san'atın efsunlayıcı görünümünde mest olan gözlemci, şefaati de birlikte tadar. Şefaat bu san'atı anlamlandırmanın ucundadır.

Evliya Çelebi meşhur bir seyyah… Seyyahlığını rüyasına bağlayanlar var. Bir gün rüyasında Resulullah’ı görür. Fırsatı değerlendirmek ister. Kâinatın efendisinden bir dilek temennisi aşamasında, şefaat diyeceğine heyecandan seyahat der. Dileğe icabet buyrulur. Bu duâ bereketiyledir ki, Evliya Çelebi dünyada nerdeyse gezmedik yer bırakmaz. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi meşhur bir kaynak.

“Şefaat mi yoksa seyahat mi?” diye kıyaslanacak kadar önemlidir seyahat; yani dış dünya yolculukları. Ama bu da önceden dediğimiz gibi iç yolculuklarda olduğu gibi bir düzey ister.

İşte yaza adım attık. Ülkemiz içindeki harikalardan birini ya da birkaçını ziyaretle dışımıza bir pencere açmak istemez miyiz? Çokları ister elbette. Ama daha önceden hazırlık ve plan gerekli. Aksine bu yolculuğumuz gerçekleşmez.

Bu dış yolculuklarımızı, ille de çok para vererek yapmak zorunda değiliz. Ülkemiz insanlarının çoğu yarı göçebe durumunda. Yani yılın büyük bir bölümünü şehirde, bir bölümünü de köyde geçirirler. Herkes bir tatil yerinde, bir dere kenarı ya da yüksek bir tepe bulabilir. Buraları dış yolculuklarımızda bir gözetleme noktaları olarak kullanabiliriz. Bu gözle bunlara baktığımızda önümüze daha büyük ufuklar açılabilir.

İç ve dış yolculuk kültürü, aslında birbirine yardım eder. İlâhî san'atın iki boyutu olması dolayısıyla iki yolculuğun simetriğinde çok büyük ve birbirine benzer hazlar tadılır.

“Gezen mi yoksa okuyan mı daha çok bilir?” diye kalıp haline gelmiş bir söz var. Elbette bir kıyastır bu. Gezenle okuyan aslında birbirine çok benzer. Biri iç yolculuksa diğeri dış yolculuktur; biri iç tefekkürse diğeri afakî tefekkürdür. Okumak hayalde bir canlandırmadır, ama gezi bizzat yaşamadır. Biri birisiz olmaz elbette. En çok gezenler de en çok okuyanlardır. Hayallerinde canlandırdıklarını bizzat görmek isterler.

Başka bir gözle bakacak olursak, daha çok okumak ya da daha çok gezmek isteyenler de var. Bu ilgi, tamamen insanın temsil sistemlerine bağlı. Ama herkesin hem iç ve hem de dış yolculuklara ihtiyacı var. Hem okuma ve hem de gezmeye ihtiyacı var. Hem göze ve hem de kulağa hitap eden güzelliklere ihtiyacı var. Ve insan bir bütündür. Kendiyle barışık olmalı ve kâinatla bütünleşmeli.

Kendiyle barışıklığı iç yolculuklarla ve kâinatla bütünleşmeyi de dış yolculuklarla elde edebilir.

Hüseyin KARA

14.06.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Başlıklar

  SINAV DOPİNGİ

  Tepkinin şekli ve “nemelâzımcılık” sorunu

  “EĞİTİMSİZLİĞE” DAİR…

  Dışımıza bir pencere açmak istemez miyiz?

  YASEM AJANDASI 14 HAZİRAN 2008/24

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır