"Gerçekten" haber verir 15 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Haberler

 

MELBOURNE’DA BAYRAM ŞENLİĞİ

MELBOURNE'DE yaşayan Müslümanlar bayram şenliğinde buluştu.

Her yıl Ramazan ve Kurban Bayramı sonrasında yapılan geleneksel bayram şenliği bu sene de yoğun ilgi görüyor. Çeşitli milletlerden Müslumanların kaynaştığı, Melbourne’de yaşayan Müslümanların kültürlerini tanıttığı bir zemin olan bayram şenliğine Türkler de çok rağbet gösteriyor.

Türklerin de yer aldığı festival havasında geçen şenlikte, vakıfların da katılım oranının yüksek olduğu gözlendi. Avustralya Nur vakfı çadırında hanımların açtığı gözlemeler ve Adana kebap en çok beğenilen ürünler arasındaydı. Festivalde Kayseri mantısı da oldukça ilgi gördü. Festivalde mehter takımı da bir gösteri yaptı. Alkışlarla izlenen gösteri gurbetçi Türklere bir memleket havası yaşattı. Bunun yanı sıra belediye başkan adayları ve milletvekilleri de çadırları ziyaret etti ve katılımcılarla sohbet etti. Rüzgârlı havaya rağmen, yoğun ilgi gören bayram şenliğinden insanların oldukça memnun ayrıldığı gözlendi.

15.10.2008


 

Esnafa, İslâm ahlâkı dersi

BİTLİS'İN Adilcevaz ilçesinde esnafa “İslâm’da alış veriş ve ticaret ahlâkı” kitabı dağıtıldı.

Konuyla ilgili açıklama yapan Adilcevaz Kaymakamı Mustafa Çiftçi, “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün başlattığı Türkiye Okuyor kampanyası doğrultusunda biz de Adilcevaz’da esnafımıza okuma alışkanlığı kazandırma kampanyası başlattık.” dedi. Çiftçi, “Yaklaşık 200 esnafımıza Doç. Dr. Şadi Eren’in yazdığı ‘İslâm’da alış veriş ve ticaret ahlâkı’ eserini dağıttık. Eserin içeriği bakımından hem esnafımıza helâl kazancın önemini anlatıyoruz, hem de İslâm’da var olan ticaret anlayışını hatırlatıyoruz. Kazancımızda fakir ve kimsesizlerin de hakkı olduğunu unutmamak için bu eser hatırlatıcı bir özellik taşıyor.” diye konuştu.

15.10.2008


 

Panda’nın gen haritası çıkarıldı

ÇİN'DE bilim adamları, pandanın gen haritasını genel hatlarıyla çıkarmayı başardı.

Çin Genomics Enstitüsü’nden Vang Cun, China Daily gazetesine yaptığı açıklamada, bu gelişmenin pandanın biyolojik ve genetik yapısını daha iyi anlamaya yardımcı olacağını belirtti. Vang, bu sayede, pandanın üreme becerisinin neden az olduğunu anlamayı umduklarını söyledi. İngiliz, Amerikalı, Danimarkalı ve Kanadalı meslektaşlarından da yardım alan Çinli bilim adamlarının sene sonuna dek pandanın gen haritasını tamamlaması bekleniyor. İlk sonuçlar, pandanın ayının alt türü olduğunu doğruladı. Çin’de yaklaşık 1600 kadar yabanî panda kaldığı tahmin ediliyor.

15.10.2008


 

Beyin mühendisleri Antalya’da toplanacak

4. ULUSLARARASI Beyin Mühendisliği Konferansı gelecek yıl Antalya’da yapılacak.

Arizona Devlet Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Beyin Mühendisliği Konferansı’nın kurucusu Prof. Dr. Metin Akay, yaptığı açıklamada, 29 Nisan-2 Mayıs 2009 tarihleri arasında düzenlenecek 4. Uluslararası Beyin Mühendisliği Konferansı’nın Antalya Sheraton Otelde yapılacağını bildirdi. Amaçlarının beyin mühendisliğini uluslararası çapta yaymak ve bu konudaki araştırmaları desteklemek olduğunu belirten Akay, şunları söyledi: ‘’İki yılda bir yaptığımız konferansın ilkini 2003’te İtalya’nın Capri adasında düzenledik, ikincisini 2005’te Washington’da, üçüncüsünü de geçen yıl Havai’de yaptık. Konferans üyelerine Antalya’nın güzelliklerini anlattım ve onları burada toplanmaya ikna ettim. Beyin mühendisliği konusundaki son gelişmelerin buradan dünyaya duyurulacak olması bizim için çok önemli.’’ Konferansa Güney Kalifornia Üniversitesinden Prof. Dr. Ted Berger gibi dünyaca ünlü bir çok bilim adamının katılacağını ifade eden Akay, Prof. Dr. Berger’in hafızadan sorumlu nöronları elektronik çiplere ilk işleyen kişi olduğunu dile getirdi. Akay, beyin mühendisliğinin, fizik, kimya, matematik, biyoloji gibi farklı disiplinlerden yararlanılarak, beynin çalışma sistemini belirleyerek, davranış ve hareket kayıplarının düzenlenmesi gibi beyinden kaynaklanan bir çok sorunun çözümü için çalıştığını vurguladı.

15.10.2008


 

İngiltere’yi örümcek istilâ etti

BİLİM adamları, egzotik böcek türlerinin İngiltere’yi “istilâ” etmekte olduğunu açıkladı.

Araştırmacılar, buna çeşitli ülkelerden ithal edilen gıda maddeleri ve bitkilerin yol açtığını, bu yolla ülkeye gelen değişik böcek türlerinin, İngiltere’nin giderek ısınan ikliminde hayatta kalması ve üremesinin mümkün olabildiğini bildirdi. Çevre ve Doğal Hayat çalışmalarıyla tanınan Buglife, bu tür böceklerin kendi ortamlarından kopup İngiltere’ye gelmelerinin engellenebilmesi için ithalat şartlarının yeniden düzenlenmesi gerektiğini kaydetti. Buglife Editörü Matt Shardlow, diğer ülkelerin ithalat yoluyla ülkelerine ne tür canlıların geldiği konusunda sıkı denetimler uyguladıklarını belirterek, bu tür canlıların ithalat yoluyla ülkeye girmesinin insanların malına, canına, tabiî hayata ve biyofarklılık dengesine zarar vereceği uyarısında bulundu. Çevre, Gıda ve Kırsal Kesimler Birimi sözcüsü ise İngiltere’nin tabiatını istenmeyen canlılardan korumak için yeni tedbirlerin alındığını savundu.

15.10.2008


 

Bazı çift sim kartlı telefonlar toplatılacak

TELEKOMÜNİKASYON Kurumu Başkanı Tayfun Acarer, piyasada satılan 8 çift sim kartlı cep telefonunun teknik özelliklerinin standartlara uygun olmadığını tesbit ettiklerini bildirerek, kısa sürede adlarını açıklayacakları bu ürünlerin iade edilebileceğini ve toplatılacağını kaydetti.

Çift sim kartlı telefonların son dönemde çok yaygınlaştığını ve pazar paylarının yüzde 15’e ulaştığını ifade eden Acarer, sektörde 53 markaya ait 70 çift sim kartlı telefon modeli bulunduğunu söyledi. Teknik Düzenleme Daire Başkanlığı bünyesindeki ‘’Piyasa Gözetim ve Denetim Laboratuvarı’’nda yapılan testlerle telefonlardaki teknik değerlerin kontrol edildiğini bildiren Acarer, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Yaklaşık 2 ayda 13 çift sim kartlı telefonun testi yapıldı. Diğerlerininki de devam ediyor. Ancak piyasadaki 1,2 milyon çift sim kartlı telefon modelinden 800 bini bu 13 modelden. Bu da pazarın yüzde 60’ı ediyor. Bunların 8’inin teknik özelliklerinin standartlara uygun olmadığını tesbit ettik. 4 tanesinde de sorun var. Bir tanesi ise yapılan uyarı ile uygun hâle geldi. Ürünlerimiz Avrupa Birliği standartlarına uygun olmalıdır. İthal edilen bu ürünler, Avrupa Birliği standartlarına uygun değil. Baz istasyonları sağlık açısından tartışılıyor ama üzerinizde taşıdığınız telefonları kafanıza dayıyorsunuz. Bunların standartlara uygun olmaması durumunda sağlık açısından önemli etkileri olur.’’ Mevzuata göre, bu ürünlerin marka ve modellerini 2 ulusal kanal ve gazete aracılığıyla duyurmaları gerektiğini belirten Acarer, uygunsuzluk tesbit edilen ürünleri ithalatçılarına da bildireceklerini söyledi.

15.10.2008


 

İşkence iddiasına 19 uzaklaştırma

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Engin Ceber’in, cezaevinde kötü muamele ve işkence sonucunda öldüğü iddiasıyla ilgili 19 kişinin, geçici olarak görevden uzaklaştırıldığını söyledi. “Devletim ve hükümetim adına yakınlarından özür diliyorum. Sorumluları kimse, sonuna kadar gidilecektir. Kimsenin şüphesi olmasın” diyen Şahin, Adalet Bakanı olarak üzüntüsünün sonsuz olduğunu dile getirdi.

ADALET Bakanı Mehmet Ali Şahin, Engin Ceber’in, cezaevinde ‘’kötü muamele ve işkence’’ sonucunda öldüğü iddiasıyla ilgili 19 kişinin, geçici olarak görevden uzaklaştırıldığını söyledi.

Adalet Bakanı Şahin, TBMM’de gazetecilerin sorusu üzerine, olayla ilgili görevlendirdiği başmüfettiş ve müfettişin, Metris Cezaevi’nde ilk incelemelerini yaparak, raporlarını hazırladığını belirtti. Mehmet Ali şahin, rapordaki, ‘’Yasaların kendine verdiği yetkiler sonucunda, ölüm olayında sorumlulukları olabileceği düşüncesiyle, iki infaz koruma ikinci müdürü, koruma başmemuru, infaz koruma memuru ve tutukluyu görmeden sağlam raporu veren cezaevi doktorunun da aralarında bulunduğu 19 görevlinin, geçici olarak görevden uzaklaştırılması kararı alındı’’ ifadesini de gazetecilere okudu.

‘’Devletim ve hükümetim adına yakınlarından özür diliyorum. Sorumluları kimse, sonuna kadar gidilecektir. Kimsenin şüphesi olmasın’’ diyen Şahin, Adalet Bakanı olarak üzüntüsünün sonsuz olduğunu dile getirdi. Şahin, ‘’Üzerine hassasiyetle gidiyorum, soruşturma genişletildikçe sayı artabilir. Türkiye’de bu dönemde, böyle bir olay meydana geldiği için son derece üzüntülüyüm. Adalet Bakanı olarak, dakika dakika takip ediyorum. Türkiye’yi böyle bir durumla karşı karşıya getirenler, her kimse cezalandırılacaktır’’ diye konuştu.

15.10.2008


 

Yeni işsizler oluşturulmasın

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulundan yapılan açıklamada, önceki yıllarda yaşanan ekonomik krizler sırasında işsiz kalanlar arasında en yüksek oranı gazetecilerin oluşturduğu vurgulanarak, yeni işsizler ortaya çıkmaması için sağduyulu önlemler alınması gerektiği bildirildi.

TGC: Gazeteciler işsiz kalmasın

TÜRKİYE Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulundan yapılan açıklamada, önceki yıllarda yaşanan ekonomik krizler sırasında işsiz kalanlar arasında en yüksek oranı gazetecilerin oluşturduğu vurgulanarak, yeni işsizler oluşturulmaması için sağduyulu tedbirler alınması gerektiği bildirildi. Medya çalışanlarını tedirgin eden işten çıkarmaların yeniden gündeme geleceğine ilişkin kuşkuları sebebiyle yapıldığını belirtilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi: ‘’Önceki yıllarda yaşanan ekonomik krizler sırasında medyada çalışmakta olan gazetecilerin, işsiz kalanlar arasında en yüksek oranı oluşturması, anılardan henüz silinmemiştir. Küresel ekonomik dalgalanma gerekçe gösterilerek benzer uygulamaların yeniden gündeme getirileceği endişesi, yaygın bir biçimde medya dünyasında yaşanmaktadır. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu olarak, geçmişteki uygulamaların mesleğimize verdiği zararların henüz giderilmediğini belirterek, yeni işsizler yaratılmaması için sağduyulu önlemlerin alınması dileklerimizi açıklarız.’’

15.10.2008


 

AB, dünya barışı için şans

RİZE Valisi Kasım Esen, dünyanın yeniden huzuru ve barışı aradığını, Avrupa Birliği’nin (AB) bunun için bir şans olduğunu belirtti.

Esen, Karadeniz Çevre Derneği’nce (KAÇED) Bulgaristan ve Çek Cumhuriyeti’nden iki sivil toplum örgütüyle ortaklaşa yürütülen ‘’Avrupa’dan Mesajınız Var’’ projesi kapsamında düzenlenen uluslar arası konferansta, dünyanın yüzyıllar boyunca çeşitli amaçlar için savaş halinde bulunduğunu söyledi. AB’nin birleştirici özelliği olduğunu ifade eden Esen, ‘’Dünya yeniden huzuru ve barışı arıyor, Avrupa Birliği bunun için bir şans. Yıllarca bir araya gelemeyeceğini düşündüğümüz halklar, AB üzerinden bağlar ve ilişkiler kuruyor. Bulgaristan’dan Türkiye’ye proje kapsamında gelen öğrenciler bunun en güzel örneği’’ dedi.

Horon oynamak için oluşturulan halkanın barışın sembolü olabileceğini belirten Esen, ‘’Horonda büyük küçük herkes, yanındakinin elini sıkıca tutar ve bırakmaz. Birlikte hareket ederler, birlikte güç gösterisi yaparlar. AB de birlikte hareket etmenin ortak noktasıdır’’ diye konuştu.

KAÇED Başkanı Yaşar Yeğen ise AB’nin desteğiyle, Bulgar Avrupa Topluluğu Çalışmaları Derneği (Bulgaristan) ve Avrupa Politikası EUROPEUM Enstitüsü (Çek Cumhuriyeti) ile ortaklaşa ve Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Genel Müdürlüğü, Rize Valiliği işbirliğiyle ‘’Avrupa’dan Mesajınız Var’’ projesinin yürütüldüğünü söyledi.

Proje kapsamında Samsun, Ordu, Giresun, Gümüşhane, Bayburt, Trabzon, Rize ve Artvin’deki ilk ve orta dereceli okullarda çalışma yaptıklarını ifade eden Yeğen, şöyle konuştu:

‘’İlköğretim okulu öğretmenleri ve öğrencilerine yönelik toplam 750 kişi üzerinde çalışma yürüttük. Projeyi çeşitli yarışmalarla destekledik. Projenin öğrenciler üzerindeki etkilerini değerlendirmek için konferansı düzenliyoruz. Proje sonunda toplam 758 bin 628 kişiye ulaşmayı hedefliyoruz.’’

AB yolunda öğrenci ve öğretmenlerin Türkiye için önemli rol oynayacağını bildiren Yeğen, ‘’AB’yi oluşturan temel ilkeler, değerler, üyelik şartları, üyeliğin sonuçları, vatandaşlar üzerinde yaratacağı günlük etkiler ve Türkiye-AB ilişkileri konularında bilincin arttırılmasını amaçlıyoruz. AB vatandaşlığına ulaşıldığı bilinci, projemizin temel önceliği olacak’’ dedi.

Konferansa, Çek Cumhuriyeti ve Bulgaristan’dan 13 araştırmacı ve 35 öğrenci katıldı.

Valisi Esen, konferansa katılanları el ele tutuşturarak, horon halkası oluşturdu.

15.10.2008


 

Katılım süreci Türkiye için önemli

AB amacının Türkiye için önemine işaret eden ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, “AB’ye katılım süreci, Türkiye’nin kendi iç düzenlemelerini oluşturması anlamında çok önemli” dedi.

Türk Amerikan İş Adamları Derneğinin (TABA/AmCham) ev sahipliğinde, European Council of American Chamber of Commercenin (ECACC) 2008 yılı Genel Kurul toplantısı kapsamında düzenlenen yemekte konuşan Wilson, güvenliğin iki ülke ilişkilerindeki etkisine dikkat çekerek, iki ülke ilişkilerinde iş ve ticari bağların da çok önemli olduğunu söyledi. Wilson, iki ülke arasındaki geliştirmeye çalıştıklarına dikkati çekerek, son 10 yıl içinde ABD’nin Türkiye’ye yatırımlarında büyük artış yaşandığını kaydetti.

Bunda kendi katkısına da işaret eden Wilson, Avrupa ve başka yerlerden gelen kişilerin Türkiye’deki fırsatların dikkate değer olduğunu göreceğini söyledi.

Wilson, Türkiye’nin dış politika açısından kritik bölgelerle çevrili olduğunu da belirterek, ABD’nin dış politika önceliklerinde Türkiye’nin her zaman büyük bir önceliğe sahip olduğunu kaydetti.

Türkiye’de çok büyük iç değişiklikler ve dönüşümler meydana geldiğini ifade eden Wilson, “Buradaki Avrupalı temcilere, AB amacının bu ülkenin geleceği için çok önemli ve kritik olduğunu söylemek istiyorum. Bu gibi hızlı gelişen, genç bir ülke için bu çok önemli. AB’ye katılım sürecinin Türkiye’nin kendi iç düzenlemelerini oluşturması anlamında da çok önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.

15.10.2008


 

İçişleri müfettiş görevlendirdi

İÇİŞLERİ Bakanlığı, Engin Ceber’in ölümüyle ilgili iddiaları araştırmak üzere bir mülkiye baş müfettişi ile bir polis baş müfettişi görevlendirdi.

Alınan bilgiye göre, 28 Eylül 2008’de gözaltına alındıktan sonra gönderildiği Metris Cezaevi’nde ölen Engin Ceber’in İstinye Karakolu’nda ‘’kötü muamele ve işkenceye maruz kaldığı’’ iddialarını araştırmak üzere bir mülkiye baş müfettişi ile bir polis baş müfettişi görevlendirildi. İçişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilen müfettişlerin iki gün önce soruşturmaya başladığı belirtildi.

15.10.2008


 

Türkiye’nin vizyonu tartışılacak

TÜRKİYE'NİN Stratejik Vizyonu 2023 Kongresi, TASAM (Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi) tarafından, 15-16 Ekim 2008 tarihleri arasında İstanbul, Cevahir Kongre Merkezi’nde gerçekleştiriliyor.

T.C. Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleştirilen bu proje kapsamında kongre sonrası 81 ilde çalıştaylar düzenlenecek. TASAM Başkanı Süleyman Şensoy; “Bizler, gelişen ekonomimizi ve potansiyelimizi kullanarak cumhuriyetimizin yüzüncü yılında, güç ve adalet temelinde medeniyet değerleri ile donanmış çok daha güçlü bir Türkiye görmek istiyoruz” dedi. Kongrenin birinci günü “2023’te Uluslararası Sistem, Türkiye ve Dış Politika Açılımları”, “Yeni Güvenlik Anlayışları ve Türkiye’nin Değişen Güvenlik Politikası”, “Türkiye’nin Tarihî ve Kültürel Derinliğini Çağın Ötesine Taşıyacak Değerler” konu başlıklarında toplam dört oturum gerçekleştirilecek. Kongrenin ikinci gününde de “Türk Siyasal Sistemi: Bilanço ve 2023 İçin Perspektifler”, “Türkiye’de Eğitim, Bilim ve Teknoloji Politikaları” ve “Ekonomik Hedefler” konu başlıklarına yer verilecek. (www.tsv2023.org)

15.10.2008


 

Memura ayrıcalık kalkıyor

SOSYAL Güvenlik Kurumu (SGK) Başkan Vekili Fatih Acar, önümüzdeki süreçte muayeneler için sigortalılardan katılım payı alınması uygulamasının devlet memurlarını da kapsayacağını ifade etti.

Acar, yaptığı açıklamada, SGK’nin gelecek yıl için prim gelirinin 18,5 milyar YTL, sağlık harcamasının ise 30 milyar YTL olarak öngörüldüğünü söyledi. Acar, bunun düşünülmesi gereken bir tablo oluşturduğunu ve bu rakamlara göre bir projeksiyon yapılması gerektiğini belirtti. Bu yıl, geçen yılın 8 ayına göre sağlık giderlerinde yüzde 28 artış yaşandığına işaret eden Acar, enflasyonun yüzde 10’ların altında olduğu bir dönemde bu artışın dikkat çekici olduğunu kaydetti. Sağlık konusunda son dönemde önemli açılımlara gidildiğini anlatan Acar, bunlar yapılırken kontrol edilebilir bir yapının da oluşturulması gerektiğini vurguladı. Acar, katılım payı uygulamasıyla muayene için birinci basamaktaki sağlık kurum ve kuruluşlarına giden sigortalılardan herhangi bir ücret alınmadığını, devlet hastanelerine gidildiğinde 3, eğitim-araştırma hastanelerine gidildiğine 4, üniversite hastanelerine gidildiğinde 6, özel hastanelere gidildiğinde ise 10 YTL katılım payı ödenmesi gerektiğini hatırlattı. Acar, önümüzdeki süreçte muayeneler için sigortalılardan katılım payı alınması uygulamasının devlet memurlarını da kapsayacağını ifade ederek, ‘’Devlet memurları açısından da herhangi bir farklılık söz konusu olmayacak, devlet memurlarına da Sağlık Uygulama Tebliği’nde yer alan hükümler uygulanmaya başlanacak’’ dedi.

15.10.2008


 

TTK’ya rekor başvuru

Türkiye Taşkömürü Kurumunda 3 bin kişinin istihdam edileceği maden ocaklarında çalışmak için 6 günde 22 bin 767 kişinin başvurduğu bildirildi. 6 Ekim’de başlayan müracaatlar 17 Ekim’de sona erecek.

Yer altına rekor başvuru

ZONGULDAK'TA, Türkiye Taşkömürü Kurumunda (TTK) 3 bin kişinin istihdam edileceği maden ocaklarında çalışmak için 6 günde 22 bin 767 kişinin başvurduğu bildirildi. TTK Genel Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, kuruma bağlı müessese müdürlüklerinden Karadon, Amasra, Üzülmez, Kozlu ve Armutçuk’a 6 Ekimde başlayan müracaatlar, 17 Ekimde sona erecek. Geçerli mazereti bulunanların 20 Ekimde de kayıtlarını yaptırabileceklerini aktaran yetkililer, şunları kaydetti: ‘’Kuruma bağlı başvuru merkezleri müessese müdürlüklerinden, Amasra’ya 1525, Karadon’a 8 bin 85, Üzülmez’e 6 bin 220, Kozlu’ya 3 bin 306 ve Armutçuk’a 3 bin 631 olmak üzere 22 bin 767 kişi müracaat etti. Hafta sonu başvuru alınmadı. 2006’da da aynı yöntemle 1120 işçi alımı için 41 bin 455 kişi kayıt yaptırmıştı. Bu alımlarda da aynı sayıya ulaşılması beklenmekte. TTK Beden Gücü Yönetmeliği’ne uygunluklarının belirlenmesinin ardından, noter huzurunda çekilecek kur'ayla 1500 artı 1500 toplam 3 bin gruplu üretim işçisinin alımı gerçekleştirilecek.’’

15.10.2008


 

Elektrik yok, eğitim yok!

TRAKYA Üniversitesi (TÜ) Havsa Meslek Yüksekokulu’nun elektiriği abone olmadığı gerekçesiyle Trakya Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi’nce (TREDAŞ) kesildi.

Okulda elektrik olmaması sebebiyle gece yapılan ikinci öğretim hava karardıktan sonra yapılamadı. TREDAŞ Edirne İşletme Müdürlüğü yetkilileri, Havsa Meslek Yüksekokulu’nun abone olmadığı için elektriklerinin kesildiğini ve resmî kurum olduğu için ‘’kaçak’’ konumdan işlem yapılmadığını kaydettiler. Trakya Üniversitesi yetkilileri ise okulu yapan firmanın sigortaya olan borcu sebebiyle TREDAŞ’ın okulun elektrik aboneliğini yapamadığını ve bu sebeple elektriklerin kesildiğini savundu. Havsa Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Kıymet Çalıyurt, yaptığı açıklamada, okulda ikinci öğretimde eğitim gören bazı öğrencilerin ilk dersleri alabildiğini, daha sonra havanın kararmaya başlamasıyla derslere ara verildiğini söyledi. Çalıyurt, ikili eğitim gören öğrencilere, gündüz derslere ara vermeden ve hava kararana kadar eğitim verileceğini kaydetti. Gece gördükleri derslerin elektrik kesintisi sebebiyle gündüze alınacağının kendilerine duyurulduğunu ifade eden öğrenciler, ‘’Okulumuzda elektrikler yok. Türkiye’nin dışındaki ülkelerde böyle bir disiplinsizliğin olduğunu sanmıyoruz. Yetkililer çok duyarsız. Belediye ve okul müdürlüğü duyarsız. Rahatsızız. Bu yaşananlar bizi hayâl kırıklığına uğratıyor. Gündüz okuldaki boş derslere ikili öğretim öğrencileri alınacak. Okulda elektriğin yanı sıra su da yok’’ diyerek tepki gösterdiler.

15.10.2008


 

Sokak çocukları depresyonda

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığınca yapılan araştırmada, sokakta çalışan çocukların çalışmayan çocuklara oranla depresyon düzeyleri ölçülerek ailelerin içinde bulunduğu şartlar ve sokak şartlarının çocuklar üzerindeki etkilerine dikkat çekildi.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde yaşayan 12-17 yaş grubunda ve yarısı sokakta çalışan toplam 164 çocuğun örneklem alındığı çalışma sonucunda, sokakta çalışan çocukların depresyon düzeylerinin, sokakta çalışmayan çocuklara göre daha yüksek olduğu ortaya çıktı.

Sokakta çalışan çocukların yüzde 50’sinde orta düzey, yüzde 22’sinde hafif düzeyde depresif belirtiler bulunduğu kaydedilen araştırmada, sokakta çalışmayan çocuklarda orta düzey depresif belirti oranının yüzde 23.2 olduğu ifade edildi.

Araştırma Sorumlusu Psikolog Diyar Oğuzsoy, yaptığı açıklamada, araştırma sonuçlarına göre sokakta çalışan çocuklarda, çalışmayanlara göre 2 kat daha fazla depresif belirtiler görüldüğünün tesbit edildiğini söyledi. Sokakta çalışan çocukların yüzde 62.2’sinin göçle şehre gelen ailelerin çocukları olmasının araştırmanın en önemli sonuçlarından biri olduğunu bildiren Oğuzsoy, şöyle konuştu: ‘’Zorunlu göçle şehre gelen aileler, büyük oranda iş piyasası dışında kalmış ve kırsal kesimdeki ekonomik durumlarına göre daha da yoksullaşmışlardır. Yoğun göç sebebiyle meydana gelen hızlı ve çarpık şehirleşme, buna bağlı olarak şehirlerde işsizlik, eğitim ve ekonomik yetersizlikler, yoksulluk gibi çeşitli sosyal sorunlar, çocuğun aileye maddî katkı sağlaması gereken bir birey olarak algılanmasına yol açmıştır.

Araştırmamızda sokakta çalışan çocukların yüzde 62.2’sinin göçle şehre gelen ailelerin çocukları olduğu ortaya çıktı. Zorunlu göçün sonucu olarak yaşanan stresli hayat olayları çocuklarda önemli depresyon sebeplerindendir. Çalışmamız bu gerçeği desteklemektedir. Evinin geçimini sağlamak, çocukta yaşının üstünde sorumluluk alma zorunluluğunu da ortaya çıkarmaktadır. Sokakta çalışma zorunluluğu, çocuğu ailenin sıcak ve güvenli ortamından uzaklaştırmaktadır. Sokak koşullarıyla baş etme güçlükleri, bu çocuklarda depresyonu ortaya çıkaran nedenler olarak düşünülmektedir.’’ Sokaktaki şartların dışında ailelerin içinde bulunduğu diğer şartların da çocukları çeşitli yönlerden olumsuz etkilediğini belirten Psikolog Oğuzsoy, şunları söyledi: ‘’Özellikle ailevi sebeplerde etkili olmaktadır. Aldığımız sonuçlara göre, anne babaların eğitim düzeyi düştükçe çocukların depresif durumlarının arttığı gözlemlenmiştir. Anne babanın eğitim düzeyinin düşüklüğüne bağlı olarak çocuğun gelişimine katkı sağlama, ona destek olma ve iyi bir model olma konusunda da aile yetersiz kalabilmektedir.’’

15.10.2008


 

İtfaiyeden baca temizliği uyarısı

ANKARA İtfaiye Daire Başkanı Faruk Kurutuz, vatandaşları baca temizliği konusunda uyararak, konutlarda yılda bir, sanayide altı ayda bir bacanın temizletilmesi gerektiğini belirtti.

Kurutuz, yaptığı yazılı açıklamada, kış aylarında baca tıkanıklığı sonucu yaşanan çok sayıda yangının, mal ve can güvenliğini tehdit ettiğini, karbonmonoksit zehirlenmesiyle de birçok insanın öldüğünü bildirdi. Kurutuz, vatandaşların bacalarını mutlaka temizletmesi gerektiğini kaydetti. Baca yangınlarının genellikle alt katlarında lokanta, pastane gibi iş yerleri bulunan binalarda çıktığına işaret eden Kurutuz, şöyle devam etti: ‘’Çünkü bacalar, binaların zemin ve bodrum katından başlayıp, çatı katına kadar yükselen kanallardır. Bu kanallar içerisinde oluşan yağ atıkları, ziftler ve kurumların tutuşması sonucu baca yangınları meydana gelmektedir. Vatandaşlarımızın basit gördüğü ve ihmal ettiği bu tabakalar, baca içerisinde bir petrol ürünü gibi tehlike oluşturmaktadır.’’ Kurutuz, baca temizliği için vatandaşların, Ankara Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığına müracaat etmeleri gerektiğini kaydetti.

15.10.2008


 

Demokrasi ve hukuktan dönüş yok

Başbakan Erdoğan, yapılması gerekenin “terör karşısında aklıselimle hareket etmek, kardeşliğimizi en üst seviyede vurgulayan bir dille meselelerimizi konuşmak” olduğunu ifade ederek, “Açık söylüyorum; Hukuktan vazgeçmeyeceğiz, demokrasiden bir tek geri adım atmayacağız” dedi.

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Açık söylüyorum; Hukuktan vazgeçmeyeceğiz, demokrasiden bir tek geri adım atmayacağız’’ dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Büyük Selçuklu’da, Osmanlı’da bir ve beraber olduklarını hatırlatarak, ‘’Türkiye Cumhuriyeti’nde de bir ve beraberiz. Allah’ın izniyle sonsuza kadar da bir ve beraber olacağız’’ diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ‘’Fakat son zamanlarda nedense benim ve arkadaşlarımın bu ifadelerini kıskananlar mı var anlamıyorum? Bunları çözmekte biraz zorlanıyoruz. Çünkü, geçmişimizden bu yana, bu noktada nerede, nasıl davrandığımızı anlamakta zorlananlar var. Yoksa bunun sadece tapusunun, patentinin kendilerine ait olduğunu zannedenler mi var? Bu, 70 milyonun, 70 Milyonun ötesinde sınır aşan bir yaklaşımdır. Bunu, bilenler bilir. Ama bilmekte zorlananlar varsa, onu kalkıp da benim defaatle söylememe gerek yok. Başkaları farklı söylemlerle konuşabilir. Farklı ideolojik gelenekten gelenler, 70 milyona birden seslenebilecek kapasiteye sahip olmayabilir. Bizim sözlerimiz ise Türkiye’nin 81 şehrinde halkımızın yüreğine dokunur. Diyarbakır’da bizi doğru anlar, Adapazarı’da. Van’da bizi doğru anlar Erzincan’da... Bizim adımız gibi inandığımız tarih ve medeniyet anlayışı ortak gelecek idealimizin temelidir. Millet olmak ve etnik aidiyeti aşan tarih ve ideal birlikteliği ile alâkalı bir vasıftır. Bu topraklardaki tarihi tecrübe, burada yaşayan insanları milletleştirmiş, medeniyet inşa eden bir toplumun üyelerine dönüştürmüştür.

Dolayısıyla, bugün yer yer dolaşıma giren ve bu milletin üyeleri arasındaki kardeşliği gözardı eden söylemlere, dile, prim vermemeliyiz. Medeni bir milletin üyeleri olarak toplumsal meselelerimizi, yine medeni bir dille konuşabilmeliyiz.’’

Etki alanı ve boyutları küçük de olsa bu düşmanlık dilinin mahkûm edilmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:

‘’Şiddetin dilini, öfkenin dilini tedbit etmeliyiz. Zira ayrıştırıcı bir dille hiçbir meselemizi hal yoluna koymamız mümkün değildir. Meselelerimizi çözecek olan, bu milletin tabiatında, gündelik olan kadim medeniyetimizden neşet eden kardeşlik dilidir. Farklılıklarımız bir ayrışma vesilesi değil, bir zenginlik vesilesidir. Üzülerek ifade ediyorum ki, son dönemde bir iki yerleşim birimimizde yaşanan lokal gerilimlerin kaynağında bu düşmanlık dilinin ip uçları gözlenmiştir. Bu millet, kardeşliği yücelten, komşuluğu neredeyse mukaddesleştiren bir medeniyetin sahibidir. Ancak arızi de olsa bu tür müessif hadiselerin ortaya çıkışında terörle birlikte kendisine yer bulan çatışma ve düşmanlık dilinin izlerini taşımaktadır.

Şunu hepimiz bilmeliyiz ki Türkiye Cumhuriyeti’nin terörle mücadelesi daha da kuvvetlenerek İnşallah başarıya ulaşacaktır. İç barışın, kardeşliğin, demokratik hakların, hukukun zedelendiği bir ortam sadece terörün işine yarar. Dolayısıyla yapmamız gereken şey; terör karşısında aklıselimle hareket etmek, kardeşliğimizi en üst seviyede vurgulayan bir dille meselelerimizi konuşmaktır. Açık söylüyorum; Hukuktan vazgeçmeyeceğiz, demokrasiden bir tek geri adım atmayacağız.’’

BAHÇELİ’Yİ MUHATAP ALMIYORUM

Bu arada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, grup toplantısından ayrılırken, gazetecilerin ‘’MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin, sizlere (AKP’ye) yönelik eleştirileri oldu?’’ sorusuna, ‘’Onunla ilgili arkadaşlarım gerekli cevabı verecekler... Muhatap almıyorum’’ cevabını verdi.

15.10.2008


 

Osmanlı belgeleri gün yüzüne çıkıyor

KONYA İl Özel İdaresinin arşivlerinde bulunan Cumhuriyet öncesi döneme ait 217 adet defter, Bölge Yazma Eserler Müdürlüğüne devredilerek, araştırmacıların hizmetine sunulacak.

Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Bekir Şahin, yaptığı açıklamada, 1890-1910 tarihleri arasındaki Osmanlı kayıtlarının, Bölge Yazma Eserler Kütüphanesine devredileceğini söyledi. Cumhuriyet öncesi döneme ait ve tarihî öneme sahip belgeler arasında, Konya Arazi ve Emlâk Esas defterleri, arsa ve emlâk vukuat defterleri gibi belgelerin bulunduğunu ifade eden Şahin, ‘’Bu belgelerde, Konya’daki araziler, onların sahipleri, mahalleler, nüfus, konut sayısı, iş yerleri, tapu ve daha birçok şehir tarihî açısından büyük önem taşıyan kayıtlar bulunmaktadır. Devredilecek bu kayıtlar, Osmanlı’nın son dönemindeki şehircilik ve kültür açısından önemli kayıtlar’’ dedi. Şahin, devredilecek toplam 217 adet defterin, bakım ve onarımının yapıldıktan sonra araştırmacıların hizmetine sunulacağını belirterek, onarımı yapılan eserlerin ise kısa süre içinde elektronik ortama aktarımının yapılacağını bildirdi.

15.10.2008


 

Kızılay Genel Kurulu olağanüstü toplanacak

TÜRKİYE Kızılay Derneği Genel Kurulu, 29 Ekim Çarşamba günü olağanüstü toplanacak.

Kızılay Yönetim Kurulu’nun 10 Ekim 2008 Cuma günü aldığı karar doğrultusunda, Türkiye Kızılay Derneği Afet Operasyon Merkezi’nde yapılacak genel kurulda çoğunluk sağlanamadığı takdirde toplantı 5 Kasım 2008 Çarşamba gününe ertelenecek.Gündeme göre genel kurulda, ‘’Türk Kızılayının Ankara Kızılay’da bulunan alış veriş merkeziyle ilgili gelinen aşamanın değerlendirilmesi ve geleceğine ilişkin yöntemlerin belirlenerek karara bağlanması’’, ‘’Türk Kızılayı tüzüğünün gelinen aşamasının değerlendirilerek ilgili yasalara ilişkin uyarlama değişikliklerinin görüşülüp karara bağlanması’’ ve ‘’28 Nisan 2007 tarihinden bugüne kadar alınan Genel Merkez Yönetim Kurulu kararlarının onaya sunulması’’ konuları ele alınacak.

15.10.2008


 

Türkiye’ye, Pasifik ve Afrika desteği

TÜRKİYE'YE 17 Ekimde yapılacak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi seçimlerinde Pasifik ve Afrika ülkelerinin destek sözü verdikleri öğrenildi.

Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, BM’de temsil edilen Pasifik ve Afrika ülkelerinin daimi temsilcileri Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile yaptıkları görüşmelerde bu yıl içinde Türkiye’de düzenlenen Afrika Birliği Zirvesi ile Pasifik ülkeleri zirveleri sonucunda Türkiye’yi ve insanlarını tanıdıklarını, takdir ettiklerini belirttiler. Babacan’ın önceki gün yaptığı toplantılarda Pasifik ve Afrika ülkelerinin BM daimi temsilcileri, Türkiye’yi hem gelişmekte olan hem de gelişmiş bir ülke olarak kendilerine yakın hissettiklerini ve Türkiye’nin kendilerini iyi anlayacağını düşündüklerini söylediler. Toplantılarda, söz konusu bölgesel grupların temsilcilerinin Babacan’a Güvenlik Konseyi seçimlerinde oylarını Türkiye’ye vereceklerini ifade ettikleri de öğrenildi. Dışişleri Bakanı Babacan’ın Afrika ve Pasifik ülke gruplarının temsilcileriyle toplantılarına katılım sayısının da oldukça fazla olduğu belirtildi. Babacan, New York’ta 17 Ekimde BM Genel Kurulunda yapılacak Güvenlik Konseyi 2009-2010 dönemi geçici üyeliği seçimleri öncesinde BM’de temsil edilen coğrafi gruplara üye ülkelerin daimi temsilcileriyle çeşitli toplantılarda bir araya geliyor. Seçimlerde BM Genel Kurulunun 192 ülkesinin daimi temsilcileri oy kullanacak. Türkiye, Batı Avrupa grubundan Avusturya ve İzlanda’ya karşı yarışacak ve Konseye seçilmesi için Genel Kurulda oy kullananların üçte ikisinin oyunu alması gerekecek. Babacan’ın bugünkü temaslarında ise Asya ile Latin Amerika ve Karayipler bölgelerinin temsilcileriyle ayrı ayrı bir araya gelmesi bekleniyor.

15.10.2008


 

TÜBİTAK burslarına başvuru süresi uzatıldı

TÜBİTAK yurt içi yüksek lisans ve doktora burs programları için 7 Ekimde başlayan online başvuru süresi 24 Ekime kadar uzatıldı.

TÜBİTAK’tan yapılan açıklamaya göre, 2008 yılı başvuruları burs programının not ortalaması ile ilgili başvuru kriterleri YÖK’ün sistemi esas alınarak yeniden düzenlendi. Böylece daha önce aranan lisans not ortalaması şartı 4’lük sistemde eğitim veren üniversitelerden mezun olanlar için 3.00 yerine 2.92, yüksek lisans not ortalaması şartı ise 3.20 yerine 3.14 olarak değiştirildi. Bu değişiklik göz önüne alınarak 2210-Yurt İçi Yüksek Lisans ve 2211-Yurt İçi Doktora Burs Programları için 7 Ekimde başlayan online başvuru süresi 24 Ekim mesai bitimine kadar uzatıldı. Bu değişiklikten dolayı doğrudan yüksek lisans ve doktora bursiyeri olma hakkını kazananlar için başvuru tarihleri 20-31 Ekim yerine 27 Ekim-7 Kasım olarak belirlendi.

15.10.2008


 

Bahçeli’den, AKP’ye “bölücü” suçlaması

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Grup Toplantısında yaptığı konuşmada hüküme sert eliştirilerde bulundu.

Bahçeli, Türkiye’nin, son haftalar içerisinde mutat hale gelmiş bunalımların tırmandığı ve terör eylemlerinin yoğunlaştığı bir dönemin sancılarını yaşadığını söyledi. AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün’ün, muhalefet partilerine yönelik ‘’Gâvur Dağı’ndan, Sivas’tan öteye geçmek lâzım’’ şeklindeki sözlerini eleştirerek, şöyle konuştu: ‘’İktidar partisi adına konuşan bu milletvekilinin, Gâvur Dağı ile Sivas ekseninde çizmeye çalıştığı hattın, PKK belgelerinde, Barzani haritalarında, Amerikan raporlarında ve uluslar arası ihanet toplantılarında da yer aldığı gerçeğidir. AKP, PKK ve Barzani aynı çizgide, asırlık Sevr zihniyeti ile bir kez daha buluşmuş ve maalesef bunun için yüce Meclis kürsüsü alet edilmiştir. Bize göre böylesi bir kirli zihniyet, en az PKK kadar bölücü, alçak ve ahlâksızdır. Biz büyük bir aileyiz. Kuzeyden güneye, doğudan batıya tek bilek ve tek yüreğiz. biz alt kimlik ve etnik kalıntı değil, büyük Türk milletiyiz’’ Bahçeli, AKP’nin Irak’ın Kuzeyindeki mevcudiyetini Türkiye’ye onaylatmak ve meşrû hale gelmek isteyen Mesut Barza’nin yeni bir tuzağına düştüğünü ileri sürerek, ‘’Oyun artık belli olmuştur; terörün beyni Barzani, yönetimi Kandil, destekçisi bölücüler, mihmandarı AKP’dir’’ dedi

15.10.2008


 

Fakirler için reform çağrısı

BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, küresel mâlî sistemin, 21. yüzyılın sorunlarıyla daha iyi başedebilmesi ve özellikle dünyadaki fakirlerin korunması açısından “çok taraflılığa dayalı kapsamlı ve sistematik reformların” yapılması gerektiğini söyledi.

15.10.2008


 

17 yıldır açılamayan sağlık ocağı

Hatay’ın Yayladağı ilçesine bağlı Şakşak Köyü’nde, binası 17 yıl önce tamamlanan sağlık ocağı, aradan geçen yıllara rağmen, gerekli tıbbî cihaz alımı ve personel ataması yapılmadığı için açılamadı.

Edinilen bilgiye göre, Yayladağı’nın Şakşak Köyü’nde, 17 yıl önce yetkililerin köye gelerek, civar köylere de hizmet verecek bir sağlık ocağı yapılması için vatandaşlardan arsa bağışı talebinde bulunulduğu belirtildi. Hayırsever bir vatandaşın sağlık ocağı için arsasını bağışladığı ve bir buçuk yılda inşaatın tamamlandığı kaydedildi. Ancak aradan geçen yıllara rağmen sağlık ocağı bir türlü açılamadı. Şakşak Köylülerini bütün müracaatlarına gerekli tıbbî cihaz alımı ve personel ataması yapılmayan sağlık ocağı çürümeye terk edildi.

İlçe merkezine 20 km uzaklıktaki Şakşak ve civar köylerde yaşayan vatandaşlar, yetkililerden binanın tamamen harebeye dönmeden sağlık ocaklarının açılmasını istiyor. Vatandaşlar, “Çocuklarımız hasta oluyor, paramız olmuyor. İlçeye araba bulup, gidemiyoruz. Çocuklarımız ya iyileşiyor, ya da ilerleyen yaşlarında fark edilen hastalıklara yakalanıyor” diye konuştular.

Şavşak Köyü Muhtarı Halil Koçak ise köylerinde rahatsızlıkları erken teşhis edilemeyen hastaların bir kısmının ya öldüğünü ya da sakat kaldığını savunarak, “Meselâ, bu sene 5-6 çocuk sarılık olmuş, lar krizleri tutuyor. Serum takacak ne doktor ne de hemşire var. Buradan Sağlık Bakanlığımıza sesleniyoruz: Şakşak, Olgunlar, Köken, Sürütme ve Sungur köylülerine hizmet verecek sağlık ocağımızı lütfen faaliyete sokun. Bize doktor ve tıbbî malzeme gönderin.”

ZEKERİYA ÇELİK

15.10.2008


 

Şehir hayatı Denizli horozunu tehdit ediyor

YAKLAŞIK 25 saniye ötebilmesi ve görüntüsüyle Denizli’nin simgesi olan ve arazide yetiştirilebildiği belirtilen Denizli horozlarının, şehirleşme sebebiyle tehdit altında olduğu ifade edildi.

Apartmanların, beton yapıların arttığı şehir merkezinde, Denizli horozu yetiştirmenin zorlaştığı, horoz yetiştiriciliğinin tükenme ihtimalinin olduğu öne sürüldü.

Denizli Tarım İl Müdürü Yusuf Gülsever, yaptığı açıklamada, Denizli horozu gen kaynağının korunması için 2001 yılından bu yana şehir merkezindeki 3 dekarlık alanda kurulu kümeste çalışmalarını sürdüklerini belirterek, bu kümeste Denizli horozlarının özenle yetiştirildiğini söyledi. Yetişkin bir Denizli horozunun 25 saniye kadar ötebildiğini vurgulayan Gülsever horozların renkleriyle de kendine özgü bir görünümü olduğunu anlattı. Gülsever, şehir merkezinde horoz yetiştirmenin zorluğuna dikkati çekerek, şunları bildirdi: ‘’Denizli horozlarının yetişmesi için arazi olması lâzım. Şehrimizin simgesi, millî değerimiz horozların şehir merkezinde yetiştirilmesi çok zor. Biz, ötüşü ve görünümüyle ünlü horozlarımızı, birbirleriyle kavga edip görünümlerini bozmalarını engellemek için ayrı bölmelerde yetiştiriyoruz. Tüylerinin, gagalarının bozulmaması lâzım. Civcivler için ayrı, döllenmiş yumurtalar için de ayrı bölümlerimiz var. Yani bu horozların yetiştirilmesi özen istiyor, uygun yer istiyor. Kümesin hijyeni de önemli. Kümeslere ziyaretçi almıyoruz hijyen sebebiyle. Denizli’de köyler dışında şehir merkezinde horoz yetiştirenler azaldı. Ancak köydeki vatandaşlar yetiştirebiliyor. Şehirleşme Denizli horozu ırkını tehdit ediyor.’’

15.10.2008


 

Bu kez kendileri için topluyorlar

DOĞU ve Güneydoğu illerinden Çukurova’nın bereketli topraklarına gelen tarım işçileri, pamuk hasadının sonuna yaklaşıldığı şu günlerde, tarlalarda kalan pamukları bu kez memleketlerinde kendilerine yatak, yastık ve yorgan yapmak için topluyor.

Her yıl Şubat ayından itibaren geldikleri Çukurova’da, önce fide ekimi ve sera hazırlıkları, ardından narenciye hasadı, pamuk çapası ve son olarak da pamuk hasadında çalışan tarım işçileri memleketlerine dönüş hazırlığına başladı. Yörede, ekim sonuna kadar devam edecek pamuk hasadında sona yaklaşan tarım işçileri, toprak sahiplerinin tarlada bıraktıkları pamuğu bu kez kendilerine memleketlerinde yatak, yorgan ve yastık yapmak için çuvallara dolduruyor. Yaz boyunca Çukurova’nın bunaltıcı sıcağında çalıştıkları tarlalara ‘’paydos’’ demeye hazırlanan tarım işçilerinin yanı sıra çocukları da memleketlerine dönecek olmanın heyecanını yaşarken, yine elleri boş dönmekten yakınıyor. Çukurova’ya tarım işçisi getiren ve ‘’elci’ diye tabir edilen işçi temsilcilerinden Süleyman Akbırak, yaptığı açıklamada, son yıllarda olduğu gibi bu yıl da tarım işçilerinin kazandıkları parayla karınlarını zor doyurduklarını belirterek, ‘’Toprak para kazandırmayınca işçiler de memleketlerine boynu bükük dönüyorlar. Oysa, geçmiş yıllarda, toprağın para kazandırdığı dönemlerde tarım işçileri yaz boyunca kazandıkları parayla kış mevsiminde geçimlerini sağlarlardı’’ dedi.

Ailelerine maddî destek sağlamak amacıyla onlarla birlikte Çukurova’ya gelen ve gün boyu tarlalarda çalışan çocuklar da her şeye rağmen dönüş hazırlığından mutlu görünüyor.

15.10.2008


 

Ankara’da ulaşım zammı bugün yürürlükte

BAŞŞEHİRDE toplu taşıma ücretlerine yapılan zam bugün yürürlüğe girecek.

Ankara Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezinin (UKOME) kararıyla toplu taşıma ücretlerine yapılan zam ile 15 Ekim Çarşamba gününden itibaren EGO otobüsleri, metro ve Ankaray’da çok binişli kartlarda tek biniş ücreti 1 YTL 20 YKr’den 1 YTL 40 YKr’ye, özel halk otobüsü bilet ücretleri 1 YTL 50 YKr’den 1 YTL 70 YKr’ye çıkarıldı. Yeni tarifede indirimli otobüs biletlerinde ise herhangi bir artış yapılmadı. Ayrıca, minibüslerde en kısa mesafe 1 YTL 70 YKr, uzun mesafeler ise 2 YTL oldu. Zam kararının, Ankara Minibüsçüler Odası ile Özel Halk Otobüsçüleri Odasının talepleri üzerine alındığı bildirilmişti.

15.10.2008


 

Yayladağı’nda 29 kaçak yakalandı

HATAY’IN Yayladağı ilçesinde, Türkiye’ye yasa dışı yollardan girdikleri belirlenen 29 kişi yakalandı.

Alınan bilgiye göre, sınır karakolunda görevli devriye ekipleri, Suriye’den girdikleri belirlenen 7 kadın, 2 çocuk ve 20 erkek olmak üzere toplam 29 kişiyi yakaladı. Yetkililer, Filistin ve Somali uyruklu kaçakların, sorgularının ardından sınır dışı edileceklerini bildirdi.

15.10.2008


 

Kaya kartalının vefası

EDİRNE’DE avcılar tarafından yaralı bulunduktan sonra tedavi edilen kaya kartalı, tabiata bırakılmasına rağmen tedavi gördüğü yerden ayrılmıyor.

Alınan bilgiye göre, Edirne’nin Lalapaşa ilçesinde avcılar tarafından kanadından yaralı bulunan kaya kartalı, Çevre ve Orman İl Müdürlüğü’ne getirildi. Kaya kartalı burada tedavi edildi ve güçlenmesi için vitamin takviyesi yapıldı. Tedavisinin ardından iyileşen ve son kontrolleri veterinerler tarafından yapılan kaya kartalını görevliler, ormanlık alanda tabiata saldı. Ancak, kartal tabiata salınmasından 1 gün sonra geri dönerek Çevre ve Orman İl Müdürlüğü’nün çatısına kondu. Buradan ayrılmayan kartalın beslemesini yine il müdürlüğüne bağlı ekipler yapıyor. Kartalın adeta bir vefa örneği sergilediğini belirten Edirne Çevre ve Orman İl Müdürü Abdullah Bülbül, kaya kartalının tedavisinin yapıldığı bölgeden ayrılmayışını hayvanların bile kendisine sahip çıkanlara zarar vermeyeceğinin bir örneği olduğunu söyledi. Bülbül, tedavisinin ardından tabiata salınan kartalın geri dönmesinin kurum çalışanlarını mutlu ettiğini belirterek, şöyle konuştu: ‘’Kartalı doğaya salışımızdan 1 gün sonra geri geldi. Kartalın geri gelmesi en çok onunla ilgilenen personeli mutlu etti, ne kadar vahşi de olsa onunla ilgilenen görevlileri görünce kendince ötüşüyle sesleniyor. Biz yine elimizden gelen ilgiyi gösteriyoruz, ne zaman sıkılırsa o zaman kendini doğaya bırakacak sanırım.’’

15.10.2008


 

7 yıldır otostop yaparak seyahat ediyor

KÜTAHYA’DA bir üniversite öğrencisi, şehirler arası yollarda 7 yıldır otostop yaparak seyahat ediyor.

Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Grafik Tasarım Bölümü yüksek lisans öğrencisi Mehmet Emin Karataş (25), aslen İskenderunlu olduğunu ancak ailesinin 20 yıldır Bursa’nın Gemlik ilçesinde yaşadığını söyledi. Çukurova Üniversitesi Osmaniye Meslek Yüksekokulu işletme bölümünü bitirdikten sonra DPÜ Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) grafik Bölümüne girdiğini ve buradan 4 yılda mezun olduğunu belirten Karataş, bir süre Kütahya’daki yerel gazetelerde karikatür çizimi yaptığını bildirdi. Karataş, 3 yıl Osmaniye, Adana ve İskenderun arasında, son 4 yıldır ise Kütahya, Eskişehir, Bursa ve Gemlik arasında otostopla seyahat ettiğini kaydederek, bu süreçte şehirler arası yollarda otobüs, tren gibi toplu ulaşım araçlarını kullanmadığını dile getirdi. Otostop yaparken en fazla bir saat beklediğini, bir keresinde Kütahya’dan Bursa’ya, Tavşanlı ve İnegöl hattından 22 araçla gittiğini ifade eden Karataş, şunları kaydetti: ‘’Para vermemek için otostop yaptığım gibi bir düşünce oluşabiliyor, ancak durum öyle değil. Belki cebimde bilet parası kalmış oluyor ama otostop yaparken bir maceraperestlik duygusu var. O hazzı yaşamak güzel bir şey. Bunun yanı sıra araçlara bindiğimde çeşit çeşit insanlar tanıyorum. Otostop yaparak bindiğim araçlarda grafiker olduğumu öğrenen sürücülerden iş aldığım oldu. Otostop yaparken Türkan Şoray, Kadir İnanır ile çalışmış sinema yönetmenleriyle tanıştım.’’

15.10.2008


 

Türkiye’nin en büyük kongre merkezi 2009’da açılacak

TÜRKİYE’NİN en büyük kongre merkezi olacak Kuşadası Kongre Merkezi inşaatının, gelecek yıl yaz aylarında bitirileceği, ilk rezervasyonun da 2010 yılına alındığı bildirildi.

Kuşadası Belediye Başkanı Fuat Akdoğan kongre merkezinin, Ege Bölgesi’nin büyük bölümüne hizmet edeceğini söyledi. Kongre merkezinin 110 dönümlük bir alanda kurulacağını, 40 bin metrekarelik kapalı alanı olacağını belirten Akdoğan, şöyle konuştu: ‘’Kongre merkezinin Kuşadası’nda yapılıyor olması, Adnan Menderes Havaalanı’na inecek uçakların tamamını etkiler. Merkezin etkisi Ayvalık, Çeşme, Foça, Selçuk, Gümüldür, Didim, Edremit’e kadar uzanır. Kongre yapılacağı dönemlerde tarifeli uçak sayısı artacak, böylece sadece otelciler, turizmciler değil, uçak firmaları da olumlu etkilenecek. Kuşadası Kongre Merkezi’nde 11 bin kişi aynı anda kongre yapabilecek. Salonların en büyüğü 5500 kişi, en küçüğü ise 50 kişilik olacak. Avrupa’nın sayılı kongre merkezlerinden olacak.’’ Fuat Akdoğan, merkezin etrafında iki otel, bir apart otel, turistik tesisler, doğa parkı, hayvanat bahçesi, eğlence mekanlarının olacağını vurguladı. İnşaatın 2009 yılı yaz ayları sonunda bitirileceğini, 2010 yılı için de ilk rezervasyonun alındığını belirten Akdoğan, ‘’3 bin 684 kişilik ilk ön rezervasyonu aldık. Bir şirket ile sözleşme imzaladık. 3 bin 684 kişi 4 gün geceleyecek, bu yaklaşık 15 bin geceleme yapar, bu da 100 yataklı otelin 2 haftalık doluluk oranı demek’’ dedi.

15.10.2008

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır